Gerçekci Olsanız Olmazmı mı ?

* GÜNEŞ DOĞARKEN
Salih Mehmet Ersoy
Son günlerde Cumhurbaşkanı Sn. Talat’ın BM ve AB ile müzakerelerden sorumlu temsilcisi Özdil Nami′nin Rum gazetesi Fileleftheros’a yaptığı açıklama günün en önemli olayı olmuştur.
Bizim üzerinde durduğumuz husus, pazarlık masasında bulunan kim olursa olsun, ne istediğini ve ne hedeflediğini alenen basın yoluyle açıklamamalı, karşı tarafa ipucu vermemelidir.
Bir kere herkes şunu bilecek ki ikide birde temcit pilavı gibi Annan planına atıfta bulunmak ve bu planı desteklemek kimseye yarar sağlamaz.
Ya adam gibi davranacağız ve gerçekci olacağız, ya da mahallede bilye oynayan çocuklar gibi sorumsuzca davranıp kendi hak ve çıkarlarımızı yokuşa süreceğiz.
Devlet adamlığı vasıflarına sahip kim olursa olsun, ağzından çıkan sözcüklere dikkat etmek zorundadır. Nerde kaldı ki, pazarlık masasında bulunduğumuz bir ortamda, muhataplarımıza halkımızın benimsemediği bir çözüm modelinden bahsetmeyi marifet sayanlar var! .
Böyle bir davranış, hangi demokrasi kavramında var, bunu da bilmek bizim hakkımızdır.
Yani tam dört buçuk sene evvel öldüğü alenen BM tarafından ilan edilen bir planın varmış gibi gösterilmeye çalışılması ve hatta muhataplarımızın adından dahi bahsetmeyi içlerine sindiremedikleri bir Plandan bahsetmemiz kime ne yarar sağlar, bunu da düşünmek zorunda değil miyiz?
Sn. Özdil Nami’nin en büyük suçu, kendinin kabul ettiğini, halkımızın kabul ettiği şeklindeki ifadesidir. Allah aşkına, acaba Annan Planı hangi şartlar altında Kıbrıs Türk halkına kabul ettirildiğini acaba Sn. Özdil Nami bilmiyor mu?
“Eh Kıbrıslı Türkler öyle karar verdilerse, biz ne yapabilirdik” tekerlemesini kimlerin söylediğini veya söylemeye hazır olduğunu acaba Sn. Özdil Nami bilmiyor mu?
Açıkca anlaşılıyor ki, esir alınan bir insana kabul etmediği suçu zorla kabul ettiren ve bunu elde etmek için acımasızca işkence yapan bir gücün, sonradan dönüp de “Bakınız işte gördünüz mü, suçunu itiraf etmiştir” diyerek kendini aklayan zalimlerden ne farkı var ki bize Annan Planını zorla kabul ettirenlerin?
Bütün bu gerçekler Sn. Özdil Nami tarafından bilindiği halde, ikide birde Kıbrıs Türk halkının iradesinden ve Annan Planından bahsetmesi ayıp değil mi?
Bizzat yaşadığım bir olayı açıklamak ve 24 Nisan 2004 öncesi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde estirilen rüzgârdan bahsetmeyi uygun gördüğüm için bizzat arkadaşlarımla yaşadığım bir olayı sırf birilerine ders olsun diye yazmak isterim.
Köylü vatandaşlarımızı sırf aydınlatmak ve Annan Planına Referandumda “HAYIR” denmesi için gittiğimiz Girne Kazasına bağlı bir köyde konuşmaya başladığım zaman, bir vatandaşımız ayağa kalkarak bana “Ne ağam sen Başbakan Erdoğan’dan daha mı akıllısın ki Annan Planına hayır dememizi istiyorsun” demişti.
Meğer AKP kurmayları ve milletvekilleri tüm köylerimizde cirit atmışlar ve Annan Planına EVET denmesi için telkinde bulunmuşlar hatta tutmayacağını gördükleri yerlerde “Eğer hayır derseniz sizi Referandumdan bir hafta sonra geri Türkiye’ye alacağız” diyerek tehdit edilen vatandaşlarımızın bulunduğunu sonradan öğrenmiştik.
Vah genç milletvekili vatandaşım Özdil Nami bey, işte sizin ve sizin gibilerin ikide birde atıf yaptığınız Annan Planı bu şartlarda kabul edilmişti.
Eğer sorumluluk hissederek görev yapma niyetinde iseniz lütfen daha gerçekci olsanız olmaz mı?
Her şeyin altüst olduğu bir ortamda, siz hala 24 Nisan 2004’ü yaşamanız hem Kıbrıs Türk halkına karşı büyük bir ayıp ve hem de demokrat duruşunuza göre çok büyük bir çelişkidir.
Eski çamlar bardak oldu, hala farkında değil misiniz

pestili çıkmış konuların halen liderler bazında gündemde tutulup sağından solundan gevelenmesi maalesef politika ve siyaset olarak sunuluyor.herkes bizi işte görsün mantığı hakim.sonuç ne onu söyle.kısaca memleketi satmak istiyormusun istemiyormusun.40 sene nişanlılı kalınmaz kafanda problem var demek(rum'a)zaten olaylar ortada .liderler milleti nasıl ateşe atarsam suçlanmam hesabı yapıyor.yazık liderlik bu olmamalı.icraat sıfır.merak ediyorum hükümet ne işle meşgul 2 işçiyi kovmaktan ve ekonomiyi batırmaktan başka.

Şu anda yapacakları o kadar şey varken halen daha kendilerini ve bizi yalvarmakla küçük düşürmeye devam ediyorlar. Neden çıkıp gerçekleri halka açıklamazlar.Halkı bilgilendirsinler bence o zaman teslim olmaları daha kolay olur.Yaptıkları tek şey zaman harcayıp halkımızı bezdirmektir.