Cevap: Duyarlı bir Vatandaştan
Sayın ve Sevgili Otağ Kardeşlerim,
Yöneticimiz Sayın Göktürk Kardeşimin mesajını tekrar okurken, Değerli Gazeteci ve Yazar arkadaşımız Murat Bardakçıoğlu'nun kısa bir tarihi gelişimi ve kayıplarımızı açıklayan bir yazısını sizlerin bilgi ve ilgisine açmak istedim. Aynı şeyler, aynı şerefsizlikler, aynı kalleşlikler şimdi naçiz Yavruvatan'da uygulanmaya çalışılıyor. 19 Nisan'da Yavruvatan'daki kardeşlerim bu haksız ve kalleş oyuna serbest ve yüce iradeleriyle HAYIR diyeceklerdir elbette. Dahili ve harici bedhahlara rağmen zafer Türk'ün olacaktır.
Lütfen aşağıdaki kronolojiyi arşivleyin ve dost ve kardeşlerinize iletin. Faydası olacaktır muhakkak.
Sevgi ve Saygılarımla
Bülent Baysal
BİR TÜRLÜ AVRUPALI OLAMAYIŞIMIZIN KRONOLOJİSİ
Mayıs: 1860 Avrupa, Osmanlı toprağı olan Lübnan'ı karıştırmak için kolları sıvadı. İngilizler Dürziler'i, Fransızlar Marunileri kışkırtmaya başladılar ve başımıza uzun yıllar devam edecek olan bir “ Lübnan Sorunu “ çıktı.
5 Eylül 1860 İngiltere, Fransa, Prusya, Rusya ve Avusturya, Lübnan'a 12 000 kişilik bir birlik ile bir de donanma göndermeye karar verdiler. Osmanlı hükümeti, 1861’in 9 Haziran'ında Avrupa ülkeleri ile bir protokol imzaladı ve Lübnan’da bağımsız bir yönetim kurulmasını kabul etti.
Haziran 1862 Sırplar, Belgrad'dan başlayarak, bölgedeki Türk ve Müslüman yerleşim merkezlerine, saldırdılar. Sırplar'ın tarafım tutan Fransa, onların lehine geçici bir çözüm sağladı. Kesin çözüm 1867'nin 10 Nisan'ında geldi ve Belgrad Sırbistan'a bırakıldı.
Haziran 1864 Girit’te, Hacı Mihail önderliğindeki isyancılar adayı “ Yunanistan’a kattıklarını “ duyurup, Müslüman halkı kılıçtan geçirmeye başladılar. Olay Avrupa'ya, " Türkler Hıristiyanları kesiyorlar " diye yansıdı. Biz,“ Girit’İ vermeyiz… Toprak bütünlüğümüz sizin garantiniz altında "diyor, Avrupa'dan,
“ Girit'i bırakın... Verin kurtulun " cevabı geliyordu. Mücadele yıllarca devam etli ve Türkiye 1897'nun 18 Nisan'ında Yunanistan'a savaş açtı. Biz Atina'yı almak üzereyken, Avrupa devreye girip, barış istedi, Savaşta kazandığımız her şey barış görüşmelerinde elimizden çıktı. İngiltere, Fransa, İtalya ve Rusya, Girit'e özerklik verilmesini sağladılar. Girit Meclisi daha sonra, 6 Kasım 1908'de " Yunanistan'a katılma " kararı aldı ve Yunan toprağı haline geldi.
11 Mart 1870 Babıali, yani İstanbul hükümeti, Rusya'nın baskısıyla, Bulgar Kilisesi'nin bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı.
13 Nisan 1875 Hersek'te Hıristiyanlar isyan etti. İstanbul'un ayaklanmayı bastıramayacağından emin olan Almanya, Avusturya ye Rusya isyana karışmayacaklarını açıklamalarına rağmen, isyancılara gizliden gizliye destek verdi. Fransa ise resmen taraf oldu. Hersek'in özerkliğini istedi. Arkasından Avusturya tarihe, " Andrasi Lâyihası “ diye geçen bir muhtırayla, Hersek'te bir reform, talebinde bulundu. Avrupa, 13 Mayıs 1876'da Berlin'de bize bir başka muhtıra verdi ve sonuçta Hersek elimizden çıktı.
6 Mayıs 1876 Selanik'te Müslüman olmak isteyen genç bir Bulgar kızı, Hıristiyanlar tarafından kaçırıldı. Galeyana gelen Müslüman halk, işe karışan Alınan ve Fransız konsoloslarını öldürünce, Avrupa'da kıyamet koptu. Babıali, Avrupa'nın tepkisini, altı Müslüman'ı idam ederek durdurabildi.
23 Aralık 1876 Sırbistan ve Karadağ ile savaş halindeydik. 31 Ekim günü Rusya'dan İstanbul'a savaşa derhal son verilmesi için bir ültimatom gelmişti. İstanbul'u Rusya karşısında yalnız bırakmamak bahanesiyle, Avrupa ülkelerinin temsilcileri Haliç Tersanesi'nde bir araya geldiler. Resmi gündem İstanbul'a destek ve Rusya'ya gözdağı verirken Babıali'den bir şeyler kopartabilmekti. Zamanın hükümdarı II. Abdülhamit, konferans başladığı sırada I. Meşrutiyet'i ilân etti ve Tersanedeki Avrupalı delegelere, “ Biz de artık sizler gibi olduk “ dendi. Delegeler ise top seslerini işitince, önce ihtilâl yapıldığını zannettiler ve Meşrutiyet'i öğrenince de: " Çocuk oyuncağı " demekle yetindiler, gayrimüslimler için yepyeni haklarla dolu bir talep listesini, Bâbıâli’nin burnuna dayayıp kabul ettirdiler.
4 Haziran 1878 İngiltere, Rus tehdidi karşısında vereceği desteğin bedeli olarak, Babıali'den Kıbrıs'ı istedi, hatta gerekirse adayı işgal edeceğim bildirdi. Babıali adayı İngiltere'ye vermek zorunda kaldı.
24 Nisan 1881 Türkiye’nin toprak bütünlüğünü garanti eden ülkelerden biri olan Fransa, Türk toprağı sayılan Tunus'u işgal etti ve 12 Tunus'u Fransa'ya, terk ettik.
11 Temmuz 1882 İngiltere ve Fransa, kendilerine olan borçlarını ödeyemeyen Mısır Hıdivi İsmail Paşa'yı istifaya davet ettiler. Paşa İstifa etmemekte direndi. Abdülhamit Avrupa'nın isteğine: uyup, İsmail Paşa'yı azletti ama yerine oğlu Tevfik Paşa'yı getirince, Mısır'da tarihe « Arabî Paşa isyanı" diye geçen bir ayaklanma çıktı, Avrupa donanması İskenderiye açıklarına geldi. İngiliz gemileri, 11 Temmuz günü İskenderiye'yi bombaladı, sonra karaya asker çıkartıldı ve İngiliz birlikleri Kahire'ye kadar gitti. Bu, Mısır'da yıllarca sürecek İngiliz işgalinin başlangıcıydı.
30 Eylül 1895 İstanbul'un Kadırga semtinde " reform " bahanesiyle toplanan silâhlı yüzlerce Ermeni, Babıali'ye doğru yürüyüşe geçti, Amaçlarının hükümet binalarını işgal etmek, olduğu anlaşılınca üzerlerine asker gönderildi. Çatışma çıktı ve göstericilerin çoğu öldürüldü. Avrupa, " Türkler Ermenileri kesiyor," feryadıyla ayağa kalktı ve o gün yaşanan bu olay Ermeni sorununun başlangıcı oldu.
5 Kasım 1901 Fransa, Osmanlı hükümetinin Lorando ve Tubini isimli iki Fransız bankere olan 750 000 altın tutarındaki borcunu ödemediği iddiasıyla, Midilli'ye savaş gemilerini gönderdi ve gümrük binasını işgal ederek bütün gelirlere el koydu. İşgal, zamanın hükümdarı II. Abdülhamit'in Fransa'nın taleplerini kabul etmesiyle sona erdirilebildi.
26 Kasım 1906 Makedonya'da isyan vardı ve Babıali isyanın sebep okluğu mali kriz yüzünden borçlarını ödeyemeyince, Avrupa devletleri donanmalarını yollayarak Midilli ve Limni Adalarındaki posta ve gümrük dairelerini işgal ettiler. İşgale katılmayan tek ülke, Almanya idi. Avrupa donanması, adalardan Abdülhamit'in Babıali'nin borçlarıyla ilgili mali reform programını açıklaması üzerine çekildi.
Kaynak ; Murat Bardakçıoğlu