Din Eğitimi Etrafında Koparılan Fırtınalar !

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
DİN EĞİTİMİ ETRAFINDA KOPARILAN FIRTINALAR !

Ülkemizde giderek tırmandırılmak istenen din eğitimi tartışmalarının ne bilimsel ve nede akademik bir içeriğe sahip olmadığı görülüyor.

Okullarımızda din eğitimi yapılmasına şiddetle karşı çıkanlar; Türkiye “Kıbrıslı Türkleri daha çok Müslümanlaştırıp, daha çok Türkleştirmeğe çalışıyor” masalını ileri sürmektedirler.

Hatta bir adım daha giderek; “halkın sunnileştirme dayatması ile karşı karşıya bulunduğunu ve bu dayatmaların Kıbrıslı Türklerin kimliğini hedef aldığı” da iddialar arasında yer alıyor.

Bu propaganda ve yaygara ile yola çıkanlar kimlerdir? Önce ona bakmak lazım.

Görünen odur ki; “İslam dinini” ve “din eğitimini” şeytanlaştırmağa kalkanlar ve okullarımızda verilen din eğitimini öcü gibi göstermeye kalkanlar daha çok Marksist-Leninist öğretiden geçen materyalist yani “Tanrı tanımaz” çevrelerdir.

İşin ilginç yanı bu çevrelerin daha çok da iki öğretmen sendikası bünyesinde kümelenenler ve arkalarındaki siyasi güçler olmasıdır

Biz bu çevrelerin “istemezükcü” çığırtkanlıklarını iki nedene dayandırmaktayız.

Bunlardan birincisi; ifade ettiğim gibi bu söylem sahipleri daha çok materyalist felsefeyi bir yaşam tarzı haline getirenlerdir.

Bir diğer nedense; Kıbrıs Türk Halkı’nı kendi mili ve dini kimliğinden koparıp; ruhsuz, şuursuz, hiçbir milli ve manevi inancı olmayan bir topluluk haline getirip, Rum şövenizmi karşısındaki direncimizi kırmayı hedefleyen dış güç odaklarının, ülkemiz içindeki sistematik çalışmalarıdır.

“Okullarımızda din eğitimi gerekli midir” sorusunu bile tartışmak yersizdir. Çünkü din eğitimi Anayasamızın da gereğidir. Devlet; yurttaşlarına kendi gözetim ve denetiminde din eğitimi vermekle zorunludur.

Zaten din eğitimine gereksinim duyan insanlar; eğer velisi olduğu çocuklarına okullarda bu eğitim verilmezse, başka şekillerde bu eğitime ulaşma arayışına girerler.

Yaşayanlar bilir; İngiliz Sömürge Yönetimi döneminde bile Türk yerleşim yerlerindeki her okulun hemen yanında mutlaka bir de cami vardı. Ve öğrenciler, öğretmenlerinin gözetiminde Cuma namazlarına götürülürlerdi.

Unutmayalım ki; bu dönemde; Türk okulu ve camisi bulunmayan çak sayıda köyümüzde insanlarımız sadece kendi dilini değil, dinini de unutmuşlar ve sistematik bir şekilde papazlar tarafından Hristyanlaştırılmışlardı.

Bu olgu tarihi bir vakıadır.

Şimdi bakıyoruz da; halkımız içinde misyonerlik faaliyetleri almış başını gidiyor.

Özellikle sanal ortamlarda; gençlerimize çok çekci yöntemlerle sunumlar ve enjekteler yapılıyor.

Hemen tüm büyük yerleşim yerlerimizde gizli açık apartman kiliseleri oluşturulmuştur. Az da olsa; göğsüne haç kolyesi takan genç çocuklarımıza rastlarız.

Ben şahsen bir gencimize “niye bu haçı takıyorsun” diye sorduğumda “bu benim tercihim” yanıtını almıştım.

Hatta bir sergi açılışında; kurdeleyi kesecek makasın içinde bulunduğu tepsiyi tutan genç bir kızımızın göğsündeki haçı gören rahmetli Cumhurbaşkanımız Denktaş bu olaya çok içerlemiş ve “gençliğimiz nerelere götürülmek isteniyor” diye hayıflanmıştı! Bu olayı hiç unutamıyorum.

Her nedense; “İslamiyet”e; “dini eğitim”e ve ülkemizin ihtiyaç duyduğu aydın din adamlarının yetiştirilmesini amaçlayan kurumların açılmasına savaş açan kimi sendika ve siyasi partiler; ülkemizdeki misyonerlik faaliyetlerinden ve apartman kiliselerinden hiçbir rahatsızlık duymuyorlar.

Ben şahsen özellikle gençlerimize musallat olan Hristyan dinini aşağılayıcı misyonerlik faaliyetlerine bu çevrelerden hiçbir tepki görmedim.

Bunların bütün dertleri halkımızın manevi değer sistemini oluşturan dinimizin gençlerimize öğretilmesidir.

Bunlar bir de AB yanlısı olduklarını söylüyorlar.

Bir baksınlar bakalım; hangi AB ülkesinde, Fransa hariç okullarda din eğitimi verilmiyor.

Hatta uzağa girmeğe gerek yok. Her gün “volta attıkları” Güneydeki eğitim sistemine ve papaz okullarına biz göz atsınlar!

Ama yok! Bunların asıl amacı bizi kendi öz kimliğimizden koparıp önce “Kıbrıslılaştırmak” sonra da Rum’a yamalamaktır.

Ama yağma yok; Kıbrıs Türkü ne kadar Türk’se o kadar da Müslüman bir halktır. Aynı zamanda Atatürkçü; kuvay-ı milliyeci ve uygardır.

Köklerimiz olan Anadolu’daki milyonlarca soydaşımız gibi!
 
Üst