Devlete Kılıç Çekilmez

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
DEVLETE KILIÇ ÇEKİLMEZ...

“En keskin kılıç bile, kınını kesmez” diyen bir sözümüz vardır. Ve, burada devletimizi ‘kın’, halkı da ‘kılıç’ olarak alırsak; kendi güvenliğini ve çıkarlarını düşünebilen bir halkın, devletine kılıç çekmesi; kınını içten kesmesi; kısacası kendi ayağına kurşun sıkması söz konusu olamaz... Haliyle, düşman, eşkıya ve terörist haricinde, kimse devlete kılıç çekmez... Ve, devlete kılıç çekenler de, düşman, eşkıya ve terörist kadar suçlu ve kanun karşıtı sayılarak, yargı yoluyla, en ağır bir şekilde cezalandırılmalıdır.

Kanla, canla ve bin zorlukla kurulmuş devletimizin, dıştan veya içten gelen/gelecek tehlikelere karşı koruyan Anayasaları var... Halkın oylarıyla seçilerek kurulmuş; halkın sesine kulak verecek; iradesini ve isteklerini kale alacak... Sorunlarını çözüp refahını sağlayacak... Devletini koruyup yüceltecek Hükümeti var, Meclisi var... Kendisini, ülkede ve dışında temsil etmesi, haklarını koruması için seçtiği bir Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Bakanları ve Vekilleri var. Mahkemeleri, Yargı organları, kanunları var... Sınırları var, ordusu var, polisi var, bekçisi var... Makama gelirken verilmiş yemini, olmazsa olmazları, kırmızı çizgileri ve İlkeleri var... Demokrasisi var... Kısacası devlet, tüm kurum ve kuruluşlarıyla çalışan ve halkı bütünüyle bir arada tutan bir organdır... O’na kılıç çekilmez! Çünkü ne halk devletsiz, ne devlet halksız olur...


Ancak, çeşit mesnetsiz vesileler ve Batılı dürtüleriyle; hükümeti protesto eylemini aşarak; devlete ve devletin yasalarına karşı gelip, devleti yıkmak isteyenlerin; demokrasi arkasına saklanma hakları da olmamalı. Para, makam veya başka çıkarlar karşılığı satılmış... Kimliğini, dinini bile inkar etmiş... Tüm manevi değerlerini maddiyata teslim etmiş... Düşmanın işbirlikçiliğine, ispiyonculuğuna soyunmuş... Vatan millet kavramından soyutlanmış ve her bindiği arabanın düdüğünü çalan... Modası çoktan geçmiş, tarihe gömülmüş bir ideal ve, bu ideale ortak sandığı, ancak aslında ırkçı, faşist ve (ENOSİS) sevdalısı... Bize yıllarca kan kusturmuş EOKA hayranı Hristofyas’la birlik olup, bu ideali hortlatmaya çalışan...Bize soykırım uygulamış bir topluma şimdi dost, kardeş diyebilecek kadar geçmişini unutmuş... Kendisini ve yedi sülalesini de soykırımdan kurtarmış Mehmetçiğe düşman ağzıyla ‘işgalci’, ‘Atilla, Kıbrıs’tan Dışarı’ diyebilecek kadar nankörleşmiş, Rumlaşmış... Maaşlarını ödeyen, ve refahını, güvenliğini sağlayan... Bize karşılıksız milyonlarca dolar yardım yapan Anavatana ve Elçisine hakaretler yağdıran... Halkı, ‘hakları aranacak’ yalanıyla meydanlara dökerek; bu kalabalığı, birkaç çapulcuya açtırdıkları çirkin pankartlarla istismar ederek; dünyaya yalan mesajlar verdiren ve Anavatan kardeşlerimizi bize kırdırma yoluna giden soysuzlar... Ve, ‘Egemenlik, uğrunda ölünecek Leyla değildir’ diyerek, bizi Rum’a teslim etmek isteyenler... Dış ülkelerde yetiştirilmiş, Rum’la karma etkinlikler düzenleyerek, Türk değil ‘Kıbrıslı’ oldukları düzmecesiyle beyinleri yıkanmış; kendi ailesini ret edecek kadar mankurtlaştırılmış marjinal guruplar da var aramızda... İşte, kasıtlı olarak, miting, protesto veya başka vesilelerle meydanlarda yalan yaygara yapanlar; kını içinden kesmeğe ve devletimizi yıkmaya çalışan soysuzlardır. Ancak kendilerini artık ele vermiş bu işbirlikçiler, bizi ne Anavatanımızdan, ne kardeşlerimizden ayırmaya muvaffak olabileceklerdir. Ve, biz dik durdukça... Devletimiz bize, biz Devletimize sahip çıktıkça, bu emellerine asla ulaşamayacaklardır!!!
 
Üst