Amaca Ulaşmak İçin Her Vasıta Meşru Mu ?

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
AMACA ULAŞMAK İÇİN HER VASITA MEŞRU MU ?

Tarihçiler ve tarih araştırmacıları dahil Fransa’da ‘Ermeni soykırımı yoktur’ diyen herkesi peşinen suçlu sayan Fransa Ulusal Meclis kararı ile ilgili gelişmeleri çok yönlü olarak izlemek üzere bugünlerde her zamankinden daha çok farklı düşünce ve yaklaşımları takip etmeğe çalışıyorum.

Doğrusu konuyla ilgili mevcut bilgilerime hem yeni bilgiler ekliyorum. Hem de Sözde ‘Ermeni soykırımı’ iddiaları ve 1915’li yıllarda Rusya’nın; İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı Devleti’ni içten vurmak ve Anadolu insanlarını birbirine kırdırmak için giriştikleri entrikalarla, kışkırtmaların yol açtığı trajik olayların bugüne yansımalarını daha net bir şekilde anlama imkanı buluyorum.


Elektronik ortamlarla yazılı basının sayfaları arasında gezinirken başka ilginç yazıları da okuma fırsatı buluyorum.


Doğrusu Hürriyet Gazetesinde Hadi Uluengin’in, iki gün üst üste kıta Avrupa’sındaki bir döneme ait gelişmeleri ve bu gelişmelerde Komünist felsefenin önde gelen liderlerinin ‘ikircikli’ tavırlarıyla ilgili saptamalarını çok ilginç buldum.


Köşe yazarının;23 ve 24 Aralık 2011 tarihli Hürriyet sayfalarında “Hala mümkün mü? Başlıklı köşe yazılarını merak edenler için okumalarını tavsiye ediyorum.


Hadi Uluengin; Avrupa’da yaşanan tarihi gelişmelere ve komünist liderlerin bu gelişmeler karşısındaki duruşlarına örnekler verdikten sonra; bakın neler diyor. “O halde şunun altını tekrar tekrar çizelim:


‘Kurucu babalar’
dan başlayıp; Lenin, Stalin, Mao; Kastro vs istasyonlarından geçmiş komünizmin daima ahlaksızlık, daima riyakarlık ve daima vicdansızlıkla bütünleşmesi ‘amaç aracı mübah kılar’ ilkesinden kaynaklanmıştır.

Oysa hiçbir amaç yukarıdaki anti-sıfatlarla bütünleşen hiçbir aracı mübah kılmaz. Ama Marksistlerde kılıyor, zira ilerleyen tarih mavalı onlarda dini imana dönüştürüyor. Bunu hızlandırmak için de ‘soyut bir
‘asil hedef’ adına en adi yöntemlere sarılıyorlar..Onlar o ‘asil hedef’lerinin ‘kolektif kurtuluş’ olduğunu söyleyerek, her birey, her olay, her gelişme karşısında teker teker düşünmeyi hissetmeyi suç ve zül sayarlar…”

* * * * *

Ülkemizde kendilerini; Marxist, Leninist, Maoist ve kısaca solcu addeden siyasi partilerin, sözde sivil toplum örgütü yöneticilerinin ve solculuk üzerine ahkam kesen kimi köşe yazarlarının birbirini tutmayan söylem ve davranışlarını düşününce Hadi Uluengin’e hak vermemem olası değil.


Adamların soyut ‘Birleşik Kıbrıs’ adına savunduklarını iddia ettikleri bütün sol değerleri nasıl da ayaklar altına aldıklarını ve
‘amaç’ları uğruna her vasıtayı nasıl meşru saydıklarını gördükçe insan hayretler içinde kalıyor.

Güya; milliyetçiliğe karşı görünürler ama sosyolojik olarak var olmayan ‘Kıbrıslılık’ kavramı arkasına saklanıp bal gibi mikro ırkçılık yaparak, ekonomik ve sosyal yaşamımıza alın terleri ve emekleriyle büyük katkılar sağlayan Türkiye kökenli kardeşlerimizi
‘gaco’lar, ‘fica’lar gibi yakışıksız sıfatlarla aşağılayıp ötekileştiriyorlar.

Güneydeki; Elam; Efen ve Hrisi-Avgi gibi ırkçı örgütlenme ve Kıbrıslı Türklere yönelik fiili saldırıları görmezden gelip; ‘barış ve birleşme’ye zarar verir düşüncesiyle görmemezlikten bilmemezlikten geliyorlar.


Akel’in kurulduğu günden bugüne ‘Enosis’i gerçekleştirmeye yönelik eylemlerini, karar ve politikalarını görmezden gelip; hala daha ‘Hristofyas’ı kutsarcasına, bu Ortodoks Rum Irkçısı lideri barış ve çözüm taraftarı gösterip; Sn. Eroğlu’nu çözüm karşıtı olarak lanse edip duruyorlar.


Türkiye sayesinde var olduğumuz ve ayakta kaldığımız gerçeğini ters çevirip; Türkiye tarafından ‘yok edilmek’ istendiğimiz martavalını durmadan tekrar edip duruyorlar.


Milli eğitimin temel amaçları Anayasa ve yasalarla belirlenmesine karşın;
‘sünnileştiriliyoruz; Türkiyelileştiriliyoruz’ gibi saçma sapan saplantılarla, grevi bir silah olarak kullanıp okullarımızı eylem alanları haline dönüştürüyorlar.Çocuklarımızın eğitim ve öğretim hakkına engel oluyorlar.

Bir de Hükümet; herhangi bir konuda yasal düzenlemeye kalktı mı da
‘ÜLKEDE FAŞİZM VAR’ diyerek ortalığı velveleye veriyorlar.

Aslancıklar; kendi
‘amaç’larına varmak için her vasıtayı meşru sayacaklar; üstelik solcu geçinip ABD’nin ve AB’nin ‘gaye’lerine hizmet edecekler; Devlet’se ülkenin önünü açmak için önlem almaya kalkınca ‘FAŞİZZZZMMMM’ diye bağırıp çağıracaklar.
 
Son düzenleme:
Üst