Cumhurbaşkanı Talat’a Açık Mektup

Salih Mehmet Ersoy

Onursal Üye
Katılım
18 Ağu 2008
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
KKTC
GÜNEŞ DOĞARKEN
Salih Mehmet Ersoy

Cumhurbaşkanı Talat’a Açık Mektup

Kıbrıs Türk halkının medarı iftiharı KKTC’nin Cumhurbaşkanı olmanız vesilesiyle size seslenmek zorunda kaldığım için lütfen cesaretimi bağışlayınız.

Eminim ki bunca yıldır kendi yurdunda varolma mücadelesi veren halkımızın geçirmiş olduğu badireleri hala hafızanızda saklıyorsunuz.

Halklar, hak ettikleriyle sevinirler, varolurlar ve dünyadaki şerefli yerlerini alırlar.

Acizlik içinde çırpınan insanlara birilerinin yardım elini uzatmasını beklemek bence şerefsizliğin en büyüğü ve zavallılığın en iğrencidir. Çünkü kendi yurdunda bağımsız ve egemen yaşamayı şiar edinen bir halk, şartlar ne kadar kötü olursa olsun, bağımsızlık ve özgürlük kavramlarından ödün vermesi asla düşünülemez.

Sizin de bildiğiniz gibi bu gün Kıbrıs’ta var olan iki büyük yaranın müsebbibi ne Kıbrıs Türk halkı ve ne de bu halkın garantörü Türkiye Cumhuriyetidir.

Kıbrıs’a yönelik birinci yaranın açılmasına neden olan BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarihli o mel’un kararıdır.

Açılan bu yaranın kapanmasına yönelik herhangi bir olumlu adım atılmazken, yıllardır bu utanç verici yara ile Kıbrıs Türk halkının ömür tüketmesine neden olduğu da malumunuzdur.
Zorunlu şartların başkaları tarafından yaratılması sonucu Kıbrıs, 20 Temmuz 1974 tarihinde iki bölgeye ayrılmıştı. Bundan da memnun olan ve mutluluğu tadan tarafın Kıbrıs Türk halkı olduğunu hatırlatmama sanırım gerek yoktur.

Adanın iki bölgeye ayrılması sonucu çeşitli zamanlarda bir anlaşmaya varılır ümidiyle Rum tarafıyla görüşmeler yapılmasına rağmen, 4 Mart 1964 tarihinde BM Güvenlik Konseyi’nin açmış olduğu o büyük yara nedeniyle ne yazık ki bu yaraya neşter vurmak mümkün olmamıştı.

Kıbrıs’ın bünyesinde var olan yara nedeniyle sağlığına kavuşması, birçok uzman doktorun müdahalesine rağmen mümkün olmadığı halde, 1 Mayıs 2004 tarihinde AB tarafından açılan ikinci büyük yara ile Kıbrıs adası adeta komaya girmiş vaziyette.

Bu gün AB Başkanı Manuel Barasso’nun koma halini yaşamakta olan Kıbrıs’ı ziyareti hem etik değil ve hem de açtıkları yara nedeniyle yüzünün kızarmasını beklerdik. Ancak Batı zihniyeti bir başka. Adamlar hem suçlu hem de güçlü olmayı marifet bildikleri için, yaptıklarından zerre kadar utanç duymadıkları apaçık ortadadır.

AB Başkanı Manuel Barosso’nun sanki Kıbrıs’a yönelik olumlu bir icraatı olmuş gibi, şimdi de Yeşilırmak kapısı ile ilgilenmesi soytarılık değil de nedir? Yeşilırmak kapısının açılması için yol güzergâhı için gereken maliyeti karşılayacakları hususunda açıklamada bulunması,
Kıbrıs’ın yeniden eski haline dönüşmesi için Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bir çare olarak gören Rum tarafına, bence kalbura dönen KKTC’yi ortadan kaldırmak için, Yeşilırmak kapısını, kalburda açılacak son delik olarak gördüklerindendir. Çünkü bu bir gerçek ki, açılması için çeşitli senaryolar üretilen Yeşilırmak kapısı, bağımsızlığımızın sembolüdür. Bu sembolü ortadan kaldırmak ve Kıbrıs’ın sözde birleştiğini vurgulamak Rum tarafı için Enosis ülküsü kadar güçlü ve geçerli bir hedeftir.

Anayasamızın size yüklediği görevleri ve içtiğiniz andı hatırlatmak, bir vatandaş olarak boynumun borcu addediyorum. Anayasanın vermediği yetkileri kullanmaya kalkışmanız, eminim ki Yüce Divan yolunu açık tutacaktır.

O takdirde, ne BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarihli kararı, ve ne de AB’nin Rum tarafını tam üyeliğe almak kararı sizi kurtaramıyacaktır. Esasen bu iki karar nedeniyle bu gün Kıbrıs’ın bir bütün olarak komada olduğunu inkâr etmek kimsenin haddi değildir.

Tekrar ediyorum, lütfen halkın ve anayasanın size vermediği yetkileri kullanmaya kalkışmayınız. Halkımızı ve hükümeti yok farzedip karar almayınız. Çünkü, Yüce Divan’da yargılandığınızı görmek, beklentim değildir.

Saygılarımla.
 

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Cevap: Cumhurbaşkanı Talat’a Açık Mektup

Muhterem Ersoy,
IQ su normal düzeyde, vatanına asgari yurtseverlik düzeyinde bağlı, ülkesinin ve ulusunun bağımsızlığını biraz olsun düşünen, Ulusunu en azından Türk Milliyetçiliği bazında aidiyet duygusu ile seven, vatan ve ulus çıkarlarını azıcık da olsa kendi nefsani istek ve emellerinin ve maddi çıkarların önünde ve üstün tutabilen biri için adamcık bile olsa adam olabilen bir insana bu mektubunuzu yazmış olsaydınız titrer ve kendine dönerdi. Bakalım bu değerli uyarı ifadelerinizi içeren mektubunuzun sonucu ne olacak? Bekleyip göreceğiz. Böyle mektuplar yazılacak daha niceleri de var. Teşekkürler.
 
Son düzenleme:

Beysam42

Dost Üyeler
Katılım
24 May 2009
Mesajlar
42
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Cumhurbaşkanı Talat’a Açık Mektup

ŞEYTANIN BARINDIĞI DİMAĞ
Sayın Ersoy! İhtar mahiyetli Talat’a mektubunuzu okudum. Yaptığınız her yurtseverin alkışlayacağı ve benimseyeceği bir onurlu davranış sizin yaptığınız, kutlarım. Aşağıdaki yazımı ucunun dokunduğu kişilere göre yazıyorum. Malum ya bu oto sansür beni öldürecek nerdeyse.

Neyse;
Ahlak kirlenmesi yıkamakla temizlenmez; hele milli ahlakı kirlenmişse!
Seçkin ahlak değerleri yüksek zümreler, seçkin ahlaklı yarınların dürüst soyunu yetiştirme de öncülük en mükemmel insani görevdir. Başkalarının vicdanına sığınıp yurt kurdurmak, hatta kan ve gözyaşıyla kurulmuş yurdu başkaları “aferin” desinler deyi, peşkeş çekmek ahlak ölçüleriyle ölçülmez.

Bakın! Bir milletin direncini savaşmadan kırmak için taktik strateji, iyi bilgi sızdıran casuslar ve en ölümcül silahsa propagandadır... Yunanlılar ve Rumlar bunu yapıyor. Girit konusunda Yunanlılar 100 yıl iyi propaganda yaptılar, verilen her tavize “hayır” dediler. “Evet” dedikleri bir şeyse Girit’in Yunanistan’a verilmesi işi için olmuştur...

Başta bir milletin gençliğine varlık nedeni unutturacaksın. Milli gençlik üzerinde oyunmuş gibi senaryolar yazacaksın. Hedef ülke gençliğinin kendi iç dinamiklerini edilgin hale getireceksin, bilmediği, tanımadığı kavramlar ortaya atarak iradesini ve hâkimiyetini kıracaksın.

Çok yönlü senaryoda as oyuncuları, hedef ülkedeki toplum nezdinde iyi güven telkin eden kişilerden seçeceksin. O senaryo da figüran oyuncu olarak basit görünümlü oyununu oynayacaksın. Ortaya anlamsız kavramlar atacaksın sonra geri çekileceksin. Anlamsız, anlamadıkları kavramları kavga-dövüş tartışır hale getireceksin. Sonra çığ gibi büyür. Çığ gibi büyütülmüş anlamsız tartışmalarla başını kaşıyacak zaman bulamayan hedef ülke gençliğini böylece milliyetsizleştirilmesini sağlayacaksın. İşte düşmanın yaptığı budur...

Demem şu ki; Hedefe ulaşmak için, hedef ülke gençliği millisizleştirilerek küresel sermayenin ahtapot kollarına teslim edilmesi kolaylaşacaktır. Öte yandan milli olan dağlar, ovalar, hatta mayın tarlaları, bankalar, fabrikalar, bütün sanayi kolları tek-tek milletin elinden sessizce alınarak mülksüzleştireceksin; kul-köle yapacaksın... Kendi ülkesinde, çok uluslu küresel sermayenin salt gösterileni yapan işçisi haline getireceksin...

Hedef ülkenin milli sermayesine el atacaksın, elinde olan bankalar ve stratejik arazi ve fabrikalarını çalıştığın karanlık ülke adına satılmasını sağlayacaksın. Varsın milli
ordularla savunularak kurulmuş olsun. O şuuru anlamsızlaştırıp unutturacaksın ki, Topla, tüfekle alamadığın toprakların tapusunu koynuna katması kolay olsun...

Hedef ülkedeki iyi olan her şeyleri gözden geçireceksin, sonra gözden düşürecek propagandalar yapacaksın. İyi eğitilmiş casuslarınızı her yere sızdırınız... Asla açık verip hasmınızı kuşkulandırmayın, sizi kendilerinden sanmaya devam ettirin...

Şehitlik, gazilik gibi şeyleri ve “bu toprakları vatan yapanlar” edebiyatıyla iştigal edenleri gülünç duruma düşüreceksin. (Yabancı Damat dizisinde gazilerin gülünç durumları gibi) Öve; öve bitiremediğin “Yabancı Damat” hayranlığı aşılayacaksın hedef ülke kızlarına. Hedef ülke kızlarını yabancılarla evlendirmeye özendireceksin...

Sonra ne mi olur? Önüne dayatırlar: Azınlık Hakları, Kültürel Haklar, İnsan Hakları. Öyle bir güç oluştururlar ki, dünya üzerinde bıraktıkları kirli travmalar yüzünden kendilerinden kimseler hesap soramazken, (Irak’ta olduğu gibi) onlar hedef ülkeleri kendilerine hesap veren ülkeler durumuna sokarlar...

Sonra ise, etnik ve dini haklar gelir önüne, şaşkına dönersin. “Dost” görünümlü arkeologlar, etnologlar, Misyonerler çıkarırlar ortalığa. Salarlar hedef bölgelere. Mezarlardaki kemikleri incelerler, kazılarda buldukları tarihi eşyaları gözden geçirirler: “Kaybolmuş Hıristiyanlar” derler. Bölge insanlarından kan alırlar; genetik yapılarını araştırırlar. Sonra misyonerler gelir sesiz sedasız sinsice. Bölgede yaşamayı sürdüren nesillerin beyinlerine bir yafta kazırlar “Bölgenin kaybolan Hıristiyanlarsınız” derler. Hedef amaç; hem etnik, hem de din dalında bir taşla iki kuş vururlar...
 

rersan

New member
Katılım
6 Nis 2009
Mesajlar
22
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Cumhurbaşkanı Talat’a Açık Mektup

ELLERİNİZE YÜREĞİNİZE DÜŞÜNCENİZE SAĞLIK ÇOK GÜZEL BİR KONUYA DEĞİNMİŞSİNİZ SALİH MEHMET ABİ VE YAZINIZDA GEÇENLER BİZE OYNANAN BİR OYUNUN PARÇASI VE SENARYO AYNEN UYGULANMAKTA ALLAHTAN EN BÜYÜK DİLEĞİM BU YAPILAN HAKSIZLIK ZULÜM VE İŞKENCE BİR GÜN ONLARIN BAŞINA MUSALLAT OLMASINI OLMAZSA BU DÜNYADA BU DÜNYANIN ONLARA DAR EDİLECEK OLDUĞUNU ÖTEKİ DÜNYADA HESAP SORULDUĞUNDA ALLAHTAN CEHENNEMİN 7. KATMANINDA YANMALARI İÇİN DUA EDİYORUM ALLAHIMDAN İSTİYORUM...
Beysam42 ARKADAŞIM ELLERİNE YÜREĞİNE DÜŞÜNCENE SAĞLIK YAZININ TAMAMINI OKUDUM, SON BÖLÜMLERDE DE GÜZEL VE BİZİ O KADAR İLGİLENDİREN KONULAR VAR ZATEN BİR ÜLKENİN İNSANLARINI GELECEĞİ OLAN ÇOCUKLARI VE GENÇLERİNİ KÖLELEŞTİREN GÜDEN BİR ZİHNİYET VE ANLAYIŞLA SÜRDÜRÜLEN BU TAKTİK BİZİM TÜRK DEVLETLERİNE ZARAR VERİYOR . BUNU YAPANLAR HEM İÇİMİZDE HEM DIŞ GÜÇLER DE VAR ALLAH FIRSAT VERMESİN ALLAH YAPTIKLARINI KENDİ KAZDIKLARI KUYUYA DÜŞÜRSÜN DAHA DA BETER ETSİN ONLARI BU ÜLKE VE ÜLKEMİZDE GÖZÜ OLANLAR BİLSİNLER Kİ BU ÜLKE SAHİPSİZ DEĞİL ELBET BİZLER VARIZ SİZ VE BİZ TEK YUMRUK OLURSAK ALLAHTA YOLUMUZU AÇIK TUTTUĞU SÜRECE SIRTIMIZ YERE GELMEZ .
BU ZOR VE ÇETİN YOLDA ALLAH YARDIMCIMIZ OLSUN HEPİNİZE AÇIK BİR YÜREKLİLİKLE TEŞEKKÜR EDİYORUM SAYGILARIMI SUNUYORUM ...

ALLAH TÜRK`Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN...
 

ARIKBUKA

Halkla İlişkiler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
920
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Cevap: Cumhurbaşkanı Talat’a Açık Mektup

Siyasi iktidarı kaybetmesinin bedelini sınırlarını aşarak millete ödetmeye çalışacaktır illaki.Çünkü mayasına kimyasal katılmış muhteşem kişinin.Çırpındığı kadar batacaktır milletimin gözünde.TTK
 

Salih Mehmet Ersoy

Onursal Üye
Katılım
18 Ağu 2008
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
KKTC
Cevap: Cumhurbaşkanı Talat’a Açık Mektup

Saygıdeğer Arıbuka kardeşim,

Yorumunuzda diyorsunuz ki;
" Siyasi iktidarı kaybetmesinin bedelini sınırlarını aşarak millete ödetmeye çalışmaktadır illaki"

Cumhurbaşkanı Sn. Talat böyle bir düşünceye sahipse, kimse unutmasın ki bunun faturası çok ağır olur. Eğer "çok ağır olur" diyorsam inanın ki çok ağır olacaktır.
Çünkü vatana ve millete ihanet eden bir kişi, makamı ne olursa olsun,adalet önünde hesap vermesi kaçınılmazdır.
Şunu açıkca ifade etmemiz gerekir ki, Anayasmıza sadık kalacağ hususunda meclis önünde And içen bir Cumhurbaşkanı, makamını kullanarak halkı aldatma hakkına sahip değildir.
Bu gün Kıbrıs sorununu çözmek için masa başında konuştuğu Rum lider Dimitiris Hristofyas, Kıbrıs'ın Taksim edilmesinin en büyük suçlusu, EOKA B, Rum Milli Muhafız Ordusu ve Yunan Cuntası yani Yunanistan'dır, bu nedenle onlar mutaka yargılanmalı ve mahkum edilmelidirler derken, Sn. Talat'ın suskun kalması ve hele ödün vermesi, affedilir olabilir mi?
Kıbrıs Türk halkı, 21 Aralık 1963 - 20 Temmuz 1974 tarihleri arasında haksızlığa uğradığı gibi, kendi vatanında katledimiş, göçe zorlanmış ve 103 köyden uzaklaştırılmıştı. Bu haksızlık ve mağduriyetler yetmezmiş gibi, 20 Temmuz ve sonrası tarihlerde de ayni zulme uğradığı resmi kaynaklarca doğrulanmış olmasına rağmen, bunların masaya konmaması, Rum tarafından ağır bedeller ödenmesi için masada ısrar edilmemesi, Sn. Talat için bir suçtur.
Evet Sn. Talat suçludur, çünkü elinde Dimtirs Hristofyas'ı köşeye sıkıştıracak bilgi ve belgeye sahiptir. Bu belgeyi de Sn. Talat'a takdim eden kişi bendenizden başkası değildir.
Şu hususun bilinmesinde yarar görüyorum. Sn. Talat her attığı adımda izlenmektedir. Günü geldiği zaman Başsavcılığa hukukcum ile birlikte Sn. Talat aleyhinde Suç Duyurusunda bulunmak da benim,için bir görev olacaktır.
Yorumlarınızla katkıda bulunduğunuz için size teşekkür eder, saygılar sunarım.
Salih Mehmet Ersoy
Gazeteci-yazar/ www.volkangazetesi.net - www.kibris1974.com - www.belturk.be - www.kibris.net
 
Son düzenleme:

ARIKBUKA

Halkla İlişkiler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
920
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Cevap: Cumhurbaşkanı Talat’a Açık Mektup

Sn Salih Mehmet ERSOY, öncelikle yorumuma gösterdiğiniz ilgi ve aydınlatıcı açıklamalarınız için size teşekkürü borç bilirim.

Bence malum kişi, hırsının ve ruma düşüncesizce verdiği sözlerinin altında ezilmektedir.Siz de biliyorsunuz canı yanan etrafına sarar.Daha bir hırsla saldırır.Ben fakir düşüncelerimle bu konuyu bu pencereden görmekteyim.

Belge ve bilgiler konusunda da malum kişinin rumu zora düşürme gibi bir amacı olduğunu düşünmüyorum.Sorunları vererek parçalayarak çözeceğine inanmış yada inandırılmış gaflet içinde çırpınmaktadır.Gücünü aldığı akp iktidarı ile ortak satış yapma amacındadır.Sizin de belirttiğiniz gibi cezasıı ağır bir şekilde çekmelidir ve çekecektir.TTK
 

Dr.Yalnızefe

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,339
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Cumhurbaşkanı Talat’a Açık Mektup

Sayın Salih Mehmet Ersoy,
Sitemize yazmış olduğunuz bu güzel makale dolayısıyla şahsım adına teşekkür ederim.
Ancak, benim düşünce ve duygularım da aynen Arıkbuka kardeşim gibi sert ve hatta daha fazlası bile olabilir.
Nedenine gelince...Nisan 20 itibariyle iktidarını kaybetmiş olan CTP ve yandaşlarının, ya da o ideolojiyi paylaşan kişilerin tek umududur sayın MAT. Dolayısıyla tek umut olan MAT'ında geriye sayan bir koltuk kaybetme sürecide beraberinde başladığı hepimizin gözlemlediği bir durumdur.2010 yılının aşağı yukarı aynı tarihlerinde yapılacak seçimde sayın MAT %90 ihtimalle koltuğunu bir başkasına devredecektir.Bundan dolayı elinde kalan süreyi ve yetkileri sonuna kadar kullanmaya kararlı olduğu da görünmektedir.İş öyle bir noktaya gelecektir ki, benden sonra tufan zihniyetiyle son müdahelelerini var gücüyle yapmaya çalışcaktır. İşte bu anda yaptığı devlet müzakerelerinde vermiş olduğu tavizler de KKTC'yi bağlayıcı olacaktır.

Toprak vermek cumhurbaşkanı dahil kimsenin hak ve yetkisinde değildir. Size konuyla alakalı bir tarihi cümle de sunmak isterim.Osmanlı'nın son dönemlerinde, Yahudi Bankerler Abdülhamite tüm devlet borçlarının ödenmesi ve üzerine de yüklü bir para meblağı teklif ettikleri Filistin için büyük sultandan şu cevabı almışlardır...

"O topraklar hangi bedelle alındıysa öyle verilir"

Bu felsefe ve inanca sahip olan bir cumhurbaşkanı olsaydı başımızda, kumar masasında sürülen paralar gibi toprak tavizleri pazarlığına oturulmazdı.

Şimdiii..Gelelim konunun en tehlikeli kısmına..Bu tavizler sizce bilinçli mi veriliyor, bilinçsizce mi? Bilinçsizce veriliyorsa gaflet, bilinçli olarak veriliyor sa da ihanettir.
Size bir sorum olacak bu durumda...
Sayın MAT'ın durumu yukarıdaki 2 şıktan hangisine uymaktadır acaba??


Allah sonumuzu hayretsin....

TTK ve Y
 
Üst