Cenevre Üçlü Görüşmesine Rus Müdahalesi !

Ayla Berkin

Onursal Üye
Katılım
13 Haz 2008
Mesajlar
386
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
Konum
Gazimagosa
Web sitesi
www.aylaberkin.com
CENEVRE ÜÇLÜ GÖRÜŞMESİNE RUS MÜDAHALESİ!

Kıbrıs ya da benim en sevdiğim adıyla Yeşil Ada!

Destansı bir öyküsü var bu adanın. Mitolojik çağdan bu yana kanla, ihtirasla, saldırılarla ve işgallerle yazılmış bu adanın tarihi. Ne yazık ki aynı kıstaslarla da yazılmaya devam ediyor bu tarih…

Türklerin Kıbrıs’ı fethinden sonra da sular durulmamış Yeşil Ada da. Türk egemenliğine giren ada hala birilerinin iştahını kabartmaya devam etmiş.

En önemlisi de Venedik saldırılarından kurtulan yerli halk, bu kez kendine hürriyetini bağışlayan Türk’e karşı örgütlenmeye başlayıp, ihanetini Megalo İdea adı altında meşrulaştırmaya çalışmıştır. Bunda da en büyük desteği Yunanistan ve AB ülkelerinden almıştır.

Yunanistan ve AB ülkelerinin bu ihanete ortak olmalarının yegane sebebi ise hepsinin Türklere karşı bir kinle dolu olmalarıdır. Hepsinin kuyruk acısı aynıdır. Osmanlı döneminde yaşadıkları yenilginin intikamıyla doludurlar. Bu intikam aşkıyla Türkiye’yi işgale yeltenen Yunanistan, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi sözde müttefik devletlerin bu işgal girişimleri de Mustafa Kemal Atatürk tarafından bertaraf edilince bu kin katlanarak büyümüştür.

Yunanistan yine de koparabileceği kadar toprağı Türkiye’den koparmıştır. Şimdi ise bir türlü hâkimiyeti altına alamadığı Kıbrıs durmaktadır karşısında. Bu kez de aynı yöntemi kullanmaktadır Yunanistan! Yine AB, ABD, ve BM’nin desteği ile Türkiye’yi zorlamaktadır.

Kıbrıs, ya da Yeşil Ada üzerinde iki ayrı halk yaşamaktadır. Bu iki halkın iki ayrı millet olduğunu kabul etmek o kadar zor olmasa gerek. Tamam, birisi Yunanistan’a bağlı Rumlar olsun, diğeri de Türkiye’ye bağlı Türkler olsun. Fakat bu bağlılık, isim bazındadır. Onlar bu ada üzerinde Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlardır. Bu gün gelinen noktada ise iki halkında kabul etsek de etmesek de bir devlet olduklarıdır. Yani birisi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetidir, diğeri ise her ne kadar kendisine Kıbrıs Cumhuriyeti diyerek adanın tamamını bu cumhuriyetin içine katıyorsa da, benim açımdan o da Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyetidir.

Fakat her nedense bu gerçek AB, ABD ve BM tarafından kabul görmemektedir ve sürekli Rum tarafı kollanırken, Türk tarafı hor görülmektedir. Üstüne vazife olmayanlar bu davada söz sahibi olarak, sorunun kaynağı olan Rumlara destek vermektedirler. En son olarak da Rusya bu davada kendinde söz söyleme hakkı bularak, Cenevre üçlü görüşmesinde üçüncü tarafların Rumlara baskı yapmasını engellemek için gereken yerde müdahale edeceğini bildirmiştir. Rusya bu baskının Rum tarafına yapılmasını engelleme girişimlerinde bulunurken, Türk tarafına yıllardır yapılan baskıları niye göremiyor acaba?

Rus Dışişleri Müsteşarı Titov “devletinin Herhangi bir uluslararası konferansta devletin iç meselelerinin değil, meselenin uluslar arası yönlerinin ele alınması gerektiği şeklinde” olduğunu söylerken zaten Rum tarafının Kıbrıs’ın tamamına hükmeden bir devlet olduğunu da kabul etmiştir. Devletin iç meseleleri derken zaten var olan bir devletten söz etmektedir. Türklerinde bu devlette azınlık paydasına sahip olarak işlerinde kendi aralarında anlaşabileceklerini, fakat uluslararası sorunlarda ise Rum tarafına baskı yapılmamasını önermektedir.

Bu uluslar arası sorunlar nelerdir? Özellikle Rusya’nın üzerinde durduğu sorun nedir? Tabii ki Güney Kıbrıs’ta Petrol yataklarının varlığı ve Rusya ile işbirliği yapmaları konusudur. Bu anlaşmayı yapan Rusya Rumlara müzakereler sırasında üçüncü devletler tarafından yapılacak her hangi bir müdahaleyi haklı olarak kabul etmeyecektir. O zaman bu petrol yatakları üzerinde o ülkeler de hak sahibi olacakları endişesiyle Rusya Rumlara arka çıkmaktadır.

Yukarıda dediğim gibi Kıbrıs Adası tarihinin her döneminde birilerinin ağzını sulandırmıştır ve bu iştah kabarması sonunda Ada’da bir türlü barış sağlanamamıştır. Bu gidişle de sağlanamayacaktır.

Doğal olarak Türkiye bu çıkar çatışmalarının ortasında kalan soydaşlarının hakkını korurken, diğer yandan da kendi stratejik konumunu da göz önünde bulundurmak zorundadır. Bundan dolayı da hiç kimse Türkiye’yi suçlayamaz! Onu suçlayanlar önce kendi ihtiraslarının sebep olduğu çözümsüzlüğü bir görsünler. Ada üzerinde yaşayan iki halktan birine yaşam hakkı tanırken diğerini nasıl dışladıklarını ve Türkiye’yi de bu nokta da nasıl etkisiz kılmaya çalıştıklarını bir görsünler. Rusya önce kendi komşularıyla olan sorunlarına çare bulsun. Rumları da bize bıraksın...


Ayla Berkin
12.06.2011

 
Üst