Denktaş Parkı Açılışı Sırasındaki Konuşmamdır...

Hüseyin LAPTALI

Onursal Üye
Katılım
13 Ağu 2008
Mesajlar
465
Tepkime puanı
0
Puanları
0
DENKTAŞ PARKI AÇILIŞI
SIRASINDAKİ KONUŞMAMDIR...

qls11.jpg

KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. DENKTAŞ Sevenleri, sevgili misafirler...

Hepinizi saygıyla selamlar, huzurlarınızda merhuma Tanrıdan rahmet dilerim.

Aziz dinleyenlerim.

Bu arada Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen ve çalışanlarına bu parkı, bu heykeli ve Onun Son Vasiyetini Antalya halkının görüş ve bilgisine açtıkları için kendilerine Kıbrıs Türk Kültür Derneğim ve Kıbrıs Türkü adına sonsuz teşekkürlerimi arz ederim.

Baba Denktaş’ı anlamak elbette böyle anma törenlerine sığmaz.

Onun son nasihatinde;
“Adayı Yunanistan’a bağlamayı tasarlayan Rum liderliği, tarihi 1974 Barış Harekatından başlatarak geçmişi unutma hastalığından maluldür. “Biz ise geçmişi unutmamak zorundayız,” derken bizleri tarihin derinliklerinde düşünmeye yöneltmektedir.

Rumlara göre Türkiye’nin kafası esti 1974’de gelip Kuzey Kıbrıs’ı işgal etti. 1974’den beri sürüp gelen görüşmelerde Rumlar hiçbir zaman geçmişi anmak istememektedirler.

Halbuki;
Osmanlı’dan bağımsızlık almak için 1814 tarihinde ettikleri meşhur Megali İdea yeminin 8 inci maddesi Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı idi. 1821 tarihinde Mora yarım adasında bağımsızlık için Osmanlı’ya karşı ayaklandıklarında, Mora’da 60 bin Türk’ü katletmişler, 1828 yılında da Mora yarımadasında bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Bu gün Yunanistan’ın başka kesimlerinde Türkler vardır ve fakat Mora yarımadasında çekilen bu acılar sebebi ilaç için Türk yoktur.

1878 den sonra Kıbrıs Türk’ü için artık iki düşman vardı. İngilizler ve Rumlar… Türkler Devletten dışlanmış, Rumlar devlet dairelerine alınmıştı.Bu hal ve şart altında dahi Türkler varlıklarını korumuşlardır.

Bu ahval ve şartlar altında dahi Türklerin umudu Dede Denktaş’ın torun Denktaş’a söylediği hayret ve ibret verici sözlerde, saklıydı.

“Gittiler ama yine gelecekler, ben göremeyeceğim ama sen göreceksin.”

Türklerle Rumlar arasındaki varlık mücadelesi sürdü gitti.

“Bir gün Türkiye Gelip bizi kurtaracaktı.”

Bu arada,
1 Nisan 1955 tarihinde Albay Grivas tarafından EOKA terör örgütü kurulur. EOKA’nın yayınladığı ilk bildiri “Önce İngilizleri Ada’dan süreceğiz, sonra Türkleri temizleyeceğiz” şeklinde idi.

Kıbrıs Türk’ünün mücadelesi benzeri tehdit ve katliamlar altında sürdü gitti. “Ne olsa En iyi Türk Ölü Türk’tü.”

1963 Yılının 21 Aralığına gelindiğinde Rumlar, Makarios’un liderliğinde Türkleri toptan imha yoluna saptılar. 120 bin Kıbrıslı Türk’ün 200 kişisini bir hafta içinde katlettiler.

Bu olay Kıbrıs Türk’ünü çelik bilye misali birbirine bağladı. Ağır çatışmalar, katliamlar 1967 Kasım sonuna kadar sürdü gitti.

Bu tarihte Grivas liderliğindeki EOKA tedhiş örgütü Boğaziçi-Geçitkale köylerine saldırdı. Köyleri yaktı, yıktı. İnsanlarımızı katletti. Ancak 16 Kasım’da Türkiye’nin çok ağır tepkisi ile karşılaştı. Donanmamız, uçaklarımız savaş için hareket haline geçti. Tabii bu bir blöf idi. Türkiye’nin o sıralarda Kıbrıs’a çıkarma yapabilecek askeri düzeni ve buna bağlı taktik teşkilatı gelişmiş değildi.

Aziz dinleyenlerim yine de;
Türk ordularının hareketinden Rum ve Yunan tarafı çekindiler. Laf aramızda Makarios çok akıllı bir papazdı. Artık ve zor kullanarak Kıbrıs Türklerini Ada’dan temizleyemeyeceğini anladı. Bu hadiseden sonra “Türkleri efendice öldürünüz” politikaları gütmeye başladı.

Aziz dinleyenlerim,
Bu söz Makarios’a aittir. Türkleri Türkiye’nin hışmını çekmeyecek tarzdaki az cinayetler ve aşağılayıcı hareketlerle temizleyelim, bezdirelim demeye getiriyordu.

Bu gün Türkiye, İngiltere, Avustralya, Kanada ve Amerika’da bir milyona yakın Kıbrıs Türk’ü yaşamaktadır.

Kıbrıs’ta yaşam mücadelesini sürdüren Türkleri yaşama bağlayan yine de “Bir gün Türkiye
Gelip onları kurtaracak ümidi idi.”

Aziz dinleyenlerim.

Bu hal ve şart altında 20 Temmuz Mutlu barış Harekatının nasıl gelişti?

1967 Yılında Yunanistan’da ihtilal yaparak başa geçen “Albaylar Cuntası” 1974 senesine gelindiğinde Yunan halkı nazarında çok büyük prestij kaybetmişti. Kıbrıs Ada’sını biran evvel Yunanistan’a ilhak ederek prestijini ve otoritesini sağlamlaştırmak fikrine sarıldı.

Makarios ile Albaylar cuntasının arası açıldı. Makarios “Türkleri efendice öldür” politikasını sürdürmeye kararlıydı. Nasıl olsa 5-10 sene sonra Türkler Ada’dan temizlenmiş olacaktı.

Albaylar Cuntası taraftarları ile Makarios taraftarları birbirlerine girdiler. İç savaşta 2000 Rum öldü.

Albaylar Cuntası 15 Temmuz 1974’de ihtilal yaptılar. Makarios’un sarayını bastılar. Makarios kaçarak canını zor kurtardı. Baf kasabasında İngilizlere sığındı. İngilizler onu helikopterle Malta Adasına kaçırdılar. Makarios buradan Londra’ya geçti.

Albaylar Cuntası, Nikos Sampson isimli, Türk öldürmekten nam yapmış 35 yaşındaki bir tetikçiyi Cumhurbaşkanı ilan etti. Nikos Sampson derhal “Kıbrıs Cumhuriyeti” adını değiştirip “Kıbrıs Elen Cumhuriyeti” yaptı. Maksadı durum sakinleşince kısa süre sonra Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakını gerçekleştirmekti.

19 Temmuz 1974 günü Makarios Londra’da yaptığı açıklamada bu hususu doğruladı.

Aziz dinleyenlerim,
Artık durmak zamanı değildi.

20 Temmuz 1974 yani bundan 39 sene önce Mutlu Barış Harekatı başlamış, Türk donanması harekattaki yerini almıştı. Türk komandoları Karaoğlanoğlu çıkarma plajında mayın temizleme işlerini tamamlamış, karaya çıkmış, Girne'ye, Lapta'ya ve Beşparmak Dağları eteklerine doğru yol alıyordu. Türk uçakları Rumların direnç noktalarını bombalıyordu. Karadaki ilerleyişin kesin stratejisi ise, sivil halkı korumaya yönelik, "Karşıdan ateş gelmedikçe ateş etmeyiniz," şeklinde idi. Türk askerinin savaş terbiyesi bu... "Türkleri barbar," ilan eden “Vahşi Batı utansın.
Rahmetlik Rauf Denktaş, sevincinden Ecevit’ten de önce saat 05.de Bayrak Radyo Televizyon’undan "Türk Silahlı kuvvetlerimiz çıkarma ve indirme harekatına başlamış bulunmaktadır. Gazamız mübarek olsun.... Anavatanımızla kucaklaşmanın mutluluğu içindeyiz," diyerek gözyaşlarını siliyordu.

Başbakan Ecevit ise harekatın nedenlerini Türkiye radyolarında saat 06.10'da açıklarken halen zihinlerde çakılıp kalmış olan sözleri şöyleydi.

Biz aslında savaş için değil; barış için yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Ada'ya gidiyoruz.

Ve Kıbrıs Türk’ünün umutları olmuş, “Bu gün Anavatan gelip onları kurtarmıştı.”

Aziz dinleyenlerim,
Sözlerimi yine Nur içinde yatsın, Rahmetlik Denktaş’ın son vasiyetinden bir cümle ile bitireceğim.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti bir evlat gibidir. Bu evladı yaşatmak, ona zarar vermeye çalışan herkese 'dur' demek, tüm Kıbrıslı Türklerin görevi olmalıdır.”

Burada onun huzurunda hep beraber o görevi yapıyoruz. Nur içinde yatsın. Denktaş Parkımız hayırlı olsun…

Hepinizi sevgi saygı ve hürmetlerimle selamlarım.


Hoşça kalınız
21 Temmuz 2013
Hüseyin LAPTALI

 
Üst