Duyarlı bir Vatandaştan

GökTürk

Kurucu
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,015
Tepkime puanı
2
Puanları
38
Yaş
59
Konum
C¤ KIBRIS
Web sitesi
www.kibris1974.com
Değerli Üyelerimiz.
Sitemiz yönetimine gönderilen bir maili sizlerle paylaşmayı gerekli gördük. Çünkü bu mail K.K.T.C.’nin gündemine dair oldukça ilginç bir bakış açısını içinde barındıran bir yazıydı. “Duyarlı bir vatandaş” imzası ile bize gönderilen bu yazıyı siz değerli üyelerimiz ve Kıbrıs Türk halkı ile paylaşıyoruz:




Var mısınız Yok musunuz?

Değerli K.K.T.C Vatandaşlarım.
Aldığım bazı duyumları sizlerle paylaşmak istedim ve ismi gecen şahıslara da sorma gereği duydum. Bunlar gerçek mi? Yoksa sizlere atılan iftiralar mı?
Ben şahsen duyunca şok oldum. Bunları sizlerle paylaşmadan edemedim. Sormam lazım ismi geçen şahıslara. E.S. – A.A. – B.K. Sizlerin bunlara cevabınız ne olacak?
E.S: “Yıllardır milletvekilliği yaptım.
Bir makama getirilmedim. Sevdam makamdır! Onu almam lazım! Bu sevdam için oluşum sırasında partiden istifa bile ettim ama şansızlık peşimi bırakmadı. Kendimi sundum ama boşta koltuk yoktu. Bunun için tekrar denemeye karar verdim. U.B.P’ den milletvekili seçilip şansımı tekrar denemek, makam fırsatı beklemek için partiye geri döndüm. Eğer U.B.P den milletvekili seçilir, ama makam koltuğuna oturtulmazsam; Ö.R.P veya D.P bana makam verirse U.B.P’yi terk ederim.”
A.A: “Seçimlere ilk girişim ama içinde çok bulundum. Birisinin tecrübelerinden yararlanıp onu saf dışı bırakıp ben seçileceğim. Daha önce ben bir makam koltuğuna bu şahıs sayesinde kısa bir süre olsa bile oturdum, tadını aldım ve çok sevdim. Beni o makama oturtan partiye sesleniyorum: Ben milletvekili seçileceğim! Bana daha üst düzey bir makam koltuğu verin, ben de sizinle varım.
Bir dönem olsa bile bana yeter, bu düzen böyle kuruldu böyle gider, balı tutan parmağını yalar, ben bu işte varım!” diyormuş arkadaş.
B.K: Sonuncu aday adayımız; “Seçilmesem de mide bulandıracağım. O mevkii hak edenleri de oradan uzaklaştıracağım. Babamdan kalan saygınlığı kendi menfaatime kullanıp onları yüzüstü bırakacağım. Ben de bu yarışta varım!” diyormuş… Ve daha bir sürü buna benzer duyumlar...
Bunların gerçeklik payı var mı yok mu? Halk arasında konuşulanlar doğru mu?
Şimdi sizlere soruyorum bunu lütfen temizleyin, var mısınız yok musunuz?
Bildiğiniz gibi Ö.R.P insan avında! Hele hele milletvekili olursa kırmızı halı ile onu partiye alırlar! Cevizcinin çuvalından yemek mi çok var sende ye be anam.
Söylemlere gelelim. Duyduğumuza göre D.P aday bulamıyormuş. Para teklif edip aday aramalarına rağmen halen aday bulamamışlar.
Birisi milletvekili olursa ve D.P.’nin kapısını çalarsa acaba D.P ne yapar? Elbette ki o şahsı havada kapar! Hem de büyük görkemli bir törenle… Ne de olsa balı onlar ellerinde çok tuttu, varsın küçük parmak bu gelen açı doyursun.
C.T.P seçim zamanı kollarını seçilene kadar herkese açar, sonra kapar. Kucağında kim kaldıysa ona bakar. Ki bir kucakta kaç kişi kalabilir hesabını siz yapın.
Bunlar şok edici duyumlar, halk arasında konuşulanlar, ama maalesef K.K.T.C’nin gerçekleri. Particilik yok, şahısçılık var, Herkes bir çıkar peşinde, kimi tanırsa onun yanına gider işi olsun diye. Memleketi düşünen yok, geleceği düşünen yok, bizleri düşünen yok.
VAY HALİMİZE VAYYY

Duyarlı bir Vatandaştan
 

DEMİR

Beğ Yönetici
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
374
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Duyarlı bir Vatandaştan

Bu yazıya; Türkçemizin birçok kolunda halen varlığını sürdüren bir atasözümüz tam uyacak gibi görünüyor. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
 

neogandalf

New member
Katılım
2 Eyl 2008
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Duyarlı bir Vatandaştan

Vallaha çok güzel demiş...Particilik yok, şahısçılık var, Herkes bir çıkar peşinde, kimi tanırsa onun yanına gider işi olsun diye. Memleketi düşünen yok, geleceği düşünen yok, bizleri düşünen yok. Bitsin artık bu hep banacılık birazda memleket gerçeklerine bakınılmalı...
 

DELİKURT

Dost Üyeler
Katılım
12 Haz 2008
Mesajlar
1,103
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Turan
Cevap: Duyarlı bir Vatandaştan

Bu maili okuyunca aklıma şu güzel sözler geldi.

Eğildikçe başlar,baş olmaya başlar.
Baş oldukça başlar,boş olmaya başlar.


Bazıları vardır gözleri sadece makam mevki peşindedir.Bu uğurda yapmayacakları iş,söylemeyecekleri yalan yoktur.Onlar vatan,millet kavramı olmayan adamlardır.
Koltuk hırsı uğruna herşey yaparlar.Her kılığa girerler.

Rahmetli Dr Sadık Ahmet'in bir sözü vardır bilirsiniz.Bu söz yeterlidir sanırım konunun özünü anlatmaya.

"Boynu tasmalı tok bir köpek olarak yaşamaktansa,özgür bir kurt olarak dağlarda yaşamayı tercih ederim."
 

DOĞUKAN

New member
Katılım
18 Eki 2008
Mesajlar
2,057
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
K.K.T.C.
Cevap: Duyarlı bir Vatandaştan

İstese milletvekili olacak oyada karakterede sahip, ama o milliyetçilik ve vatanperverlik mücadelesini meclis dışında göstermesi gerektiğini söylerdi.. Mürüde hanıma şimdi daha çok hak verdim...
 

Mürüde Sevicer

New member
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
176
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Lefkoşa
Cevap: Duyarlı bir Vatandaştan

Bunlara değil Makam bence hepsini Ahıra kapatıp bir klima koyup uyutmak lazım. Eğer gerçek payı varsa hepsi de şerefsizdir. Bunların Mecliste ne işi var?
 
Katılım
10 Ocak 2009
Mesajlar
17
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Duyarlı bir Vatandaştan

Bu durum sadece K.K.T.C için değil Türkiye içinde geçerli bir gerçektir.İnsanlarımızın elbetteki bir siyasi görüşü olucaktır fakat insanların bireysel çıkarları karşısında ülkelerinin davalarını ikinci planda bırakmaları benim gözümde vatana hıyanetle eş değerdir!! Ama ki Atatürk'ün Gençliğe hitabede söylediği Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. söz biz türk gençlerine bu tür olaylar karşısında örnek olmalıdır. Bu tür hadiseler elbetteki var olacaktır fakat bu olaylar karşısında bizim gibi bireylerin yılmamasıdır.
 

Volkan

-Otağ Hanı-
Katılım
20 Haz 2008
Mesajlar
969
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Altaylar
Cevap: Duyarlı bir Vatandaştan

makam ,mevki gecicidir .bu dünyada baki kalacak olan devlettir. af edersiniz ama devletin içindede böyle itlere gerek yoktur.vatan hainliginden başka bir şey degildir.
biraz agır kelimeler oldu ise otagdaki büyüklerimden özür dilerim .dayanamadım.

saygılarımla. TTK. TMT.
 

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Cevap: Duyarlı bir Vatandaştan

Beyaz Çorap;

Çok varlıklı bir bey ölüm döşeğinde oğlunu çağırmış, "Evlat ben yolcuyum, mevlaya geri dönüyorum, bütün mal varlığımı, köşkleri, arabaları, şirketleri, yatları, katları, arazileri, tarlaları, çiftlikleri, marabaları, altınları, paraları sana bırakıyorum. Yalnız senden iki dileğim var. Ben ölünce bunları mutlaka yerine getir. Bunlardan birincisi şu iki beyaz çorabı beni kabre indirdiklerinde mutlaka ayağıma giydir, ikincisi, üzerim örtüldükten sonra kabristanı terkederken şu zarfı aç ve oku..." şeklinde bir vasiyette bulunmuş.
Gel zaman, git zaman ecel vakti gelmiş ve zengin adam vefat etmiş. Cenaze namazı ve töreninden sonra beyaz kefene sarılı cesedi çukura indirmişler, imam gerekli duaları okuyup talkını vermek üzere görevlilere mezarın üstünü örtmelerini söyleyince, mahdum "Bir dakika hocam, babamın bir vasiyetini yerine getirmek ve ona şu bembeyaz, temiz çorapları giydirmek istiyorum." diyerek çukura inmeye kalkışınca imam, "Dur bre adem, bizim dinimizde böyle bir şey yoktur, müsaade etmiyorum." diyerek mahduma çoraplar için izin vermemiş ve imamın kesin tavrı karşısında mahdum o çorapları babasının naaşına giydirememiş. Kabir örtülmüş, cemaat dağılmış, mahdum da babasına bir Fatiha okuduktan sonra kabristanı terkederken aklına babasının ikinci vasiyeti olan zarf gelmiş, zarfı açmış ve okumuş. Şöyle yazıyormuş;

"EVLAT GÖRDÜN MÜ ÖBÜR TARAFA BİR ÇİFT ÇORAP BİLE GÖTÜREMEDİM. SEN DE GÖTÜREMEYECEKSİN, SERVETİ ONA GÖRE HARCA, KENDİNİ MALA, MÜLKE, MAKAMA MEVKİYE SATMA...."

Bu kıssadan çıkarılacak çok hisse var, ama benim için en önemli hisse şudur. Bu hisse bana atam Mustafa Kemal Atatürk'den miras bırakılmıştır. Türk'lük gurur, şuur, onur ve namusu dünyada hiç bir mal, mülk, makam, mevki ve varlıkla değişilmeyecek şekilde kıymetli ve kutsaldır. Ama bunu sadece ASİL TÜRK soyundan gelenler ve Türk'lüğü kalbine ve beynine yerleştirmiş olanlar, yani NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYEBİLENE diyenler yapabilir. Ötekiler satılık hainlerdir. İşin sırrı Türk'lük Gurur ve Şuuru ile GERÇEK Müslüman ahlakındadır. Gerçek Müslüman Türk en kıymetli varlığı olan canını Allah, Vatan ve Ulus uğruna düşünmeden feda eden, dünya malına tenezzül etmeyen, Allah'ı islam ile aldatmayandır. Tekrarlıyorum, ötekiler, ES-AA-BK gibiler SATILIK HAİNLER'dir, bedelleri ve değerleri yok denecek kadar düşüktür. Kubbede baki kalacak bir hoş seda'dır. Satılık hainler daima necaset olarak anılacaktır.

Ben de DELİKURT Kardeşim Alpagut Han gibi düşünüyor ve "boynu tasmalı tok bir köpek olarak yaşamaktansa, özgür bir kurt olarak dağlarda aç yaşamayı tercih ediyorum." değerli düşüncesine bütün varlığımla katılıyorum.

TANRI TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN. AMİN.
 

Ekli dosyalar

  • Anitkabir.jpg
    Anitkabir.jpg
    9.6 KB · Görüntüleme: 19
Son düzenleme:

kurdelam1

New member
Katılım
25 Şub 2009
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İSTANBUL
Cevap: Duyarlı bir Vatandaştan

Bu yazilarin hepsini okudum ve hiç şaşirmadim. Düzenin bu olduğunu hepimiz az çok biliyoruz. Fakat bu düzeni bozamiyoruz. Dürüstlerin dünyasi değil bu dünya. Herkes çikar peşinde. Yalanci dünya işte. Hayat bir tiyatro sana da bir rol var oyna oynayabildiğin kadar diyorum sadece..
 

Mehmetcik

New member
Katılım
17 Haz 2008
Mesajlar
41
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Duyarlı bir Vatandaştan

Bu satmalar bana Atatürk’ün bir olayını hatırlattı.

Doğuda bir sözde şeyh varmış. Şeyhliğini çok uzun sakalıyla kanıtlamağa çalışan bir şeyh!! Atatürk kendisine “ Şeyh efendi şu sakalını hiç olmazsa peygamberimizinki gibi yap” demiş. Adam “imanım var olamaz” diye kesmemiş. Atatürk, ben kestirmesini bilirim, diyerek ona Afyon vilayetine vali tayin olunduğunu bildiren bir emir göndertiyor. Bir zaman sonra karşısına sakalı bıyığı olmayan modern giyimli bir adam gelerek “ paşam Afyon valiliği görevimi almaya geldim,” diyor. Atatürk adamın yüzüne bakıyor, imanı dolayısıyla sakalını kesmeyen şeyh karşısında. Atatürk onu öyle görünce “ Şeyh efendi, imanı için uzattığı sakalını bir mevki için kesen adam yarın öbür gün ülkeyi de satar. O yüzden vali olamazsınız” diye geri çeviriyor onu.


Onlar vatan toprakları için çarpışıyorlardı.
Bizimkilerde en iyi satanı yanına alarak yola çıkıyor.
 

uzman261

Dost Üyeler
Katılım
5 Ara 2008
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Duyarlı bir Vatandaştan

bu alıntı bence bu mail e iyi bi cevap oluşturuyor yazık.
 

Kavaz

Dost Üyeler
Katılım
4 Şub 2009
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Duyarlı bir Vatandaştan

Evet , duyarli bir vatasdandan gelen mail'de soke olunacak bir durumu sahsen ben goremiyorum.Dunyanin hangi meclisinde halkin secdigi kisilerin yeminle goreve baslamalari ve hizmet edecekleri devleti TANIMADIKLARINI acikca soylerken ve bu kisileri cezalandiracak olan kimse cikmiyorsa gelinen sonuc'da soke olunurmu? Boyle kisilerin hala meclisde olmalari ve inanmadiklari bir devletin yonetmeciligini uslenen kisilerin, gercek gorevi canla kanla kurulan devleti batirmak yoketmek ve hesaplarina gececek olan kardan baska bisey dusunmeyen kisileri, bilerek gorerek bizlerin hicbisey yapmamasinin sonucu degilmidir?Hainligin ve meclisde devlet icin verilen yalan yeminlerin CEZASI YOKMUDUR?
Tabi gorunen budur ki malesef YOKDUR.!!!!Bunlari gorerek meclise girme yarisina gecen kendi cebini, menfatini dusunen kisilerin var olusuna'da hos gormek lazim degilmidir?
Kurdugumuz devletimizi goz gore gore oldurmeye calisiliyorken devletimizin KORUYUCULARI NERDE?
Yoksa ikdidarda olan bazi millet vekilerin umutla soyledikleri birlesik Kibris gerceklesiyorda bizlerin haberimi yok?
Allah kurulan KKTC'yi ve vatandasi olan herkesi korusun.

 

Mücahit

Dost Üyeler
Katılım
25 Şub 2008
Mesajlar
45
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
Kıbrıs / Lefkoşa
Web sitesi
www.kibris1974.com
Cevap: Duyarlı bir Vatandaştan

Bu mektubu site yönetimine yollayan “Duyarlı Vatandaş” acaba kendisi hangi partiden Milletvekili yada Aday???
Burada bence biri duyarlıkları ile sadece oynanan oyunları gün ışığına çıkarması, o saf duyarlılığından değil, muhalefet partiden birisi olarak UBP içinde karmaşa yaratarak bölme çabaları gösteriyor.
 

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Cevap: Duyarlı bir Vatandaştan

Sayın ve Sevgili Otağ Kardeşlerim,
Yöneticimiz Sayın Göktürk Kardeşimin mesajını tekrar okurken, Değerli Gazeteci ve Yazar arkadaşımız Murat Bardakçıoğlu'nun kısa bir tarihi gelişimi ve kayıplarımızı açıklayan bir yazısını sizlerin bilgi ve ilgisine açmak istedim. Aynı şeyler, aynı şerefsizlikler, aynı kalleşlikler şimdi naçiz Yavruvatan'da uygulanmaya çalışılıyor. 19 Nisan'da Yavruvatan'daki kardeşlerim bu haksız ve kalleş oyuna serbest ve yüce iradeleriyle HAYIR diyeceklerdir elbette. Dahili ve harici bedhahlara rağmen zafer Türk'ün olacaktır.
Lütfen aşağıdaki kronolojiyi arşivleyin ve dost ve kardeşlerinize iletin. Faydası olacaktır muhakkak.
Sevgi ve Saygılarımla
Bülent Baysal

BİR TÜRLÜ AVRUPALI OLAMAYIŞIMIZIN KRONOLOJİSİ

Mayıs: 1860 Avrupa, Osmanlı toprağı olan Lübnan'ı karıştırmak için kolları sıvadı. İngilizler Dürziler'i, Fransızlar Marunileri kışkırtmaya başladılar ve başımıza uzun yıllar devam edecek olan bir “ Lübnan Sorunu “ çıktı.
5 Eylül 1860 İngiltere, Fransa, Prusya, Rusya ve Avusturya, Lübnan'a 12 000 kişilik bir birlik ile bir de donanma göndermeye karar verdiler. Osmanlı hükümeti, 1861’in 9 Haziran'ında Avrupa ülkeleri ile bir protokol imzaladı ve Lübnan’da bağımsız bir yönetim kurulmasını kabul etti.
Haziran 1862 Sırplar, Belgrad'dan başlayarak, bölgedeki Türk ve Müslüman yerleşim merkezlerine, saldırdılar. Sırplar'ın tarafım tutan Fransa, onların lehine geçici bir çözüm sağladı. Kesin çözüm 1867'nin 10 Nisan'ında geldi ve Belgrad Sırbistan'a bırakıldı.
Haziran 1864 Girit’te, Hacı Mihail önderliğindeki isyancılar adayı Yunanistan’a kattıklarını “ duyurup, Müslüman halkı kılıçtan geçirmeye başladılar. Olay Avrupa'ya, " Türkler Hıristiyanları kesiyorlar " diye yansıdı. Biz,“ Girit’İ vermeyiz… Toprak bütünlüğümüz sizin garantiniz altında "diyor, Avrupa'dan,
Girit'i bırakın... Verin kurtulun " cevabı geliyordu. Mücadele yıllarca devam etli ve Türkiye 1897'nun 18 Nisan'ında Yunanistan'a savaş açtı. Biz Atina'yı almak üzereyken, Avrupa devreye girip, barış istedi, Savaşta kazandığımız her şey barış görüşmelerinde elimizden çıktı. İngiltere, Fransa, İtalya ve Rusya, Girit'e özerklik verilmesini sağladılar. Girit Meclisi daha sonra, 6 Kasım 1908'de " Yunanistan'a katılma " kararı aldı ve Yunan toprağı haline geldi.
11 Mart 1870 Babıali, yani İstanbul hükümeti, Rusya'nın baskısıyla, Bulgar Kilisesi'nin bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı.
13 Nisan 1875 Hersek'te Hıristiyanlar isyan etti. İstanbul'un ayaklanmayı bastıramayacağından emin olan Almanya, Avusturya ye Rusya isyana karışmayacaklarını açıklamalarına rağmen, isyancılara gizliden gizliye destek verdi. Fransa ise resmen taraf oldu. Hersek'in özerkliğini istedi. Arkasından Avusturya tarihe, " Andrasi Lâyihası “ diye geçen bir muhtırayla, Hersek'te bir reform, talebinde bulundu. Avrupa, 13 Mayıs 1876'da Berlin'de bize bir başka muhtıra verdi ve sonuçta Hersek elimizden çıktı.
6 Mayıs 1876 Selanik'te Müslüman olmak isteyen genç bir Bulgar kızı, Hıristiyanlar tarafından kaçırıldı. Galeyana gelen Müslüman halk, işe karışan Alınan ve Fransız konsoloslarını öldürünce, Avrupa'da kıyamet koptu. Babıali, Avrupa'nın tepkisini, altı Müslüman'ı idam ederek durdurabildi.
23 Aralık 1876 Sırbistan ve Karadağ ile savaş halindeydik. 31 Ekim günü Rusya'dan İstanbul'a savaşa derhal son verilmesi için bir ültimatom gelmişti. İstanbul'u Rusya karşısında yalnız bırakmamak bahanesiyle, Avrupa ülkelerinin temsilcileri Haliç Tersanesi'nde bir araya geldiler. Resmi gündem İstanbul'a destek ve Rusya'ya gözdağı verirken Babı­ali'den bir şeyler kopartabilmekti. Zamanın hükümdarı II. Abdülhamit, konferans başladığı sırada I. Meşrutiyet'i ilân etti ve Tersanedeki Avrupalı delegelere, “ Biz de artık sizler gibi olduk “ dendi. Delegeler ise top seslerini işitince, önce ihtilâl yapıldığını zannettiler ve Meşrutiyet'i öğrenince de: " Çocuk oyuncağı " demekle yetindiler, gayrimüslimler için yepyeni haklarla dolu bir talep listesini, Bâbıâli’nin burnuna dayayıp kabul ettirdiler.
4 Haziran 1878 İngiltere, Rus tehdidi karşısında vereceği desteğin bedeli olarak, Babıali'den Kıbrıs'ı istedi, hatta gerekirse adayı işgal edeceğim bildirdi. Babıali adayı İngiltere'ye vermek zorunda kaldı.
24 Nisan 1881 Türkiye’nin toprak bütünlüğünü garanti eden ülkelerden biri olan Fransa, Türk toprağı sayılan Tunus'u işgal etti ve 12 Tunus'u Fransa'ya, terk ettik.
11 Temmuz 1882 İngiltere ve Fransa, kendilerine olan borçlarını ödeyemeyen Mısır Hıdivi İsmail Paşa'yı istifaya davet ettiler. Paşa İstifa etmemekte direndi. Abdülhamit Avrupa'nın isteğine: uyup, İsmail Paşa'yı azletti ama yerine oğlu Tevfik Paşa'yı getirince, Mısır'da tarihe « Arabî Paşa isyanı" diye geçen bir ayaklanma çıktı, Avrupa donanması İskenderiye açıklarına geldi. İngiliz gemileri, 11 Temmuz günü İskenderiye'yi bombaladı, sonra karaya asker çıkartıldı ve İngiliz birlikleri Kahire'ye kadar gitti. Bu, Mısır'da yıllarca sürecek İngiliz işgalinin başlangıcıydı.
30 Eylül 1895 İstanbul'un Kadırga semtinde " reform " bahanesiyle toplanan silâhlı yüzlerce Ermeni, Babıali'ye doğru yürüyüşe geçti, Amaçlarının hükümet binalarını işgal etmek, olduğu anlaşılınca üzerlerine asker gönderildi. Çatışma çıktı ve göstericilerin çoğu öldürüldü. Avrupa, " Türkler Ermenileri kesiyor," feryadıyla ayağa kalktı ve o gün yaşanan bu olay Ermeni sorununun başlangıcı oldu.
5 Kasım 1901 Fransa, Osmanlı hükümetinin Lorando ve Tubini isimli iki Fransız bankere olan 750 000 altın tutarındaki borcunu ödemediği iddiasıyla, Midilli'ye savaş gemilerini gönderdi ve gümrük binasını işgal ederek bütün gelirlere el koydu. İşgal, zamanın hükümdarı II. Abdülhamit'in Fransa'nın taleplerini kabul etmesiyle sona erdirilebildi.
26 Kasım 1906 Makedonya'da isyan vardı ve Babıali isyanın sebep okluğu mali kriz yüzünden borçlarını ödeyemeyince, Avrupa devletleri donanmalarını yollayarak Midilli ve Limni Adalarındaki posta ve gümrük dairelerini işgal ettiler. İşgale katılmayan tek ülke, Almanya idi. Avrupa donanması, adalardan Abdülhamit'in Babıali'nin borçlarıyla ilgili mali reform programını açıklaması üzerine çekildi.
Kaynak ; Murat Bardakçıoğlu
 
Üst