Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya Chrome kullanmalısınız.
DÜNYA NEREYE GİDİYOR BİZ NE DURUMDAYIZ???
Amerika da başlayan ekonomik yangını söndürme için çareler aranırken; Avrupa Birliğinin çoğu ülkesi; kendi yapısal sorunlarının da etkisiyle ekonomik yangınla adeta baş etmekte zorlanıyor
Bugün artık AB imajı dünya kamuoyunda önemli bir itibar kaybına uğradı. Avrupa daha önce böylesi bir ekonomik krizi bu denli derin yaşadı mı bilmiyorum. Ancak halen yaşadığı ekonomik krizden nasıl çıkacağı, ekonomileri batma noktasına gelen, iflasın eşiğindeki kimi AB ülkelerinin nasıl kurtarılacağı merak konusu olmaya devam ediyor.
AB’ye üye ülkelerin halklarının çoğu; ülkelerinin AB’ye girmesinden bin pişman. Romanya, Bulgaristan ve diğer küçük fakir ülkelerin bütün kaynakları neredeyse Alman ve Fransız şirketlerinin eline geçti. Bu ülkelerde işsizlik diz boyu. Aslında AB genelinde işsizlik oranları her geçen gün yükseliyor. Çünkü; durumu nispeten iyi olan ülkeler bile ekonomilerini planladıkları oranda büyütemiyorlar. Ekonomi büyümeyince de haliyle istihdam da zorlaşıyor.
İşin en ilginç yanı Güney Kıbrıs dahil; Alamanya; Fransa; Hollanda; Avusturya; İngiltere gibi AB ülkeleri ekonomilerini AB dışındaki fakir ülkelerden gelen daha ucuz iş gücü ile yürütmeyi ve böylece üretim maliyetlerini düşürmeyi tercih ediyorlar. Bu da hem kendi vatandaşlarının işsizliğe mahkum edilmesine hem de yabacı düşmanlığının ırkçılık düzeyinde yükselmesine neden oluyor.
Dikkat edilecek olursa; güya ulus devlete son vermeyi hedefleyen AB ülkelerinin çoğunda hem yabancı düşmanlığı her geçen gün artıyor, hem de ırkçı partiler güç kazanıyor.
Bu gün AB ülkeleri sadece ekonomik krizle değil; yabancı iş gücünün yarattığı sosyal ve kültürel problemlerle, hırsızlık, gasp, cinayet, uyuşturucu satışı ve kullanımı, ile şiddetin her türünde gözlenen astronomik artışların AB’yi güvenlik ve huzur açısından nereye taşıyacağını da kestirmek oldukça güç.
Öte yandan, Arap ülkelerinde yaşanmakta olan kargaşanın bu ülkelerin siyasi ve ekonomik yapılanmalarını ne şekilde etkileyeceği, bu ülkelerde yeni rejimlerin hangi değerler üzerinde yükseleceği de meçhul.
Rusya Federasyonu’nun durumu ise sanılanın aksine hiç de iyiye gitmiyor. Komünist rejimler güya çöktü ancak bu sadece lafta kalıyor. Totaliter yapı, yolsuzluk ve rüşvet, gelir dengesizlikleri eninde sonunda bu ülkede de mutlaka sosyal ve siyasal patlamalara neden olacağını tahmin etmek bir kehanet olmasa gerek.
Halihazırda; dünyada yükselen ülkeler; Komünist Çin; Japonya ve Türkiye görünüyor. Özellikle Türkiye; her yönden tam bir değişim, dönüşüm ve büyüme eğilimi sergiliyor. O nedenle de; hem çevre ülkelerinde hatta AB’de örnek alınıyor, çevresindeki ülkelerde ve mazlum halklar üzerinde derin olumlu etkiler yaratıyor.
Adeta Türkiye; tarihteki eski güç ve kudretine yeniden kavuşuyor.
Uzatmayalım; peki biz ne yapıyoruz ve nereye gidiyoruz? Küçük hesapları, çekişme ve gereksiz kavgaları ve kimi çevrelerin emperyalizmin ve Rum’un düdüğünü ötürmekten vazgeçip; kendi kendimize çeki düzen veriyor muyuz? Hakikaten, siyasi manzaramıza baktığımızda; birbirimizde açık arama, belden aşağı siyaset yapma, dedi-kodu üretme, kısa yoldan köşe dönme gibi yoz siyasi alışkanlıklar dışında yeni nesillere sosyal anlamda, kültürel anlamda; ekonomik anlamda ne bırakıyoruz?
Şu küçücük toplumda neden sorunlar çözümsüzlüğünü korurken, her gün mevcut sorunlara yenileri ekleniyor? Ve neden herkes her şeyle ilgilenirken, kendi asli görevlerini ihmal ediyor?
Birilerinin gelip bizi düzelteceğini mi sanıyoruz? Birleşik Kıbrıs kurulup sorunların kendiliğinden sona ereceği bir mucizeye mi inanıyoruz? Yoksa; tükenmekte olan AB’nin kurtarıcılığını mı bekliyoruz?
Beyler kendi kendimizi yöneteceksek; önce hep beraber aynadaki yüzümüzle yüzleşmemiz gerekmez mi? Tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu bu adada, kendimiz olarak yaşam sürdürmemizin başka da yolu var mı acaba?
İlla ki; örnek arıyorsak işte; yükselen değer Anavatan Türkiye! Daha ne istiyoruz başımızın belasını mı?????