Son 20 yıldır ülkemizin, insanlarımızın farklı ideolojiler, beklentiler ve yıpratıcı kültürel difüzyonla birbirlerine karşı kamplaşmaları, ortak çıkar ve beklentileri, ortak bir gelecek kurma gayeleri ve ortak düşmanları olduğu halde, medya, sivil toplum kuruluşları, uluslar arası çıkar gruplarının tüm perifer ya da cephe ülkelerindeki çıkarlarını korumaları için yaptıkları mücadele sonucu sadece halk birbirine düşman, birbirine öteki hale getirilmiş ve halen de bu amaçla çok ciddi yüksek bütçeli operasyonlar devam etmektedir...
Halk birbirine düşürülürken, diğer yandan da birbirlerine karşı bunca mesafe ve düşmanlık kıvılcımları besleyen farklı renklerdeki yığınlar, kendilerini bu duruma düşüren uluslar arası çıkar odaklarını ve onların yerli işbirlikçilerini değil doğrudan devleti ve kurumlarını suçlu görmeye başlamıştır. Bu toplumsal görüşü oluşturmak için yargıdan, askere, meclisten siyasi partilere her demokratik ve anayasal kurum belli bir ideolojik yapı ve ona bağlı halk yığınlarınca düşman bellenmiştir. Bu güvensizlik ortamı sahte kurtarıcıların ve politika tacirlerinin hizmet ettiği uluslar üstü çıkar organizasyonlarını rahat rahat at oynatabileceği bir alana sahip kılmıştır.
Devletine ve kurumlarına değil de cemaatine ve dışarıdan gelen emir ve direktiflere sahip çıkan 5. kol tipi aydınlar, NGO maaşlı bilim adamları, washington kıbleli cemaatler ortada fink atarken, bu duruma karşı refleks geliştiren tüm sivil ya da yarı sivil yapılar artık gerçek düşmanların yüzünü halka anlatacak konuma gelmeye başlayınca iftira kampanyalarının, olmayan gizli derin devlet örgütlerinin, solcu-islamcı teroristlerin, muhafazakar sosyal demokrat eblekliklerin oyun alanı haline gelen bu ortamda temel amaç halkın gözünde ulusal savunma refleksi hareketlerini adileştirmek, küçük düşürmek ve halkın muhtemel bütüncül bir mücadele şemsiyesi altında birleşerek ortak düşmana karşı ideolojiler üstü mücadelesini örselemektir.
AB ile adaptasyon, modernleşme demokratikleşme adı altında tamamıyla dış'tan müdahaleye açık hale gelen yürütme ve yargı, bu isimler altında askeri, hukuki ve ekonomik olarak elde edilmeye çalışılan Turkiye Cumhuriyeti, kendi halkıyla gönüllüleriyle ve aydınlarıyla bütünleşerek çeşitli isimler ve başlıklar altında milleti suni ayrılıkları ortadan kaldırarak tek bir çatı altında toplamaya çalışırken, meslekleri kendinden menkul fikir önderleri ergn-derin devlet heyulasını sisler ardındaki bilinmeyen ama kesin millici olan, asker olan, ülkücü olan, ulusal solcu olan vatanseverlerin millet sinesinde daha da fazla güçlenmesini önlemek için her türlü gri propagandayı yapmaya başlamışlardır.
Savunma omurgası mutlaka ama mutlaka Türk Milleti tarafından her türlü feragatla sizil ve yasal zeminde sağlam tutulacaktır. Bu tip oluşumları gölgelemek, aşağılamak cihetine gidenler biliniz ki iflah olmaz vatan hainleridir.
Yıllarca İngiliz-Amerikan servisleri tarafından bir truva atı gibi kullanılarak her türlü örtülü operasyonlar için kullanılan bir büyük cemaatin hezeyanlarıdır. Malesef ülkemizde inançlı ve iyi niyetli Türk çocukları küçük yaşlarda kandırılarak millet bilincini ayaklar altına alan, nereye hizmet ettiği belli olmayan bu ışık okullarında 2020'li yıllarda olması planlanan bir büyük yıkım için yetiştirilmektedir.
Kendilerini Allah(C.C)'a hizmet ettiklerini sanarlarken siyonizm ve evangelizmin tüm düşmanlarını onlar için hazırlamaktadırlar. Oluşturulan bu müslüman kitleler inancın dokunulmazlığı kozası içinde ajanların, provakatörlerin, Türk Devleti'nin her kademesine sızan doğan görünüşlü şahinlerin, yuvası haline gelmiştir.
Türkiye'de son 5 yıldır bir çığ gibi büyüyen VATANSEVER ve MİLLİYETÇİ oluşumları kendine düşman belleyen bu yapı, cinayetler işlemekte, halkı kendi devletine ve kurumlarına karşı kışkırtmakta, ülke içindeki azınlıkları dahi bu oyuna alet etmektedir.