Artık Kendi Trenimize Binmeliyiz !

Ahmet Ötüken

Onursal Üye
Katılım
17 Nis 2012
Mesajlar
35
Tepkime puanı
0
Puanları
0
ARTIK KENDİ TRENİMİZE BİNMELİYİZ !

Rumların gerçek niyetlerinin ne olduğunu, müzakere yaparken bile neyi düşündüklerini, kullandıkları kavramların ne anlama geldiğini Kurucu Cumhurbaşkanımız rahmetli Rauf R. Denktaş’tan daha iyi bilen biri olmadığına şüphe yoktur.

O nedenledir ki; Onun yürüdüğü yoldan yürümek, ortaya koyduğu ilke ve prensipleri uygulamak güvenli geleceğimiz için kaçınılmazdır.


Zaten ulusal davalar, başkalarının istediği şekilde, başkalarının çizdiği çerçevede yürütülemez. Yürütülürse de sonu felaketle biter.


Dikkat edilecek olursa Rumlar, ta başından belirledikleri hedef ve stratejilerden asla şaşmamaktadırlar.


1960’ da kurulan iki ortaklı “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni içlerine sindirmedikleri için bir an önce devleti Kıbrıslı Türklerden arındırmak ve bir Helen devletine dönüştürmek için harekete geçtiler.


Bir yandan anayasal değişikliklerle; Kıbrıslı Türklerin devlet içindeki etkinliğini azınlık konumuna indirme girişimlerini başlatırken, bir yandan da amaçlarına engel gördükleri garanti anlaşmalarından kurtulma mücadelesi başlattılar.


Kim ne derse desin, kim ne söylerse söylesin Rumlar, yaklaşık yarım asırdır, çizdikleri strateji ve hedeflerden asla sapmamışlardır. Kıbrıs Türkü’ne “barışçı” ve “çözüm taraftarı” olarak allanıp, pullanarak hala satılmak istenen ve içimizdeki bir takım çevrelerinde ‘kuyruğunda maşrapa olarak sürüklendikleri AKEL’in Hristofyas’ı bile “Makarios’un vasiyetini yerine getirmek için mücadele verdiğini” söylemekten çekinmemektedir.


Hatta bir defasında Hristofyas “yoldaş Talat için de olsa ilkelerden asla indirim yapılamaz. Talat’ın hatırına da olsa; sırf çözüm olsun diye Kıbrıs Helenizmi için sürdürülemez olan her hangi bir çözümü asla kabul etmeyeceğim.” demiştir.


Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaş işte bu değişmez Rum mentalitesini çok iyi bildiği için defalarca şu tarihi uyarıda bulunmuştur: “ Kıbrıs Türkünün artık kendi trenine binmesi gerekmektedir. Mantık ve hakkaniyet, dirayetli ve ileri görüşlü siyaset bunu icap ettirir. Çözüm için Akel’e bağlanmak tarihi hata ve hatta yüz karası olur. Hristofyas’a umut bağlayanlar Akel’in Enosis sicilinin ne olduğunu iyi bilmelidirler.”


Yeri gelmişken Liderimiz Dr. Fazıl KÜÇÜK’ün 'Rumların kafasında ENOSİS ÇİVİSİ ÇAKILIDIR. Birlik içinde olunuz, birlik içinde hareket ediniz. Zira Enosis’in ne zaman ne şekilde karşınıza çıkacağı belli olmaz’şeklindeki halkımıza yaptığı uyarıyı defalarca yazdığım gibi bir kez daha tekrarlama gereğini duyuyorum.


Ne var ki, içimizdeki AKEL işbirlikçileri her nedense ısrarla bu partinin ta 1950’li yıllara kadar uzanan ENOSİS faaliyetlerini ısrarla perdelemeğe çalıştıkları gibi Akel’in yan örgütleri olan; EDON; POE ve kadın örgütleriyle içli dışlı sarımsak başlı olmaktan da hiçbir beis duymazlar.


Gelinen bu en kritik süreçte bile Kıbrıs Türk Halkının iradesini temsil eden Sn. Cumhurbaşkanı Eroğlu’nu ve Türkiye’yi uzlaşmazlığın sorumlusu olarak gösterip; ENOSİSÇİ Hristofyas’ı dünya kamuoyunda ve BM nezdinde aklayıp paklamaya çalışırlar.


Hâlbuki yıllarca “yoldaş”ım dediği Hristofyas’ın ne menem bir Rum hakimiyetçisi ve ne kadar güvenilmez bir siyasi kişilik yapısına sahip bulunduğunu öğrenmiş olacak ki; Sn. Talat “Hristofyas ve Akel’in günahları kesilmez. Çözümsüzlüğün asıl sorumlusu Hristofyas’tır” diyerek hala Akel kuyruğunda koşmaktan yorulmayanları uyarmak durumunda kalmıştır.


Merhum liderlerimiz; Dr. Fazıl Küçük ve Rauf R. Denktaş’ın uyarıları doğrultusunda Kıbrıs Türk Halkı, bin bir zorlukla kurduğu kendi devletini her yönden kökleştirici, güçlendirici önlemleri önüne koymalı ve devletin kalıcılığını değişmez hedef olarak belirlemelidir.


Başka da çıkış yolu yoktur.
 
Üst