Aile Yapısı Çözülüyor Mu?

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
AİLE YAPISI ÇÖZÜLÜYOR MU?

Geçmişte evlenen çiftlere, aile büyükleri ile eş ve dostun mutluluk dileklerini ifade eden en anlamlı temennisi hiç kuşkusuz “Allah bir yastıkta kocatsın” sözleriydi. Bugün de aynı temenni ve uyarılar genç çiftlere söyleniliyor mu dersiniz? Buna olumlu yanıt vermek çok isteriz. Lakin Nisan yağmuru kadar kısa süren evliliklerin boşanmayla sonuçlanıyor olması, yanıtımızın olumlu olmadığının kanıtı olarak karşımızda durmakta.

Şimdi, anne baba ve aile büyüklerinin yuvanın bozulmaması adına; her iki tarafa olumlu yönde telkinlerde bulunduklarından da ben şahsen pek emin değilim. İstisnalar dışında erkekle kadın tarafı olarak çoğu kere farkında olmadan boşanmayı körükledikleri kanaatleri da toplumumuzda her geçen gün yaygınlaşıyor.

Boşanmaların ülkemizde fazla olmasını ekonomik güçlüklere bağlayan istatistikî sonuçlar başlı başına bir neden olabilir mi?

Her geçen gün gençlerin evlilikten uzaklaşmalarının temelinde yatan da ekonomik açmazlar mı?

Yurdumuzda 2000’li yılların başlarında halkımızı bunaltan ekonomik kriz nedeniyle hem evlenmelerde hem boşanmalarda azalma yaşanmış olmasına karşın sonraki yıllarda DPÖ verilerinden evliliklerin artmasına paralel olarak boşanmalarda da artış olduğudur. Özellikle 2002 den itibaren beş yıl içerisinde gerçekleşen evliliklerin 1976’sı boşanmayla sonuçlanmış.

Boşanma nedenlerinin başını ‘şiddetli geçimsizlik’ çekerken, erkeğin ekonomik güçsüzlüğü de boşanma nedenleri arasında önemini korumaktadır.

DPÖ İstatistik raporlarından özellikle en fazla boşanmaların evliğin 6. ve 10. yıllarında olduğunu öğreniyoruz.

Ülkemizde boşanma davalarını yürüten tecrübeli avukatlarımızın saptamalarına göre gençlerimiz evlilikten ne beklediklerini bilmeden evleniyorlar. Hatalı evlilikler yapıyorlar...

Gerçekten de gençlerin el ele tutuşarak biz birbirimizi seviyoruz ve evleniyoruz diyerek ayakları yerden kesilmişçesine bir sevinç ve heyecanla nikâh masasına oturmaları bir yâda birkaç yıl gibi kısa sürmekte. Hemen ardından “şiddetli geçimsizlik” nedeniyle boşanmak üzere kendilerini yargıç önünde bulduklarını duymaktayız. Çoğu kere evlenme kararları gibi boşanma kararlarını da el ele tutuşarak ilan ediyorlar adeta! Evlilik oyunu oynamışçasına birlikteliklerine son vermekteler.

Boşanmalarda sıkça söylenen “artık heyecan duymuyoruz”, evliliğimiz eskidi, özgür yaşamak istiyoruz…İhanete uğradıkları, sadakatsizlik gördükleri iddiaları.. vs şeklinde. Unutmadan söylemeliyim ki, eşlerin ailelerinin müdahaleleri ve kültür uyuşmazlıkları da boşanma nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır.

Eskinin uzun soluklu Türk aile birliğinden bugün söz etmek maalesef olanaksızlaşmış durumda. Yani eski aşklar gibi o da mazide kalmakta artık…

O halde toplumların en temel öğesi ya da kurumu olan aile yapısının ülkemizde çok sağlıklı bir yapı olarak; devamlılığının, sağlamlılığının sürdüğünü söyleyebilir miyiz?

Maalesef Anayasamızın Ailenin Korunması başlığı altında yer alan; 35.madde’nin (1. Fıkrası) da belirtilen “Aile toplumun temelidir. Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri ailenin, ananın ve çocuğun korunması için gerekli önlemleri alır ve örgütleri kurar” hükmünün ülkeyi yönetenlerce dikkate alındığını söyleyemiyoruz. Aile ile birlikte aile bireyleri, kurumsal destek almaktan yoksundurlar. Aile birliği bozulmaya yüz tutmuş aileler için psikolojik bir destek sağlandığını hiç duymadık!

Toplumumuzun sağlıklı bireylere olduğu kadar, sağlıklı aile yapısına da yaşamsal gereksinimi vardır. Aile yoksa toplum da yoktur, devlette!

Oysa ailelerimiz de toplumumuzda büyük bir sahipsizliğe doğru sürükleniyor...
 
Üst