Ekonomi Başlığında Yakınlaşma Varmış, Ne Mutlu Bize !

Ayla Berkin

Onursal Üye
Katılım
13 Haz 2008
Mesajlar
386
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
Konum
Gazimagosa
Web sitesi
www.aylaberkin.com
"EKONOMİ BAŞLIĞINDA YAKINLAŞMA VARMIŞ" NE MUTLU BİZE !

Dünkü yazımda, Rumların AB ve ABD’den destek gördüklerini belirtmiş ve “Tavşana kaç, tazıya da tut” diyorlar demiştim.

Evet birleşmiş Milletler Genel sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim, Kıbrıs adasını etrafında bulunacak doğal kaynaklardan hem Kıbrıslı Türklerin, hem Kıbrıslı Rumların faydalanması gerektiğini söyleyerek bu Tavşana kaç, tazıya tut işine devam edildiğini bir kez daha ispatlamıştır.

Bu konunun müzakerelerde ele alınmadığını belirten Kıbrıs Özel Temsilcisi Buttenheim, “Bilinmelidir ki bulunduğu takdirde doğal kaynaklar, birleşmiş federal bir Kıbrıs çatısı altında Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türklerin, tüm Kıbrıslıların faydasına olmalıdır.” Demiş.

İşte Rumlara bu hakkı baştan veriyorlar. Yani “sen bir çözüm olmadan burada kendi başına bir araştırma yapamazsın”. Demiyorlar. Eğer böyle bir araştırmaya gerek duyuluyorsa “tanımasan dahi Kuzeyinde yaşayan toplumun da menfaatlerini göz ardı edemezsin”. Demiyorlar. “Sen sondajına” başla diyerek Rumları cesaretlendiriyorlar. Hata cesaret vermekle de kalmıyorlar sen kaç biz arkandayız diyorlar. Türklere de sizinde bu çıkacak olan doğal kaynaklardan faydalanmak hakkınız vardır, koş peşinden yakala onu diyorlar ama koşmadan önce de boynumuzda ki zincirleri biraz daha sıkıştırıyorlar. Federal bir çatı altında birleşmiş Rum ve Türk’ten bahsederek bizim koşu alanımızı daraltıyorlar. Yani Rumların sondaj çalışmalarında serbest olduklarını, fakat bizim hakkımız olmasına rağmen bu haktan ancak Rum şartlarını kabul ederek bir anlaşmaya imza attıktan sonra sahip olabileceğimizi de açıkça belirtiyorlar. Bu fikir BM’sinde, AB’sinde ve ABD’sinde sabittir ve değiştirilemezdir.

İşte tavşana kaç, tazıya tut demenin politikadaki yansıması da bu şekilde olmaktadır.

Rumlar Federal bir çatı altında birleşmeden bu çalışmaları yapacaklar, fakat Türkler Federal bir çatı altında anlaşmadan o kaynaklardan faydalanamayacak.

Bu yıllardır ada üzerinde oynanan oyunun en güzel ve en son şeklidir. Türklerin hiçbir zaman için bu adada Rumlarla eşit haklara sahip olmadığının gözümüze sokulmasının bir başka şeklidir. Buna rağmen bizler hala o müzakere masasında Rumlardan ve BM ile uzantıları olan ABD ve AB’den bir medet umuyoruz ya işte en acı olan da budur.

BM ve o ikili AB ve ABD yıllar önce Annan Planını önümüze koydu ve biz bunu bir güzel kabul ettik. Ondan sonra yine o üçlü bize ne dedi. “Devletinizden kendiniz vazgeçtiniz” Biz bu lafı da sineye çektik yine bu müzakerelere devam ettik. Doğru söylüyorlardı çünkü!

Şimdi şöyle bir soru gelmeli akıllara acaba o gün “EVET” diyen iradenin yüzde kaçı bu gün Rumların bu petrol arama işine sıcak bakıyor. Ya da ne kadar kaldı hala o iradeye sadık kalan. Rumlarda ise “HAYIR” diyenlerin sayısının arttığına eminim. Çünkü bütün kozlar ve fırsatlar onların elinde. Doğal kaynakları tek başlarına kullanma yetkisi, Adanın tümüne sahip olduklarının AB tarafından onaylanması, çünkü onlar artık bir AB ülkesi ve tüm ada toprakları AB’ye dahildir. Türkler ise AB’nin kullanamadığı topraklar üzerinde topyekun işgalci konumunda. Şimdi de petrol arama çalışmalarına başlıyorlar ki artık bunun geri dönüşü yoktur. Şimdiye dek Rum attığı hiçbir adımı geri çekmedi çünkü.

Biz tüm bu gelişmeler karşısında ne yapıyoruz. Hala müzakerelere devam edip, “Ekonomi Başlığında” yakınlaşma var diye seviniyoruz. Adamlar Arkalarında duranlar sayesinde, yıkılmış ekonomileriyle sondaj çalışması yapıyorlar! Biz dimdik ayakta duran ekonomimizle müzakere masasında, ekonomi başlığında yakınlaşma var diye seviniyoruz. Yani tüm hızımızla müzakerelere devam diyoruz. Hadi kolay gelsin. Daha ne diyeyim.


Ayla Berkin
18.09.2011

 
Üst