Fakat Aldanıyorlar.

Miktat ALGÜL

Onursal Üye
Katılım
28 Eyl 2008
Mesajlar
39
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Fakat aldanıyorlar. İhanet yapanlar ve yaptıranlar sonunda pişman olacaklar, yaptıklarının bedelini ödeyeceklerdir.

Türk halkının önderi Mustafa Kemal, küresel kapitalist canavarların, Türkiye hakkındaki hüküm ve hareketlerini, 18.06.1922’de şöyle ortaya koyar:

“… Karar verildi, hareket başladı. Artık maskeler atıldı. Türkiye, parçalanacak, Türkiye halkı esir, alçak, sefil ve perişan edilecektir. Maksat bu idi ve bu zalim gayeye varmak için hatır ve hayale gelmeyen her türlü tedbire müracaat edildi ve bu hususta Batı’nın bazı hükümetleri ve siyasi kişileri bunun böyle olmasında ısrar ediyordu ve bugün de ısrar ediyor.” (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri II, s. 38-39)

Küresel emperyalist yağmacılar, Birinci Emperyalist Talan Savaşı olan birinci dünya savaşının sonunda bu alçakça amaçlarına, Osmanlı’ya zorla imzalattıkları Sevr Anlaşması’yla ulaşmışlardır, bildiğimiz gibi…

Karanlık güçlerin bu alçakça girişimlerini ortadan kaldırabilmek için Türk halkı dört yıl süren bir Ulusal Kurtuluş Savaşı vermek zorunda kalmıştı. Ve Birinci Dünya Savaşı ile Kurtuluş Savaşında (bu sekiz yıllık süreçte) üç milyon insanını cephelerde şehit vermek zorunda kalmıştı. Şanlı Türk tarihi bu koşullarda yaratıldı.

1924’ten itibaren Finans-Kapital aşamasına gelen yerli kapitalizm, içgüdüsü ile uluslararası kapitalsizimle ittifak ve kaynaşma yollarını aramaya başladı. 1930’da Celal Bayar’ın İktisat Vekilliğine getirilmesiyle birlikte de fiilen Türkiye ekonomisinin yönetimini ele geçirmiş oldu Finans-Kapitalistler zümresi… Bağımsız Türkiye’nin işgal girişimi bu dönemde başlar.

14 Mayıs 1950 seçimleriyle de, devlet denetiminde kurtulan Finans-Kapitalistler, Türkiye’nin yönetimini bütünüyle ellerine geçirmiş oldular. Ondan sonra da hızla, Türkiye’yi; Demokratik halkçı devletlerle ve insanlığa, emeğe düşman, küresel emperyalist yağmacılarla ise dost bir politik hatta sürüklemeye başladılar. Tabiî ekonomik planda da, Batılı tekelci şirketlerle etle tırnak gibi anlaşma, kaynaşma yoluna gittiler. Daha doğrusu Batılı Emperyalist Devletlerin yönetimine girmeyi kendileri için en önemli güvence saydılar ve öyle de yaptılar. Yerli işbirlikçi modern mandacı anlayış bu şekilde doğmuş oldu

Küresel Kapitalistlerin azgın sömürü ve talandan başka hiçbir değer yargısı ve felsefesi yoktur. Ulusal ve insanî değerleri onlarda aramamak gerekir. Çünkü onlarda böyle bir şey bulunmaz…

Yerli işbirlikçiler, küresel kapitalizmle boy ölçüşemeyeceklerini çok iyi biliyorlardı. Bundan dolayı da onların uydusu, uşağı olmayı kolayca benimsediler, içlerine sindirdiler. Türk halkının iş ve aş taleplerine, insanca yaşama taleplerine olumlu cevap veremeyeceklerini çok iyi biliyorlardı. Küresel kapitalizm, Türkiye’nin ekonomice güçlü, ileri, gelişkin bir ülke olmasına izin vermeyeceklerini çok iyi biliyorlardı yerli işbirlikçiler. İşte o yüzden de Türkiye’nin yönetiminin kendileri için kolay bir iş olmadığını, bundan sonra da olamayacağını görüyor, anlıyorlardı. Yani bir başlarına Türkiye insanlarının acımasız sömürüden kaynaklanan tepkilerini bastıramayacaklarını iyice biliyorlardı. Bu nedenle de Türkiye yönetimini yabancı karanlık güçlerin ellerine teslim etmeyi kendileri için en emin yol bildiler.

İkinci Emperyalist Yağma Savaşından sonra yerli işbirlikçiler, artık dünyanın yeni efendisi olan ABD Emperyalistlerinin emrine girdiler. Türkiye insanlarını da, ABD’li, Avrupalı emperyalist güçlerin emrine sokmak için çeşitli yollara başvurmaktan çekinmediler…

Emperyalistlerin pis çıkarları için Kore Savaşına katıldılar. Bin civarında insanımızı, bu savaşta yok yere kaybettik… Türkiye’yi ABD yönetimindeki emperyalist askeri saldırı örgütü NATO’ya soktular.

Yine emperyalistlerin ekonomik örgütü olan AB’ye Türkiye’yi sokabilmek için onların her dediğini ikiletmeden yapmaya başladılar. Emperyalistlerin de tek düşündükleri kendi sömürü ve vurgunlarıdır. Onlar isteseler bile başka türlü düşünemezler, davranamazlar… Bulundukları ekonomik yoğunlaşma, onları böyle düşünmeye ve davranmaya mecbur kılar…

Yani Türkiye’yi 1945’ten beri, açıktan (doğrudan) ABD ve AB’li emperyalistler yönetiyor…

KAPİTALİZM, 60 yıldır Türk halkına “Psikolojik Harekât” uyguluyor: Halkımıza, ulusal ve insanî değerleri unutturarak, ABD ve AB Emperyalistlerinin uşaklığını gönüllüce kabul ettirmeye çalışıyor.

Bu çok yönlü harekât sonunda da bugün insanlarımızın ortalama yüzde 70’i AB yanlısı oluyor. Kandırılmış, uyutulmuş, zavallı insanlarımız AB Emperyalistlerinin kucağına düşmenin, kaderlerini onların eline teslim etmenin kendileri için Kurtuluş olacağını sanıyor.

Yerli işbirlikçilerin bu ihanetleri artık kör gözlere bile batar duruma gelmiştir. Çünkü ihanet somut biçimlere bürünmüştür. Tabiî yine de bunları görmek için önce görmek istemek gerekir. Görmek istemeyen hiçbir zaman bir şey göremez… Yani namuslu olmak gerekir her şeyden önce…

Türkiye’de, kapitalist güç 60 yıldan bu yana her geçen gün vatan satıcılığında ve halka ihanette daha pervasız, daha sınır tanımaz hale gelmiştir. Yani her yeni gelen iktidar bir öncekini aratır olmuştur…

Neden mi?

Çünkü onların emperyalist çıkarları bunu emretmektedir kendilerine… O yüzden onlar başka türlü davranamazlar…

ABD eliyle, 1950’den beri Türkiye, İmam Hatip Okulları, Tarikatlar, Kur’an Kurslarıyla donatılmıştır. Yoksul Halk çocukları devşirilerek bu kurumlarda-örgütlerde, Ortaçağcı-şeriatçı eğitimle, normal düşünemez, göremez, karar veremez, davranamaz hale getirilmektedir. Ortaçağcı hareketin bir militanına dönüştürülmektedir.

İşte bu şekilde yetiştirilen oy tabanı kullanılarak, ABD, AB ve satılmış sermaye sınıfıyla medya tarafından iktidara getirilmiştir mevcut yönetim… Bunlarda daha önce de söylediğimiz gibi Ulusal Değerler yoktur. Çünkü bunlar ümmetçidir… Ulusu reddetmektedir bunlar…

Antika Tefeci-Bezirgân Sermayenin temsilcisidirler. Bunlar üretimle ilgilenmezler. Yalnızca üreticilerle tüketiciler arasında aracılık yaparak kâr elde ederler. Borç para vererek faiz alırlar. Tefecilik yaparlar yani… Onların taptığı paradır. Kârdır, faizdir… Küp doldurmadır.

Bunların küp doldurma karşılığında vazgeçemeyecekleri hiçbir değer yoktur… İşte o sebepten de bunlar, AB’nin ve ABD’nin bütün istediklerini birer birer vermektedirler.

Yukarıda da söylediğimiz gibi koltuk kapma ve küp doldurma karşılığında veremeyecekleri tek bir değer bile yoktur bunların. Yerli-yabancı kapitalist çetesi Türkiye’yi şu anda böyle bir iktidar aracılığıyla yönetmektedirler. Bunlar Türkiye’yi ve Halklarını sahipsiz çocuk kandırır gibi kandırıverilecek zavallılar topluluğu sanıyorlar. Fakat aldanıyorlar. İhanet yapanlar ve yaptıranlar sonunda pişman olacaklar, yaptıklarının bedelini ödeyeceklerdir.

Miktat Algül

Gazeteci-Yazar
 

Bige-tuğ Tulken

Halkla İlişkiler
Katılım
10 Haz 2008
Mesajlar
890
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Her yer benim vatanım..
Şiirsel adalet ne zaman gecikmiştir. Elbet en ince detayların bile hesabı sorulacaktır. Türk düşmanları hedeflerine ulaşamayacak, Türk genci onursuz bir nesil yetiştirmeyecektir. Sorgulamayan, yorum yapamayan, okumayan kimse kalmayana dek kalemle, Almılaya ulaşana dek kılıçla savaşacağız..
Kaleminize sağlık.
 
Üst