Devletin Dinamitlenmesi

Kamil Özkaloğlu

Onursal Üye
Katılım
6 Ara 2008
Mesajlar
359
Tepkime puanı
0
Puanları
0
DEVLETİN DİNAMİTLENMESİ

Cumhuriyet Meclisi’nin Bozer başkanlığında toplanan son genel kurulunda, Başkanlık Divanı’nın Brüksel’de yapılacak “Avrupa Parlamentosu toplantısına katılıma” ilişkin karar görüşüldü ve kabul edildi.

Toplantıya UBP Milletvekilli Hasan Taçoy ile CTP Milletvekilleri Özdil Nami ile Teberrüken Uluçay’ın yanı sıra Başbakanlık AB Koordinasyon Merkezi Sorumlusu Erhan Erçin katılıyor…

Önce “Avrupa Parlamentosu toplantısına katılma” cümlesinin ne ifade ettiği üzerinde duralım.

Avrupa Parlamentosu (AP): Avrupa Birliği'nin danışma ve yasama organı olarak faaliyet gösterir, üye ülkelerin parlamenterlerinden oluşuyor. İlk toplantısını 19 Mart 1958'de yapan AP, AB'ye katılacak tam üyeler, AB Komisyonu Başkanı ve komiserlerinin seçimi, AB bütçesinin belirlenmesi konularında son sözü söyleme hakkına sahip bulunuyor.

Açıkça anlaşılacağı gibi AP’na sadece AB’ye üye ülkelerin parlamenterleri katılma hakkına sahiptir. AP toplantılarına katılma demek; AB’ye üye bir ülkenin parlamenteri olmak, toplantılarda AB’ye üye ülkelerin parlamenterleri ile ayni sıraları paylaşmak, onlar gibi konuşma ve öneriler yapma ve oylamalara katılarak oy kullanma haklarına sahip olmak demektir.

KKTC AB’ye üye değil, Yüce meclisin gönderilmesine karar verdiği KKTC milletvekillerinin AP toplantılarında AB’ye üye ülkelerin parlamenterleri ile ayni sıraları paylaşmak, onlar gibi konuşma ve öneriler yapma ve oylamalara katılarak oy kullanma haklarına sahip değiller.

Hal böyle ikin bizim Yüce Meclisimizin “Avrupa Parlamentosu toplantısına katılma” derken murat ettiği nedir acaba? KKTC’nin varlığını, halkın egemenliğini, Kıbrıs Türklerinin self-determinasyon hakkını korumak için and içenlerin AP önünde boyun eğmelerinin nedeni ne olabilir ki?

AP toplantı salonlarında bir de dinleyici locaları var. Muhtemelen bizim milletvekillerimiz o localarda sessizce, uslu uslu otururlar ve sadece bakarlar ve dinlerler…

Diğer yandan AB’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hakkında düşündükleri nelerdir acaba?

Bunun yanıtını çok iyi biliyoruz…

AB ve herhangi bir AB oluşumu bugüne kadar KKTC yönetimi ile hiçbir şekilde doğrudan temas kurmamıştır.
Çünkü açıkça söylüyorlar,

KKTC’yi tanımıyorlar ve asla tanımayacağız diyorlar,

KKTC ve hatta Türk Bayraklarına asla tahammülleri yok,

KKTC Logosunun altında, yanında, çevresinde görünmekten cüzamdan kaçarcasına kaçıyorlar,

Hiçbir KKTC yetkilisine asla unvanları ile hitap etmiyorlar (Cumhurbaşkanı, Başbakan, Milletvekili v.b.),

Kıbrıs Türklerine biçtikleri bir tek gömlek vardır; bize, Rum çoğunluğun yönetiminde bir kabile olarak bakıyorlar…

Diğer yandan AB’nin düşük seviyede memurlarından oluşan bazı insanlar var ki ülkemde emsalsiz olarak adeta birer büyükelçi gibi haklara sahiptirler. Yüce Meclisimiz onlara dokunulmazlık hakkı tanımış, çalıştıkları binanın önüne (Lefkoşa’nın en güzide caddesinde) üzerinde “7 gün 24 saat park etmek, durmak, beklemek YASAKTIR” levhaları konulmuş.Emsalsiz olarak çünkü bizim Brüksel’deki temsilcilerimize ve binalarımıza ayni haklar tanınmıyor…

Ne kadar acıdır ki AB’nin ve tüm dünya ülkelerinin bu ve benzer tavırları sürdürme cüretini göstermelerinin tek nedeni onlarla ayni görüşte olan aramızdaki işbirlikçilerinin tavırları ve politikalarıdır.

Ne oluyor? Bizi AB’ye teslim mi etmişler?

Geçen gün, 8 yıldır geveledikleri 259 milyon euro’nun bir dilimciği ile yapılıp tamamlanmış Dikmen Çöplük projesinin açılışında da benzer bir AB rezaleti yaşadık.

Açılışta KKTC Bayrağı yoktu, Türk Bayrağı yoktu.

Ama AB bayrakları vardı, Konuşma kürsüsünün önünde AB logoları ve AB ismi vardı.

Ve o ortamda benim Başbakanım, Bakanlarım, Milletvekillerim, o çok yıldızlı mavi çaput altında AB logolu kürsü önünde konuştular, saygı duruşunda bulundular, 8. Sınıf AB memurları önünde adeta diz çöktüler…

Ben çok utandım, Halkım adına, Cumhuriyetim adına 134 yıllık mücadele adına, yüzlerce şehidim adına, katliam çukurlarında yatan yaşlılarım, savunmasız kadınlarım, bebeklerim adına utandım.

Bana en çok da dokunan ne oldu biliyor musunuz?

O ortama İlkokul çocuklarımı getirdiler, sırtlarına AB logolu gömlekler geçirmişler, AB Bayrakları önünde benim bayraklarıma saygısız, gözbebeğim gibi koruduğum devletimin logosuna ve varlığına saygısız AB’nin beş para etmez memurları önünde şarkılar söylettiler…

YAZIKLAR OLSUN demekten başka bir söz bulamıyorum...


Kamil Özkaloğlu
24 Kasım 2012
 
Üst