Eski Senaryo Yine Vizyona Mı Konuyor ?

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
ESKİ SENARYO YİNE VİZYONA MI KONUYOR ?

Ekonomik kriz başını almış gidiyor. Dünyanın sayılı ekonomik gücüne sahip ülkelerinde bile ciddi sarsıntılar yaşanıyor. Kimi ülkelerdeki hükümetler; olumsuz tablolar karşısında ekonomik aklın gerektirdiği acıtıcı önlemleri alırken, kimileri yerlerini teknokrat hükümetlere bırakıyor.

Ancak her halukarda; iktidarda hangi hükümet olursa olsun, kamu maliyesinde tasarrufu öngören ciddi önlemlere başvururken, özelleştirmelere gidiliyor. Önceden bu gibi önlemleri alan ülkelerse; mevcut küresel krizden diğerlerine nazaran daha az etkileniyor.

AB üyesi ülkelere bakınız. Yunanistan; İtalya; İspanya; Portekiz; İrlanda; Macaristan ve Estonya; Letonya gibi Baltık ülkeleri ile Birliğe yeni üye olmuş eski Doğu Bloku ülkeleri neredeyse birer birer iflas bayrağını çekiyor.

Bu ülkelerin kimisi AB Destek Fonu’na bağlanmak zorunda kalırken, kimileriyle; AB Merkez Bankası; İMF ve Dünya Bankasından aldıkları borçlara karşılık bu finans kurumlarına karşı ciddi mükellefiyetler altına giriyorlar.

Uluslar arası kredi derecelendirme kurumları, hemen her gün bu ülkelerin ekonomik kredi notlarını düşürüyor.

Fransa ve İngiltere ekonomileri ve finans sistemleri bile bu fırtınadan sarsıntı geçiriyor. İngiltere bu yüzden neredeyse AB’den kopma noktasına geldi. Auro Bölgesi ha dağıldı ha dağılacak. Hatta AB’nin geleceği bile tehlike sinyalleri veriyor.

Peki ya Güney Kıbrıs ekonomisi? Güney Kıbrıs ekonomisi de zor bir dönemeçten geçiyor. İlginçtir; Güneyde alınan ciddi tasarruf önlemleri ile diğer başka ekonomik önlemlere muhalefet partileri öncülük ettiler. Popülizm yapmak ve oy avcılığına yönelmek yerine, ellerini taşın altına koydular.

Güneyde genel kaygı şudur: Gerekli önlemleri almazsak; AB Destek Fonu’na yani AB’nin yedeğine bağlanmış olacağız.

Sendikalar da sağdan sola; sorumlulukla hareket edip; sadece göstermelik tepkilerle yetindiler.

Eğer deve kuşu misali kuma soktuğumuz başımızı kaldırıp başta Güney olmak üzere; dünyada neler olup bittiğine bakarsak Türkiye’nin katkıları sayesinde, ambargo ve izolasyonlara rağmen çok ciddi sıkıntılarla karşılaşmadığımızı görebiliriz.

Yine başımızı soktuğumuz kumdan kaldırıp Türkiye’deki ekonomik gelişmeleri tarafsız gözle görebilirsek; Anavatan’ın dünyayı sarsan ekonomik kriz ortamında nasıl bir ekonomik mucizeye imza attığını da görebiliriz.

Hal böyleyken; bugün ülkemizde bir kaşık suda fırtınalar koparılıyor. KKTC ile Türkiye’nin birlikte hazırladığı ekonomik programın uygulamaya konmaması için isyan bayrakları çekiliyor. Halkımız soğukta karanlıkta bırakılıyor.

Ekonominin yabancılaşmasına karşıymışlar; özelleştirmeye karşıymışlar. Türkiye’den yatırımcı gelirse; ülke satılacakmış, Kıbrıslı Türkler bilinçli ve planlı olarak asimile edilip yok ediliyormuş.

Yani ‘senaryoyu yazanların ve oynayanların hedefi Türkiye. ‘Senaryo’yu yazanların ve oynayanların hedefi KKTC’nin ekonomik yönden kalkınmasının önüne geçmek! ‘Senaryo’yu yazanların ve de figüranların hedefi; Kıbrıs Türkü ile Türkiye’nin arasını açmak. ‘Senaryo’yu yazanların ve içimizdeki taşeronların hedefi; Kıbrıs Türkü’nü nasıl olursa olsun bir çözüme mahkum etmek!

AKP Hükümeti; ‘Denktaşsız; Denktaş politikalarını uygulamaya sokmuş’! Şimdi; malum çevrelerce dallanıp, budaklandırılan bu!

KTÖS Genel Sekreteri Şener Ercil; “2012 yılı eylem yılı olacaktır” diyor ve ekliyor “başlatılan eylemler Türkiye’nin asimilasyoncu Kıbrıs politikalarına yönelik eylemlerdir.”

Bir süre önce yaptıkları eylem ve mitinglerde taşıdıkları pankartları ve attıkları sloganları bu halk hala unutmadı. “Ankara elini yakamızdan çek”; “Ne seni isteriz ne memurunu ne de paranı”; “işgale son” ve daha neler neler!

İlginçtir; bahse konu eylemlerde KKTC’yi savunduğunu iddia eden DP ve kimi ulusalcı birlik ve derneklerle, UBP eğilimli sendikalar da yer almışlardı!

Şimdi aynı senaryo yeniden üçüncü kez vizyona konuyor. Tam da müzakerelerin en kritik döneminde. Tam da Türkiye’nin bütün olanaklarıyla KKTC ekonomisinin kendi ayakları üzerinde durmasını sağlayacak katkı ve yardımlarının hat safhaya ulaştığı bir dönemde!

Adres dergisinde Cenk Mutluyakalı diyor ki: “ eskiye göre ‘silah ve barut kokusundan uzak, çok daha gelişmiş ve zengin bir hayatımız var şimdi. Evlerimiz daha güzel. Arabalarımız son model. Yollarımız şerit şerit. Santrallerimiz ışıl ışıl..Tüm bunların içinde biz yokuz şimdi.”

Adama sormazlar mı; bu evlerde yaşayan kim; bu arabaları, bu yolları kullananlar kimler. Vefasızlığın bu kadarına da pes doğrusu!..

Kutlay Erk’se; Yeni düzendeki “Bu ok bu yaydan çıkmalı artık” başlıklı yazısında; 2000’li yıllarda yapılan eylemleri hatırlatarak; “o senaryoların eksik tarafı şimdi daha açık görülüyor; Kıbrıs konusunda çözüme ulaşılmazsa ne yapılması gerektiği eksikti. Ve o aşamada devrimin içi boşaltıldı.” diyerek şimdiki ‘aşama’yı da; “halk kesimlerinin dağınık demokratik isyan hallerinin, demokratik eylem hallerine dönüştüğü” aşama olarak değerlendiriyor. Ve “siyaset insanları sokağa dökmeli, yola sokağa çıkmalı Hükümete ‘dur artık, git artık’ demek için “ buyuruyor.

El-Sen yöneticileri ise daha önce açıkça ilan ettikleri gibi ülkeyi tam da bu aşamada karanlığa boğuyor. Ekonomik ve sosyal yaşamı tökezletiyor. Tel-Sen ise ülke insanının iletişim hakkına tecavüz ediyor.

Üstelik iletişim hatları sabote edilerek!

Başbakan İrsen Küçük; “2004’de Kıb-Tek kasaları doluydu Ve 5 Trilyon artısı vardı. CTP iktidarında, borç 7.60 katrilyonu aştı.” derken; ülkenin geleceğini kimlerin ve hangi siyasi düşüncenin bu noktaya taşıdığına ışık tutuyor.

Gelin görün ki; ülkeyi ve sektörleri ideolojileri gereği batma noktasına taşıyanlar, şimdi meydanlarda kışkırtıcılık yapıp; 2003’lü yılların senaryolarını yeniden sahnelemeye çalışıyorlar.

Gelin görün ki; “bunlar Hristofyas’ın ateşine benzin taşıyanlardır” diyen rahmetli liderimizin oğlu Serdar Denktaş’ın partisi de 30 Ocak 2012 eyleminde neden niçindir bilinmez bu karanlık senaryoda sıra tutacakmış.

Yazık!Eğer bu gerçekse YAZIKLAR OLSUN SERDAR BEY!...
 
Üst