AB Türkiye'ye Karşılıksız Övgü Düzmez !

Ayla Berkin

Onursal Üye
Katılım
13 Haz 2008
Mesajlar
386
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
Konum
Gazimagosa
Web sitesi
www.aylaberkin.com
AB TÜRKİYE'YE KARŞILIKSIZ ÖVGÜ DÜZMEZ !

Türkiye’nin Suriye’den kaçan sığınmacılara kapısını açması, AB tarafından olumlu karşılanmış. Hatta bu yardımı yapan Türkiye’ye övgüler düzülmüş.

Bu olay bana yıllar önce, 1990’da ABD tarafından AB ve BM’yi de arkasına alarak başlattığı körfez savaşında ABD askerlerinin ve kendi askerlerinin zulmünden kaçan sığınmacıların Türkiye tarafından kabulünü hatırlattı.

O zaman da büyük bir öz veriyle sınırımıza gelen, bizden yardım bekleyen bu insanlara kapılarımızı açmıştık. Onlara yatacak yer, yiyecek yemek vermiştik. Fakat bu sığınmacılar sonra karşımıza PKK olarak dikilmişlerdi. Hepsi değilse de büyük bir çoğunluğu bu girişi fırsat bilen PKK’lılardı. Musul ve Kerkük üzerinde hak iddia eden Türkmenleri yerlerinden eden Peşmergelerdi. Kuzey Irak’ta nüfus daireleri yağmalanıp, Türkmenlerin kayıtları silinirken, tapu dairelerinde evraklar yok edilirken Türkiye tüm bunlara seyirci kalmıştı. Fakat sınırlarından içeriye giren Peşmergelere, PKK’lılara ise göz yummuştu. Ne adına? İnsanlık adına! Komşu ülke olma adına! Yıllarca bu merhametin zararlarıyla uğraşmıştı Türkiye. Hala da uğraşmaktadır.

Bu gün Suriye’den gelenleri görünce de o günleri düşünmeden edemedim. Suriye ki yıllarca PKK kamplarını içinde barındırmış, o zihniyetin halkın içinde gelişmesine izin vermiş bir sınır komşusu. Suriye bir zamanlar PKK’nın kabul gördüğü bir ülke. PKK’nın fikrini benimsemişti ki yıllarca o teröristlerin kendi sınırları içinde ki kamplarda eğitim almasına, konuşlandırılmasına izin vermişti. O teröristler için Türkiye’yi karşısına almaya cesaret etmişti.

Şimdi diyeceksiniz ki bunu yapan hükümetlerdi, sivil halkın günahı ne. Fakat şunu da unutmayalım, savaşanlarda sivil halk. 1990’da sınırlarımızdan güle oynaya geçmelerine izin verdiklerimiz de sivil halktı. Daha sonra askerimize silah çeken, kınalı kuzularımızı kara toprağa gömenlerde sivil halktı.

Türkiye bu konuda belki iyi komşu örneği sergileyerek sivil halkı yaşanan o kıyımdan kurtarmak için kapılarını açıyor ama acaba gelenlerin içinde kaç tanesi gerçekten kendi canını kurtarma derdinde. Ya da bu can derdine düşenlerin içinden kaç tanesi Türkiye’nin başına yeni dertler açma peşinde. Bunu da bilmesi araştırması gerekir Türkiye’nin.

Hele Türkiye’nin bu davranışı AB tarafından övülüyorsa, kendi yarattıkları karmaşaya Türkiye’nin bu taraftan karışmasını sağladıkları için memnunsalar. Mutlaka bu işin altında Türkiye’nin çıkarına olmayan başka gelişmelerin olması da kuvvetli bir ihtimaldir.

Ortadoğu ve Afrika da bu isyan düğmesine kim tarafından basıldığı belli iken! Büyük Orta Doğu Projesinin hedefinde sınırları değiştirilecek 26 ülke varken! Bu sınırları değiştirilecek ülkelerin içinde Türkiye’nin de adı geçiyorken, Suriye ile ilişkilerimiz ve sınır komşuluğumuz da söz konusuyken, AB’nin Türkiye’ye düzdüğü övgüleri ben pek de sevindirici onurlandırıcı bulmuyorum.

Türkiye 1990’dan itibaren Büyük Orta Doğu Projesinin içinde yer almaya başlamıştır. Bu yer alış 2000 yılına dek dıştan gözlemci, pasif müdahaleci olarak gerçekleşmişti. Yer yer dahil olunsa da yinede kenarda kalmayı seçmişti Türkiye! Fakat 2002 yılından sonra ise Türkiye Başbakanı BOP Eşbaşkanı olduğunu ilan ederek bu sürece tam olarak ve fiilen katıldı.

O günden bu güne de Ortadoğuda dengeler Ortadoğu ülkeleri aleyhine değişmeye başladı. Buna Türkiye’de dahildir! Artık Türkiye’de, Büyük Kürdistan adı altında Kuzey Irakta oluşturulan devletçiğin başkenti Diyarbakır olarak kabul edilmektedir. Haritaları çizilmektedir. Güneydoğuya özerklik verilmesinden TBMM çatısı altında büyük bir rahatlıkla söz edilmektedir. Güneydoğunun özerkliği hakkında vaatler verilmekte, bunu bir hak olduğu savunulmaktadır.

Evet, Türkiye’de taşlar birinci Körfez Harekatıyla yerinden oynamıştı. Kuzey Irak Peşmergelerin eline bırakılmıştı. İkinci körfez harekatıyla bu oynatılan taşlar yerini bularak Kuzey Irakta bir Kürt parlamentosu kurulup, Türkmenler Musul ve Kerkük’ten atıldı. Şimdilerde ise Ortadoğu ve Afrika ülkelerini kapsayan isyanlarla bu bölgelerde kalan ülkelerin sınırları ve siyasi yapılarının değiştirilmesi gerçekleşmektedir.

Bu değişim, kanlı olacaktır! Sancılı olacaktır! Fakat değişim tamamlandıktan sonra artık Orta doğu ve Kuzey Afrika sahilleri eski sahiller ve eski Ortadoğu olmayacaktır. Doğu Akdeniz’de eski doğu Akdeniz olmayacaktır. ABD ve AB egemenliğinde yeni güç odağı olacak, Türkiye’de bu odağın içine küçük bir ülke olarak kalacaktır.


Ayla Berkin
20.06.2011

 
Üst