II - Kimlik sorma
1) Önleme Amaçlı Kimlik Sorma Yetkisi: Polisin kimlik sorma yetkisi 1980 yılında 2260 sayılı kanunla kabul edilmiştir (3). İlgili kimliğini göstermezse, üstünün aranması gerekir. Bu takdirde o konudaki usul kurallarına uyulması gerekecektir.
Mevcut bir tehlikenin uzaklaştırılması (veya bir suçun aydınlatılması) amacıyla polis bir kişiye kimlik sormak yetkisine sahiptir. Diğer taraftan, somut olaylar bir yerde suç işlemeye hazırlanıldığını, suçun işlendiğini veya kararlaştırıldığını ortaya koyarsa, polis orada bulunan kişilerin kimliklerini tesbit edebilir. Toplum bakımından önemli bir tesis, resmî bir bina veya tehlike içinde olan bir başka obje söz konusu olup da, bu tesise, binaya veya objeye karşı suç işlenebileceğini gösteren somut olaylar mevcut ise, polis binanın içinde veya yakınlarında bulunan kimselerin kimliklerini sorabilir. Netekim, PVSK m. 4/A, polise suç işlenmesini önlemek amacıyla, kimlik sormak yetkisi vermiştir.
2) Adlî görev ile kimlik sorma: Polis Vazife ve Salâhiyetleri Kanununa göre, polis (suç işlenmesini önlemek veya) işlenmiş suçların faillerini ele geçirmek için kişilere kimlik sorabilir. Ancak, kendisinin polis olduğunu belirleyen belgeyi göstermesi şarttır. Böyle bir istek karşısında, herkes kimlik belgesi göstererek, kimliğini belirlemek zorundadır.
Polisin, kimliğini belirleyemeyen kişiyi 24 saat gözaltında tutma ve bu süre zarfında kimliğini tesbit etmek için araştırma yapma yetkisi vardır (PVSK 4/A). Bu yetki polise, kişiyi karakola götürme yetkisi de verir. Kimliğin yanı sıra ruhsat, yetki belgesi gibi kişinin yanında bulundurması gerekli belgeler de istendiğinde tetkik edilmek üzere yetkili memura gösterilmelidir.
III - Kimlik tesbiti.
1) İdari amaçlı kimlik tesbiti: 1973 yılında çıkartılan 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanunu, konaklama, dinlenme tesislerinde kalanların kimliklerinin tesbit edilmesine ilişkin hükümler içermektedir. Vazifesi sırasında soru soran memura kimliği konusunda cevap vermemek bir kabahattir (KK 40).
Sıkıyönetim Kanununun 19.9.1980 tarihinde 2301 sayılı kanunla değiştirilen 16. maddesine göre, sıkıyönetim ilân edilen yerlerde kimliklerine dair kasten gerçeğe uymayan bilgi verenler veya bilgi vermekten kaçınanlar 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.
Diğer taraftan, mülga Ceza Kanunu resmî bir varaka tanzimi sırasında kendisine veya başkasının hüviyet ve sıfatı hakkında yalan bayanda bulunan kişiyi, bundan dolayı zarar meydana gelirse 3 aydan l seneye kadar hapisle cezalandırılmakta idi (mülga TCK 343).
2) Parmak izi almak: Mevzuatımız polise belli hallerde, belli kişilerin parmak izini almak ve fotoğrafını çekmek yetkisini (PVSK 5) vermektedir. Fizik kimliğin tespitini düzenleyen (CMK 81), kimliği belli olmayan ağır suç faili ile ilgili, ayrı bir düzenlemedir.
Bir insanın parmak izi başkasınınkine benzemez, değişmez, değiştirilemez. Parmak izi bu özellikleri nedeniyle kişilerin tekrar teşhis edilmesine yarar. Parmak izi bir nevi hüviyet tespitidir.
Kanaatimizce, bir kişinin polis kayıtlarına geçirilmesi ‘şüphenin isnad halini alması’ ile birlikte, kabul edilmelidir. Bu nedenle, kimlik tesbiti için resim çekilmesini (PVSK 5) uygun bulmamaktayız.
Savcı tarafından gönderilen tahkikat evrakının, o kişinin sanık veya mahkûm olduğunu göstermesi ve suçun ağır hapis cezasını gerektiren suç veya tüzükte sayılan suçlardan biri olması halinde mümkündür (PVSK 5).
3) Kimlik tesbitinin şartları: Kanaatimizce, zabıtanın adlî görevi çerçevesinde tekrar tanımaya yarayan tedbirlere başvurabilmesi için, şüphenin isnat teşkil edecek kadar yoğunlaşmış olması şart olmalıdır, yani belli olaylara dayanan ‘kuvvetli şüphe’ bulunmalıdır. Netekim Alman Kanunu StP0 163b 1 bunu kabul etmiştir. Suç teşkil eden bir fiilin aydınlatılması için gerekli ise, suç işlediğinden şüphelenilmeyen bir kişinin de kimliği tesbit edilebilmelidir.
Bu tesbit işleminde tanık dinlenmesi sırasında uygulanan kurallar uygulanır (StP0 69). Ancak, ‘şüpheli’ hukuk durumunda olmayan bir kişi hakkında kimlik tesbiti için alınan tedbirlerde ‘orantılılık kuralı’ gözönünde tutulmalıdır (StP0 163b, II).
Kimlik tesbiti amacıyla başvurulan tedbirler zorlama niteliği aldığında, ilgilinin rızası alınmalıdır.
Polisin kimlik belirlemek amacı ile kişiyi gözaltında tutabileceği süre bizde 24 saattir (PVSK 4/A). Kanaatimizce, kimlik tesbiti amacıyla yapılan özgürlük kısıtlaması toplam olarak 12 saati geçmemeli ve kimlik tesbitinin zorunlu kıldığı süreden fazla devam etmemelidir (StP0 l63 c).
Gözaltında tutulan kişi derhal yakalandığı yerdeki sulh hâkimine çıkartılmalıdır. Ancak, hakim önüne çıkartma 12 saaatten fazla süreyi gerektiriyorsa, kişi hâkime çıkartılmadan serbest bırakılmalı, kimlik tesbit edilince, elde edilen belgeler, gereksizse yok edilmelidir (StP0 163 c, IV).
İleride tekrar tanımanın diğer bir aracı olarak, şüphelinin fotoğrafı alınır ve suç işleyen kişilere ait önceden alınmış parmak izleri ile olaylarda elde edilen parmak izleri karşılaştırılarak veya suç işleyen kişilerin fotoğrafları tanıklara gösterilmek suretiyle, olayın failinin kimliği tespit edilebilir.
Polisin parmak izi alma ve fotoğraf çekme yetkisini düzenleyen hukuk normları; PVSK 5, PVST 5, Teknik Büro Hizmeti Yönetmeliği gibi normlardır.
IV - Fizik kimliğin tesbiti. 1) Kavram. Şüpheli veya sanığın fotoğrafının çekilmesi, beden ölçüleri, parmak ve ayak izinin alınması, bedeninde yer almış olup, teşhisini kolaylaştıracak diğer özellikleri tespit etmek ve ses ile görüntüsünü kayda almak, fizik kimliğin tesbiti demektir (CMK “2005.5353” 81/1).
2) Fizik kimliğin tesbitinin koşulları: Kanunumuz fizik kimliğin tesbit edilmesi için iki koşul öngörmüştür:
a) Şüpheli veya sanığa isnad edilen suçun üst sınırının iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektirmesi gereklidir;
b) Şüpheli veya sanığın kimliği belli olmadığından, “kimliğinin teşhisi için”, fotoğraf, parmak izi gibi, teşhisi kolaylaştıracak özelliklerin belirlenmesi gerekli olmalıdır.