ABD'nin Ergenekonu / Armagedon

hazaryalı

-Otağ Hanı-
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
131
Tepkime puanı
0
Puanları
0


ABD Anayasa’sına göre; eğer başkan ölür veya görevini yapamaz duruma gelirse, başkan yardımcısı görevi devralır ve anayasada bundan başka bir düzenlemede yoktur. Ama federal hukukta, en son 1947 yılında yapılan bir değişiklikle, bu konuya daha ayrıntılı bir sistem getirilmiştir. Bu değişikliğe göre; “Eğer Başkan yardımcısı da ölür ve hizmet edemeyecek duruma gelirse, Temsilciler Meclisi Sözcüsü yeni başkan olur.” denilmektedir. Bu görev almalar şu şekilde devam etmektedir. Temsilciler Meclisi Sözcüsünden sonra, Senato’da en uzun görev yapan üye ve sonrasında kabine üyeleri, atandıkları makama göre sıraya girerler ve bunun için öncelik dışişleri, savunma ve hazine bakanı olarak devam etmektedir.
Gelelim şimdi ABD’deki duruma:
Reagen’in pek bilinmeyen bir gizli planı vardı ve bu gizli plan anayasal meşru düzenlemeye uymuyordu. Çünkü kanunla belirlenmiş başkanlık veraset hiyerarşisini bir kenara atmış ve ABD başkanını belirlemek için kendi kurallarını oluşturmuştu.
1980’lerde; aralarında hükümet üyelerinin de bulunduğu bazı kişiler, yılda en az bir kere olmak üzere Washington dışındaki Andrews Hava Kuvvetleri Üssüne giderek ortadan kaybolurlar ve eşleri dahil hiç kimse nerede olduklarını bilmezdi. Sadece eşlerine, acil durumlarda aramaları için esrarengiz bir telefon numarası verirlerdi.
Andrews hava üssünden sonra, sayıları 40 ile 60 arasında değişen bu topluluk, ABD topraklarında ama uzak bir yerde bulunan, kullanılmayan bir askeri üs veya yer altı sığınağına giderlerdi ve orada üç takım olarak gruplaşırlardı. Gelişmiş iletişim teçhizatları ve diğer donanımları taşıyan kamyonlardan oluşan bir konvoy da bu topluluğun peşinden onların gittikleri yere giderdi. Bu topluluk; ABD anayasasından ayrı ve bağımsız bir şekilde; bir başkan ve onun yönetimini seçmek için gizli ve ayrıntılı planlar hazırlıyorlardı. Toplantıya katılanlar, sabahın erken saatlerinde çalışmaya başlıyor, üsde kalıyorlar, orada hazır yemekler yiyorlardı. Bu toplantıların süresi yaklaşık iki hafta idi ama her bir takım bu toplantılara aktif olarak üç veya dört gün katılıyorlardı.
Bu topluluk, yasadışı ve gizli olarak yürüttükleri bu çalışmalarına gerekçe olarak, SSCB ile olabilecek bir nükleer savaş sonrasında federal hükümeti işler durumda tutmayı gösteriyorlardı. Ama bu toplantılara katılanlardan birisi; nükleer bir saldırıdan sonra kongrenin yeniden oluşturulup oluşturulmayacağı konusunda çok tartıştıklarını ama sonuçta kongrenin oluşturulmayacağı konusunda anlaştıklarını söylemektedir. Ayrıca; Başkan Eisenhower yönetimi; bir nükleer savaş boyunca ve sonrasında Kongre üyelerinin barınabilmesi için Batı Virginia White Sulphur Springs’te Greenbier tatil bölgesinde çok büyük bir yer altı tesisi inşa ettirmiştir.
Bu gizli plan aslında çok basitti. ABD, bir nükleer saldırıya maruz kalırsa, üç ayrı takım Washington’dan uzakta üç ayrı yere gönderilecekti ve her takıma kendi içlerinden bir ABD başkanı seçme yetkisi verilmişti. Bu plan yazılı bir metin olarak hazırlanmamıştı ama somut ve detaylı bir şekilde vardı.
Reagen, birinin başında Cheney, diğerinin başında da Rumsfeld’in bulunduğu üç takımın her birini; gri, mavi gibi renk kodları ile adlandırdı. Her takım Beyaz Saray yöneticisi olabilecek kişilerden oluşuyordu.
Reagen’in, SSCB hakkında, kendisinden önceki başkanların söyleminden daha sert bir yöntem benimsemesi ve 1983 yılında, Başkan Bush’un da üyesi olduğu, “Evanjelikler Ulusal Birliği” nde yaptığı konuşmada SSCB’yi “Şeytan İmparatorluğu” olarak tanımlaması bu gizli planın bir parçasıdır.
Bir süre Ulusal Güvenlik Danışmanlığı yapan Robert McFarleme’ye göre; oluşturulan bu özel takımları kimin yöneteceğine dair son kararları Başkan Reagen alıyordu. Bu gizli programın “Harekat Amiri” de İrangate’in baş aktörü olan Yarbay Oliver North idi. Bu programın; iki yıldızlı bir general ve yüz milyonlarca dolar tutarında gizli bir bütçe ile yönetilen, Washington bölgesinde bir binası vardı. Bu bütçenin büyük bir bölümü gelişmiş iletişim teçhizatının alınmasına harcanmıştır. Bu program için, ayrıca, “National Emergency Command Post” adı verilen ve Andrews Hava üssünde bulundurulun bir Boeing-747 alınmıştı. Üsde bulunmasına karşın uçakta bir konferans odası ile özel haberleşme teçhizatları bulunuyordu.
George W. Bush’un, 1988 yılında başkan seçilmesi ve Dick Cheney ile Donald Rumsfeld’in de hükümette yer almaları, bu gizli örgüt üyelerini sevindirmişti çünkü Bush, Cheney ve Rumsfeld başından beri bu örgütün içinde bulunduğundan “Armagedon / Ergenekon uygulamalarına alışık olduklarından yabancılık çekmeyecek ve işleri daha kolay yürüteceklerdi. Rumsfeld’in kısa bir Ortadoğu elçiliği dışında bu kişiler Reagen yönetiminde görev almamışlar ancak takım lideri olarak önemli roller oynamışlardır. Rumsfeld ve Cheney Ford dönemimden beri hükümetin yürütme organında yer almasalar bile hükümete çok uzak değillerdi. Çünkü; savunma, istihbarat ve askeri konularda hükümetteki yetkili kişilerle çok yakın ilişkileri vardı ve bu konularda yapılan toplantılarda, ABD’nin gizli politikalarının daimi aktörleri olarak, her zaman yer almışlardır. SSCB dağılmış ve bir SSCB nükleer saldırısı söz konusu olmamasına rağmen, Bush Başkan seçildikten sonra bu planda bazı küçük değişiklikler yaptı ve Cheney takım liderliğinden ayrıldı.
Temeli çok eskilere dayanan ama 1980’lerde oluşturulan bu gizli plan, 11 Eylül saldırısından sonraki günlerde de yürürlükteydi. Çünkü, Reagen döneminde aldıkları Armegedon / Ergenekon eğitimi sonucu 11 Eylül saldırısı sırasında Başkan Yardımcısı Cheney, Savunma Bakanı Rumsfeld ve yardımcısı Wolfowitz, Bush’un şehri terk etmesini söylemişlerdir. Cheney; 11 Eylül’den sonra da Washington dışındaki belirsiz yerlerde, yapılan toplantılara katılmaya devam etmiştir.
Stanford Üniversitesinde Profesörü olan ve SSCB’yi uluslararası sistemin şanssız ama sürekli yer alan bir figürü olarak gören Condeleza Rice; geçmişi, kişiliği, aristokrat kökeni ve yeteneği ile dikkat çekmiş ve Pentagon’da çalışmaya başlayarak bu ekibe dahil olmuştur. Çünkü Pentagonda çalışmak Dışişleri Komisyonu tarafından karşılanan bir burs nedeniyle bir başlangıçtır.
Reagen’in yeniden gündeme getirerek başlattığı bu programın en büyük riski, programın yasal olmayışı ve anayasa dışı olmasıydı. Bu program; sadece bir hukuk profesörünün veya Reagen ve daha sonraki yönetime muhalif birilerinin eleştireceği bir durum değil aynı zamanda ABD Anayasası ve federal hukuk tarafından da hiçbir şekilde onaylanmayacak bir program veya plandı.
Bu planın kısmen ortaya çıkması ise; Özel şirketlerle yapılan bazı anlaşmalar sırasında yapılan suistimallerin dedikodusunun yayılmaya başlamasıdır.
Kılavuzu karga olanın…
 
Üst