Büyük TÜrk Bilgini Ahmet Süreyya Emin Bey

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
BÜYÜK TÜRK BİLGİNİ AHMED SÜREYYA EMİN BEY




Osmanlı İmparatorluğu'nda XIV. yüzyıldan itibaren gelişme olanağı bulan topçuluk, imparatorluğun yükselme döneminde zirveye çıkmış ancak XVII. yüzyıldan itibaren, Avrupa topçuluğu karşısında duraklamaya ve daha sonra gerilemeye başlamıştır. XIX. yüzyılda ise İmparatorlukta topçuluk konusunda çok önemli bir gelişme meydana gelmiş ancak hak ettiği ilgiyi ve takdiri görmekten uzak kalmıştır. Ahmed Süreyya Emin Bey (1848-1923) seri atışlı bir top yapılabileceğini kanıtlayan dünyadaki ilk insan olarak çok parlak bir başarıya imza atmıştır. Bu başarı Ahmed Süreyya Emin Bey'in zamanının çok ilerisinde bir anlayışa sahip olduğunu göstermektedir. Ahmed Süreyya Emin Bey bu icadının yanı sıra, topların ateş edildikleri sırada falyalarından dışarıya çıkan gazın, güllelerin sürat ve kuvvetini azaltmakta olduğunu ve bu sakıncanın giderilmesi ile ilgili teknoloji mühendislerini araştırmaya çağıran Fransa Hükümeti'nin yaptığı resmi duyuruyu haber almış, bu çalışmalar devam ederken yaptığı bir icad ile bu sorunu çözümlemiştir. Falya barutunun ateşlenmesi ile gaz namludan süratle dışarı çıkarken topun içerisine büyük bir şiddet ve gürültü ile hava doluyordu. ayrıca kuyruktan ortaya çıkan gaz kaçakları mermilere sürat kaybettiriyordu. Ahmed Süreyya Emin Bey gaz kaçaklarının meydana gelmesine engel olacak yeni usulde bir barut haznesi kapağının falyayı kapatarak ateş edici bir alet ile kuyruktan ortaya çıkan gaz kaçaklarını engelleyen biri çelik ve diğeri tunç toplara mahsûs olmak üzere iki çeşit gaz halkasıyla bir de ayrıca barut haznesi kapağınınicadına muvaffak olmuştur. Ancak bütün bu çalışmalar devletten hak ettiği ilgiyi görmemiştir.



Dünyada ilk olarak güherçile, kükürt ve kömür tozu karışımından yapılan barut kullanımı Çin'de görülürken, VIII. yüzyılda Müslümanlar tarafından öğrenilmiş, Haçlı Seferleri'nin sonucunda Avrupa'ya taşınmıştır. Topun ilk olarak kullanılmaya başlanması ise Avrupa'da görülmüştür.Topun ilk kullanıldığı savaş 1314 yılında Flamanlarla Fransızlar arasında meydana gelen, "Flandre Savaşları'dır. Bu savaştan yaklaşık olarak yedi yıl sonra İngiltere'de top kullanıldığı bilinmektedir. Zaman içerisinde, Almanya, Hollanda ve İtalya'da da top kullanılmaya başlanmıştır. Avrupa'da görülen bu toplar yapımında kullanılan teknolojiler ve kullanımı açısından oldukça basit toplar olarak değerlendirilmektedir. 1360 yılında Mısır'da Kölemenlerinde top kullanmaya başladıkları bilinmektedir.

Osmanlı İmparatorluğu'nun İstanbul'un fethinden önce, Bursa ve Edirne olmak üzere iki yerde tophânelerinin olduğu tahmin edilmektedir. İstanbul'un fethinden sonra da Bursa ve Edirne tophânelerinin yanında bir çok yerde daha tophâne kurulmuştur.İstanbul'da Fatih Sultan Mehmed'in kurduğu Tophâne-i Âmire'den sonra kurulan bu tophâneler; Avlonya, Semendire, Novaberda, İşkodra, Belgrad, Budin, Erzurum, Mısır, Basra, Birecik, Hasköy ve Van Tophâneleridir. Osmanlılar fetih alanlarının genişlemesi ile birlikte mevcut bu tophânelerin yanı sıra seyyar tophâneler de kurmuş ve buralarda da top dökmüşlerdir.



Osmanlı İmparatorluğunda Fatih Sultan Mehmed'in yaptırdığı ve uzun yıllar top dökümünün gerçekleştirildiği Tophâne-i Âmire binası zaman içerisinde bir çok padişahın eklemeler yapması ile iş hacmini genişletmiş ve imparatorluğun en önemli askeri sanayi teşekkülü olma özelliğini uzun süre korumayı başarmıştır. Evliya Çelebi'ye göre II. Bayezid Fatih Sultan Mehmed'in yaptırmış olduğu Tophâne binasının civarına bir takım binalar daha yaparak topçuların ve dökücü ustalarının yerleşimini sağlamıştır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde, ise Fatih Sultan Mehmed ve II. Bayezid'in inşa ettiği Tophâne-i Âmire müştemilâtına ait bütün binalar yıkılarak, yerlerine yeni ve daha büyük bir Tophâne binası yapılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman'ın yaptığı bu yapı 1742 yılında geniş çaplı bir tamirat geçirmiş, 1743 tarihinde tamamen yıkılmış ve bugünkü haliyle yeniden yapılmıştır.Kargir tophâne III. Ahmed'in emri ile Sadrazam Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır.

1843 yılında Ohannes ve Boghos Dadian tarafından kurulan Zeytinburnu Demir Fabrikası'nın (Grande Fabrique) faaliyete geçmesi ile, top ve diğer silahlar bu fabrikada dökülmeye başlanmıştır. 1850 yılında fabrikanın tam kapasite ile çalışmaya başlaması ile birlikte, Tophâne-i Âmire'deki top dökümü yavaş yavaş kaldırılmış ve top dökümünün yanı sıra bir çok döküm işleri de Zeytinburnu Demir Fabrikası'nda yapılmaya başlanmıştır.

XIV. yüzyılın başlarından itibaren Avrupa'da hızlı bir şekilde yaygınlaşmaya başlayan top dökümü ve üretimi, aynı yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlılarda da görülmeye başlanmıştır. Osmanlılar, yeni teknolojilerle üretilen güçlü ve etkili toplarla diğer devletler üzerinde bir baskı kurmuşlardır. Osmanlıların XV.yy'da yakaladıkları teknik üstünlük ve top döküm anlayışı, Avrupa'da ancak XVI. yüzyılın ortalarından itibaren uygulanmaya başlayabilmiştir. Ekonomik gücü , hammadde kaynakları ve , teknik kadro bakımından Avrupa'nın çok ilerisinde olan Osmanlı Devleti top dökümü konusunda uzun yıllar Avrupa'nın önünde yer almıştır. Ancak XVII. Yüzyıldan itibaren Osmanlılar Avrupa'ya karşı olan bu üstünlüğünü yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştır.

Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş yıllarında Avrupa'nın özelikle papalığın Osmanlı Devleti'nin savaş gücünün yıkıcılığının önüne set çekmek ve Osmanlı sınırlarının Avrupa içlerine yayılmasına engel olmak maksadıyla top dökümünde kullanılan çeşitli malzemelerin Osmanlı ülkesine girişini engellemeye çalışmışlardır. Ancak alınan bir çok önleme karşın Avrupalı tüccarların para kazanma hırsından kaynaklanan nedenlerle Osmanlı ülkesine çeşitli yollardan bu malzemeleri sattığı bilinmektedir. Osmanlı Devleti'ne uygulanan bu ambargo İmparatorluğun sınırlarını genişletmesi ve zengin kaynaklara sahip olması ile tersine uygulanmıştır. Osmanlı Devleti bir zamanlar kendisine uygulanan bu ambargoyu Avrupa devletlerinin yanı sıra doğudaki bazı düşman gördüğü devletlere de uygulamış, ve onların savaş olanaklarının gelişmesini elinden geldiği kadar engellemeye çalışmıştır.

XIX. yüzyılda ise Osmanlı Devleti'nin askeri malzeme ihtiyacını karşılamakta bir hayli zorlandığı ve bu tür malzemelerin çoğunlukla dışarıdan karşılandığı bilinmektedir. Bu dönemde Tophâne-i Âmire Müşirliğine bağlı bulunan harp sanayi ihtiyacı karşılamaktan uzaktı. Ordunun silah ve cephane gereksinimi, Fransız, Alman ve daha sonra Amerika'dan sağlanmaya başlanmıştı. Özellikle Kırım Savaşı sonrasında 1869'da ordu yeniden düzenlenirken, artan silah ihtiyacı Alman ve Amerikan şirketlerinden temin edilmekte idi.
XIX. yüzyılda Tophâne'de Fransız mühendisler ile Alman ve İngiliz ustalarının yanı sıra bir miktar yabancı top ustasının daha faaliyet gösterdiği ve top dökümü ile ilgili çalışmalar yaptığı bilinmektedir
 
Üst