Cumhurbaşkanımız S. Talat'a Çağrımdır!

GÜNEŞ DOĞARKEN
Salih Mehmet Ersoy

Sayın Cumhurbaşkanım,
Tek devlet, Tek egemenlik ve Tek vatandaşlık kavramını kabul edebilirsiniz. Bu sizin masada bir manevranız da olabilir. Ancak manevra yapayım derken, lütfen paçanızı kaptırmayınız. Biz, Cumhurbaşkanımız olarak size güvenmek istiyoruz. Ancak lütfen işin sonunda güvendiğimiz dağlara kar yağdı tekerlemesini bize söyletmeyiniz.
Bir kere Tek devlet, Tek egemenlik ve Tek vatandaşlık kavramı halkımızın midesini oldukca rahatsız ettiği apaçık meydandadır. Bu gün kime olursa olsun, lütfen anket yaptırınız ve bu yazdıklarımızı halkımıza sorunuz, alacağınız cevap eminim ki sizin beklentiniz dışında bir cevap olacaktır.
Ancak manevra kabiliyetinizi kullanarak Tek devlet içinde iki ayrı devletin varlığını anlaşma metinlerinde sığdırabilirseniz, o zaman halkımızın onayını alacağınız gibi, Kıbrıs Türk halkının haklarını korumasını bildiğiniz için tarihe geçeceğiniz de bir gerçektir.
Ancak sakın ola içimize sayıları ne kadar olursa olsun Rumların girmesine izin vermeyiniz. Çünkü halkımız tekrar 1974 öncesini yaşamak niyetinde değildir.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Bu gün yoldaşınız Hristofyas ile masa başında pazarlık yaparken, emin olunuz ki Hristofyas’ın karnında tam 28 tilki dolaşmaktadır. Bu tilkilerle cebelleşmek için hem sinir sisteminiz sağlam ve hem de iradeniz güçlü olmak zorundadır. Aksi takdirde, bir puntuna getirip sizi mars yapması hiçtendir.
Müzakere masasında sakın ola Egemen Eşitliğimizden, iki ayrı devlet kavramından ve anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünden zerre kadar taviz vermeyiniz. Unutmayınız, bütün çırpınışları ve bütün kavgaları, bizim yorgan için sergilenmektedir. Ve bu uğraşları ta 1955’lere dayandığı malumunuzdur.
16 Ağustos 1960 tarihinde kurulan iki halka dayalı Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bozan tarafın Rum tarafı olduğunu sakın unutmayınız. Öyle olmasa, Rum Temsilciler Meclisinde 1966 yılında oybirliği ile alınan gizli Enosis kararına ne hacet vardı?
Hele Enosis yolculuğunu yavaşlattı diye 15 Temmuz 1974 tarihinde darbe ile karşılaşan Makarios neden öldürülmek istenmişti. Çünkü Atina’da EOKA kurulurken, Yunan Dışişleri Bakanı Evangelos Averof’un huzurunda yemin eden ve hayatının sonuna kadar Enosis’i temin etmek için çalışacağı hususunda söz veren Makarios’un kendisi idi de ondan.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Yazdıklarımız geçmişte yaşadığımız olaylardır. Ve eminim ki bu olayların çoğu tarihte yer alırken, siz de bizimle ayni kaderi paylaşmış ve sizde bu olaylardan nasibinizi almıştınız.
Şimdi yoldaşınız Hristofyas, Tek devlet, Tek egemenlik ve Tek vatandaşlık üzerinde inat ederken, siz lütfen birlikte yaşadığımız o acı olayları asla aklınızdan çıkarmayınız.
EOKA kurulurken amaç Enosis idi. 1966 yılında Rum Temsilciler Meclisinde oybirliği ile gizli alınan karar da Enosis’di. Ve 15 Temmuz 1974 tarihinde Makarios’a yapılan darbe de yine Enosis amacına yönelikti. Bu nedenledir ki darbenin üçüncü günü, Yunanistan’daki Cunta tarafından başa getirilen Nikos Samson, Kıbrıs elen Cumhuriyeti’ni ilan etmişti.
Peki Rum tarafında başa geçen her Rum mutlaka Enosis için çalıştığına göre, bu gün yoldaşınız Dimitris Hristofyas’ın başka tavır alması mümkün mü? Hele Hristofyas kendi halkına seslenirken “Ben Enosis’i politik mücadele ile kazanacağım” derken acaba size mi güvenmekteydi?
Sayın Cumhurbaşkanım,
Gördüğünüz gibi geçmişte Rum tarafında kim başa geçmişse, hedefi mutlaka Enosis olmuştu. AKEL Partisi ve bu partinin Genel Sekreteri bu gün Rum halkının lideri, ayni zamanda 1966 yılında alınan gizli Enosis kararına oy vermiş bir partinin temsilcisidir.
Ohalde Tek devlet, Tek egemenlik ve Tek vatandaşlık derken gözünüzü dört açmanız, hem sizin ve hem de Cumhurbaşkanı olduğunuz Kıbrıs Türk halkı için şarttır. Akis takdirde ileride doğacak kötü sonuçların acı faturasına önce siz ama ne yazık ki sizinle birlikte masum Kıbrıs Türk halkı da katlanmak zorunda kalacaktır.
Bilmem anlatabildim mi?

Yüreğinize sağlık. Sizin endişeleriniz bizi çok korkutuyor. Şu anki havanın hiç de iç açıcı olmadığını bir kez daha hatırlattınız.Sağolun. Hoca bildiği namazı okumaya devam ederken biz de çaresizlik içinde yollarını şaşırmalarını bekleriz. Bence bu halk hiç bu kötü günleri haketmiyor. Ayrıca tek Egemenlik kelimesi halen daha canlı ise Mecliste hiç durmasınlar.Haketmiyorlar.

Yüreğinize sağlık hocam, ben küçücük beynimle anladım da bakalım sizin işaret ettiğiniz beyinler bu yazdıklarınızdan ders çıkarabileceklermi..!

Bu gün kime olursa olsun, lütfen anket yaptırınız ve bu yazdıklarımızı halkımıza sorunuz, alacağınız cevap eminim ki sizin beklentiniz dışında bir cevap olacaktır.

Genişletmek için tıkla ...

Cahilliğimden olsa gerek ben bir türlü bu konuda emin olamıyorum.Olası bir kamu oyu yoklaması öncesi "yes be annemciler" çıkıp ortalığı yine karıştırabilir düşüncesindeyim.Ab denen üçkağıtçılar birliğinin sunduğu sözde imkanlar, Kıbrıs Türk milletinin aklını çelmek için kullanıldıkça insanlar bu ikileme mecbur kalacaktır.Umarım siz haklı çıkarsınız hem Kıbrıs Türk'ü hem de Sn. Talat dik durabilecek gücü kendilerinde bulabilirler.Saygılarımla...

Şu an en korktuğumuz şey halkımızın yine AB yalanlarının Sarhoşluğuna kapılmasıdır. İnşallah o günü yaşamadan film biter.

"Türkiye, bazı gericilerin anavatanı olabilir ve benim anavatanım değil."
(19 Aralık 1997-Kıbrıs Gazetesi)
"Türkiye'nin bizi kurtardığını söyleyebilirsiniz, ancak burada yeterinden fazla kalmıştır. Denktaş, Kıbrıs Türkleri'nin değil, Türkiye'nin stratejik çıkarlarını korumaktadır."
(25 Eylül 2001-İngiliz The Guardian)
"Denktaş, egemenlik gibi bir konuya takılıp kalmıştır. CTP olarak artık böyle saçma konularla vakit geçirilmesine izin vermeyeceğiz."
(19 Mayıs 2002-Yenidüzen Gazetesi)


Kısacası bize " Çağrı kabul etmiyorum diyor. Sayın Talat