Akdeniz Birliği

hazaryalı

-Otağ Hanı-
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
131
Tepkime puanı
0
Puanları
0
“Akdeniz Birliği” Nedir?

Akdeniz Birliği, AB ülkeleri ile AB'ye üye olamayan ve Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin kurulması planlanan bir ortaklık örgütüdür.

(Daha önceleri "Mediterranean Union" olan adı şimdi "Union for the Mediterranean" olarak değiştirildi. Yani, topal eşeği, Kayseri’li usulü, boyayıp satmaya çalışıyorlar.)

Akdeniz Birliği’nin amacı nedir?

AB ve Akdeniz bölgesi arasında başta kaçak göç, çevre, içme suyu, enerji, ulaştırma, sürdürülebilir kalkınma gibi alanlarda yakın işbirliği ve dayanışmayı öngörüyor.

Hem Almanya hem de Fransa, Türkiye’nin AB üyeliğini istemiyor ve bunu açık açık dile getiriyorlar ama Türkiye’yi de ellerinden kaçırmak da istemiyorlar. Bu nedenle bu birlik fikri; başlangıçta; Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin seçim kampanyasında yer almış olup Türkiye'nin AB'ne üyeliğine alternatif olarak önerilmişti. Ancak, birlik projesi, daha sonra Almanya Başbakanı Angela Merkel'in isteği üzerine tüm AB ülkelerinin ortak projesine dönüştürülmüş ve Akdeniz Birliği, AB'nin 2nci kuşak çalışması olmuştur.

Son katılan Doğu Bloku ülkeleriyle beraber 27 üyeli AB 1nci kuşaktır ve AB'nin dışında birliğe katılmak isteyen ancak AB kriterlerine uymayan ülkeler ise 2nci kuşak ülkeler olup söz konusu birlik projesiyle Kuzey Afrika ülkeleri ile Ortadoğu ülkeleri yarı üye haline getirilerek hem AB etrafında bir tampon bölge yaratılacak hem de bu bölge ülkelerini başka güçlere kaptırmayacaklar.

Akdeniz’in kuzeyindeki; İspanya, Fransa, İtalya ve Yunanistan AB üyesidir. Hırvatistan, Bosna-Hersek, Karadağ, Arnavutluk gelecekte üye olacaktır. Geriye Türkiye ile Akdeniz'e kıyısı olan Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır gibi Kuzey Afrika ülkeleri ve Suriye, Lübnan ve İsrail gibi Doğu Akdeniz ülkeleri kalıyor. Sarkozy'nin Türkiye'yi dahil etmek istediği bu örgüte Akdeniz Birliği değil, Kuzey Afrika-Ortadoğu Birliği demek daha doğru ve anlamlı olacaktır.

Bir tarafta; demokrasisi çok ileri ülkeler diğer tarafta ise diktatörlerce yönetilen ülkelerin olması, birliğe katılacak ülkeler arasında her bakımdan çok büyük farklılıkların var olduğunun göstergesidir. Dolayısı ile bu ülkelerin bir arada iş yapmasını beklemek ve hatta düşünmek bile mümkün değildir.

Buna, Fransa'nın Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki eski Fransız sömürgeleri üzerindeki etkisini artırma arzusunu da eklersek, Akdeniz Birliği fikrinin amacı gün gibi ortaya çıkmaktadır. Kısacası; AB, AB’ne üye yapılmayacak olan Akdeniz ülkelerini kendi yörüngesinde tutmak istiyor.

Türkiye, hiçbir zaman 1nci kuşakta yer almayacaktır. Bulunacağı yer 2nci kuşak olacaktır. Sarkozy’de diğer AB üyesi ülkelerde bunu biliyorlar ama başta Fransa olmak üzere onların amacı bir taraftan Türkiye'nin AB üyeliğini engellemek diğer taraftan da bir seçenek sunuyormuş gibi hava yaratmaktır. Ancak; Türkiye’nin tepki göstermesi nedeniyle Mart 2008'de Türkiye’ye AB'den başka seçenek sunulmayacağı güvencesi verilince Türkiye bu toplantılara katılmaya karar verdi.

Akdeniz Birliği düşüncesinin tek hedefi Türkiye olmayıp AB, Akdeniz'e kıyısı bulunan ve AB üyesi olmayan ülkeler için somut politikalarını, Barselona süreci çerçevesinde yürütüyordu. AB dönem başkanı olan Sarkozy; şimdi bu politikaları Akdeniz Birliği içinde yürütmeyi düşünüyor ve öneriyor.
AB'ye aday ülke olarak Türkiye daha önce Barselona sürecine dahil edildiğinde memnuniyetsizliğini tepki vererek göstermişti. Bu durumda Akdeniz Birliği’ne dönüş yapması mümkün değildir ve Türkiye açısından Akdeniz Birliği, AB üyeliğinin alternatifi olamaz.

Bu durumda; Türkiye kendisine hiçbir faydası olmayacak olan Akdeniz Birliğine katılmazsa hiçbir şey kaybetmez tam tersine, birliği öneren Fransa’ya dolayısı ile diğer AB ülkelerine niyetini göstererek birliğin geleceğinde de söz sahibi olduğunu anlatmış olur.

Ayrıca; Türkiye’nin Akdeniz Birliği’ne katılması ile askıya alınmış olan sekiz başlıkta ki görüşmeler başlamayacak veya Fransa fikir değiştirip Türkiye’yi hemen AB’ne alalım demeyecektir. Ne zamanki AB’ne üye olunursa o zaman Akdeniz Birliği’ne de doğal olarak üyelik sağlanmış olacaktır. Böylece, Türkiye AB’ne üye oluncaya kadar, AB, Türkiye’nin Akdeniz Birliğine sağlayacağı faydalardan yoksun kalır ve Türkiye’nin ağırlığını görerek Türkiye'nin bir şamar oğlanı olmadığını anlayıp bundan sonraki politikalarını ona göre belirler.

Eğer kendimizi biraz daha ağırdan satarsak, haklı olduğunda zor ikna edilen, kendi ulusal çıkarlarını kolay kolay feda etmeyen, önüne konulan her projeyi gözü kapalı kabul etmeyen bir Türkiye imajını yaratmanın zamanı geldi de geçti bile…
 
Son düzenleme:

ARIKBUKA

Halkla İlişkiler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
920
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Bence Sarkozy ve merkel Türkiye'nin önünü açıyorlar.Açıkça ve defalarca söyledikleri gibi " Türkiye ab üyesi olamaz".Daha ne bekliyoruz ki kulu olduğumuz bu kapıdan ayrılmak için.Şu fikri attı bazı siyasiler " Biz abye girmesek de girecek kadar refah içinde ve gelişmiş bir ülke olmamız için ab ülkelerini model almalıyız.Eyv diyorum eğer öyleyse neden milli egeenliğimizden taviz veriyoruz.Neden pul kadar değerimiz kalmadı dünya gözünde?Herkes çok güzel kullanıyor vatanımı bu vatanda yaşayanlar bile.Bakın abnin alternetifi ve hatta dengeleyicisi avrasya birliği olmalıdır.Ancak rusya çin iran gibi ülkelerin ortaklık için daha fedakar davranmaları gerekiyor.
 

hazaryalı

-Otağ Hanı-
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
131
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bildiğiniz üzere; AB dönem başkanlığı 1 Temmuz'da Fransa'ya geçti ve Sarkozy bu dönemde önemli işlere imza atmak istiyordu ama İrlanda halkının ve Polonya Cumhurbaşkanının Lizbon Antlaşması'nı reddetmesi Sarkozy’nin bu planlarını altüst etti.
Bu aksaklıklardan sonra Fransa dönem başkanlığının önündeki ilk önemli proje, Nicola Sarkozy'nin önerdiği, ayrıntısını yukarıda açıkladığım, "Akdeniz Birliği" projesidir ve iki gün (13-14 Temmuz 2008) sürecek üst düzey toplantı Paris'te başladı. Basının bildirdiğine göre; Türkiye’den de Başbakan ve Dış İşleri Bakanı bu toplantıya katıldılar.
 
Üst