Aptal Kadının Masalı !

Salih Mehmet Ersoy

Onursal Üye
Katılım
18 Ağu 2008
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
KKTC
GÜNEŞ DOĞARKEN
Salih Mehmet Ersoy
Aptal Kadının Masalı!
Ben hayatımda aklı başında olmayan daha doğrusu aklını peynir ekmekle yiyen aptal bir insanın anlattığı masalın doğru olduğuna bu güne kadar inanmadım. İnananların da;
Ne yazık ki Kıbrıs Türk halkının içinde, kendini akıllı ve her söylediğinin başkaları tarafından takdir edildiğini sanan bir zavallı kadın, ev ev , mahalle mahalle ve köy köy gezerek kendi kendini tatmin eden bir masalı başkalarına da anlatmanın aptallığını yaptığına şahit oldum.
Bu aptal kadının anlattığı masal, Rahmetli Bülent Ecevit ve değerli eşi Rahşan hanımla ilgili.
Bakınız bu aptal kadın kendi işkembei kûprasından uydurduğu bu masalı nasıl anlatıyor, hem de yüzü kızarmadan.

“Evvel zaman içinde , galbur saman içinde, develer dellal iken, pireler berber iken …
Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken..
Türkiya denilen çok güzel büyük bir ülkede birbirine aşık iki insancık yaşarmış.
Bülent ve Rahşan diye…

Bülent Rahşan’ına aşk şiirleri yazar..
Elleri ellerinde, gözleri gözlerinde gül gibi geçinip giderlermiş.
Bir gün nasıl olmuşsa olmuş Bülent o ülkenin başı olmuş
Herkesler çok sevinmiş.
Nasıl sevinmesinler ki!
İnsanları seven şair ruhlu biri ülkeyi yönetecek..
Tam da bu sıralarda...
Haritaya bakarsanız ...

Türkiya’nın hemen altında Kıbrıs denen küçücük bir adacık göreceksiniz..
O adacıkta yaşayan insanlar biraz aptalcık olduklarından ...
Ne yazık Analarından da iyi terbiye alamadıklarından ..
Ne uzlaşmayı ve ne de paylaşmayı bilemezler hep kavga ederlermiş.
Bülent de şair ve insan sever biri ya!
Bu kavgalara son vermek için toplamış askerlerini gelmiş adaya.
Topla tüfekle bombalarla barış mı olur dersanız ...
Olmaz ama herkes barışa hasret olduğundan öyle olacağına inandırmış kendini....
Ama gel zaman git zaman değişen birşey olmamış.
Bülent ve de Rahşan bile adaya barış için geldiklerini unutmuşlar..
Mutlu günler Kaf dağın ardında kalmış adalılar için ..
Bülentin de ömrü yetmemiş bunu görmeye ne yazık!

Süpüre süpüre bir onnuk bulan gocagarıcık misali Rahşan da...
Bir zamanlar buldukları Kıbrıs onnuğunu nereye koyacağını bilememiş..
Fıstık alsa kabuğu çıkar , pastelli alacak hali de yok çünkü ne olduğunu bilmezmiş..
Sevgili Bülent’inin anısıdır diye tutmuş küpe saklamış ..
İstediğinde bozdurup bozdurup harcasın diye..



Gelin görün ki...
Derelerin altından çok sular geçmiş..
Bazıları akıllanmış Kıbrıs’lıların...
Bütün dünyadaki insanların kardeş olduklarını anlamışlar..
Eskiden olduğu gibi kavga etmek değil barış içinde yaşamak isterlermiş.
Hiçbir ülkede silah zoru ile barış olamayacağını..
Kimsenin kimsenin evini malını mülkünü alamayacağını...
Adalının masalı burada bitmemiş..
Devler bırakırsa mutlu son yakında gelecekmiş!
Şimdilik, ben de bıraktım da geldim diyeyim....
Gökten üç elma düşmüş..
Biri, masal kahramanı Rahşan’a ve onun Kıbrıs masallarına inananlara...
Evrensel değerleri hiçe sayıp kendi ile bile barışık olmayanlara...
Biri, herkesi sevgi ile kucaklayıp dünyada barış isteyenlere ..
Biri de geleceğin özgür düşünceli Kıbrıslıları olacak olan sizlere sevgili çocuklar...
Eklemeden edemeyeceğim....
Kesin olan tek şey ...
Geçmişin tutsaklığından kurtulup özgürleşemeyenlerin uydurdukları ..
Eğemenlikmiş, halkmış halklarmış, devletmiş de kırmızı çizgileri varmış masalları ile uyutulmak istemediğimizdir”.


Değerli okurlarım,
Yukarıda okuduğunuz masal, kendini ilerici takdim etmeye ve çok yakın bir geçmişte bazı goncolozların yaptığı gibi kendini birilerine inandırıp günün birinde bir koltuk sahibi olmak için yanıp tutuşan ve şahsi kaprisleri uğruna Türk halkını arkadan gammazlamaya çalışan bir aptal kadının anlattığı masaldır.
Hani atalarımız diyordu ya, “Karşındaki ne kadar yalvarsa, ona yardım ederken temkinli ol, çünkü gün gelir seni arkadan hançerlemekten asla geri kalmaz”.
Zavallı aptal kadın, kendi bindiğin dalı kesmek istersin de, benim bindiğim dalı kesmeye nasıl cüret edebiliyorsun ki?
Bu gün dünyada olup bitenlerden bu kadar bihaber isen, evine saklan da kimse seni görmesin. Çünkü sen gerçekten aptalın tekisin.
Masal anlatmaya gelince,
Kıbrıs Türk halkının anlatacağı okadar masal var ki, sen bunları yaşamış olmana rağmen, kabuklu uzun ceviz uğruna bunları unutmuş görünüyorsun. Ve bilmiş ol ki bu masalı anlatmakla kabuklu uzun ceviz toplamaya çalışırken kendi halkına ihanet ediyorsun.
Benim şahsi önerim ise, susup evine kapanman ve.tek kelime etmemendir. Çünkü masalını dinledikce midem bulanıyor.

 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst