Emekliyiz Ama Ölmedik

Fevzi Moray

New member
Katılım
28 Eki 2010
Mesajlar
57
Tepkime puanı
0
Puanları
0


EMEKLİYİZ AMA ÖLMEDİK



EMEKLİYİZ AMA ÖLMEDİK…Fevzi MORAY



Değerli dost ve silah arkadaşlarım, 10 Mayıs 2010 tarihinden bu güne kadar Muğla’nın bakir kalmış Sarıgerme beldesindeyim.. Mütevazı yerimde eşimle birlikte iletişim imkanlarından uzak, irili ufaklı hayvanlarla birlikte özlem duyduğum dağ hayatını yaşamaktayım..Bu nedenle sizlerle irtibat kuramadığım için özür dilerim.Fırsattan istifade son zamanlarda hepimizi rahatsız eden önemli bir konuya dikkat çekmek istiyorum..

***

Alnının akıyla emekli olan ve halen görev başında bulunan değerli komutanlarım ve kahraman silah arkadaşlarım, hepinize merhaba…Emekli Yarbay Ömer Yıldız’ın aşağıda kaleme aldığı ve bir kısmına katıldığım anlamlı yazısını, kendi görüş ve düşüncelerimi de ilave ederek sizlerle paylaşmak istedim. Konunun hassasiyeti nedeniyle önce Sayın Yıldız’ın yazısında katılmadığım hususları dile getirmeliyim.

Değerli silah arkadaşım Ömer Yıldız, ülkesini seven ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde özveriyle hizmet etmiş muharip (Savaşçı) bir subaydır..Yazısını baştan sona kadar dikkatle okudum. Özellikle yazısının "Türk subayı savunmanın her türlüsünü bilir"ifadesine kadar söylenecek bir şey yok. Katıldığımı belirtmeliyim.Daha sonra kullandığı talihsiz beyanlarını tasvip etmediğim gibi yayınlamamayı da düşündüm. Ancak özgeçmişini ve kutsal ocaktan yetişen savaşçı bir subay ve zor olan bu meslekte yıllarca özveriyle görev yapan biri olduğunu dikkate alarak yazısının tamamını yayınladım.

Özellikle Yıldız kardeşimin bir bütün olan ve ilelebet olmaya azmetmiş Türk Silahlı Kuvvetlerini ayrımlaştıran ifadelerine katılmam mümkün değildir..
***

Değerli dostlar,Türk askerinin (Ulus) üzerinde seviyesizce ve alçakça yapılan uygulamalara her gün bir yenisinin eklendiği malumunuzdur.. Bu tespit, vereceğimiz mücadelede bir adım önde olmamıza vesile olacaktır. Ama bilmenin başarıyı beraberinde getireceği mümkün görülmüyor... .Malum olduğu üzere layık olmadığımız yaşamı bizlere dayatanları çok iyi bilmemize rağmen içimizi parçalayan olaylara tepkisiz kaldığımızı da üzülerek söylemeliyim..

Türk tarihinin ana felsefesi olan “ zoru başarırız ancak imkansızı başarmak zaman alır” ilkesinden uzaklaşıp olaylara duyarsız kalmanın teslimiyet ve dolayısıyla da savaşı kaybetmek anlamına geleceği göz ardı edilmemelidir..

Son zamanlarda yoğunlaşan yıpratma kampanyalarına ilgililerin!sessiz kaldığı dile getirilmektedir.. Bu vurdum duymaz yaklaşım Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün önümüzü aydınlatacak ilke ve devrimlerini ölümsüzleştirmek isteyen biz, Türkiye sevdalılarını derinden yaralamaktadır.

Malumunuz olduğu üzere Coğrafi konumumuzun bahşettiği imkan ve kabiliyetler ‘kanla beslenen doyumsuzların’ gözünü döndürecek seviyedir.
Bu nedenle Emperyalist ülkelerin anılan coğrafyada gerçekleştirmek istedikleri Milli Hedef ve Menfaatlerini kısaca hatırlamak uygun olacaktır..

Malum olduğu üzere gerçekleşen iki dünya savaşının sebebi , bu zengin kaynaklara ulaşmak isteğiyle doğru orantılıdır..Hal böyle olunca Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Doğunun tam merkezinde olan Türkiye son derece önemsenmektedir..

Stratejik konumda bulunan bir ülkeyi kaybetmemek ve hedeflerine ulaşmada insan deposu olarak kullanmak, küresel Jandarmanın alışıla gelmiş ayrı bir yöntemidir. Muhakkak ki , böylesine kutsal ve dünyanın ilgisini çeken coğrafyada doğmanın bedelinin ağır olacağının bilincindeyiz.. Ancak , Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün ölümünden itibaren içimizdeki hainlerin de desteğiyle , bu toprakları ele geçirmek isteyenlerin ayak sesleri her geçen gün biraz daha kuvvetli hissedilmektedir.

Dikkat edilirse ikinci dünya savaşından sonra Türkiye, Batı eksenli uluslar arası siyasi kuruluşlara bir şekilde dahil edilerek adeta göbekten bağlanmıştır..Hal böyle olunca faaliyetlerini amansızca sürdüren Küresel Jandarma, ülkenin tüm kurumlarını kontrol altına almıştır..Doğal olarak , 1991 den itibaren SSCB.’in parçalanmasıyla birlikte Amerika’nın iştahı kabarmış ve dünyaya hakim olmak için anılan önemli ve gizemli coğrafyaya yelken açılmıştır..

1952 den bu yana NATO’ya bağlı olan ülkemizde , özellikle 1991 den bu yana yaklaşmakta olan tehlikeyi fark eden ve karşı koyan tek kurum TSK olmuştur..Bu arada acı bir gerçeği söylemeden geçemeyeceğim..

Bizi yönetenlerin; verdiği mücadelede Türk Silahlı Kuvvetlerini yalnız bıraktığını üzülerek söylemeliyim.



Bu nedenledir ki emperyalist güç, içimizdekilerin de desteğiyle 1991 den itibaren TSK.’ine amansızca ve acımasızca yüklenmektedir.. ( Daha önce ABD.’in ,TSK üzerinde oynadığı oyunları sizlerle teferruatlı olarak paylaşmıştım..Arzu eden dostlarıma tekrar gönderebilirim.)

Sözde barış ortamında gerçekleştirilmeye çalışılan kanlı terör eylemlerinin hedefi de hepimizin malumudur....
Emperyalistler ( Küresel dev) Ana Hedeflerine ancak ; tek kutuplu dünyayı çok kutuplu dünyaya dönüştüreceği farz ve kabul edilen“Türkiye Cumhuriyetini” kendi saflarında bulundurmakla ulaşabilir..Zira Küresel Jandarma; Türkiye’ in kaybedilmesiyle tek kutuplu sömürünün de tarih olacağını çok iyi bilmektedir..

Bu başarıldığı takdirde sayemizde stratejik coğrafyada bulunan ne kadar hedef ülke varsa ‘Denge Stratejisi’ni uygulayarak biraz nefes alma imkanı bulacaktır diye değerlendiriyorum..

Ülkemizi savunmak adına Milli Hedef ve Menfaatlerimizi gerçekleştirmekse gayemiz eğer, Türk Milletinin bağrından çıkan kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizi ilelebet ayakta tutmak yegane ilkemiz olmalıdır..

Emekli olduktan sonra ateşli silahları kılıfına konmuş bizlerin yeni silahı ( kalem) ile yapacakları sınırlıdır....

İnanınız yapılanlara dayanma ve yaşama olumlu bakma gücümüz her geçen gün biraz daha tükenmektedir.... Türk milletinin bağrından doğan kutsal ocağın fedakar evlatlarına ( Türk Ordusu=Türk halkı) alçakça yapılan saldırılarla bir günde birkaç kez ölmekteyiz..



***Bir şeyler yapılmalı ve bu fütursuzca gerçekleştirilen eylemlere artık dur denilmelidir***
Son söyleyeceklerim , dimdik ayakta kalması için Türk Silahlı Kuvvetlerimizde özveriyle hizmet veren komuta kademesinedir…

* üzerimizde kahpece uygulanan savaşın ( Psikolojik Harp) önemli prensibi olan suskunluğu ne zamana kadar devam ettirmeyi düşünmektesiniz?


* Sık sık dile getirdiğiniz Psikolojik/ Asimetrik savaşa karşı koyma planlarını vakit kaybetmeden hayata geçirmeyi düşünüyor musunuz?


* Yine lütfen her gün daha bir yanan yüreğimize artık su serper misiniz?
* Gurur kaynağımız olan zengin tarihimizin , ulusumuzun göğsünü kabartan destanları kanla yazan Askerimizin ( Türk Halkı) her gün gözden düşürülmesine son verir misiniz.



En derin sevgi ve saygılarım ; Türkiye Cumhuriyetine gönülden bağlı olanlara, tarihine sahip çıkanlara , yeri ve zamanı geldiğinde ise ölümü hiçe sayarak atalarının armağan ettiği bu kutsal vatan toprakları için mücadele edecekleredir..
Sevgiyle kalınız..

Fevzi MORAY

20 Mayıs 2010

Sarıgerme/ Ortaca / Muğla..



 
Üst