Azerbaycan Yılmayacak

DELİKURT

Dost Üyeler
Katılım
12 Haz 2008
Mesajlar
1,103
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Turan
Azerbaycan Yılmayacak

Haşimov, “İnsanlık dışı saldırıları bizi davamızdan çeviremedi. Sonuçta halkımız bağımsızlığını kazandı” dedi.

AZERBAYCAN ANKARA BÜYÜKELÇİSİ HAŞİMOV: HOCALI BİR GECEDE HARİTADAN SİLİNDİ

Tek suçumuz Türk olmaktı

O gün... Kanlı haberi alan kente koştu. Ancak hiçbiri ulaşamadı kardeşlerine, yollar tutulmuştu ve gidenlerin hepsi katledildi.

Azerbaycan Ankara Büyükelçisi Zakir Haşimov, Hocalı soykırımı ve Yukarı Karabağ işgali ile Türk’ün bağımızlık direncinin yok edilmek istendiğini söyledi. Bütün katliamlara rağmen Azerbaycan halkının iradesinin kırılmadığını belirten Haşimov, “Sonuçta bağımsızlığımızı kazandık” dedi. Büyükelçi Zakir Haşimov, Macit Soydan’ın Azeri Türklerine uygulanan soykarımı politikalarıyla ilgili sorularını cevapladı.

* Hocalı soykırımının yaşandığı günleri anlatır mısınız... Neden Hocalı?

O zaman Azerbaycan milli bağımsızlık ve egemenlik mücadelesindeydi. Resmen bağımsızdık, ancak bazı ülkeler bağımsızlığımızı yok etmek istiyordu. Özellikle Ermenistan topraklarımıza göz dikerek, bize saldırmıştı. Yalnız kalmıştık, silahımız ve destekleyen kimse yoktu. Bir taraftan Azerbaycan gibi önemli bir ülkeyi kaybetmemeye çalışan Sovyetler Birliği, diğer taraftan Sovyetler’in elinde oyuncak olan Ermeniler. O zamanlar Sovyetler Birliği’nin bölgede konuşlandırdığı 366. askeri alay Ermeniler’e yardım etmiş, saldırıdan önce kenti bombalamış, kente Ermeniler’le beraber saldırmıştı. Bir gecede nüfusu 2 bin 500 kişi olan bir kent haritadan silinmiştir. Saldırının nedeni, Azerbaycan halkını korkutmak, irademizi, azmimizi yıpratmak, kazandığımız milli bağımsızlık mücadelesini kanlar içinde batırmaktı. Ancak, ne kanlı “20 Ocak Faciası”, ne de “Hocalı soykarımı” Türk’ün iradesini yıpratmayı başaramamış, bağımsızlık uğrunda davamızı engelleyememişti. Sonuçta halkımız bağımsızlığını kazandı.

* Haber nasıl ulaştı, müdahale edilemedi mi?

Haberi aldığımızda şoke olduk, halkımız derin acı ve kedere boğuldu. Ermeniler’in akıl almaz vahşeti şaşırtacak kadar da öfkelendirdi. Maalesef, haberi aldığımızda Azerbaycan bir şey yapamaz duruma getirilmişti. Tüm ulaşım hatları ve yollar kasten kapatılmış, imkanlarımız kısıtlanmıştı. Hocalı’ya ulaşmak isteyen Azeriler de öldürülmüş veya kovulmuştu. Dünyaya haber vermemiz bile engelleniyordu.

* Bu insanlar Türk oldukları için katledildiler. Bu katliam soykırım tanımına uyuyor mu?

Kesinlikle. Tek günahları Türk olmaları. Masum ve silahsız insanların hunharca katledilmesi bir soykırım değil mi? İnsanlar canlı canlı yakılmış, küçük kızlara tecavüz edilmiş, kafaları kesilmiş, hamile kadınların karınları yarılarak, çıkan bebeklerin kafaları “dünyadan bir Türk daha azalsın” diye kesilmişti. Diğerlerinin derileri soyulmuş, gözleri çıkarılmıştı. Katledilmiş 613 kişiden 63’ü çocuk, 106’sı kadın, 70'i yaşlılardı. 8 aile tamamen öldürülmüş, 25 çocuk öksüz kalmış, 487 kişi - bunlardan 76’sı çocuk yaralanmış, 1275 kişi rehine alınmış, 150 kişinin kaderi hâlâ belli değil. İşte bu, Ermeni vahşetinin ve Türk’lere karşı duydukları kin ve nefretin bir örneğidir. Ancak bu korkulmayacak, sadece büyük ibret alınacak bir örnek. Hepimizin, bu faciadan, geleceğimiz için ibret almamız lazım.

Macit Soydan’a konuşan Azerbaycan Ankara Büyükelçisi Zakir Haşimov, Ermenilerin yaptığı vahşeti anlattı.

Kardeş Türkiye sesimizi duyurdu.

* O dönemde dünya devletlerinden gerekli destek alındı mı ?

Önce belirttiğim gibi, Azerbaycan o zamanlarda yalnız kaldı ve yalnız dost, kardeş Türkiye Cumhuriyeti bizim sesimizi ve olan katliamı dünyaya duyurdu. Bir şeye dikkat edin ki, 15 sene önce gerçekleştirilmiş katliamın, acısını bugün de, Azerbaycan’la beraber kardeş Türkiye fark etmektedir. Bu soykırımı Türkiye’nin bir çok televizyon kanallarında, gazete sayfalarında geniş kapsamda iletilecektir. Kendi adıma, tüm Azerbaycan adına, verilen destek için Türkiye’ye sizin gazeteniz aracılığı ile teşekkürlerimi sunuyorum.

Zafere ulaşacağız

* Azerbaycan soykırımı duyurmak için ne yapıyor? Bir sonuç alındı mı?

1994 senesinde Azerbaycan Parlamentosu, Hocalı katliamını soykımı olarak yasalaştırmıştır. Ülkemiz her zaman Hocalı’da yaşanan vahşeti dünya kamuoyuna duyurmak için çalışıyor. Konuyu tüm belgelerle gündeme getiriyoruz. Türkiye’den her zaman olduğu gibi destek aldığımızı belirtmek istiyorum. 2005 senesinde Ankara’nın Keçiören Belediyesi Meclisi Hocalı soykırımını kabul etmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin de bu faciaya yasal değerlendirme vererek, soykırım olarak kabul edeceğine inanıyoruz. Diğer ülkelerde de bu yöndeki çalışmalarımız sürmektedir.

* Sözde Ermeni soykırımı iddialarını sürekli gündeme getiren ülkeler neden Hocalı’ya ilgisiz kaldı?

Diğer ülkelerde güçlü olan Ermeni diasporası sürekli olarak sözde soykırımı konusunu gündeme getiriyor. Sözde Ermeni soykırımını gündeme getirenler yaklaşık 90 sene önceki dönemlerden bahsediyor. Halbuki, sözde soykırım iddialarıyla ilgili bir tek kanıt yok. Aynı zamanda, dünya ülkelerinin sadece 15 sene önce gerçekleşmiş ve belgelerle kanıtlanmış olan olaya ilgisiz kalmaları, hakikaten üzücü ve kaygı verici bir konu. Bunu dünyada süren çifte standartların devamı gibi görüyorum. Ancak, Türkiye ve Azerbaycan mutlaka tüm düzeylerde haklı davalarını devam ettirmeliler. Sonunda hakedilmiş zaferimize mutlaka ulaşacağız.

Zakir Haşimov...

5 Mayıs 1957 tarihinde Azerbaycan’ın Bakü kentinde doğdu. 1974-1979 yılları arasında Leningrad Devlet Üniversitesi’nin Siyasi Bilimler Fakültesi’ni bitirdi. 1991 yılında Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı’nda Başkatip olarak göreve alındı. 1994-1997 yıllarında Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçiliği’nde Başkatip olarak çalıştı. 1997-2001 yıllarında Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı’nın Devlet Protokolü Dairesi’nde Şube Müdürü ve Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Azerbaycan’ın Pekin Büyükelçiliği’nde Maslahatgüzar görevinde, 2002-2005 yıllarında Müsteşar olarak çalışmıştı. 1 Ağustos 2005 yılından bugüne kadar da Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi görevini yürütüyor. Büyükelçi Haşimov evli ve bir kız babası.

Kaynak
Yeniçağ, 02 Mart 2007
 
Üst