Buna Çözüm Denir mi?..
Eylül 2008 den beri süre gelen Kıbrıs müzakerelerinde, Türk ve Rum tarafının liderleri 30’ncu kez biraraya geldiler..Kıbrıs Türk Halkının hak ve hukukunu savunmak, devletinin varlığını korumak, kollamak ve yüceltmek için Cumhurbaşkanı sıfatı ile yemin etmiş olan Sn. Talat çözüm adına yapılan bu görüşmelerin sonuncusundan sonra bir açıklama yaparak 2010 yılının başlarına kadar bir anlaşma olabileceğini belirtti!..Aynı zamanda Reuters ajansına vermiş olduğu demeçte de ‘’ Eğer bu fırsatı kaçırırsak bir daha bulmayabiliriz!..’’ dedi..Ve en önemlisi 31. Mayıs. 2009 tarihinde gazetelere şöyle bir beyanatı düştü!..’’ Birçok konuda anlaşmış bulunuyoruz..Anlaşma için toprak verebiliriz!..Zaten % 29 artı baştan kabul edilmişti!..’’
Kıbrıs da çözüm adına yaklaşık 9 aydan beri devam eden liderler arası görüşmelerden bu güne kadar net bir şekilde ortaya konulan görüşler ve beyanlar nelerdir?..Bu hususları şöyle bir sıralıyalım!..
-Kıbrıs sorunu, tek devlet, tek kimlik ve tek egemenlik zemininde çözümlenecektir!..
-Kıbrıs Türk’ünün Maronitten, Arap, Çingene ve Rus asıllı gibi diğer azınlıklardan bir farkı yoktur ve olamaz!..
-1974 yılından sonra K.K.T.C’ye yerleşen ve 35 yıldır bu toprakları vatan belleyen, burada doğan ve büyüyen kardeşlerimiz, adadan gönderilmesi gereken ‘’Yerleşiklerdir!..’’
-Türkiye AB’ne üye olan Kıbrıs Cumhuriyetinin topraklarını işgal etmiştir!..Bu işgale son vererek adayı terk etmelidir!..Ayrıca Türkiyenin garantörlüğü de kabul edilemez!..Çünkü Kıbrıs bir AB üyesidir ve böyle bir garantörlüğe ihtiyacı yoktur!..
-Kıbrıs’ta mevcut yabancı askerler ve dolayısı ile adanın kuzeyini işgal etmiş olan Türk Askeri adayı terk etmelidir!..
-Rum’lar AB’ne olan üyelik forsunu da kullanarak ABAD’tan Rum arazilerinin alınıp satılamayacağı yönünde bir karar çıkartarak,( Bu durumu CTP iktidarı ve Sn. Talat sadece seyretmekle yetinmişlerdir!..) K.K.T.C de emsal tüm arazileri alanlar ya da alma niyetinde olanlar üzerinde müthiş bir baskı unsuru yaratmışlar ve adanın kuzeyinde ki inşaat sektörüne büyük bir darbe indirmişlerdir!.. Bu durum, Rum’ların müzakereler devam ederken ne kadar art ve kötü niyet taşıdıklarının en canlı ve çarpıcı örneğini teşkil etmiştir..
-Hala Kıbrıs Türk’ü üzerinde ki ambargolar ve izalasyonlar en ağır bir biçimde devam etmektedir1..Eğer Rum’lar ve Hristofyas çözüme giden yolda gerçekten iyi niyetli olduklarını ispat etmek isteselerdi en azından bir jest yaparlar ve hiç olmazsa sportif müsabakalarda bile Kıbrıs Türk’ünün uluslararası temaslarına engel olmazlardı!..Buna bile tahammül edemeyen bir zihniyete sahip olan Rum’lar, nasıl olacak da çözüme ulaşıldığında Türk’lerle iç, içe yaşayacaklardır?.
Yukarıda sıraladığım hususlar bu güne kadar özellikle her görüşme sonrasında Rum lideri Hristofyas’ın beyanlarının ortaya koyduğu gerçeklerdir!..Kıbrıs Türk tarafının sayın görüşmecisi yürütülen müzakereler ile ilgili olarak halkına herhengi bir açıklamada bulunmadığı gibi, bu konular ile ilgili olarak halkın düşündükleri ile de ilgilenmemektedir!..
Çözüme ulaşmak adına Rum tarafı ne isterse verilecek!.. Ne derse kabul edilecek zihniyeti ne kadar doğrudur?..Yapılan görüşmeler sonucunda oluşan bu hususlar, benim yarattığım hayal ürünleri değil maalesef gerçeklerin ta kendisidir!..Kıbrıs Türk Halkının adada ki varlığı ve geleceği ile ilgili olan; tek devlet, tek kimlik ve tek egemenliğin bile sessizce kabul edilmesi bile bu müzakerelerin nasıl sonuçlanacağının en acı belirtisidir!..
Şimdi bu gerçeklerin ışığında yıl sonuna kadar bir çözümü öngörerek 2010 yılı başında halka yeni bir refaranduma hazır olun mesajını vermek neyin nesidir?..Bu öngörü bu şartlarda çözüm değil!..Teslimiyetin ta kendisidir!..
Hem bu acele nedendir?.. Yangından mal kaçırırcasına insanların yaşamsal değerlerinin, tarihsel haklarının ve haklılıklarının söz konusu olduğu bir dava da yapılmak istenen şey verelim-kurtulalım senaryosunun gerçekleştirilmesi ise Kıbrıs Türk Halkı bu teslimiyet senaryosunu, 19. Nisan. 2009 tarihinde gerçekleşen seçim sonuçlarında ki iradesi ile yırtıp atmıştır!..Sayın Talat bu sonucu da mı görmezden gelmektedir?..Bu irade ortada iken çözüm için ortaya konulacak yeni metnin sonucu bundan farklı mı olacaktır?..
Yok hayır biz iki ayrı devlet, iki egemenlik ve iki bölgeli yapıya dayanan yeni bir devlet yapısı ile anlaşacağız deniyorsa( ki böyle bir talep de olmamıştır!..) bunu Rum’lar en başından beri zaten red etmektedirler..
Kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerde nelerin konuşulduğu ve hangi tavizlerin verildiğini, ya da varsa alındığını bilmeden oluşacak olan bir anlaşma metni Kıbrıs Türk Halkının geleceğini garanti altına alamaz ve kalıcı da olamaz!..
Bir de Sayın Talat’ın açıkladığı gibi çözüm için toprak verebiliriz beyanı asla kabul edilemez!.. % 29 artı zaten kabul edilmişti denerek bu hayati öneme haiz konu savuşturulamaz!..Bu çok tehlikeli açılım nasıl halledilecektir?..Kıbrıs Türk’ünün 60’lı yıllarda; Rum mezalimi sonucu canını kurtarmak uğruna güneyde bırakmak zorunda kaldığı topraklarının iadesi yönünde Rum liderle yapılacak yazılı bir anlaşma metni ile mi?..Yoksa Rum’a iade edilecek bu topraklar uğruna kanını ve canını seve, seve feda eden Şehitlerimizi görmezden gelerek mi?..
Herşeyin bir bedeli vardır denerek çözüm öngörülemez!..Hele, hele vatan bellenen topraklar hiç bir neden uğruna feda edilemez!..
Atilla ÇİLİNGİR..