"Atatürk, Dünyanın Tepesinde..."

İsmet Kotak

Onursal Üye
Katılım
13 Nis 2009
Mesajlar
318
Tepkime puanı
0
Puanları
0
"Atatürk, Dünyanın Tepesinde..."

19 Mayıs haftasının Pazarında bir alıntı yapayım. Türkiyeye hiç ayak basmamış ABD'li psikiyatr Prof. Arnold LUDWIG, "In one of the most comprehensive and insightful studies of political leadership ever undertaken-KING of the MOUNTAIN" adlı kitabında, 20. nci Yüzyılda tüm dünyada ülke yönetmiş, Abdülhamid'den Kaddafi'ye, Mao'dan Roosevelt'e, Degaulle'den Nehru'ya, Churchill'den Hitler'e, Mussolini'den Nasır'a ve Arafat'a, 2000(iki bin) kadar lider hakkındaki 18 yıllık araştırmasının sonucunda;

377 belli başlı devlet adamı/lider tesbit etmiş ve onlara 200 kadar değişik değerlendirmeye göre, 1'den 31'e kadar puan vermiş. PGS (Political Greatness Scale) olarak tanımladığı bu sıralamada, örneğin; en çok Roosevelt ve Mao 30'ar puan almışken, Nehru 25, Churchill 22, Golda Meir 12, Fidel Castro 23, Lenin 28, Khomeini 23, Kennedy 15 .......puan almışlar.

Bir lider, 31 puanla ve "Visionary" sıfatıyla, 20.nci yüzyılın gelmiş geçmiş en büyük devlet adamı/lideri unvanına hakkıyla lâyik görülmüş:

O da; Mustafa Kemal ATATÜRK!


(King of the Mountain, The nature of political leadership, by, Arnold M. LUDWIG, University Press of Kentucky,2002.)

& & &

BASINLA MASAYA OTURMAK

Hafta içinde yer alan olaylara baktığımızda Hükümetin “Basın Kuruluşları “ile masaya oturma zamanının geldiğini anımsatmak istiyorum.Kıbrıs Türk Basın Konseyi olarak, WAPC-Dünya Basın Konseyleri Birliği’ne her 6 ayda bir sunduğumuz rapor içaçıcı değil.Yani KKTC’nin yüzünü ağartmıyor.Son “NewDelhi” toplantısında da sunduğumuz rapor öyle oldu.

Yani öteki ülkelerde olduğu gibi KKTC’de de “Basın raporu” gerçekleri aynen yansıtmaktadır.Komşu ne düşünür diye evimizin içine kapanamayız ya da olayları saptıramayız.Onun için KKTC de Dünya Basın Örgütlerinden kınama almamak için bir an önce toparlanmalıdır.

“Enformasyonun” da bağlı olduğuna bakarak Dışişleri Bakanlığının çağıracağı bir toplantı yapılmalıdır.Orada haber toplama,haberi toplarken kimlik gösterme,nümayiş veya grevlerde “Basın mensubunun” kolay saptanması,Polisin basına-basının polise davranışlarının normal çizgide seyrini sağlama konuşulmalıdır.

Unutulmasın ki Kıbrıs Türk Basın Konseyi olarak bizler basın tarihinde ilk kez “Basın mensuplarının yasa gereği yargılanmaları bile tutuksuz yargılanmalarını ve hapislik cezasının kaldırılmasını” WAPC’ye ısrarla önerdik.İki yıldır bu çalışma sürüyor.Bu yolla Birleşmiş Milletlere yansıyacaktır. Çünkü WAPC’nin de BM’ye üyelik kaydının yapılmasını savunan Örgüt temsilcisiyiz.

O hâlde önce kapımızın önününü süpürelim.Yönetim ve Basın olarak barışık olarak görev yapalım.İ.K.

& & &

OKUYUCUDAN GELENLER

“AHIRLI TURİZM Mİ?-Başta Girne bölgesi olmak üzere birçok yörede aynı dert vardır.Hele Çatalköy’de politikacılarımızın ağılları,”Ahırlı Turizm” yapıldığını gösteriyor.Koyunlar,inekler Turistik görünüm(?) için olmalı, bölgeye salınmakta,etraf kokudan geçilmemektedir.Merak ediyoruz,Girne kazasının sahillere kadar dayanan yerleşim yerlerinde “Ahırlar” ne zaman sökülüp kaldırılacaktır?Etraf kokudan geçilmiyor.Bunca rezillik yetmedi mi?”

ALİ KUTLAY - ÇATALKÖY-Girne

& & &

HAVUZ MU, PİSLİK YUVASI MI ?

Girne yöresinin derdi havuzlar.Temizlenen ve bakım gören havuzlardan şikâyet edemeyiz.Ama mal sahiplerinin kapatıp yurt dışına gittikleri veya boş konutların yağmur suyu ile dolan havuzları birer pislik ve mikrop yuvası.Kurbağalar dev boyutlarda…Bunlar yetmiyor gibi yağışlı geçen yılın ardından her tarafı ot bürüdü.Turizm yöresinin Belediyeleri sadece çöple uğraşarak hızmet vermiş olamazlar.Etraftaki sinek yuvası otları temizlemek de görevleridir.Dikkatlerine sunulur…”

FAHRİ BUDAK-Girne

& & &

NİHAYET MÜSLÜMANLIĞIMIZ TESLİM EDİLDİ

Gazetelerde ve Ekranlarda “Kıbrıs Türkünün Müslümanlığını tartışır” hale gelenler bizleri üzdüler. Ancak Din İşleri Başkanlığına atanan Talip Atalay,bana göre güzel bir uyarı yaptı.Atalay “Toplumun hurafelerin aşırılığının etkisinde kalmasının kendisinin de korkuları arasında olduğunu “söyledi ve Kıbrıs Türkünün cenazeye ,ölüye Türkiye’de olduğundan fazla saygı duyup önem verdiğini,Kıbrıs Türk Halkının Müslümanlaştırmaya ihtiyacı olmadığına dikkat çekti.”

İşte benim istediğim gerçeklere parlak basıldı.Çünkü 20 Temmuz Harekatından sonra adaya gönderilen bazı din görevlilerinin Lefkoşa’da,Yenişehir’de, güneyden göçmen olarak gelip yerleştirilenlerin kapılarını çalarak “Sizi Camiye, Müslümanlığa davet ediyoruz”demelerinin büyük sorun yarattığını unutmadım.Bari artık bu tartışmaları geride bırakalım ve Kıbrıs Türk Halkı hakkında herkes kuşku duymaktan vazgeçmelidir.Çünkü biz 500 yıldan bu yana buradayız.Değişmedik ve varız…”

HASAN MEHMET AKİF-Lefkoşa.

& & &

ANAVATAN-YAVRUVATAN

“Dün basında gördüm.Lâf ebesi bir takım, Türkiye’ye “Anavatan”, Kıbrıs’a da “Yavruvatan” deyişimizi gözden geçirmek peşinde koşuyorlarmış! Sık sık dış mihraklarla toplandığına tanık olduğumuz bu takım, şimdi de KKTC’nin tasfiyesi ve Rumla birleşmek uğruna ve de Anavatan Türkiye’den kopma yolunda yeni vizyon sunuyor…Sevsinler sizi!Biz Anavatan ve Yavruvatan demekten zevk alıyoruz.Size ne oluyor efendiler?”

HAKAN VAİZOĞLU-GaziMağusa

& & &

DERHAL SEÇME VE SEÇİLME HAKLARI BUDANSIN

“Güney Kıbrıs’a yerleşerek iş veya mal-mülk peşinde koşanlar veya KKTC’de suç işleyip kaçanlar,şimdi Güneyde Rum Kimlikleri ile seçmen kütüğüne kaydedildikleri için Rum milletvekili seçimlerinde oy kullanacaklarmış.Yani kendilerince var olduğu söylenen “Kıbrıs Cumhuriyeti” Anayasası bile buna olanak tanımaz.Bırakınız onu, KKTC Anayasasını da çiğnemiş oluyorlar…Serdar Denktaş haklıdır.Derhâl KKTC Seçmen kütüklerinden atılsınlar…”

POLAT RAİF-Lefkoşa
 
Üst