Bu Müzakereler Bitmez!

Ayla Berkin

Onursal Üye
Katılım
13 Haz 2008
Mesajlar
386
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
Konum
Gazimagosa
Web sitesi
www.aylaberkin.com
BU MÜZAKERELER BİTMEZ!

Rum Tarafının En Yüksek Karar Organı Konumunda Olan Rum Ulusal Konseyi, Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas Başkanlığında Toplanmış.

Rum gazeteleri habere geniş yer vermişler. Hristofyas'ın Ulusal Konsey üyelerini 7 Temmuz'daki Cenevre zirvesi öncesinde; Kıbrıs sorununda yaşanan gelişmelerle ilgili olarak bilgilendirdiğini belirtilmişler.

Bu toplantıda, Türk tarafının sunduğu bütün öneriler ret edilerek Rumların içyüzünü ortaya koyan kararlar alınmıştır.

Alınan bu kararlar aslında bizim akıntıya kürek çektiğimizi de bir kez daha ortaya koymuştur. Akıntı çok şiddetli ve biz tersine kürek çekerek yol kat etmeye uğraşıyoruz.

Rum tarafının ret ettiği öneriler aslında ikili ilişkileri geliştirerek, birleşmek istediğini söyleyen her hangi bir taraf için kabul edilmesi gereken hususlar olmasına rağmen Rumlar bunu kesin bir dille ret ederek, Kıbrıs’ta tek otorite olduklarını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Tabi bu önerileri ret etme cesaretini de yine her zaman ki gibi AB, ABD ve BM’den almaktadır.

Ret edilen bu öneriler nelerdi kısaca bir göz atalım.

İki devleti kabul etmiyorlar. Onlar ne istiyorlar? Tek devlet! Tamam! Tek devleti kabul ettik diyelim. Bu devletin adı da Kıbrıs Cumhuriyeti oldu diyelim. Peki, bu cumhuriyeti kimler meydana getirecek. Ada’da tek bir millet olmadığına göre adanın halkları Türkler ve Rumlarsa demek ki bu iki milletten bir devlet meydana gelecektir. Bu iki milletin de birer devletleri olduğuna göre, nasıl olur da bir anlaşma da tek devletten söz edilir. İki kurucu devletten meydana gelen bir federasyon kabul edilmez. Bunun aksi Rumların hakimiyetinin kabulüdür.

Rum Polis Müdürünün yetkileriyle, Türk Polis Müdürünün yetkileri de aynı olamazmış! Türk olan Polis Müdürü Yardımcısı da aynı yetkilere sahip olmamalıymış! Bu da otoritenin Rum’un elinde olduğunun başka bir ispatı olmuyor mu?

Otoritenin Rum’un elinde olduğunu ispatlayan bir başka istek reddi ise Toprak, Mülkiyet ve TC Kökenliler hakkında Türk tarafının uzlaşmacı ve insan haklarına saygılı görüşlerinin reddidir. Hristofyas yine bu konuyu da kendilerince yorumlayıp, hepsini paralel bir şekilde ele almaktan yana. Yani Toprak iadesi, Mülkiyetlerin ilk sahibine teslimi ve TC Kökenlilerin Ada’dan gitmeleri! Acaba bu konuyu ben mi yanlış anladım. Kuzeyde kalan Rum malları ile Güneyde kalan Türk taşınmaz malları konusu mu birbirine paralel olarak ele alınacak. Eğer öyleyse, niçin yalnız TC Kökenlilerden bahsediliyor da, Güney’de ki Yunan kökenlilerden bahsedilmiyor? Türk tarafı mülkiyet konusunu, mevcut kullanıcı ile malını yitirmiş kişinin çıkarları arasında bir denge kuracak şekilde ele almıştır. Rumlar TC Kökenlileri kabul etmezken, Türk tarafının önerilerinde ise, mümkün olduğunca az insanın yerinden edilmesi ve tarafların hassasiyetleri dikkate alınmıştır.

Türk tarafı dönüşümlü başkanlık derken, adil bir şekilde her iki kesimin de liderlerinin başkanlık koltuğuna oturmasını ve yetkilerini kullanmasını istemektedir. Oysa Rum bu öneriye de sıcak bakmamaktadır ve buna karşın daha önce Talat tarafından kabul edilen çapraz oylamayı öne sürmektedir. Türk tarafı Dönüşümlü başkanlığı kabul ederken çapraz oylamayı ret etmiştir. Dolayısıyla Hristofyas bu önerileri de kabul edilmez bulmuştur.

Müzakere sürecinin bir takvime bağlanmasını, doğrudan veya dolaylı hakemliği de kabul etmemektedir. Nedenine gelince müzakere sürecini ne kadar uzatıp, zamana yayabilirse, Türkiye’yi AB yolculuğunda zora sokacaktır. Ayrıca KKTC’yi de gerek ekonomik yönden, gerekse siyasi yönden hem sıkıştıracak, hem de karıştıracaktır. Aklınca dengeleri bozulan Türkiye ve KKTC Rum’un isteklerine boyun eğecektir.

Son olarak ta, Devletimizin yaptığı anlaşmaların çözüme dahil edilmesini kabul etmemektedir.

Uzun lafın kısası, yıllardır Uzlaşma isteyen taraf olarak kendilerini tüm dünyaya tanıtan Rumlar en makul istekleri bile ret etmişlerdir bu toplantıda. Aslında buna şaşmamız gerek. İşte Rum’un gerçek yüzü! İşte Rum’un Kıbrıs’ta yaşayan Türklere bakış açısı!

7 Temmuz’da Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki - Moon’un tıkanıklıkların aşılması amacıyla Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas ile yapacağı görüşme de Rum tarafı, eğer samimiyse çözüm konusunda; devam etmekte olan müzakerelerin bir takvime bağlanmasını da kabul etmelidir. Oysa Hristofyas buna şiddetle karşı çıkıyor. Demek ki samimi değil! Çözümü Sayın Erdoğan’ın dediği gibi kazan kazan olarak kabul etmiyor! Onların çözümden anladığı tek taraflı bir kazanç! İnşallah bizde bunu anlayıp, 7 Temmuzda ki görüşmeleri de buna göre yaparız.

Artık şunu iyi anlamalıyız. Rumlarla eşit şartta bir anlaşma söz konusu olamaz. Kazan kazan politikası onlar için en uzlaşmaz bir yöntemdir. Biz kaybımız onların kazançları olacaksa bu çözüm olur. Biz makul öneriler sundukça da onlar ret edecektir. Bu kısır döngü böyle sürüp gidecektir. Bir karış toprak parçası verilemez. Bir tek vatandaş bile yerinden edilemez. Rum tarafı bu düşünce de olduğu müddetçe de bu müzakereler bitemez.


Ayla Berkin
01.07.2011

 
Üst