Dürüst Yönetmek İçin Onurlu Olmak Şarttır

Salih Mehmet Ersoy

Onursal Üye
Katılım
18 Ağu 2008
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
KKTC
GÜNEŞ DOĞARKEN
Salih Mehmet Ersoy


Dürüst Yönetmek İçin Onurlu Olmak Şarttır



VOLKAN GAZETESİ



18 Mart 2009 Çarşamba – Sayı: 407





Seçim zamanı geldiğinde aklıma hep dürüst idare, onurlu yöneticiler,ülkesi ve halkı için zaman mefuhumu tanımadan gece gündüz çalışmayı bir erdem sayan kişilerin sandıktan çıkmasını hayal eder dururum.
Kendi göğsündeki parti rozetini taşıyan kişileri değil, tüm halkı kucaklayan ve tarafsızlık ilkesini benimseyen kişilerin yönetim kadrolarında başarılı olmamaları mümkün değildir.
Halkın inanarak eline yetki verdiği kişi, atacağı her adımda halkın verdiği yetkiyi istismar etmemek için dürüst çalışmasını becerenler, eninde sonunda halkın takdirini kazanmaması için bir neden olabilir mi?
Seçilenler, halkın içinden gelen vatandaşlar olmalarına rağmen, halkın sıkıntılarını görmezlikten gelerek sadece gün sayarak ömür tüketmeleri ve halkın onurlu bir yaşam için elle tutulur icraatlar yapmamaları halinde, hem halkın öfkesini ve hem de bir daha seçilmemek üzere sandıkta kalacaklarını bilmiyorlarsa, yol yakınken bu sevdadan vazgeçmelerini bir vatandaş olarak önermek hakkımız değil mi?
Bu gün devlet dairelerinde makamını hak etmeyen kişiler vatandaşa sıkıntı yaratıyorlarsa, doğru dürüst icraat yapmıyorlarsa, vatandaşın hakkını elinde alıp kendi yandaşına peşkeş çekiyorsa, öyle bir idarede vatandaşların mutlu olması mümkün mü?
Bu gün yasa ile kurulmuş Ombudsman Müessesesinin doğru dürüst çalıştırıldığını, bu müessesenin çalışmalarını dikkate alan bir iktidarın varlığını kabul etmek mümkün mü?
Ve eğer ne hükümet edenler ve ne de Meclis Başkanı, Ombudsman tarafından elde edilen bilgiler doğrultusunda kararlar alınmıyorsa, mağdur olan vatandaşların mağduriyeti devam ediyorsa, milyonlarca lira ile varlığını sürdüren Ombudsman Müessesesinin devamına ne gerek var ki?
Dürüst Yönetim için onurlu olmak şarttır diyoruz. Elbette ki vatandaşların haklarını inkar eden bir zihniyetin iş başında bulunması, ülkeye yarardan ziyade zarar verdiğini anlamamak için aptal olmamız gerekmez mi?
Ya hele, ülkemizde bağımsız, özgür ve güvenlik sorunu yaşamadan hayatımızı sürdürme imkanı bulduğumuz halde, sırf “Birleşik Kıbrıs” hayali ve safsatasıyla halkımızı yeniden maceralara atacak kararlar alınması halinde, bu kararları alan iktidara bu hakkı acaba kim verdi diye soru sorma hakkımız yok mu?
Seçim meydanlarında iktidara talip olanların mutlak surette dürüst davranmalarını beklemek, Kıbrıs Türk halkı olarak hakkımız değil mi? Ve eğer seçim meydanlarında herhangi bir parti, seçim manifestosunda, “Biz iktidara geldiğimiz zaman, alacağımız kararlarla ve sırf AB uğruna Birleşik Kıbrıs için canla başla çalışacağız ve sonunda Rum’a yama olsak da dünya ile bütünleşeceğiz, limanlarımıza ve hava alanlarımıza gemiler ve uçaklar durmadan girip çıkacak, cebimize Euro’lar yağacak, ama şimdi olduğumuz gibi bağımsız devletimiz olmayack, işte biz bunu başarmak için sizden oy talep ediyoruz”dememeleri halinde, yuvarlak sözlerle ve halkı aldatarak seçilecek kişiler yukarıda yazdığımız gibi iktidara gelir de yazdıklarımızı halkımıza uygulamaya çalışırlarsa, bu kişilerin veya iktidarı ellerinde bulunduracak kadronun şimdiden "VATAN HAİNİ" olacaklarını çok açık bir ifade ile dile getirmek de bizim hakkımız değil mi?
Hangi parti olursa olsun, vatandaştan istirhamımız, bütün partilerin “Seçim Manifestolarını” almaları ve saklamalarıdır. Günü geldiği zaman, Seçim Manifstosunda bulunmayan vaadleri,icraatları kullanmaya başlamaları halinde, bireyler olarak, dernekler olarak, sendikalar olarak ve partiler olarak halkı kandırarak icraat yapan iktidarı mahkemeye sevketmek de demokratik hayatımız için olmazsa olmazımız olmalıdır.
Amaç, hurmadan ininceye kadar olmamalı, hurmadan aşağıya inmeden halka söylenenler, hurmadan aşağıya indikten sona da gerçekleşmelidir.
Yoksa, yalancının mumu yatsıya kadar yandığı için, halkımızı perişan edeceklere unutamıyacakları dersi vermek de bizim için bir görev olmalıdır.
Seçime girecek tüm partilere çağrımızdır.
Türk olduğunuza göre, Türk gibi düşününüz ve Türk Teorileri yaratarak Türk olan halkımızı yönetmeye hazırlanınız. Yabancı teorileri lütfen kafanızdan silip atınız. Aksi takdirde, Hristofyas yoldaşınız, Ehlisalip durağı AB de sığınacak limanınız olur.
O zaman da kıyamet başınıza yıkılır.
Bilmem anlatabildim mi?
 
Son düzenleme:
Üst