Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya Chrome kullanmalısınız.
BU TELAŞINIZ NİYE!!
Kıbrıs Türkü’nün temel haklarını ve en başta da, egemen eşitliğe dayalı kalıcı bir çözümü savunan vatansever halk kesimlerinin ana partisi olan UBP’deki toparlanma, sadece emperyalist çıkar odaklarını değil, içimizdeki işbirlikcileri de kaygı ve endişeye sevketmiştir..
Kaygı ve endişenin nedeni şudur..Kıbrıs Türkü üzerinde yapılan hesaplar tutmadı. Halkı çözme senaryoları başarıya ulaşamadı. Bu halkın, harcanan paralarla, olmadık propaganda yöntemleriyle, baskı ve dayatmalarla çökertilebileceğini sananlar, gelişmelerin hiç de istedikleri istikamette olmadığını görüyorlar.
UBP’deki ümit verici gelişmeler, halkın bu partiye yönelimi ve geçtiğimiz hafta sonu yapılan kurultaya olan yoğun kitlesel katılım ve coşkudan panikleyenler, bir şekilde bu tedirginliklerini açığa vuruyorlar.
Nasıl mı? UBP deki Kurultay sonuçlarını bahane ederek partinin bölüneceği masalını okuyarak..Seçimleri göğüsleyen Derviş Eroğlu’nu ‘statükoculuk’ ve olmadık şeylerle karalamağa çalışarak. UBP’nin aldığı Kurultay kararı ile ‘çözüm karşıtı’ olduğu propagandasını yayarak. UBP ile DP’nin ‘çözüm güçleri’ni bertaraf etmek üzere önümüzdeki seçimlerde işbirliği yapacağını ortaya atıp, dağılır hale gelen kendi tabanlarını bu ihtimali ileri sürerek toparlama stratejilerine oynayarak ..UBP’nin yeni yönetim kadrolarını Türkiye’deki Hükümetin karşısında göstererek..
Nasıl mı? Ulusalcı geçinen bir köşe yazarının; ‘kuyruk acısı’ndan mıdır nedir, ‘UBP Kurtultayında kazananın CTP olduğunu’ iddia edecek kadar ileri gidip, emperyalizme ve işbirlikcilere kol kanat germesinden..
Nasıl mı? Kurultaydaki yoğun coşkuya rağmen, gözünü ve kulağını kapatıp, görmek ve duymak istediklerini gerçekmiş gibi takdime kalkan iktidar yandaşı kalemşörlerin Kurultayın sönük geçtiğini iddia etmelerinden. Kurultay’a ‘sadece ‘koca koca’ adamların katıldığını söyleyip yüzlerce gencin görmezden gelinmesinden. Tüm gençliğin CTP’ci, yaşlılarınsa UBP’li olduğu palavrasının ileri sürülmesinden..
Doğrusu biz bütün bunlara gülüp geçiyoruz. Çünkü herşey ortada ve UBP’deki toparlanma da gözler önünde! Bu da rasgele değil. Bu halk; CTP iktidarının zulmünden, partizanlığından, herşeyi yıkıp dökmesinden ve uyguladığı politikalarla, insanımızı Güney’in esiri haline getirmesinden artık gına getirmiştir. UBP’ye yönelimi de bundandır.
Bu halk; “asgari müzakere zemini Annan Planıdır” diyerek yola çıkan, en sonunda da “herşeyi görüşürüm” noktasına gelip, müzakere masasında Rum ulusal tezlerinin kavramsal ifadeleri olan “tek devlet, tek egemenlik ve tek vatandaşlık” gibi Kıbrıs Türkü’nün temel duruşuyla bağdaşmayan görüşlerin Sn. Talat tarafından kabul edilmesinden ciddi rahatsızlık duymaktadır. Halkımız, duyduğu rahatsızlık ve kabullenebileceği asgari çözüm parametrelerini de, yapılan bir çok kamu oyu araştırmasına yansıtmış bulunmaktadır.
Halkımız; müzakereler devam edecekse, eşitliğe dayalı bir çözüm için Devleti’nin öncelikle tanınmasını talep etmektedir. Bu halk, ayrı egemenlik ve ayrılma hakkının, sulandırılmamış iki kesimliliğin ve Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamındaki ısrarını haykırmaktadır. Ve bu halk asla ve asla Rumlara güvenmemektedir. İşbirlikcilerin görmek istemediği de budur.
UBP Kurultayında üretilen Kıbrıs Konusu ile ilgili tarihi karar Kıbrıs Türkü’nün büyük çoğunluğunun isteklerine tercüman olan bir karardır. UBP’nin yeni Genel Başkanı Eroğlu “bu halk Hristofyas’ın maskarası değildir. Orada bir Rum devleti varsa, burada da Kıbrıs Türklerinin ayrı bir devleti vardır. Çözüm isteyenler bu devleti ve bu halkı içlerine sindirmelidir. Çözümün asgari koşulu budur” derken gerçeği ifade ediyor..
UBP Kurultayında üretilen tarihi karadan ve Sn. Eroğlu’nun saptamalarından rahatsızlık duyanlar, “eşit eğemen devletlere dayalı” bir çözümü ‘Çözüm karşıtlığı’ diye takdime kalkanlar, Hristofyas’ın değirmenine su taşıyanlardır. Kalıcı ve adil bir çözümü değil, örtülü ‘Osmosis’e yeşil ışık yakanlardır. Bu da böyle biline!
ne olur artik kendilerine gelsinler ve kendilerini neler beklediğini görsünler (ab bizi çok isteseydi rumu tek başina almazdi ve 2004 de papazin istemediği adam olmazdik.) bunlari bize kim yaşatti?