7 Yıldır Bunları CTP'den Neden İstemediniz?

İsmet Kotak

Onursal Üye
Katılım
13 Nis 2009
Mesajlar
318
Tepkime puanı
0
Puanları
0
7 Yıldır Bunları CTP'den Neden İstemediniz?

Başbakan Eroğlu ve kabine üyelerinin basın toplantısında açıkladıkları şok yaratmış olmalı ki CTP yandaşı olarak hareket ettikleri bilinen kuruluş temsilcileri sıraya girip hoşnutsuzluklarını açıkladılar. Gerçekleri de bu yolla örtmeye çaba harcadılar. İsimleri görünce birçok kişinin benim gibi dudak büktüğüne eminim. Kimi CTP’in kolunda,kimi adaylık listelerinde,kimi Parti örgütlerinde aktif görev yapan bu kişilerin Başbakan Eroğlu’nun saptamaları karşısında öfkelenmeleri ve savunmaya geçmeleri hayret uyandırmadı.Hatta CTP’nin önceden önlem alarak Partinin aktif elemanlarını yerleştirdiği Kamu Hızmeti Komisyonu(Halen üyelerinin bazıları mahkemelik);YÖDAK gibi oluşumlara yönelik açıklamalar şimdilik açıklanmamış görünüyor.

Sendikacılık yerine politik parti başkanı gibi davranan Şener Elçil,Ahmet Kaptan;güya Esnaf Örgütünün başı olan Hürrem Tolga, 7 yıldan bu yana Talat-CTP iktidarından alamadıklarını bugün, Eroğlu ve ekibini suçlayarak ört bas etmeye çaba harcıyorlar.Bu kervana ilk günden Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı’nın katılması ise ne yalan söyleyeyim bende hayret uyandırdı. Sanayiciye sahip çıkmayan ama Rumun KKTC’de ticarette at oynatması karşısında ses çıkarmayanlar, şimdilerde 40 günlük UBP Hükümetini suçlayarak günahlarından arınmaya çaba harcıyorlar!Rumun malları KKTC’yi işgâl etmiş kılını oynatan yok…

Ne diyor Elçil? “Sayın Başbakan devlet adamı gibi davranmalıdır siyasetci gibi değil”…Yahu sen önce Öğretmen-Sendikacı olarak hareket et,Parti Başkanı gibi değil.Çünkü Devlet kadrosundan Öğretmen-Sendikacı maaşını bunun için çekiyorsun.Politika yapmak için özel izinli değilsin! Sendikacı olarak meslektaşlarınızın haklarını savunmak için o izinler sizlere verilmektedir.Bu sayın Kaptan için de geçerlidir.40 günlük Hükümeti yerden yere vurmak ve 7 yıllık CTP iktidarının suçlarını görmemekte ısrar edip bu tür açıklamalar yapmak,ciddiyetten uzak durmak, insafsızlık değil mi?

Sanayi Odası ise bu ülkede yatırımları destekleyecek yapıya kavuşmalı, yatırımcı ile devlet arasında köprü görevi görmelidir.Bu olabilse YAGA’ya gerek kalmazdı…Ama her gelen önce politika yapmayı yeğlemektedir. 40 günlük Hükümete getirilen eleştiri haksız ve insafsız sayılmaz mı?

Esnaflar kan ağlarken, Hurrem Tulga kendi Partisi iktidarda olduğu hâlde onların yarasına merhem olmadı.Seçime CTP listelerinden girdi. Kaybetti.Şimdi de yıkım içinde olan Esnafa hitap edecek yüzü mü vardır? Ben her sabah o esnaflarla yüzyüze konuları tartışmaktayım.Ne durumda olduklarını görüyorum. İhanete uğradıklarını onlar da bilmektedirler. Tulga’nın bugün yaptığı ve söyledikleri onu esnafın affetmesine yetmemektedir. Esnafa söyleyecek ne mazereti olabilir ki?!

&&&

Başbakan DervişEroğlu’nun bu açıklamaları bir dönemin maskesini düşürdü.Oysa bunları zamanında Sayıştay Başkanının saptaması ve açıklaması gerekirdi. Sayıştayın o dönemde görev yapmadığını kanıtladı.Görev yaşının neden uzatıldığı konusuna kuşku soktu.İşte bu ve buna benzer nedenlere bakılırsa Hükümet, görevini yerine getirmeli ve varsa devlet hakkını geri almalıdır.

Ancak derede boğulmayalım.Önemli olan “Büyük yatırımları” derhâl desteklemek ve açıklamaktır.Bizim kalkınmaya,ürtetmeye,işe, dışsatıma ve yüksek gelire gereksimimiz vardır.DPÖ ve YAGA etkin kılınmalı,oyalayacak bürokrat görevden alınmalı,büyük yatırımlara yer ve kaynak yaratılmalıdır.Bizi kırtasiye dükkanı açmak ve hatta iddia ediyorum var olan Otellere beş adet daha eklemek kurtarmaz. Bizi üretip,dışa satım yapan dev sanayi tesisleri ilgilendirmelidir. Gençleri burada tutabilmenin ve hatta dıştakileri geri getirmenin yolu onlara iş olanağı yaratmaktır.Bakanlara ve altaki yetkililere düşen bu yatırımların önünü açmaktır.

İkinci basın toplantısında açıklanması gereken “Onaylanan üretgen yatırımlar” olmalıdır.Buna Türkiye’den borularla su ve gaz nakli;güneş enerjisinden elektrik üretimi,Serbest Bölgelerde özellikli elektronik projeler,AR-GE çalışmaları,havaalanlarında dev uygulamalar ve sağlık alananıda Ortadoğunun göze giren merkezi olunmaıs için adım atıldığı açıklanmalıdır.

&&&

TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİNDE SON NOT

Lütfen şu haberi bir kenara not ediniz. Çünkü Tükriye’nin AB yolunu açmak uğruna Kıbrıs’ı öne atmanın işe yaramadığı artık bellidir.Verheugen’den sonra Barosso gibiler gelecek ve hava atacaklar.Çünkü Avrupa Kıbrıs adasını sahiplenmek istemektedir. Bu Haçlı Orduları döneminden beri belli hedeftir. Biz o zaman da, şimdi de bu arabanın tekerine taş koyanlarız…Koymayı da sürdüreceğiz. Aramızdan fire verdiklerimz olsa da…İşte o haber:

“Avrupa Parlamentosu'ndaki en önemli Seçim malzemesinin Türkiye olduğu, AB Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nün internet sitesinde yer alan bir makaleyle ortaya konuldu. Makalede, "Sönük Avrupa seçimlerinde heyecanı yükseltmenin en iyi yolu nedir? Yanıt: Türkiye" denilirken, Avrupalıların Türkiye'ye "fırsat" değil "korku" penceresinden baktıkları belirtildi.

Der Spiegel dergisinin İstanbul temsilcisi Daniel Steinvorth Avrupa Birliği Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü internet sitesine "AB Seçimleri ve Türkiye" başlıklı bir makale yazdı. Steinvorth kendi görüşlerini aktardığı makalesinde "Sönük Avrupa seçimlerinde heyecanı yükseltmenin en iyi yolu nedir? Yanıt: Türkiye" ifadesini kullandı ve "Son haftalarda Ankara'nın AB'ye olanaklı(sız) girişinden daha baskın bir tartışma olmadı" dedi.

Türkiye'nin AB'ye girmesine sadece sağ politikacıların değil sokaktaki insanın da karşı çıktığını belirten Veinvorth şöyle devam etti:

"AB vatandaşlarının üçte biri Türkiye'nin üye olmasını istiyor. Türkiye'nin AB'ye girişini çoğunluk olarak kabul edenler 27 AB ülkesinden sadece dördünde, Romanya, Bulgaristan, Portekiz ve İsveç'te bulunuyor. Almanya'da bunu sadece yüzde 17.1 onaylarken Avusturya'da rakam yüzde 5.6 düzeyinde bulunuyor. Türkiye'nin AB'yle entegrasyonunun siyasi vizyonu bir süredir Avrupalıların çoğunluğunun uzun süredir hararetle tartıştığı bir konu olmanın dışında kaldı. Avrupalıların Türkiye düşüncesi fırsat duygusuyla değil korkularla karakterize olmuştu: Göçmen korkusu, hayat tarzları üzerinde tehditlere ilişkin korkular ve İslam'dan duyulan korku.

Bu tip şeyler tüm Seçim kampanyalarına verilen "hediyelerdir'. Türkiye için AB'ye tam üyelik, çok uzak bir gelecek için önerilmiş durumdadır."

Bunu herkes bilmeli ve Kıbrıs üzerinde hovardalığa kalkmamalı...
 
Üst