Düşünülenin Aksine Sondaj Krizi Müzakerelerin Seyri İle İlgili!

Ayla Berkin

Onursal Üye
Katılım
13 Haz 2008
Mesajlar
386
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
Konum
Gazimagosa
Web sitesi
www.aylaberkin.com
DÜŞÜNÜLENİN AKSİNE SONDAJ KRİZİ MÜZAKERELERİN SEYRİ İLE İLGİLİ!

Avrupa Komisyonu, Akdeniz'deki sondaj krizinden doğan gerginlikte hem Türkiye'ye hem de Kıbrıs Rum yönetimine itidal çağrısında bulunuş.

AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton’ın sözcüsü Maja Kocijancic tarafından yapılan açıklamada, Kıbrıs Rum kesiminin birkaç gün içinde Akdeniz'de doğalgaz arama faaliyetlerine başlayacağını duyurmasının ardından yükselen gerginlikte "tüm tarafların itidalli davranması gerektiğini” istemiştir. Ayrıca "AB tüm taraflara mümkün olan en kısa sürede kapsamlı bir anlaşmaya varmaları için tüm çabaları göstermeleri çağrısında bulunuyor" diyerek asıl maksatlarını da böylece açıklamıştır.

Birkaç gün önce ise Kıbrıs Özel Temsilcisi Buttenheim, Bu konunun müzakerelerde ele alınmadığını belirttikten sonra “Bilinmelidir ki bulunduğu takdirde doğal kaynaklar, birleşmiş federal bir Kıbrıs çatısı altında Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türklerin, tüm Kıbrıslıların faydasına olmalıdır.” Diyerek aynı fikri bir başka şekilde otaya atmıştı.

Demek ki neymiş? Müzakereler sonlandırılmadan KKTC’nin ada üzerinde söz sahibi olması imkansız bir hayalden ibaret. Müzakerelerin sonlandırılması da Türklerin, Rum isteklerine boyun eğmesiyle gerçekleşeceğine göre bu da imkansız bir hayal demektir.

Adamlar önümüze iki seçenek çıkarıp tercihinizi yapın diyorlar. Tıpkı Arap ülkelerinde olduğu gibi, ya ABD’nin gücü! Ya ABD’nin gücü! Yok, bunun daha başka bir seçeneği.

Bize de AB’nin üyesi olabilmemiz için, sözde tanınabilmemiz için, tüm adanın yeraltı ve yer üstü zenginliklerinden faydalanabilmemiz için, dünyaya açılabilmemiz için müzakereleri, Rumların isteği doğrultusunda sonlandırabilme seçeneği sunuyorlar. Bunun aksini yaparsak da neleri kaybetmeyi göze almamız gerektiğini de bir şekilde beyinlerimize kazıyorlar.

Peki, bunlar en çok kimlerin beyinlerine kazınıyor. Yine Arap ülkelerinde olan isyanları örnek göstereceğim. Arapların içinde bulunan yönetim karşıtı ABD yanlısı kesim, nasıl bir anda örgütlenip yılladır kabullendikleri yönetime karşı ayaklandılarsa, KKTC’nin içinde de bu tür bir örgütlenme zaten mevcut. Şimdi o mevcut olan örgütlerin eline büyük bir koz vermektedir bu sondaj çalışmaları, bu tür demeçler. Vatandaşı bu yoldan ayaklandırmayı deneyeceklerdir. Şimdi o satılmış basın, ve kendisine Türk adını da yakıştıran fakat Türklükle alakası olmayan partiler ve STK’lar, Rumların petrollerini göstererek bundan niye bizde faydalanmayalım diyerek halkı ayaklandırmaya gidecekler ve içte bir kargaşa yaratacaklardır.

Rumlar sondaj çalışmalarına başladıkça hele de aranan rezervlere ulaşıldıkça içimizde ki hainlerde saldırılarını arttırıp, müzakerelerde olumlu adımları atmamakla suçlayacakları hükümetle vatandaşı karşı karşıya getireceklerdir. Referandum öncesi ve sonrasında olduğu gibi!

Evet, aslında bütün tezgah müzakereler üzerine kurulmuştur. Türkleri köşeye sıkıştırıp, müzakerelerde istenilen sonuca ulaşmak içindir tüm bu dalaşmalar, kışkırtmalar ve tehditler.

Bize düşense bunların hiç birini ciddiye almamak, Türkiye ile birlikte Kıta sahanlığı sınırlandırması anlaşmasını bir an evvel imzalayıp, kendi yolumuza bakmak olacaktır. Türkiye eğer bu konuda gerçekten samimiyse, o da oyalama taktiğine başvurmuyorsa, her şeye rağmen “artık yeter” diyebilecekse, aslında gelecek dünden çok daha aydınlık olacaktır KKTC ve Türkiye için.

Türkiye bu iradeyi göstermekle burada dökülen kana ve şehitlerine sahip çıkmış olacaktır. Akdeniz’in Yunan gölü olmasını engelleyecektir. KKTC ise tüm dıştan ve içten gelen olumsuzluklara rağmen devlet olduğunu, her türlü baskıya göğüs gerebileceğini bir kez daha kanıtlamış olacaktır. Eğer Türkiye tuttuğu bu eli bırakmazsa!


Ayla Berkin
20.09.2011

 
Üst