GELEN TÜRKİYELİ, GİDEN TÜRKİYELİ
Kartal Harman'ın "Sıranın; Ananıza, babanıza, evladınıza ya da size gelmesini mi bekliyorsunuz!" adlı yazısı Kıbrıslı bir Türk olarak çok dikkatimi çekti.
"Her Allahın günü bu memlekette birilerini öldürüyorlar! Öldürmekten de geçtik artık! Öldürdükten sonra üzerlerine benzin döküp "cayır-cayır" yakıp bir kenara atı veriyorlar. Kimileri de, sabunlayıp, yıkayıp toprağın altına gömüyorlar.
Kafasına esen de ya eline geçirdiği silahı ya birinin kafasına dayayıp ateşliyor ya da eline aldığı demiri kafasına vurup öldürüyorlar. Peki, kim bunları yapanlar? Elbette ki, "Gelen Türkler ve giden Türkler!" diyor ve devam ediyor Kartal Harman yazısına. Güzel bir yazı ama keşke de o yazının içinde "gelen Türkler ve giden Türkler" cümlesini kullanmasaydı. O zaman o yazı tamamen yanlı bir yazı olup çıkıyor maalesef.
Son günlerde adamızda işlenen cinayetlerden yine gelen ve giden Türkiyeliler suçlanmaktadır. Bu cinayetleri işleyen birçoğu KKTC vatandaşıdır. Pek azı da çalışma izniyle KKTC'de bulunanlardır.
Bu cinayetlerin affedilir bir tarafı yok. bir insanın canına kasteden davranışlar hiçbir zaman tasvip edilmez. Fakat bu davranışları kınarken de belirli bir kesimi zan altında bırakmakta olmaz. Burada Kıbrıslı da olsa, Türkiyeli de olsa hepimiz Türk'üz. Türkiye den gelenleri cani olarak gösterip, burada artık kendini KKTC vatandaşı hisseden fakat ana vatan olarak ta Türkiye'ye bağlı hissedenlerin de yaralandığını bu suçla suçlanmasını kabul etmek mümkün değil.
Her kötü olayın arkasında Türkiyeli aramak artık burada adet haline geldi. Türkiyeliler katil, Türkiyeliler hırsız, Türkiyeliler ırz düşmanı vs. vs.
Tüm bu suçlamaları yaparken hak etmeyen Türkiyelilerinde kendini çok kötü hissettiğini acaba hiç düşünüyorlar mı?
Sonra tüm bu kötülükler yalnız Türkiyelilere mi mahsus. Kıbrıslı dediklerinizin içinde hiç suç işleyen yok mu? Suç milletlere göre mi özellikler taşır yoksa insan karakterine göre mi. İnsanın olduğu yerde, her tür kötülüğünde olabileceğini niçin anlamak istemiyorlar acaba bu Kıbrıslı, Türkiyeli ayırımı yapanlar.
Bu suçlamalara bakıldığında Türkiyeliler suç potansiyeli olarak karşımıza çıkıyor. Kıbrıslılar ise dünyanın tüm kötülüklerinden arındırılmış korumasız zavallı, Türkiyelilerin barbarlıkları karşısında sindirilmiş bir halk olarak karşımıza çıkıyorlar.
Bu tür anlayışların doğmasına sebep olacak açıklamalar aslında iki halk arasında düşmanlık yaratmaktan başka bir işe yaramaz.
Bu cinayetlerden hırsızlıklardan şikâyet etmek doğaldır. Fakat bu şikâyetleri yaparken sınıflandırmadan yapmak lazımdır. Bu gün Türkiye de ne canice cinayetler işleniyor, nice yolsuzluklar yapılıyor fakat bunlar haber yapılırken işleyenlerin etnik kökenine göre bir ayrım söz konusu olmuyor. Hepside Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır.
Yapılan suçları tasvip ettiğimi sanmayın bende en az bu yazıları yazanlar kadar kınıyor ve lanetliyorum insan hayatına ve malına kastedenleri.
Fakat bu konuda haber yaparken biraz daha duyarlı olmalarını dilerim. Bizler henüz Türkiyeli yerleşikler olarak suçlanmaya alışamamışken şimdi birde caniler hırsızlar olarak yaftalanmak istemiyoruz.
Bu o kadar hassas bir konu ki bir tarafı yüceltirken diğer tarafı aşağıladığının farkına mı varamıyorlar, yoksa bilerek mi aşağılıyorlar buda ayrı bir konu.
Yoksa yazacak bir konu bulamayıp ta sütununu doldurmak için mi yazıyorlar onu da anlamıyorum. Bir ülkede suç işlenmesinin önüne geçilmez. Nüfus arttıkça suçlular da artacaktır. Ya nüfusunu sabitleyecek ve arî bir hale getireceksin ki böyle bile olsa yine suç işlenmesi kaçınılmazdır. Ya da bu suçları kendine siyasi malzeme yapmayacaksın.
Bu ada üzerinde yıllar yılı Rumların işlediği cinayetlere rağmen Rumlarla tek yürek tek bilek beraberliğe hazır olanların Türkiyelileri bu denli aşağılamasını, karalamasını hazmedemiyorum. Unutmayalım insanların yaşadığı yerde iyilik ve kötülük bir arada yaşamaktadır.
1.02.2009
Ayla Berkin