Bazı Anılar Rauf R. Denktaş

Rauf DENKTAŞ

Admin
Admin
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
108
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Konum
K.K.T.C
Web sitesi
www.kibris1974.com
BAZI ANILAR
Rauf R. Denktaş


Bazı anılar var, aradan ne kadar zaman geçse unutulmaz. Özelikle insanın aşağılandığı veya göz göre göre haksızlığa uğradığı olaylarla ilgili anılar hatıradan silinmez. İkinci dünya savaşının devam ettiği yıllardı. Her şey kupona bağlı. Okulu yeni bitirmişim. Doğru dürüst bir takım elbisem yok. Belediyeler ihtiyacı olanlara gereken kumaşı alabilmeleri için kupon veriyor. Belediyeler karma ve Rum çoğunluk idaresinde. Ben de Belediyeye yazılı müracaatla ihtiyacımı duyurdum ve Belediye binasına giderek kuyruğa gidiyorlar. Birkaç kez şikâyet edecek oldum. Sert bir cevap: “Beklesene bre!”. Olacak gibi değil. Yapılan muamele Türk olduğum için! O sırada Belediye Reisi odasından çıkmış yanımızdan geçiyor. Önünü keserek şikâyetimi yaptım. “Bunca saat bekletilen tek Türk’üm” dedim. Alayımsı şekilde bakarak “Ya, öyle mi? Biraz daha beklersen ne olur?” kabilinden bir şeyler söyleyerek çekip gitti. “Beklesene bre” diyen memurun alaylı bakışlarını ve en sonunda kuponu verirken yüzündeki aşağılayıcı ifadeyi bugüne kadar unutamadım.

Yıllar sonra Avukat olarak memlekete gelmişim. Küçük Anglia bir araba aldım. Sürüş ehliyeti için imtihana girdim. Rum polis çavuşu iki kez “git ve yine gel” dedi. Hal ve tavrı itici. Meslektaşı, Fox lakabı ile bilinen Türk polis duruma müdahale etti ve ikinci imtihanı o yaptı. Fox’un söylediğine göre beni geçirmeyen çavuş koyu bir Türk düşmanı; Türklere eziyet yapmaktan zevk alan biri.Çavuşun tavrını hiç unutamadım. Yüzünüze bakmadan, sert veya alaylı bir şekilde konuşan. İkide birde şöyle yap ,böyle yap talimatını verirken “bre” kelimesini bol bol kullanan itici bir kişi. “Ben senden üstünüm” diyen bir tavır. Unutamazsınız.

Aradan yıllar geçti. Ben savcı olmuşum, çavuş da emekli olmuş araba sürüş ehliyeti veren bir okul açmış. Baf’ta önemli bir davada müdafaa tanığı olarak karşımda. Sanık Afrika’dan gelip Baf kasabasına yerleşmiş zengin bir Rum; kendisinden çok genç güzel bir kız ile evlenmiş; eşinin bir sevgilisi olduğunu keşfetmiş, bu yüzden hem eşi ile hem de sevgilisi ile tartışmalar, kavgalar ve öldürme tehditleri var. Aşk devam ediyor ve bir gün öfkeli koca, eşinin sevgilisini arabası ile ezip öldürüyor. “Uzman tanık” olarak müdafaa adına gelen çavuş da bu olayın bir kaza olduğunu kanıtlamak için binbir dereden su getiriyor. Saatlarce süren bir çapraz sorgulamada “uzman çavuşun” gerçekleri saptırdığı gün ışığına çıkıyor ve öfkeli koca gereken cezaya çaptırılıyor. Davadan sonra koridorda karşılaştığım çavuş “Denktaş bey beni çok sıktın” diye sitem edince, “şoförlük imtihanında senin beni sıktığın kadar değil her halde” dedim.

Hükümetle Kilise arasında bir dava var. Başsavcı Tornaritis Başpiskopos’u ziyaret edecek. Beni de yanına alıyor. Makarios bizi karşılıyor. Masa etrafında yerlerimizi alıyoruz. İkram safhası geliyor. Herkes içeceği kahvenin siparişini “şekerli, sade, az şekerli” olarak veriyor. Makarios, siparişleri alan genç papaza “benimkini biliyorsun; Başsavcının ne istediğini de işittin. Gerisini kaynat getir” talimatını verdi. Kahveler getirildi. Ben önüme konan kahveyi içmedim. Kalktık gidiyoruz. Makarios “lütfetti” ve “Kahvenizi içmediniz” dedi. Cevaben “teşekkür ederim, ancak o benim kahvem değil, sizin ısmarladığınız kahvedir” dedim. Tornaritis, dışarı çıktığımızda “Rauf, papazı zor durumda bıraktın” diyecek oldu. Halbuki beni adam yerine koymayan Makarios’un kendisiydi. Ben kişiliğimi korumak zorunda bırakılmıştım. Bunlara benzer hatıralar çoktur. Bunlardan ne çıkar diyemeyiz çünkü bunlar bir üst ırkın davranışlarıdır. Gün gelir “alttaki ırkı” topyekün ortadan kaldırma hakkını kendinde gören bir üst ırkın!
 

Dr.Yalnızefe

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,339
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Bazı Anılar Rauf R. Denktaş

İslam dininde İmanın şartları olarak 6 şart vardır.*

Biraz da espri dolu bir şart daha vardır derler...7 şart olarak da haddini bilmek...
Sayın cumhurbaşkanımızın özellikle iknici anısı bu konuda tam bir anekdot halindedir ve alınması gereken dersler vardır.
Makarios haddini bilmeden sayın Denktaş'a karşı aşağılayıcı bir hareket yapmış ve haddini bilmeyip, haddini aşmıştır.. Ve tabii olarak da gereken dersi almıştır...:)
Ağzınıza sağlık sayın cumhurbaşkanım...

TTK ve Y



*= 1 - Allah’a İman: Allah vardır ve kemal sıfatlara sahiptir. Yarattıklarının hiçbirine benzemez. Hiçbir şey O’nun dengi ve benzeri değildir. Alemlerde, yerde ve gökte yalnız O yasama (kanun koyma) hakkına sahiptir. Bütün ibadetler yalnızca O’na yapılır.



2 - Meleklere İman: Meleklere Allah’ın (c.c) Kur’an’da, Rasulullah’ın (s.a.s) sahih hadislerinde onları vasfettiği şekilde iman etmek lazımdır ve bu iman şöyle olmalıdır: Melekler Allah’ın kullarıdır. Onlarda dişilik ve erkeklik yoktur. Nurdan yaratılmışlardır. Bir an bile Allah’a karşı isyan etmez, günah işlemezler. Devamlı Allah’a ibadet ederler. Kur’an-ı Kerim’de ve sahih hadislerde isimleri zikredilenlere isimleriyle; (Cebrail, Mikail, İsrafil, Malik, Rıdvan gibi) isimleri zikredilmeyenlerin de hepsine birden iman edilmesi gerekir.



3 - Kitaplara İman: Allah katından gelen kitaplara Kur’an-ı Kerim’de ve sahih hadislerde ismi zikredilenlere ismiyle; (Kur’an, Tevrat, İncil, Zebur) zikredilmeyenlere ise genel olarak iman etmek gerekir. Kur’an’ın dışındaki diğer kitaplar tahrif edilmiş olduğu için onlara Allah (c.c) katından geldiği şekliyle iman edilmesi gerekir. Kur’an ise Allah tarafından korunmak suretiyle kıyamete kadar baki kalacak ve yalnızca O’na bağlananlar kıyamet gününde kurtuluşa ereceklerdir.



4 - Nebi ve Rasullere İman: Kur’an-ı Kerim ve sahih hadislerde ismi zikredilenlere ismiyle, ismi zikredilmeyenlerin ise hepsine birden iman edilmesi gerekir.

5 - Ahiret gününe İman: Ölüm, berzah (ölümden kıyamete kadar olan olaylar), hesap, mizan, cennet, cehennem, kabirde azab veya mükafat göreceklerin acı ve lezzeti beden ve ruhlarıyla duyacaklarına ve en önemlisi öldükten sonra dirilmeye iman edilmesi gerekir.



6 - Kaderin Hayır ve Şerrin Allah’tan olduğuna İman:

Kadere imanın geçerli olabilmesi için şu dört şeye mutlaka inanılması gerekir:

Birincisi: Allah’ın ezeli ve kadim ilmine iman etmek. Allah (c.c) ezeli ve kadim olan ilmiyle ne olacağını bildi ve bu ezeli ilmiyle bildiği şeyleri yazdı.

İkincisi: Allah’ın olmasını dilediği şeyin mutlaka olacağına, olmamasını dilediği şeyin mutlaka olmayacağına gökte ve yerde meydana gelen bütün hareketlerin ve sessizliklerin Allah’ın izniyle olduğuna iman etmek.

Üçüncüsü: Allah’ın bütün mahlukatı yarattığına ve kainatın içindeki herşeyin Allah’ın yaratmasıyla ve takdiriyle meydana geldiğine iman etmek.

Dördüncüsü: Hayır ve şer ancak Allah’ın takdiri iledir. Dolayısıyle kendisine isabet eden şerrin başkasına isabet edebileceği halde kendisine isabet ettiğini zannetmemek, kendisine isabet eden hayrın bir tesadüf sonucu kendisine isabet ettiğine inanmamak.

Allah (c.c) kader hakkında şöyle buyuruyor:

“Şüphesiz ki Biz, herşeyi (önceden tesbit edilmiş) bir kaderle yarattık.” [Kamer: 49] Herşey Allah’ın takdiri iledir. İnsanların yaptığı işleri de Allah yaratır. Yalnız insanlar yaptıkları işleri kendileri yapmış olmaları sebebiyle yaptıklarından sorumlu tutulurlar. Çünkü Allah her insana iyiyi kötüden ayırabilme kabiliyeti vermiş ve hayrı emredip şerri yasaklamıştır.

Allah (c.c) kıyamete kadar olacak herşeyi ve bütün insanların yapacakları şeyleri Levhi’l mahfuzda yazdı. Allah için zaman kavramı olmadığı için bütün bunları ilmiyle yazdı. İnsanları yaptıkları amellerde zorlamadı. Allah’ın (c.c) bütün bunları yazması ezeli ilminden dolayıdır."
 
Üst