Çadır Tiyatrosu Oyuncularına !

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
"ÇADIR TİYATROSU" OYUNCULARINA!!

Ülkemizdeki bildik “takım”ın sadece iki ‘EVET’i vardır.

Bunlardan birini yıllar önce kullandılar.


ABD ve AB ekseninde şekillenen; Annan Planı’na
“yes be annem” diyerek emperyalist odakları memnun etmeyi başardılar. Tabi referandum öncesinde ve sonrasında da çeşitli fonlardan beslenerek karşılığını da aldılar.

Ülkemize, insanımıza ve devletimize karşı yılladır uygulanan izolasyon ve ambargoların sahipleri neden bu
‘bildik takım’a su gibi para akıtıyor ve neden yerden bitme bir takım örgütlerin uyduruk projelerine bol keseden paralar tahsis ediliyor?

Evet neden politikacı, sendikacı, yazar-çizer, akademisyen ve öğretmen erbabından, hatta lider kabiliyetli öğrenciler arasından gençlerimiz; çeşitli projeler ve burslar kılıfı altında dünyayı dolaştırılıyorlar?


Ve neden gençlerimiz; Rum gençleri ile ta Kaliforniyalara taşınıp oralardaki ortak ev yaşamına alıştırılmağa çalışılıyor?


Sonra da aynı gençlerin bir takım gazetelere verdikleri mülakatlarda
“anladık ki; bizim Rumlarla olan ortak yanlarımız Anadolu insanından çok daha fazladır” demelerine nasıl bir anlam vermek gerekir?

Hatta bu gençlerin ki; mensup oldukları siyasi partiler de bellidir; Rum gençleri ile Trodos dağlarındaki içkili yemek alemlerinde
“yurdum işgal altında” şarkıları söyleyip, “işgal defol” pankartları altında poz poz resimler çekindikleri de basına yansımadı mı?

“Türkiye bizi asimile ediyor. Kimliğimizi sistematik olarak değiştiriyor”
masallarını durmadan okuyanlar; her fırsatta Anavatan Büyükelçiliği önünde hiç de yakışık almayan, hakaretamiz gösteriler yapanlar, neden kimlik ve kültürümüzü akıttıkları paralarla yeniden şekillendirme projeleri uygulayan emperyalist ülkelerin gırla devam eden bu faaliyetlerinden rahatsızlık duymuyorlar?

“GOVCALA HALİL”
pankartını asacak kadar kendilerinden geçenler ………. değillerse nedirler?

Mertçe ve dürüstçe; bunu yanıtını verebilirler mi acaba?


Bu takım;neden Hristofyas;
“bizim bütün politikamız; Kıbrıslı Türk vatandaşlarımızın Türkiye ile olan bağını koparmaktır. İşgal ve kolonizasyona karşı mücadelemizde bizimle birlikte hareket eden çok sayıda Kıbrıslı Türk örgüt ve dostlarımız vardır” sözlerinden hiç mi hiç rahatsızlık duymuyorlar?

Bunun da yanıtını mertçe ve dürüstçe verebilirler mi acaba?


“kendi kendimizi yönetmek istiyoruz”
sloganını ağızlarına pelesenk edenler; bu söylem ve iddialarını Hristofyas’a ve batı emperyalizmine karşı da dillendirebilirler mi dersiniz?

Bu
‘ret cephesi’ninbir de ikinci ‘evet’leri vardır! “Birleşik Kıbrıs için inadına evet’ deyip duruyorlar!

İlla ki birleşik Kıbrıs!


Hristofyas; sırtında Rum Başkanlık Sarayı’na taşıdığı Papadopulos gibi
“Ben Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dağıtılarak yeni bir ortaklık devletinin kurulmasını asla kabul etmem” diyor. Annan Planına ‘evet’ diyen Disi’nin Başkanı Anastasiadis de; “Başkan olursam; halkımın Annan Planı ile ilgili hassasiyetlerini mutlaka dikkate alacağım” diyor.

Peki; bizdeki ‘Birleşik Kıbrıs’cılar; bilinen hakimiyetçi Rum politikalarına rağmen illa ki ‘Birleşik Kıbrıs’ deyip duruyorlarsa; bunun anlamı; Helen devletine dönüştürülen ve anayasası bile değiştirilen Güneydeki gasp yönetimine yama olmayı kabullenmiş olmuyorlar mı?


Sn. Talat; iki de birde ;
“çözüm karşıtı UBP Hükümeti’ni ve Eroğlu’nu çözüme zorlamak için bir tek yol vardır. O da 2003 de olduğu gibi sokaklara dökülmektir.” diyor. Ve arkasından da ekliyor. “Hristofyas çözüm taraftarıdır. Ancak halkından korkuyor. İrade gösteremiyor.”

Yani bu ülkenin 2. Cumhurbaşkanı kendi halkının siyasi iradesini temsil eden yöneticilerini tüm dünya’ya ‘çözüm karşıtı’ olarak lanse edip; halkı sokaklara dökülmeğe çağırırken; Hristofyas’a övgüler düzmekte buna karşılık dil sürçmesi de yaparak aslında Rum halkı’nın çözüm istemediğini de açığa vuruyor.


Günlerdir; Kuğulu Park’ta adeta
“çadır Tiyatrosu” kuranlar da “Birleşik Kıbrıs” olmadan hiçbir soruna çözüm bulunamayacağını söyleyip; halkın sokaklara döküleceği günün hayaliyle avunuyorlar.

O nedenle de; irili ufaklı bu ‘takım’ın iki ‘evet’i dışında her şeye reddiye düzmek ve ‘hayır olamaz’ deyip ortalığı velveleye vermek; bu ülkede yapılan her şeyin yanlış olduğu anlamına gelmez.


KKTC’nin varlığına HAYIR,

Kıbrıs Türk Halkı’nın ayrı egemenlik hakkına HAYIR;

Türkiye’ye HAYIR;

demeyi din haline getiren bu insanların; ülkeyi düzlüğe çıkarma ve devletimizi kendi ayakları üzerinde duracağı bir yapıya ulaştırmayı hedefleyen program ve uygulamalara ‘EVET; TAMAMDIR’ demelerini beklemek mümkün müdür?

Ha hükümetin her yaptığı da doğrumudur diye sorarsanız? Elbette ki; eleştirilebilecek yanlışlar, hatalar ve eksikler vardır!


Bunları da; yeri geldikçe eleştiriyoruz ve eleştirmeye devam edeceğiz!
 
Üst