Dinde Ve Siyasette Tehlike Çanları Çalmaktadır !

Ayla Berkin

Onursal Üye
Katılım
13 Haz 2008
Mesajlar
386
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
Konum
Gazimagosa
Web sitesi
www.aylaberkin.com
DİNDE VE SİYASETTE TEHLİKE ÇANLARI ÇALMAKTADIR!

Nihayet bizde, Dini siyasete alet etmeye başladık. Mitinglerin yapamadığını korkarım ki bu yapacaktır. Çok tehlikeli sulara doğru açılmaktadır KKTC.

Dini konular her zaman için en hassas, en kırılgan konular olmuştur devletler bazında. İnsanlık tarihine bakıldığında da en karanlık çağların, dinin yozlaştırıldığı, insanları cezalandırma arcı haline geldiği dönemlerdir.

Orta çağda cadı avına çıkılmış, engizisyon mahkemeleri kurulmuş insanlar diri diri yakılmıştır. Bunun nedeni de Kilisenin aşırı baskısının hükümet yetkilerinin önüne geçmesi olmuştur. Avrupa’nın Orta doğuyu egemenliği altına almak için başlattığı ve adına Haçlı seferleri adını verdiği savaşlarda yine din kökenlidir. Tüm bunları yaşadık ve hala da yaşamaya devam ediyoruz.

Bugün de bu dini savaşları ekonomik sahiplenmeyle harmanlayarak İslam alemi ile Hıristiyan alemi karşı karşıya getirilmektedir.

Dinler arası diyalog diyerek başlatılan, aslında Hıristiyanlığın propagandası yapılan çalışmalar olsun! Ülkelere sözde demokrasi getirmek için yapılan savaşlar olsun hep altında Hıristiyanlığın, İslam dinine üstünlüğünün ispatı konusu yatmaktadır.

Arap ülkelerinde ABD’nin ve AB’nin kısacası Haçlıların bu denli etkili olmasının sebebi de Arapların hala cahiliye devrinin etkisinden kurtulamamış olmasıdır. Dinle devlet işlerini ayırt edememeleri, laik düzeni benimseyememeleri ve insan haklarına İslam’ın verdiği değeri verememeleri sebep olmuştur. Orta doğuda bitmek bilmeyen bu savaşların sebebi de budur.

Bu gün Türkiye ve KKTC’de aynı sorunla karşı karşıyadır. Fakat Arap halklarıyla aramızda bir fark var. Her şeye rağmen bizler Laik düzeni benimsemiş, bunu kendimize şiar edinmiş uluslarız. Atatürk İlke ve devrimlerinin gereğini yapan, yapmaya da devam eden milletleriz.

Fakat zaman zaman bizim de aramızda bu hassas konuyu ortaya atıp birliğimizi en hassas olduğumuz yerden yıkmaya çalışanlarda vardır. Örneğin bu KKTC’de tartışma konusu olan İmam Hatip liseleri veya Üniversitesi konusu gibi. Bu gün masum bir şekilde başlayan bu konu, ilerde KKTC halkı arasında bir kutuplaşma bir insan hakları ihlali olarak karşımıza çıkacaktır. Bu konudan gocunanlar olduğu kadar, memnun kalanlarda var. Asıl mühim olan, KKTC’nin bu oluşuma gerçekten ihtiyacı var mı? Dini eğitim ülkemizde gerçekten gerekli midir? Kıbrıs’ta din korkusu var mıdır? Bunlara cevap verebilmeliyiz.

Sade vatandaş gözüyle bu konulara bakarsak hepsinin cevabı evettir. Çünkü dinimize bağlı bir toplumuz ve bunun gereklerini de yerine getirme sorumluluğumuz var.

Din İşleri Başkanı Doç. Dr. Talip Atalay’ın da belirttiği gibi; KKTC’de din konusunda korkular vardır. Toplumun; hurafelerin, aşırılığın etkisinde kalmasının kendisinin de korkuları arasında bulunduğunu söylemektedir.

O zaman toplumu bu hurafelerin ve dini istismar edenlerin ellerinden kurtarmak için, mutlaka Eğitimli din adamlarına ihtiyacımız vardır. Bunun içinse bir okul kaçınılmazdır. Milli Eğitimin denetiminde diğer okullarımızın yetkileriyle donatılmış bir okulda yetişen gençlerimizin de tarikat ve hurafelerin eline düşmesini engellemeden, dinimizi siyasete alet etmeden yaşama imkanı buluruz. Fakat bunu yaparken de aşırıya kaçmamak, Devlet okulları yasasının dışına çıkmamak, bu okulun özelleştirilmesine de izin vermemek şartıyla açılacak bir İmam Hatip lisesinin ülkemizde bir kargaşaya yol açmayacağı kanaatindeyim. Apartman Kiliselerinin çoğaldığı, gençlerimizin ikili etkinlikler adı altında milli ve manevi değerlerinden uzaklaştırıldığı, Tarih kitaplarımızda, açıktan açığa Hıristiyanlık propagandası yapıldığı bir dönemde bizim de dinimize gereken değeri vermemiz gerekmektedir.

Mustafa Kemal Atatürk şu sözüyle dinimizin değerini bir kez daha belirtmiştir: “Bizim dinimiz en mâkul ve en tabiî bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabiî olması için akla, Fenne, ilme ve mantığa uyması lâzımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur”.

Bu sözden de anlaşıldığı gibi dinimizi fen ve ilim ışığında öğrenmemiz gerekmektedir. Ne haçlıların, ne de hurafelerin etkisinde kalmadan İslam dinini öğrenmek ve öğretmek lazımdır ki, maddi olarak bizi çökertmeye çalışanların karşısında manevi olarak çöküntüye uğramadan devletimize sahip çıkabilelim. Manevi zenginlik, maddi zenginliğin de temelidir.


Ayla Berkin
22.05.2011

 

Beysam42

Dost Üyeler
Katılım
24 May 2009
Mesajlar
42
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Dinde Ve Siyasette Tehlike Çanları Çalmaktadır !

Ayla Hanım! Dindara tebelleş olmuş dincilik belası var oldukça
Dincilik zihniyeti taşıyan kişi, dini kullanılarak yaptığı kâfirlik, Tanrı yolundan insanları bıktırmaktadır ve vazgeçirmektedir. Zulme karşı bir çare olması düşünülen İslam dini ve değerlerini erozyona uğratarak dindara zulmeder hastalık haline getirenlere uygun şöyle bir tespit yapar Blaise Pascal: “İnsan dinsel inançlara sığınmadıkça, kötülüğü büyük bir zevkle ve acımasızca asla yapamaz” der. Yani şöyle bir tespit; dincilik yapan, din adına insanları kucaklayacak bir genişliğe sahip değildir. Ancak dindarın, dindarlık alanlarının daraltılmasına ve nefes alamaz duruma sokulmasına net bir biçimde sebebiyet verir.

Ülkemizde dincinin melunluğu bünyeyi sarmış şifa bulmaz bir kangren gibidir...
Dincilik mesleğini sanat edinenler, İslami kılık kıyafetle giyinmeyi sanat haline getirenler, kılık kıyafetin içinde kendini Müslüman yaptığı için değil, Müslümanları aldatıp sömür kisvesi için öyle giyinir. Olduğu gibi görünmek maksatlı değil, dindarı etkisi altına almak, daha fazla kendisine inanmasını ve daha fazla sömürmesi içindir. Yani, dinci şer ve riya batağındadır, dindarı da yanına batağa çekip kirletmek istemesindendir.

Dincilik öyle hal aldı ki, insan bünyesine ve vicdanlara batmış acı veren kızılcık dikeni gibidir. Allah adını kullanarak, insanın geniş yolunu dar eden, içinden çıkılmaz şerre çeviren bir melundur. Allah için, insanlara yararlı işlerle uğraşan dindarları hiç sevmez, onlara hayatı çekilmez kılan dinci zahmeti, her türlü melunlukları bela yapar.

Pakistanlı din bilgin Muhammed İkbal (ölümü 1938) dinci için: “Dünyayı değil, cehennemi bile berbat edebilecek bir yaratık olduğunu” söyler. Cehennemi bile çekilmez kılabilecek olan dinci, Kur-an’ı referans göstermekten hoşlanmaz, şeyhleri, efendileri, sahtekâr tarikat liderlerini ve cemaat liderlerinin hurafelerle dolu saçma sapan sözleri din diye gösterir.

Nurettin Topçu (ölümü 1975) yine dinci hakkında: “Gözlerinde kin, riya ve para akan habis tip, Allah’ın dininin kara tarihi ateistler falan değil, işte bu habis tiplerdir” der. İşte böyle bir habis olan dinci, yediğinin içtiğinin nerden geldiğine bakmaz. Oturup sofrasına besmele çeker, yediğinin haram-helal olması önem taşımaz. Sofraya otururken çektiği besmeleyle Müslüman olmasına yeterli olduğunu sanır. Şeytanla yan yana yaşar...

Yani demem o ki; her geçen gün dinciliğin tahakkümü altındayız. Şeytanı besmele çekerek defedebiliriz de dinciyi neyle defdebileceğiz ki? Yanıtı: Akıl...
 

Ayla Berkin

Onursal Üye
Katılım
13 Haz 2008
Mesajlar
386
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
Konum
Gazimagosa
Web sitesi
www.aylaberkin.com
Cevap: Dinde Ve Siyasette Tehlike Çanları Çalmaktadır !

Çok haklısınız Beysam42;
işte bende onun için diyorum ki dinimizi doğru kaynaklardan, merkezlerden öğrenmeliyiz ve de öğretmeliyiz. aksi takdir de o dincilerin tuzaklarına düşmek kaçınılmaz olacaktır. Dinden korkmak yerine, dinimizi sevmeliyiz. Dinimizi sevmenin de onu anlamakla olduğunu bilmeliyiz. Elhamdülillah Müslümanım demekle Müslüman olunmadığını bilmeliyiz. Eğer bunu kalbimizle de tasdik etmiyorsak, kurallarını bilmiyorsak, İnsan haklarını çiğniyor sak, zulüm ediyorsak, dilde Müslüman olmaktan öteye gidemediğimizi de bilelim.
Her şeyde olduğu gibi dinde de eğitim şart diyorum.
 

kocagz

New member
Katılım
28 Nis 2011
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Dinde Ve Siyasette Tehlike Çanları Çalmaktadır !

RAKA
1-Özü,sözü,kanı,Militan
2-Evren kitabı; devrimci şuurla yoğrulmak ister.
3-Onlar bir başka isyana ve daha sonralardaki devrimlere koşanlardır.
4-Onlarki gördüğü şerefsizliğe,haysiyetsizliğe kayıtsız kalamayanlardır.
5-Bunlar sonsuzdan gelen demlerini militan devrimcilikle adım adım eylemlerle arındıranlardır.
6-Kapitalistlerden;para için namussuzluk,yalakalık peşinde koşanlardan iğrenen militan yoldaş.
7-Allah,allah diye seni de kandırıp sümsük,yavsu düzenlerine amele,çark,kızak köpeği yapmak isterler.
8-Militan militanı eylemde tanır.

9-Devrimcinin öz derinliğe ulaşması ancak yalnızlık sancılarının şuursal ve fikirsel bazda bir kapta eritilmesiyle olur.

10-Onlar seni dine,imana,namaza,oruca yani kapital prangalara alıştırırlar.

11-Sana sabırı,şefkati,hürmeti nasihat ederler.Kendileri bir köşe başı tuttularmı seni de tanımazlar.

12-Çünkü kendileride başkalarından aynı kazıkları yedikleri için acısını böyle hafifletirler.

13-Örnek imanlı,abdestli,namazlı propagandalarını her tarafta empoze ederler.

14-Onlar,dinci sapıklar,sana melek numarası çekerek seni fikir ve düşünce papağanları yapmaya çalışırlar.

15-Militanın isyan,devrimci eylem yollarını sadece biryerleri yıkıp yakma olarak gösterirler ki böylece esas korktukları şeyleri düşündürtmemeye çalışırlar.

16-Seni asgari köleleri yapmak,fabrikalarında,atölyelerinde anarşinin,hak arayışlarının önüne geçmek,yumuşatmak için ezanlar,ayetler,dinler uydururlar.

17-Allahtan kork,şirk koşma,köleliğe alış daha büyük kapital edersin belki umutları verirler.

18-Şeyhler,şıhlar,nur yüzlü ağalar,iyi giyimli iş adamları senin alınterini sömürerek elde ettikleri servetlerin birde konferanslarını verirler.

19-Gökteki yağmuru,yerdeki otu dahi sana işletme paketlerinde pazarlarlar.

20-Kapitalleri artan parabolleri görürsün.Arabaları,villaları hatta çimleri bile ameleye,işçiye,garibana yasaktır.Canı çıksa da ezilenin oralara girmesi dinen yasaktır.Sen de cennette olacan daha ne istiyon diye aralarında şakalaşırlar.

21-Seni uyuşturmakla kalmazlar,çocuklarını da inek programlama ve kalifiye sistem yosmaları yetiştirme okullarında sanki çok büyük yerlere geleceklermiş gibi tütsülerler.

22-Nasırlı,gamlı,kederli ellerle üretirsin,alınteri diye didinirsin alacağın üç beş kuruşa da vergi koyarlar bir de bakın milletin efendileri geliyor diye dalga geçerler.

23-Peygamberlerine dokuz karıyla bu şehvetle nasıl uhuvetli olunur diye sorsan.Yavrum onlara babalık yapıyordu.Ulan alemdeki tek baba o muydu,garibanın parası yetmiyor evlenemiyor desen.Artık o sonuncuydu derler,yersen.

24-Mallarını,karılarını,arabalarını isyandan,şeref militanlarından korumak için bir de cehennem uydururlar.

25-Öyle artistlerdirki bazı durumlarda kendilerini allah da sanırlar.Aslında bunların temelinde derin kıç korkuları vardır.
26-Seni kobay olarak,deney faresi olarak kullanırlar.Parasızlıktan böbreğini sattırırlar çünkü sen yedek parçasın işleri bittimi atılacak paçavrasın.
27-Daha ne kadar uyuyacaksın anlamadığın karar veremediğin asgari ücretinin yokluğu mu?
28-Yoksa nefesini,kanını,beynini çalıştıranlar da onlar mı? Birilerini bekleme tek başına neler yapmaz insan.Gir camilerine bağır.Koy hareketini arabalarının önünde,geçerken zengin sokaktan çek hareketini yaşayamasın namussuzlar.
29-Kendini yokla esasen sen onlar gibi olmak istemiyorsun.Sen şanlı ve sonsuz bir davanın militanı olmak istiyorsun.
30-Sinsi ve derinden konuş geçerken yanından burjuva fahişesi.Sal fısıltıyı yanındaki kodoşa yaşayamasın erisin ipne.
 

kocagz

New member
Katılım
28 Nis 2011
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Dinde Ve Siyasette Tehlike Çanları Çalmaktadır !

SOSYALİST ŞEREFLİ DAMLA

Sosyalist yumruk haksızlığa kalkan ilk kıvılcımdır.Sosyalist ,varlığını sonsuz düşünce ikliminde beyin kılcallarında keşfeder.İnsanlığın ne olduğunu birilerinden yada gökten beklemez.Bizzat kendi şuursal savaşında nef...siyle,menfaatleriyle giriştiği buudsuz,evrensel çarpışmalarında idrak eder.Kendi ulaştığı noktayı yeterli bulmaz.Sosyalist, bir fikirsel devrimden sonra eylem bilincine erer.O'nun için cennet; tanrıların yada Allahın dahi ulaşamayacağı haksızlığa karşı vereceği savaş meydanlarıdır.Seçime zorlanır her insan her varlık ;ama kazananlar hep haksızlık karşısında susmayan devrimci militan olacaktır.Hediye beklemeyecek,maddiliği aşmış olarak önder olacak ve sonsuz erdem,haysiyet,şeref,onur ve eylem aşkıyla tanrıya dahi ders verecek.Seveni belki olmayacak,aşağılanacak,kemikleri kırılacak belkide bedeni delik deşik edilecek;ama O evrende bıraktığı ve sonsuzluğa ders niteliğindeki katıksız,saf,tertemiz eylem,devrim anılarıyla muhammedleri,isaları,havarileri dahi çileden çıkaracak.

Devrimci'nin dostu,seveni olmayabilir.Çünkü O kimsenin cesaret edemeyeceği bir şuur sahibidir.Bir viranede doğmuş,itilmiş,kakılmış,hor görülmüş ve belkide topal,kör,şaşı doğmuş arkasından gülünmüş ve devrime gönülden bağlanmış ey şerefli yoldaş senin yerin burjuva boklarının,sistem yavşaklarının yanı değil.Görmüyormusun herbiri her geçen gün bu kanalizasyonda daha da boklaşmakta.Senin şerefli onurlu mücadelenin mutluluğuna acaba hangi din afyoncusu varabilmiştir.Bu sistemde ancak bu lağıma yakışan bok böcekleriyle,yavşak dalkavuk;insanlığını,onurunu bir hiçe satmış olanlarla,dinci sapıklar yaşayabilir.Bizim mücadelemiz evrenseldir.Bizim mücadelemiz insanlık onurunu yüceltme ve sahip olduğu sınırsız gücünü keşfettirme mücadelesidir.

Vuruluruz,yinede çoğalırız.
Düşeriz bir daha kalkarız.
Eğilmeyiz şerefsizliğe
Yılmayız menfaat rüzgarından
Saçarız sonsuzluk tohumlarını
Eylem ateşiyle,erdemiyle
Devrim sarhoşluğu sarar bedenimi
 

Türkiye Sevdalısı

Dost Üyeler
Katılım
26 Eki 2010
Mesajlar
190
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrının emanet verdiği bedende
Cevap: Dinde Ve Siyasette Tehlike Çanları Çalmaktadır !

Hangi din olursa olsun inananlarına eğer doğru anlatılıyorsa onun gözlerini kör etmez, beyninin içini boşaltmaz, bilakis o insanı olgunlaştırır, akıl gözüyle daha insancıl duygularla bakmasını sağlar ?

Ne yazık ki günümüzde din kullanılarak insanların beyninin içi boşaltılmakta, uyuşturulmakta ve böylece kendilerine itaat eden köleler haline getirilmektedir.

Din tacirleri aslı astarı olmayan hadislerle ayetleri yorumlamaya çalışmaktadırlar. Bu hadisleri, bizlere küçükken anlatılan binbir gece masalları gibi süsleyerek insanları adeta mışıl mışıl uyuturlar. Bu uyku öyle bir derin bir uykudur ki, artık din taciri hipnozcu bile parmaklarını şıklatsa uyanamazlar. Derin uykuya dalanın artık ne kulağı duyar, ne gözleri görür.

Diğer taraftan bu uykuya dalanı gören farklı görüşteki, inançtaki kişi de uykudakinin dinini sanki gerçek dinmiş gibi algılar ve uyuyanın dini hakkında demediğini bırakmaz. Eleştiri de eleştirir. Çünkü o da dinden bihaberdir. Onu da din karşıtları "işte din bu diyerek" uyutmuştur.

Din konusu gündeme geldiğinde herkes masaya oturma taraftarıdır. Masaya ilgili ilgisiz bir sürü kişi oturur. Konuşurlar da konuşurlar. Masada herkes söyleyeceğini söyler. Söylenmesi gereken her söz söylenir, ama her ne hikmetse ortada tek bir sonuç yoktur. Herkes masadan mutlu ve huzurlu bir şekilde ayrılır. Zannederler ki milleti aydınlattık. Keşke hep böyle toplansak da onu, şunu, bunu tekrar benzetsem derler. Ama milletin kafasını daha da karıştırdıklarını bilmezler.

Sadece hadislerle Kuran-ı Kerim anlatılmaya çalışılırsa insanlar köleleşebilir.

Ayetlerin inişine neden olan olayların ne olduğu doğru anlatılırsa işte o zaman insanlar özgürleşebilir.

Aksi takdirde din tacirleri tarafından insanları köleleşme her devirde devam edecektir.
 

technogod

New member
Katılım
12 Mar 2009
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Dinde Ve Siyasette Tehlike Çanları Çalmaktadır !

Dinci : Din alıp satan çıkarlarına alet eden.
Dindar : Dinine bağlı
Kafir : Gerçekleri gizleyen. Allahın emir ve yasaklarını gizleyen.
Sufi : Siyasetle işi olmayan S.a.v. yetiştirdiği seçkin dindarlar.
Tarikat : Yol manasında, Allahın yolunda ilerlemek için birliktelik.
Münafık : Kalben inanmadığı, Müslüman olmadığı halde, müslümanları aldatmak için müslüman görünen kimselere münafık denir. Münafıklığın bazı alametleri vardır. Bu alametlerin biri bir kimsede bulunsa, o kimseye münafık denmez, onda münafıklık alametleri var denir. Mesela yalan söylemek münafıklık alametidir. Bir kimse, yalan söylese münafık olmaz. Münafıkların işlediği bir işi işlemiş olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Münafığın üç alameti vardır: Yalan söyler, sözünde durmaz ve emanete hıyanet eder.)

Yani, bence sövüp sayılan kişiler bunlardır.
Gerçek dindarla münafıkları karıştırılmasın. Namaz kılana, oruç tutana münafık denmesin. Kimse dine sövüp sayıp, İslamı baltalamaya çalışıp ta elhamdulillah müslümanım demesin.
Müslümanlık Allah'a teslimiyettir, itaattir.
Kuranla Namazla işi olmayıp ta gerçek müslümanlara hakaret edenler, kendilerinin asıl müslüman olduklarını zannediyorlar ise kendilerine böyle düşündürtenin şeytan olduğunu bilsinler.
Dinimiz ilk başta Kuran'dan sonra hadislerden en iyi biçimde öğrenilebilir.
S.a.v. kendisinin vefatından sonra inananların ne yapması gerektiğini veda hutbesinde bildirmiştir. Merak eden bakar.

Cahil her şeyi yapabilir, güdülebilir de. Bu yüzden dinimizde ilim farzdır.

Rektör (kilise papazı) Dekan (Baş papaz) manalarına gelmektedir.
İslamda profesör, doçent vs kavramlar, makamlar yoktur.

Laiklik : "Bir konuda, Allahın hükümleri varsa bile ona uymayıp, insanların kendilerinin hüküm koymasıdır." şeklinde bir tanım sizce nasıl olur ?

Saygılar,
 
Üst