Dipten Gelen Dalgalar

Buna ‘halkın uyanışı’, ‘halkın kendine dönüşü’ yada ‘kendi kaderine yeniden elkoyuşu’ da diyebilirsiniz ama biz, halktaki hareketlenmeye ‘dipten gelen dalgalar’ yorumunu yapmayı daha uygun bulduk..

Evet; hissedilir ve gözle görülür bir şekilde, Kıbrıs Türk Halkı kendi değerlerini, kendi devletini adeta yeniden keşfediyor. Etrafında örülmek istenen tuzakların farkında oldukça, hakkında çizilen senaryolarla nereye götürülmek istendiğini hissettikçe, elinden alınmak istenenlere kıskınçlıkla sahip çıkıyor. Bunu siyasi duruş olarak da bir şekilde ifade ediyor.

UBP etrafında oluşan yeni toparlanmayı çeşitli şekillerde yorumlayanlar var. CTP iktidarının başarısızlığına bağlayanlar var. Kuşkusuz bir hareketi, bir yükselmeyi tek bir nedene bağlayarak izah edemezsiniz. Ancak nedenler arasında öyle bir etken var ki işte o; en belirleyici olanı olur.

UBP yıllar süren iktidar döneminde inkar edilemez pek çok başarılara imza atmış bir siyasi parti. Mevcuda dair, CTP’nin ‘taş taş üstüne koyma’ adına devleti daha köklü ve daha kurumsal konuma getirecek herhangi bir icraatı, bir reformu olmadığına göre, gelişme ve çağdaşlaşma adına bugün varolan ne varsa herşeyin UBP kadrolarının damgasını taşıdığı gerçeği ortaya çıkar. Peki UBP’nin ve yeniden yüksek bir oy oranı ile Genel Başkanlığa seçilen Sn. Eroğlu’nun hiç yanlışı, hatası, eksiği yada yapamadığı, tamamlayamadığı hizmetler yokmudur? Elbette vardır. Ancak tarafsız olma adına, yada her neyse, çekememezlik, kıskançlık ve/veya siyasi rekabet adına UBP’yi ve Sn. Eroğlu’nu elinizde bir fırça ‘kara boyayla boyamağa’ kalkarsanız, işte bu kamu oyu indinde tutmaz. Kimilerinin tabiriyle ‘bu halk gonnara yemez.’ Gerçeklerse hiç değiştirilmez...

Gerçek olan şudur ki; devleti kuran felsefe ve devleti kurumlaştırıp gelişmesi için emek veren kadrolar hep UBP kaynaklı olmuştur. Peki ya; 5 yıldır, iktidarı elinden bulunduran CTP, uzak geçmişini bırakalım, en azından 25 yıllık dönemde, bozguculuktan, yıkıcı muhalefetten ve devlet, dava karşıtlığından ülkeyi yötenleri; tam bir sadakatsızlıkla Ruma ve dış dünyaya jurnallamanın ötesinde başka ne yapmıştır? Önemli olan da bunun yanıtını vermek ve bu gözle aynaya bakabilmektir.

Şimdi bakıyoruz da; eline kalemini alan malum kişiler, malum siyasi ağızlar, UBP’ye saldırıyorlar. Eroğlu düşmanlığı çizgisinde adeta ittifak kurmuşlar, demokrasi şarlatanlığı yapıyorlar. UBP’nin yeniden bölüneceği ve yeni istifaların olacağı kehanetinde bulunuyorlar. Daha doğrusu tırnak kaşıyorlar ve arzu ettiklerini olacakmış gibi göstermeğe, kanıksatmaya çalışıyorlar.

Oysa sormak lazım: Demokratik hassasiyet kim siz kimsiniz diye.. ULUSAL BİRLİK PARTİSİ, çağdaş ölçekte geçerli vede kendi işleyişi içinde sağlam temellere oturmuş demokratik mekanizmalarını çalıştırarak, kamu oyunun gözü önünde kurultayını tüm çomak sokuculara rağmen başarıyla yapmış..Kurultay, yoğun bir katılımla, sandıklara yansıyan %93 gibi yüksek bir irade ile temsilcilerini seçmiş. O halde size ne oluyor? Bu kadar demokratsanız ve demokratik değerlere bağlıysanız, bu ülkede bizzat CTP eliyle demokrasi ve milli irade ‘kan revan’ içinde bırakılırken neredeydiniz? ‘İrade özürlü’ bir hükümetin hala bu ülkeyi yönetmesinden neden rahatsızlık duymuyorsunuz? Kıbrıs konusunda akıl almaz rehavet ve gaflet içindeki CTP’nin ekonomik ve sosyal alanda ülkeyi yaşanmaz hale getirmesi, bunca yıkım ve partizanlık, bunca devlet karşıtlığı sizi hiç mi rahatsız etmiyor?

Anlaşılan sizin rahatsızlığınız, dipten gelen halk uyanışının, o kendine özgü ‘dip dalga’nın siyasi olarak kendisini UBP de ifade etmesidir! Birde kişisel hesaplaşmalar ve çekememezliklerse işin cabası!

bir siyasetçi değil, vatandaş gözüyle (kalemler onu yazar bunu yazar, önemli olan Kıbrıs Halkının ne düşündüğüdür) bana göre bırakın UBP'nin bölüneceği hayallerini, birçok siyasi parti UBP çatısı altında birleşecektir diye düşünüyorum.. Vatan Sevdasından sapmadığı sürece şu anda Kıbrıs Vatandaşının ve Toprağının hakkını koruyabilecek deneyimli tek siyasi parti Sn. Eroğlu başkanlığındaki UBP olarak gözüküyor.

Halkımız 5 yıl önce aldığı sözleri ve şu an yaşadıklarını inşallah unutmazlar.Çok gayret ve çaba sarfettiler bu günleri yaşamamak için maalesef korktukları başlarına geldi. İnşallah bir daha yaşamazlar. (Kırmızı koltuğa oturan geçmişini unutuyor, verdiği sözleri Meydanda bırakıp halkı nasıl ezeceğinin planını yapar. Halkın haketmediği yaşamı istese de istemese de bize yaşattırılırlar. Sadece hazmedemediğim verdikleri sözleri hepsini yapmasını beklemezdim fakat en azından halen daha kulaklarımızdan silinmeyen STATÜKO'u kendileri uygulamasaydı. ( Bilirmisiniz gerçekten halkımız çok sabırlıdır. Bu kadar uygulanan zulme hep boyun eğiyorlar.Hiç haketmediler.) İnşallah kim kazanırsa kazansın biraz olsun halkı düşünür.