Şiiri,Bu Türk Ezgisini Dinleyerek Okumanızı Tavsiye Ederim.
Kaçiniz bilirsiniz, biz nerelerden geldik
Atamiz Kayan gibi, daglardan akan seldik
Bugün anlatacagim, geldigimiz yerleri
O daglari, taslari, ovayi, nehirleri
Iyi dinleyin beni, ki yasayin o ani
Öyle anlatayim ki, unutmayin o ani
Iyi bilin, ögrenin, anlatin unutmadan
Tek sözü eksiltmeden, bir kelime katmadan
Il Han Kagan bastaydi, kuvvetliydi Gök Türkler
Savasa doymuyordu, heyecanli yürekler
Okunun ötmedigi, kilicin yetmedigi
Millet kalmis miydi ki, tek maglup etmedigi
Bir de Sevinç Han vardi, Mogollarin basinda
Yasini da bilirim, Il Han Kagan yasinda
Dis geçirememisti, yigit Türk çerisine
Ilerlemisti Türkler, Mogol içerisine
Sevinç Han dayanamaz, mektup yollar dört yana
Der ki: "Türkler düsmandir, hem bana hem de sana."
Toplanip çevre beyler, varirlar bir karara
Birlesmeli hep birden, açmali Türk`te yara
Haber alir Il Han`im, geldi savasin çagi
Bes bin ordu birlesse, sönmez Türk`ün ocagi
Gök Türkler yener yine, sasirir karsi beyler
Hele bir görün bakin, Sevinç Han simdi neyler
Birakip hayvanlari, kaçar Mogol ordusu
Bu ne anlama gelir, sorulmamis sorgusu
Türkler baslar sölene, hem yeyip hem içmeye
Ama Mogol uyumaz, gelir kanim içmeye
Ani bir baskin olur, bir bir düser Türk eri
Her yan cesetle dolar, ayrik gövdeyle seri
Iki alp er çarpisir, adlari Kayan, Tukuz
Unutma biz bir yaydan, atilan dokuz okuz
Kayan, kagan ogluydu, dagdan akan sel gibi
Tukuz, kagan yegeni, gökten esen yel gibi
Gözlerinin önünde, yok oldu budunlari
Atlayip da atlara, kaçtilar kadinlari
Kaçtilar dediysem ben, sanmayin ki korkudan
Beyleri emretmisti, ar denilen duygudan
Almila idi biri, Bengül de ötekisi
Gittiler Kutlu Dag`a, at üstünde ikisi
Kayan ve Tukuz, bitik; yigildilar topraga
Türk`ün bu helal kani, feda olsun bayraga
Sevinç Han geri döndü, Türkler öldü sanarak
Bir kahkaha patlatti, manzaraya kanarak
Derken bir kipirdanma, Tukuz kalkti ayaga
Tasidi Kayan`i da, kuytuda bir oyuga
Almila ile Bengül, döndüler sonraki gün
Ama kaçmaliydilar, öz vatanindan sürgün
Yigitleri yarali, halleri yok ölmeye
Ne ölmeye hal kaldi, ne de bir tek gülmeye
Kutle Dag`a vardilar, kaldilar bir kaç gece
Iyilesti yigitler, gezdiler gündüz gece
Aradilar o kadar, sonunda da buldular
Bu korkulu yasamdan, sonunda kurtuldular
Lakin bu yerin yolu, geçit vermez pek kolay
O anda oluverdi, o ne muhtesem olay
Bir bozkurt peyda oldu, düstü dördün önüne
Yol gösterdi onlara, bu cennetin içine
Öyle bir yer ki ora, Kök Tanri`dan hediye
Kapattilar geçidi, yagi bulmasin diye
Dediler buraya ad, koyalim "Ergenekon"
"Ergene": "dag kameri"; ve "diklik" demektir "kon"...
Asena`nin kurtlari, girdiler güzel yurda
Hepsi duaciydilar, o yol gösteren kurda
Kagan soyunda gelen, Kayan önderleriydi
O demirden kurt basli bayrak gönderleriydi
Ergenekon onlara, yurt oldu tam dört yüz yil
Hatirla o günleri, sarhoslugundan ayil
Dört yüz yil çogaldilar, yaslilari ölürken
Boy boy oldu Tukuzlar, Kayat ve de Türülken
Tukuzlar ve Türülken, atalaridir Tukuz
Sonra da bu iki kol, oldular Dokuz Oguz
Kayat; soyu Kayan`in, kaganlar hep bu boydan
Çikmadilar töreden, hepsi de ayni soydan
Sölen yaptilar her yil, anarak kutlu günü
Unutmadilar bir an, ne yagiyi ne dünü
Dört yüzüncü sölende, kagandi Börte Çine
Türk`ün öç duygulari, bir baska costu yine
O savasta olanlar, Gök Türk`üme ar gelir
Sigmaz oldu tümenler, Ergenekon dar gelir
Ama burdan çikmanin, bir çaresi yok muydu
Demirden dagi gören, o tarihte yok muydu
Bütün halk arar oldu, kurtulusun yolunu
Gözler hep tarar oldu, hem sagini solunu
Bir çocuk çoban vardi, yigit Tirek adinda
O ne kaval çalardi, bu on yedi yasinda
Bu Tirek çalmaz sanki, kavaliyla inlerdi
Çalmaya baslayinca, bütün oba dinlerdi
Kavaliyla dosttu o, üflerdi sevdasini
Katti Ergenekon`dan, bir çikis arzusunu
Gök gözlü bir kök böri, varip geldi önüne
Sonra yavaaas yürüdü, bir çiplak dag yönüne
Tirek eve dönünce, anlatti demirciye
Dedi: "Ey bilge kisi, bu kurt gelir de niye?"
Demirci hazirlandi, sabah Tirek`le gitti
Düstü kurdun pesine, dag önünde yol bitti
Anladi ki demirci, bu dag saf demirdendir
Ve bu gök tüylü böri, ulu Kök Tengri`dendir
Dönüp anlatti Han`a, bütün bu olanlari
Demir dagi eritip, yol açmak planlari
Yigdilar odun, kömür ve devasa körükler
Bu son umutlariydi, çikmaliydi Gök Türkler
Dualar esliginde, yakildi koca ates
Sonunda eridi dag, sevindi bacikardes
Bir öncü yolladilar disariya bakmaya
Sabirsizdi Gök Türkler, öz yurduna akmaya
Öncü giden dönünce, mutlu haber verince
Tuglar kalkti havaya, bu erege erince
Çikip Ergenekon`dan, dost ile dost oldular
Varip atayurduna, yigitçe öç aldilar
Yüzlerce yil solmadan, hep tomurcuk verdiler
Dirlik düzen içinde, yasayip yeserdiler
Ateste demir dövüp, her yil hiç unutmadan
Yasattilar o günü, hem de hiç aksatmadan...
..........
Ozan Çu-çu anlatti, size kutlu destani
Siz de anlatasiniz, gence dostu düsmani
Sözümüz uzun oldu, lakin gönülden oldu
Giden bir kaç dakika, yine ömürden oldu...