Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya Chrome kullanmalısınız.
Çölde yolculuk eden iki arkadaş hakkında bir hikaye anlatılır.
Yolculuğun bir aşamasında iki arkadaş tartışırlar biri ötekine bir tokat
atar.
Tokatı yiyenin canı çok yanar ama tek kelime etmez ve kumun üzerine şu sözleri yazar:
BUGÜN EN İYİ ARKADAŞIM BANA BİR TOKAT ATTI.´
Yıkanabilecekleri bir vahaya rastlayana dek yürümeyi sürdürürler.
Tokadı yiyen yıkanırken batağa saplanır boğulmak üzereyken arkadaşı
tarafından kurtarılır.
Tam selamete çıktıktan sonra bir kaya parçası üzerine şu sözleri
kazır:
BUGÜN EN İYİ ARKADAŞIM BENİM HAYATIMI KURTARDI.´
Tokadı vuran ve sonra en iyi arkadaşının hayatını kurtaran kişi ona
şöyle der,
Senin canını yaktığımda bunu kum üzerine yazdın ama şimdi kayaya
kazıyorsun, neden? ´
Öbür arkadaş ona şöyle cevap verir.
Biri bizi incittiğinde bunu kum üzerine yazmalıyız ki bağışlama rüzgarı
estiğinde onu silebilsin.
Ama biri bize iyi bir şey yaparsa onu kayaya kazımalı ki onu hiçbir
rüzgar yok etmesin. ´
İNCİNMELERİNİZİ KUMA, GÖRDÜĞÜNÜZ İYİLİKLERİ KAYALARA KAZIMAYI ÖĞRENIN.
Denilir ki: özel birini bulmak bir dakikanızı alır,onu değerlendirmeniz
bir saat içinde olur,
onu sevmek için bir gün yeter ama sonra onu unutabilmek için bir ömrün geçmesi gerekir.
Yaşamaya zaman ayırın.
Dostluk daima tatlı bir sorumluluktur;asla bir fırsat değildir
"Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa, orada Güneş batıyor demektir. Çin Atasözü
Evin içindeki acı su çeşmesi, dışarıdaki tatlı su ırmağından daha üstündür.
Yaşama zamanını geciktirenler,nehrin öbür yakasına geçmek için suların akıntısının bitmesini bekleyenlere benzerler.
Olgun insan,güzel söz söyleyen değil,söylediğini yapan ve yapabileceğini söyleyendir.
Köy sakinleri yağmur duasına çıkmışlardı. Bütün köy ahalisi toplandı. İçlerinden birinde semsiye vardı...
Bu İNANÇTIR...
Babalar bebeklerini havaya hoplatır, çocuklar gülmekten bayılır. Yere düşeceklerini akıllarına bile getirmezler.
Çünkü babaları onları tutacaktır.
Bu GÜVENDİR...
Yatağımıza girerken yarın uyanıp yaşamaya devam edeceğimize dair teminatımız yoktur. Ama yine de ertesi güne dair planlar yaparız.
Bu ÜMİTTİR...
İNANCINIZI, GÜVENiNiZi, ÜMiDiNiZi HiÇ KAYBETMEMENiZ DİLEĞİYLE...
GÜNAYDIN HAYIRLI CUMALAR İYİ BİR HAFTA SONU
Balıklar ve Karıncalar...
Bir Afrika Atasözü der ki:
Sular yükselince, balıklar karıncaları yer...
Sular çekilince de karıncalar balıkları yer...
Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir...
Çünkü kimin kimi yiyeceğine... "suyun akışı" karar verir!
"Ağaçların özgürlüğü ancak ağaç gibi olur..
Benim özgürlüğüm ise ;düşüncemle hayat bulur!
Her sürünün çobanı var ,çobanını koyun seçmez!
Ben insanım koyun değil ben bilirim.. Koyun bilmez!.."
Küçük Hırsızlıklar EL Feneriyle,Büyük Hırsızlıklar DENİZ Feneriyle yapılır
Dost musun?
Öyleyse canın canımdır...
Aynan olmalıyım...
Yüzüne söyleyebilmeliyim her şeyi...
Hem sakınmadan, mertçe...
Hani bilirsin, esirgemem lâfımı,
Ne şekil gelirse, öylece...
Hazırım tüm içtenliğimle konuşmaya, ama,
Seni de dupduru isterim karşımda...
Dostsan,
Gözlerimin içine baka baka yaka silk benden!
Arkamdan şikayetlenme!
Yiğit ol! Gerekirse yiğitçe azarla, çekinme!
Lâf değil, icraat beklerim senden!
Öyle bak ki, hislerini görebileyim...
Öyle hisset ki, güvenle bakabileyim...
Sevmem, ölenin ardından ağıt yakmayı!
Dil dönerken söylenmeli her şey...
Kulak duyarken anlatılmalı...
Göz bakarken bakmalıyım sana...
Can sağ iken sarılmalı...
Keşkelere meydan vermemeli hayatım,
Pişmanlıklarla yoğrulmamalı....
Hayır!
Dirime selâm vermeyen,
Ölüme de fazla yaklaşmasın!
Dostsan, ölmemi bekleme!
Haklıysam, yaşarken savun beni!
Yaşarken yanımda ol!
İnanmışsan bana, kimse çevirmesin seni yolundan!
Ve inanmamışsan, sakın rol yapma!
Her söylediğimi onaylaman şart değil...
Her yaptığımı beğenmen de gerekmez...
Dostsan, rahatça eleştir, fikrini rahatça söyle, sıkılma!
Yadırgayabilirsin beni,
Ve ben de seni tuhaf bulursam şaşırma...
Kandırmanı aslâ kabul edemem!
Her dediğini, her yaptığını hoş görürüm, ama,
Beni, bana sormadan yargılama!
Her yediğimiz aynı olmaz belki,
Her dakikamız birlikte geçmez...
Her güldüğünde gülmeyi garanti edemesem de,
Ağladığında seninle birlikte oturup ağlarım...
Belki her çağırdığında gelemem fakat,
Derdine ortak ararsan, koşarım...
Ben de herkes gibi insanım elbet,
Ne göklere çıkar beni, ne de yerin dibine sok!
Senin işin bu değil!
Benim zaten bir yerim var herkes gibi yer ile gök arasında...
Dostsan,
Küçümsemeden, küfretmeden,
Sevgiyle, saygıyla ve huzurla gel sokağıma...
Dinlenmek istediğinde, hiç düşünme, sana özel bir limanım,
ama...
Yorulduğum zamanlarda,
Dilediğimce sığınabilmeliyim koylarına...
Seni bir çocuk kadar saf sevebilirim
Ve bir deli kadar art niyetsiz...
Uğruna seve seve hesabı şaşırırım...
Görmezden gelebilirim yanlışlarını...
Başkaları enayilik sayabilir,
Başkaları akılsızlığıma yorabilir,
Bunları dert bile etmem, ama,
Sen, aslında aptal olmadığımı,
Her an, tekrar tekrar hatırla!
Ve sakın beni aptal yerine koymaya kalkışma!
Seviyorsan, cimrilik etme, söyle!
Muhabbeti varken, yokmuş gibi yapanla,
Hiç sevmediği halde, yılışıp durana sinir olurum!
Neyse, o olmalı insan...
Kendisi olmaktan korkmamalı!
Kendisi olmaktan kaçmamalı!
Bil ki, sensin diye seni bırakmam, ama,
Ben olduğum için bırakırsan beni,
Yas da tutmam arkandan!
Bedel mi?
Ödemeyeceksen çıkma yola!
İçten pazarlık edersen, ancak kendine edersin...
Kendince küser barışır, kendi kendini yersin!
Dostsan, mevsimince yağ...
Kışsan kar ol, güzsen yağmur...
Soğuğuna, sıcağına, esip savurmana itiraz etmem,
Senden, ille de bahar olmanı beklemem, ama,
Dayanmalısın en şiddetli fırtınalarıma...
Belki de çok geldi bunca talep...
Bana karşı hiçbir mecburiyetin yok, korkma...
Sana fazla geldiğim ilk anda,
Arkana hiç bakmadan, dönüp gidebilirsin...
Geçip gidebilirsin,borçluluk hissetmeden...
Mutlaka bir açıklama da beklemem senden, ama,
Gitmeye davranırsam bir gün,
Sen de karşımda set olma!
Dost musun?
Öyleyse, canın canımdır,
Yoluna baş koymaya hazırım ya,
Başını da yollarımda isterim, unutma!
ALINTI
Gözünüzün önüne iyi bakın!! Sigara İçmeyin! Herzaman gülmeye çalışın !
Asık suratlı olmayın ! Sıkıntılarınız ne olursa olsun kendinizi dağıtmayın !
Korkmanın kimseye/ecele faydası yoktur !
Kimseye Kaba Kuvvetle iş yaptırmaya çalışmayın !
Yaptığınız işten ve hayattan zevk almaya çalışın !
Her olumsuzluğu kafanıza takarak büyütmeyin.Kendi Moralinizi Yönetin !
Her işinizi iyi düşünerek, planlayarak yapın !
İlgili olun ancak Aşırı merak iyi değildir !
Dengeleri koruyun !
Kimseyi boş yere kızdırmayın !
Herkez ile iyi ilişki içinde olun !
Entellektüel düşünmeye çalışın !
Mutluluğa hızla koşun : = )))
Dostlarınızla hep haberleşin !!
Saygıda hiç bir zaman kusur etmeyin !!
Sakın şeytana uymayın !!
alıntı
Dost dediğin
Dostun yüreğinden geçeni bilmeli
Dost dediğin
Dostunu karşılıksız sevmeli
Dost dediğin
Verecekse almadan vermeli
Dost dediğin
Yüreği kan ağlarken, dost için gülmeli
Dost dediğin
Kara toprak gibi sadık kalabilmeli
Dost dediğin
Sığınacak yerin yoksa kucağını açabilmeli
Dost dediğin
Güne sıcak bir güneş olup doğabilmeli
Dost dediğin
Geceye parlayan yıldız olabilmeli
Dost dediğin
Sırtını yasladığın asırlık bir çınar
Dost dediğin
Gerektiğinde bir kalkan olabilmeli
Dost dediğin
Kahpe kurşuna göğsünü siper yapabilmeli
Dost dediğin
Velhasıl dost olduğunu bilmeli
Dost dediğin
İki yüreği bir beden sayabilmeli
Yüreğimin sesini uzaklardan duyabilmeli
Dost o zaman dosttur
Dost dediğin
Bir batında doğan kardeş olabilmeli
Papatyalar sizin için Dost Arkadaşlarım ))
açin herkese açabileceğiniz kadar kalbinizi, ummanlar gibi olsun inançli olun. Kalmasin el uzatmadiğiniz bir hüzünlü gönül
toleransli olun, barişik olun ama, önce kendinizle barişik olun.
Aynaya bakin ama, önce kendinizi (özünüzü) görün.
Gözlerin arasındaki ilişkiyi biliyor musun?
Onlar birlikte göz kırparlar, birlikte ağlarlar,
her şeyi birlikte görürler ve birlikte uyurlar.
Buna rağmen asla birbirlerini görmezler.
Arkadaşlık bunun gibi olmalı.
Hayata değer bir yaşam, sevmeye değer bir aşk, dostluğa değer bir arkadaşlıktan asla vazgeçme.Ne eksik ne fazlasını ara ve seni üzenle asla uğraşma !
Hiçkimseye güvenmeyen bir insana güvenilmez.
Jerome Blattner
Musibet zekayı eğitir.
* Kişinin sözü, amelinden çok olursa akli noksandır.
* Ne kadar okursan oku, bilgine yakışır şekilde davranmazsan cahilsin demektir.
* Tek dostum kitaplarım, tek düşmanım cahil dostlarım.
* Felaketler, ayak seslerini duymayanlara geliyorum demez.
* Mal kazanmakla, şeref kazanılmaz.
* Zalime, ancak, onu zulümden alıkoymak için yardim et.
* Harekette birlik olmazsa, fikirde bilgi faydasızdır.
* Kuvvetine güvenenler, korkutma küçüklüğünde bulunmazlar.
* Tarihte her hareket hep bir kişinin ayağa kalkmasıyla baslar.
* Kesilmiş koyuna, derisini yüzülmesi elem vermez.
* Kendini hak ile meşgul etmezsen, batıl seni işgal eder.
* Herseyi bilmek çok kötüdür.
alıntı
En zor gunlerde,Zor anlarda,Olmadik ummadik anda,Umitsiz bir anda,Cikmazda oldugumuz bir anda,Bazen gozlerde yas yuzlerde burukluk oldugu anda,Bir el uzanirya,Tutunursun o eli,Sicaklik verir,Sevgi verir,Guven verir,Huzur verir.Yuzlerde bir tebessumle Tesekurler DOST ELI dersinya
Herkezin zor anlarinda uzanan ve tutunacak bir dost elinin olmasi dilegiyle...
Eski Türklerde Askerler
savaşırken arkadan gelecek herhangi bir saldırıyı kontrol edebilmek için
sırtlarını bir ağaca, kaya veya taşa vererek ok atarlarmış. Atalarımız
genelde bozkır hayatı yaşadıkları için bu sırt dayanan nesne genelde bir
taş veya kaya olurmuş. Yıllar sonra sırt dayanan taşın ismi ARKA-TAŞ dan
ARKADAŞ şeklinde dilimize yerleşmiş ve bugün bile güvenebileceğimiz, bizi
arkadan vurmayacak olan, samimiyetine güvendiğimiz kişilere verdiğimiz
isimdir. Aşk ve arkadaşlık bir gün yolda karşılaşırlar. Aşk, kendinden emin
bir şekilde sorar; -Ben senden daha samimi ve daha cana yakınım sen niye
varsın ki bu dünyada? Arkadaşlık cevap verir: - Sen gittikten sonra
bıraktığın gözyaşlarını silmek için...Hiç bir zaman arkadaşsız kalmaman
dileğiyle... Bu hafta ulusal arkadaşlık haftası.. Arkadaşlarına, onları ne
kadar düşündüğünü göster! Bunu tüm ARKADAŞ olarak düşündüklerine gönder, bu
mesaji sana yollayana geri göndermek demek olsa bile.. Eğer bu mesaj geri
geliyorsa, arkadaş çevrenin gerçek arkadaşlardan oluştuğuna
inanabilirsin
''''cümleler doğrudur sen doğru isen
doğruluk bulunmaz sen eğri isen.''''
yunus emre
AKILLI OLAN HER ŞEYİ FARK EDER,
APTAL İSE;FARK ETTİĞİ HERŞEY ÜZERİNE KONUŞUR. Heine&
KENDİNİN NE OLDUĞUNU BİLEN İNSAN,
BAZI KENDİNİ BİLMEZLERİN,ONUN HAKKINDA
SÖYLEDİKLERİNDEN ETKİLENMEZ....
İBN SİNA&
TÜM YAŞAM EĞİTİMDİR.HERKES ÖĞRETMENDİR VE HERKES SÜREKLİ OLARAK ÖĞRENCİDİR.
Abraham Maslow
İNSANLAR YAŞADIKÇA YAŞLANDIKLARINI SANIRLAR,HALBUKİ YAŞAMADIKÇA YAŞLANIRLAR.
İskoçya Atasözü
SAMİMİYETİN DİLİ YOKTUR.
O GÖZLERDEN ANLAŞILIR.
ATATÜRK
Yaşamın kutsanmasıdır aşk
Erdemsiz kalanlara erdem verirde onları temizler
Şu dünyanın iğrenç kirliliğinden;
Bir ateştir arındıran altını artıktan,
Bir bahardır,kış toprağında
Saflığın bir gül gibi açmasını sağlayan...
Oscar Wilde&
Her düşündüğünü söyleme,ama her söyleyeceğin şeyi düşün,olmayacak düşüncelerini de yapmaya kalkma.Candan ol,ama sırnaşık olma.Deneyip dost edindiklerinibağrına bas,ilk tanıştığın her kişi ile el sıkışıp dost olma.Kavgaya girmekten sakın,ama girdikten sonra da sıkı dayan ki,karşındakinin gözü korksun.Her konuşanı dinle,ama az konuş.Herkesin fikrini öğren,fakat kendi fikrin sana kalsın.Ne kimseden borç al,ne kimseye borç ver.Çünkü borç veren çok kere parasından olur,borç alan da tutum alışkanlığını kaybeder.
shakespeare&
Eller var.
Her önüne gelenden bir şeyler ister. Hiç işe girişmez, hep beleşe girişir. Sürekli istemek için açılır. Almaya bayılır, vermekten nefret eder. Bu ellerin bildiği tek dua "Rabbena hep bana"dır. Böyle elleri bin kez de doldursanız, bin birinciyi ister. Hapsini de kendi cebine boşaltır. Başka elleri de görmek gibi bir derdi yoktur. Bencil eller bu eller.
Eller var.
Hep almaz, ama hep verir. İddialı değildir, fakat kararlıdır. O elleri herkes ortalarda görmez. Muhatabının gözüne sokulmaz. Alkışı hak edeni alkışlamaktan çekinmez, fakat kendisi alkış istemez. Verirken görünmemek için köşe bucak saklanır. O eller, bir Allah''tan ister, başkasından istemektense taş kesilmeyi tercih eder. Fedakâr eller o eller.
Eller var.
Sürekli bedduaya durur. Bedduaya duran, suizanna ayarlı, kara yüreklere bağlı eller bunlar. Armudun sapı der, beddua eder. Üzümün çöpü der, beddua eder. Kusursuz kadı kızı arar, fakat kendisi pür-taksirdir. Herkese beddua için açılan bu uğursuz eller, herkesin ellerinin kendisi için duaya kalkmasını bekler. Bunu bulamadığında da yumruk olur, sağa sola saldırır. Haddini bilmez, kadir bilmez eller.
Eller var.
Sürekli duaya durur. Dostlarına değil sade, düşmanlarına bile duaya durur. Sevdiği güllerin dikenleri tarafından kanatılınca, gülü kökünden sökmeye kalkışmak gibi bir cinayet işlemez bu eller. Aksine, gülünü sevdiği için, kendini kanatsa da, dikenini de sever. İçinde hayır olan bir yüreğe bağlı eller bunlar. İçinde umut ve sevgi olan bir yüreğe bağlı eller…
Ellerinize bakın, kendinizi tanıyın! Zira onlar, sizin aynanızdır.
Bir fıçının içine bir karınca düşmüş.
Bir insan gelmiş, fıçının başına,
karıncayı görmüş,
"Ne işin var senin burada?", demiş ve
karıncayı ezmiş, yok etmiş.
Bir fıçının içine bir karınca düşmüş.
Bir insan gelmiş, fıçının başına,
karıncayı görmüş,
"Kimseye zararın yok sevimli hayvan,
haydi fıçıda yaşamaya devam et", demiş.
Bir fıçının içine bir karınca düşmüş.
Bir insan gelmiş, fıçının başına,
karıncayı görmüş,
Bir kaşık şeker serpmiş fıçının içine.
Bu üç insan kimdir?
Birincisinin adı; BENCİL
İkincisini; HOŞGÖRÜ, diye çağırıyorlar
Üçüncü mü? O, SEVGİ, işte!.....
ALINTI
Paranı ver,gönlünü ver,canını ver
Ama SIRRINI VERME!...
Günlerini say,kazancını say,büyüklerini say
Ama YERİNDE SAYMA!...
İşini beğen,aşını beğen,eşini beğen
Ama KENDİNİ BEĞENME!...
Emek ver,kulak ver,bilgi ver
Ama SAKIN BOŞ VERME!...
Fidan büyüt,çocuk eğit,yoksul besle
Ama KİN BESLEME!...
Davet et,hayret et,ülfet et,affet
Ama İHANET ETME!...
Kitap oku,meslek oku,dünyayı oku
Ama LANET OKUMA!...
Sınıfını geç,hayatını seç,rakibini geç
Ama GÜLÜP GEÇME!...
Gönül al,dost al,yoldaş al
Ama BEDDUA ALMA!...
Yaklaş,tanış,konuş,uzaklaş
Ama UŞAKLAŞMA!...
Doğrul,sayrıl,evril,devril
Ama EĞRİLME!...
Hislen,tasalan,seslen,uslan
Ama PASLANMA!...
İtil,ütül,atıl,katıl
Ama SATILMA!.....
MEVLANA CELALEDDİN RUMİ
Kardeşim sen,düşünceden ibaretsin Geriye kalan et kemiksin Gül düşünür gülüstan olursun Diken düşünür dikenlik olursun Mevlana Celaleddin Rumi
OMURGA, yeryüzünde, ‘her canlıda’ bulunması gereken bir mekanizmadır!.. Cenab-ı Allah, ayetlerinde, ‘kainatın en şerefli mahluku’ olarak nitelendirdiği ‘insan’ı tasarlarken, ‘omurgayı’ esas aldı!.. ‘Dik’ dursun, ‘eğilmesin’, ‘bükülmesin’, ‘kırılmasın’ diye o harika yaratığı, bir ‘omurga’ üzerinde biçimlendirdi!..
Adam olmak için, sadece ‘iki ayak’, ‘iki göz’, ‘iki kulak’, ‘burun’ve ‘ağız’ yetmez!..
‘Adam’ olmanın birinci şartı, ‘insan’ olmaktır!..
‘İnsanlık’ değerlerini ‘özünde’ toplamaktır!..
‘Adam gibi adam’ olmanın ilk şartı ise ‘omurgalı’ bir varlık olmanın şuuru ile hareket etmektir!..
Yalan dünyanın ‘sahte’ görüntüsüne itibar etmemek, ‘hakkın’, ‘hakikatin’ peşinden gitmektir!..
‘Hak’ bellenen yolda ‘yalnız’ yürümektir!..
‘Meşhur’, ‘ünlü’, ‘anlı-şanlı’, ‘namlı’ olmak ile ‘gerçekten büyük olmak’ arasındaki ‘kalın çizgiyi’ iyice idrak etmektir!..
‘Olduğu’ gibi görünmek, ‘göründüğü’ gibi olmaktır!.. ‘Korkaklığa’, ‘namertliğe’, ‘kalleşliğe’ prim vermemektir!..
Hakiki kahramanlığın ‘saldırıp, bir daha geri dönmemek olduğuna’ inanmaktır!..
...............
Adam gibi adam, ‘giyinişi’ ile ‘cebindeki para’ ile ‘boyu posu’ ile ‘güzel konuşması’ ile tanınan biri değildir!..
O, Diyojen’in gündüz vakti ‘mum’ ile aradığı adamdır!..
Onun hayatı ‘nokta’ gibidir, hiçbir zaman ‘virgül’ gibi eğri olmamıştır!..
Düşman bellediği ‘düşmanları’ onun sırtını hiçbir zaman yere getirememiş, fakat ‘dost gibi gözüken’ düşmanları onu hep ‘kalleşçe’ arkadan vurmuşlardır!..
‘Merhameti’ ve ‘şefkati’, ‘iyiniyeti’ daima istismar edilmiştir!..
Karşılaştığı bütün güçlüklere rağmen adam gibi adam, hiç bir zaman ‘eğilmez’, her zaman ‘dimdik’ olarak ayakta kalmaya özen gösterir!..
‘Yılgınlığa’ inat, bütün ‘olumsuzlukları’ olumluya çevirmeye çalışır!..
Bakışlarındaki ‘keskinlik’ ve ‘parlaklık’, aynı zamanda ‘azim’ ve ‘kararlılığının’ da göstergesidir!..
‘Oturduğu koltuklardan’, ‘bulunduğu mevkilerden’ güç almaz, onlarla alay eder, ama oturduğu koltuğa ‘güç’ ve ‘şeref’ katar!..
Kendisinin üzerindeki ‘makamların’ ve ‘mevkilerin’ önünde gözü kapalı diz çökmez!.. Boyun eğilecek yegane varlığın Allah olduğuna inanır!..
...............
Adam gibi adamların karakterinde ‘yanardönerlik’, ‘ikiyüzlülük’, ‘kahpelik’ ve ‘kalleşlik’ yoktur!..
Sözlerinde ‘anlam dalgalanmaları’, ‘kavram dönüştürmeleri’, ‘kelime oyunları’ olmadığından, etraflarında ‘Doğrucu Davut’ olarak tanınırlar!..
Çevresindekilerin ‘alkış’ ve ‘yuhalamalarına’ pek fazla önem vermezler!..
Bilirler ki, en küçük bir başarısızlıkta, alkış sesleri bir anda ‘yuh’a dönüşebilir!..‘Emel’, ‘özlem’ ve ‘ülkülerinin’ gölgesinde ‘uyuşuk’ bir şekilde pineklemek yerine, ‘yüksek dağlarda’ mücadele etmeyi boyunlarına borç bilirler!...
En nefret ettikleri kişiler, ‘şeklen’ kendilerine benzeyen, ancak ‘şahsi çıkarları’ için vicdanlarını ‘köle’ yapmış olan ‘insanımsı’ yaratıklardır!..
Çünkü, insanımsı yaratıklar, onları gördükleri her yerde havlayıp ‘saldırıya’ geçerler!..
Ancak adam gibi adamların, ‘kin’ ve ‘intikam’ çığlıklarına kulakları tıkalıdır!..
Ölümün kendileri için ‘en sadık yoldaş’ olduğunu bildiklerinden sadece gülüp geçerler!..
Onların yolu ‘sarp’ ve çetindir!..
‘Zorlukları’ göze alamayanların, ‘rahatlarına düşkün’ olanların asla adam gibi adam olamayacağının bilincindedirler!..
..................
El hasıl, ‘adam’ olmak, hele hele ‘adam gibi adam’ olmak, ‘omurga’ sahibi olamayan, ‘dik’ duramayan, ‘kula kul olmayı’ kendisine ilke edinen, ‘başkalarından’ emir alıp onların ‘borusunu’ öttüren, ‘gelene ağam, gidene paşam’ demeyi marifet sayan, ‘iktidar sahiplerinin’ etrafında oluşan ‘düzenbaz’, ‘yağcı’, ‘dalkavuk’, ‘yardakçı’ tabakası ile el ele verip, günlük ihtiyaçlara göre ‘rotasını’ tayin eden sürüngenlerin ağızlarına alacakları, ‘ayağa düşürecekleri’ basit bir vasıf değildir!..
Ne mutlu, başkaları için değil, sırf ‘kendisini yaratana karşı’ sorumluluğunu yerine getirmek için ‘adam gibi adam’ olmayı ilke edinenlere!..
HAMDİ YULUĞ
ALINTIDIR
Sizi tatlı kılacak kadar yeterli mutluluğunuz, güçlü kılacak kadar acı deneyiminiz, insan kılacak kadar üzüntünüz, ve sizi mutlu kılmaya yetecek kadar umudunuz olsun...
Daima kendinizi başkalarının ayakkabılarına koyun. Eğer ayaklarınız acıyorsa, o kişininkiler de acıyordur. En mutlu kişiler, herşeyin en iyisine sahip olanlar değildir, onlar karşılarına çıkan herşeyin değerini en iyi bilenlerdir.
Mutluluk; ağlayanlar, incinenler, araştırma yapanlar, ve çabalayanlar için vardır, çünkü böyle insanlar hayatlarına giren her insanın önemini takdir edenlerdir.
Kahkaha ruhun dansıdır.
Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta. Oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır. Konfiçyüs
İyi geçirilmiş bir günün, mutlu bir uyku getirmesi gibi; iyi yaşanmış bir hayat da mutlu bir ölüm getirir. Leonardo da Vinci (1452-1519)
Ayakkabılarım olmadığı için üzülürdüm, ta ki sokakta ayakları olmayan adamı görene kadar. Balzac
Karamsar olmak zor değil. Zor olan, çılgın bir firtınadan sonra gökkuşağı gibi gülümseyebilmektir.
Benim mutluluğum şundan ileri geliyor: Sahip olduğum şeyler için seviniyor, sahip olamadığım şeyler üzerinde düşünmüyorum.
Gülmek için mutluluğu beklersen tebessüm bile edemeden ölürsün.
Bol bol gülümse, hem maliyeti sıfırdır, hem de bedeline paha biçilmez...
Başarı istediğini elde etmek, mutluluk ise elde ettiğini sevmektir...
Her zaman mutluluğun doruğundayken gülünmez. Bazen sırf hayata gıcıklık olsun diye uçurumun kenarındayken bile gülümseyeceksin.
Akılsız adam mutluluğu uzaklarda, akıllı ise O''nu ayaklarını altında arar...
Onun güzelliğini herkes görüyorsa o bence az güzeldir.
Herkes biliyorsa o bence hiç güzel değildir.
Onun güzelliğini yalnız ben görüyorsam bu sevgidir.
Yalnız ben biliyorsam bu aşktır.
Hiç kimse görmüyorsa bu yalnızlıktır.
özdemir asaf
Dünyam benim;
Küçücük dünyam,
İşim,
Aşım,
Uğraşım.
Kusurum, yanlışım, yanılmışlığım,
Kızgınlığım, kıskançlığım, alınganlığım,