Esaret

ÇAĞATAY

Dost Üyeler
Katılım
27 Şub 2008
Mesajlar
473
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
"ADRİYATİK'DEN ÇİN SEDDİNE SAVAŞ NEREDE İSE ORADAY
XII. Şarl bilhassa yeniçerilerin Demirbaş Şarl diye andıkları (Charles) 15 yaşında tahta çıkmış, pek genç yaşında büyük sorumluluklar yüklenmiştir. 1697’den 1718’e kadar 21 sene süren hükümdarlığının 5 senesini Türkiye’de geçirmiş; o devrin en büyük askeri kudreti olan Osmanlı Devleti’ni, büyük rakibi Rus Çarı Deli Petro’ya karşı kullanmak için gayret etmiştir. Onun uzun müddet Türkiye’de kalması, o günkü dünyanın en dikkate değer hadiselerinden biri sayılmış ve uluslar arası bir mesele haline gelmiştir. Buradan kız kardeşine ve akrabalarına yazdığı mektuplarda, Türk milletine olan derin hürmet ve sevgisini dile getirmiş; Osmanlı ülkesindeki yaşayışını anlatmıştır. Bunlardan birinde aynen şöyle demektedir:

“Poltawa’da esir oluyordum. Bu benim için bir ölümdü; kurtuldum. Bug (Aksu) nehri önünde tehlike daha kuvvetli olarak belirdi. Önümde su, arkamda düşman, tepemde cehennemler püsküren güneş! Su beni boğmak, düşman beni parçalamak, güneş beni eritmek istiyordu. Gene kurtuldum. Fakat bu gün esirim; Türk’lerin esiriyim. Demirin, ateşin, suyun yapamadığını, onlar yaptılar; beni esir ettiler. Ayağımda zincir yok; zindanda da değilim. Hürüm, istediğimi yapıyorum. Lakin gene esirim; şefkatin, ulüvv-i cenahın, asaletin, nezaketin esiriyim. Türkler beni işte bu elmas bağa sardılar. Bu kadar şefkatli, bu kadar alicenap, bu kadar asil ve bu kadar nazik bir milletin arasında, hür esir gibi yaşamak bilsen ne kadar tatlı!”

Charles, Türkiye’den ayrılıp memleketine döndükten 4 sene sonra, Norveç’te başlattığı bir kale kuşatması esnasında, şakağından vurularak ölmüştür. Çok cesur, her türlü meşakkate dayanıklı, azim ve irade sahibi bir asker olan hükümdar, milletimiz tarafından da misafir ve dost bir devlet reisi olarak çok sevilmiş, kendisine yapılan sertçe bir muamelenin halkta uyandırdığı infial, hükümette büyük değişiklikleri icap ettirmiştir.
 
Üst