Gerilimde yeni sayfa: Kanjal (kanli yol)

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
GERİLİMDE YENİ SAYFA: KANJAL (KANLI YOL)
Balkar Türkleri ile Kabardeyler arasında bir süredir devam eden gerilimde yeni bir sayfa daha açıldı: Kanjal (Kanlı Yol). Atlı Kabardeyler Çerkes bayrakları ile Balkar Türklerinin topraklarında yürüdü Kabardey-Balkar’da Balkarlar ile Kabardeyler arasında alttan alta körüklenen etnik

gerilime işte bu haritada gördüğünüz koyu kırmızı ile çizilen güzergahtan, Kancal’a atlı bir grupla tartışmalı Kırım Hanlığı’na karşı 1708′de kazanılan Kanjal Savaşı’nın yıldönümünde Kabardeylerin Kanjal Dağı’na yaptıkları yürüyüşe yol üzerindeki Köndelen köyünde Balkarların engel olmasıyla gerilim en üst seviyeye çıktı. Köndelen ve Kanjal bugün (ve asırlardır) Karaçay, Balkar , Tırnıauz ve Elbrus Dağı arasında sıkışmış bir Karaçay-Malkar bölgesi. Deyim yerindeyse tam göbeği.
Kancal kelimesi “Kan Col” (Kanlı yol) kelimesinden Kancal’a dönüşmüş. Kan Col adının Karaçay Malkarca olması kadar manası da çok düşündürücü. Kabardeyler, tamamı Karaçay Malkar bölgesinin tam ortasında olan bu coğrafyaya 1708′de gelerek Kırım Hanlığına karşı zafer kazandıklarını iddia ediyorlar. Bu zaferide şöyle açıklıyorlar: “1708′de Kırım Hanı Kaplan Girey, Çerkesya’ya saldırıp her yıl haraç olarak üç bin delikanlı ve genç kızın verilmesini istemişti. Çerkesler ise reddetmişti. Bunun üzerine Kırım Hanı Çerkesya üzerine büyük bir ordu göndermişti. Barış istemek zorunda kalan Kabardeyler, 30 seçkin savaşçıyı Han’a köle olarak göndermiş, bu kişiler de bir gece fırsatını bulup Tatar subaylarını teker teker öldürmüş ve ardından Çerkesler ani baskınla Tatar ordusunu yenmişti.”

Kabardeyler Çerkes bayrakları ile Kanjal’da ilerlerken


Balkarlılar ise bu savaşı kendilerinin kazandıklarını, çok kan döküldüğünü bu yüzden de burasının adının Kancol olduğunu söylüyorlar. Ayrıca Balkarlılar, Kabardeylerin savaşmak için Kabardey topraklarından ayrılıp yüzlerce kilometre Balkarya içlerine girip Kırımlılarla savaşma olasılığının mümkün olamayacağını söylüyorlar. Balkarlılar Kabardeylerin niyetlerinin Kanjal savaşının yıldönümü değil aksine başka emelleri olduğunu söylüyorlar. Balkarlılara göre Kabardeyler arkalarına Adigey ve Abhazya’yıda alarak önce Çerkesya’yı daha sonrada denizden denize Büyük Çerkesya’yı kurmak olduğunu, bu Kancal atlı yürüyüşü ilede bir nevi Çerkesya sınırları çiziliyordu. Hatta bununlada yetinmeyip Elbrus dağının Prielbrus bölümünüde kendi coğrafyalarına katarak Karaçay Balkarlara sadece Elbrus eteklerinde bir kaç km kare yer bırakılması isteniyordu.
İki Balkar kasabasının Nalçik’e bağlanması, Balkar meralarının Kabardey bölge ve yönetimlerine bağlanması, tamamı Balkar köyleri ve kasabalarından oluşan Prielbrus’un yüzlerce km ötedeki Kabardey kasabasına bağlanması, Balkar olması gereken Başbakan’ın Balkarlılardan olmaması, Parlamentoda %10 olan Balkarlı sayısının %5 e düşürülmesi, Balkar işadamlarının elindeki tüm büyük işletmerin el konularak Kabardeylere devredilmesi ve ardından bu Kancal ve Balkarya bölgesinin tam ortasında Çerkesya yürüyüşü Balkar İhtiyarlar heyetini ve Balkarlıların Cesur yürek dedikleri Mikail Zalihanov’u ayaklandırdı ve harekete geçirdi.

Kabardeylere karşı toplanan Balkar Türkleri



Milletvekili Mikhail Zalihanov’un Moskova’ya yazdığı mektup Kabardey sivil örgütlerini çok kızdırdı. Zalihanov’un Kanjal dağı eteklerindeki Zolszki bölgesini ‘Balkarya’nın kalbi’ olarak ilan etmesine tepki gösteren Kabardey örgütler, bölgenin Balkarya ile alakasının olmadığını savundu. Köndelen köyünde yaşanan krize aralarına Balkar İhtiyarlar Heyeti’nin de bulunduğu örgüt yada kişilerin ‘yasadışı’ eylemlerinin yol açtığı, Zalihanov’un da bu mektupla suçu örtbas etmeye çalıştığı öne sürüldü.
Zalihanov’un Kabardey-Balkar’daki siyasi kadronun Kabardeylerin tekelinde olduğu suçlamasına da “Ülke nüfusunun yüzde 11′ini oluşturan Balkarlar, yürütme ve yasama organları, diğer tüm alanlarda oldukça büyük oranda temsil ediliyorlar” yanıtı verildi. Zalihanov ise bölgenin Balkarya ile alakası olmadığını savunan Kabardey sivil örgütlerine tekrar haritaya bakmasını ve o bölgede yaşayan halkın kimlerin olduğuna görmelerini istedi. Ayrıca büyük oranda temsil ediliyorlar sözüne karşılık ise “eğer %5 büyük bir oran ise diyecek bir lafım yok” dedi. Zalihanov ayrıca ülke nüfusunun yüzde 11′ini değil %22’sini oluşturduklarını da sözlerine ekledi.

Çerkezler


Bu arada Çerkes Gençleri, Çerkes Cumhuriyeti kurulmasını talep ettiler ve Rusya Federasyonu içerisinde bulunan Kabardey - Balkar ve Karaçay – Çerkes Cumhuriyetleri’nin Sovyet rejimi tarafından oluşturulmuş suni cumhuriyetler olduğu, Türki halklar ile Çerkeslerin çok farklı mantalitelere sahip bulundukları ve bir arada yaşamalarının çok zor olduğu ifade edildi. Bu sebeple sık sık etnik gerginliklerin yaşandığı dile getirilerek, Çerkeslerin bu şekilde yaşamasının ve gelişmesinin imkansız olduğunu ve Karaçay-Çerkes, Kabardey-Balkar’da ki Çerkeslerin Adigey ve Abhazya ile birleşerek Çerkesya Cumhuriyeti kurulmasının şart olduğunu bildirdiler.
Adıgey, Kabardey-Balkar ve Karaçay-Çerkes’teki Adıgelerin birleşmesiyle ‘Büyük Çerkesya’nın kurulması önerisi yeniden gündeme gelirken Kabardey-Balkar’daki Adıge Khase hemen cephe aldı. Kabardey-Balkar Adıge Khase Başkanı Muhammed Hafıtse, ‘Büyük Çerkesya’ fikrini zararlı bir provokasyon olarak niteledi. Hafitse “Gücümüz, başarı garantisi ve gelecek inancımız Rusya ile birliktelikte. Geleceğimizi ve gelecekteki perspektiflerimizi Rusya’sız hayal etmiyoruz” ifadelerini kullandı.
Hafıtse “İnternette ‘Denizden Denize Büyük Çerkesya’ adıyla zararlı düşüncelere yer veren provoke edici materyaller yayınlanıyor. Bunlar Adıgeler arasında münakaşa yaratmaya ve Adıgelerin Rusya ile çıkarlarını karşı karşıya getirmeye yöneliktir” dedi. Adıgelerin kaderlerini 450 yıl önce Rusya ile birleştirdiklerini savunan Hafidze şunları kaydetti: “Tarih defalarca dedelerimizin seçtiği yolun doğruluğunu gösterdi ve biz bu yoldan dönmeyiz. Kimin tarafından dile getirilirse getirilsin, bölgelerin sağlamlaştırılması adı altında milli cumhuriyetlerimizin lağvedilmesiyle ilgili provoke edici ifadeleri kabul etmeyeceğiz.”
UÇD Uluslar arası Çerkes Derneği yönetim kurulu üseyi, Kabardey - Balkar Adige Hase

Arada polisler


Başkanı ve devlet gazetesi Adige Psale’nin Genel Yayın Yönetmeni Muhammed Hafitze, Adigelerin birleşmesini ve tek bir Çerkes Cumhuriyeti adı altında yaşamalarını konuşmanın hem reel, hem de zamanı olmadığını söyledi. Bugünkü durumdan rahatsız olmadığını söyleyen Muhammed Hafitze, ” Bugün Çerkeslerin(Adigelerin) üç cumhuriyetleri var. Bu cumhuriyetler Rusya’nın birliği içerisindedir. Adigelerin birleşme fikrini dile getiren sivil toplum kuruluşlarının, tüm halk adına böyle bir talepte bulunmaya hakları yok.Eğer Adigeler birleşmek istiyorsa referandum yapılır. Referandum sonucunda parlamentolar karar alır Bu karar onay için Rusya Federasyonu Dumasına gönderilir. Karaçay - Çerkes Cumhuriyeti Adige Hase’si sorunları Karaçay- Çerkes devlet yönetimiyle çözmeli, onunla bir konsensüs sağlamalıdır” dedi.

Çerkezler Kanjal’a ilerlemek istiyor


Balkariya fikri yeniden nasıl doğdu?:
Kabardey-Balkar’da yerel yönetim yasası 1991-1992′de sancılı sürecin sonrasında zar zor bir arada tutulmuş. İki halk arasına giren şey ise federal merkezin yerel yönetim yasası. Bu yasa yüzünden iki Balkar kasabası kasabalık statülerini kaybetti ve köylülerin mezraları yeni oluşturulan ‘köyler arası bölgeler’e dahil edildi. Prielbrus yüzlerce km ötedeki Kabardey kasabasına bağlandı. Nalçik’te ki Balkarlılara ait bütün büyük işletmeler ellerinden alınarak Kabardeylere verildi. Parlamentoda ki sayıları % 5 dahada azaltıldı. Bakanlıklar ellerinden alındı. Kancal olayı ise bu olayların üzerine tuz biber oldu. Bu ayrılıkçılık fikrini tetiklerken Balkar Halkı İhtiyarlar Heyeti diye bir örgütün doğmasına yol açtı. Örgüt 11 Ekim’deki yıllık kongresinde ‘Haklar geri iade edilmezse Balkarya kurulur’ resti çekti. Örgüt, 31 Ocak 2009′a kadar talep yerine getirilmediği takdirde 17 Kasım 1991′de Birinci Balkar Halk Kongresi’nin ‘Balkarya Cumhuriyeti’ni kurma kararını hayata geçireceğini deklare etti. Tabi Balkarya kurulurken ileri bir hedef daha var; O da komşu Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’ndeki Karaçaylarla birleşmek.
Çerkesya fikri nasıl doğdu?:

Balkar Türkleri yolu kapatıyor

Kremlin Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’ne Karaçay kökenli Rusya Anayasa Mahkemesi üyesi Boris Ebzeyev’i atadığından beri cumhuriyetin etnik fay hattından çatırtı sesleri geliyor. Ebzeyev’in başbakanlık koltuğuna Çerkeslerin oturtulması geleneğini bozarak Rus Vladimir Kayşev’i ataması (Halbu ki Rus Vladimir Kayşev’in atamasını Moskova istemişti) Çerkeslerin Karaçay-Çerkes’ten ayrılma isteğini diriltti: ‘Adıgey ve Kabardey ile birleşmek.’ 12 Ekim’de Karaçay-Çerkes’in başkenti Çerkesk’te Kabardey-Balkar, Adıgey ve Karaçay-Çerkes’teki Adıge Khaseler yani toplumsal temsiliyeti yüksek Adıge dernekleri bir araya gelerek ‘Çerkesya’yı kurma seçeneğini tartıştı.

Aslında her iki tarafta tarafların birleşmesini istiyor. Yani Çerkeslerde birleşsin Karaçay Balkarlarda birleşsin. Ama anlaşılmayan tek konu bir türlü paylaşılamayan küçük cumhuriyet toprakları ve tabiki Elbrus. Karaçay-Çerkes’de Çerkesler nüfusun %10′unu oluşturuyorlar ve coğrafik olarak Çerkessk’in kuzeyinde ve kuzey batısında. Buralarda Nogaylarda yaşıyor ayrıca ama toprak olarak bu cumhuriyetin yarısını istiyorlar. Kabardey-Balkar’da ise Kabardey’ler cumhuriyetin %80′ini istiyorlar ayrıca Elbrus’a bir koridor ve Elbrus’un turistik kısmını yani Prielbrus’u. Hal böyle iken bu işin sonu yok olarak görünüyor tabi ki.

Kışkırtmalar, provakasyonlar kime ne getirecek?
Küçük bir gurup hariç bütün Kuzey Kafkasyalı otoriteler Kancal Atlı konvoyunun gereksiz olduğunu, kışkırtıcı olduğunu etnik gruplar arasına nifak sokmaktan başka hiç bir işe yaramadığını bildirdiler. Kuzey Kafkasya’da özellikle Kabardey Balkar’da Kabardeylerle Balkarlar arasında evlilik oranının neredeyse %50 olduğunu adet gelenek görenek folklor baımından hiç bir farklılığın olmadığını bu tür kışkırtıcı ve zararlı provakasyonların kimseye fayda getirmeyeceğini savundular. Bu kavgaya ise bir ad verdiler: Kardeş kavgası.
Polisin ve askerin tüm ısrarlarına rağmen dağılmayan iki gurup, Tamadaların araya girmesi ve konuşmalarından sonra kendi guruplarına dağılmalarını söylemelerinden bir dakika sonra herkes kendi evlerine döndü.
SONUÇ: Bugün hala bu olaylar konuşuluyor ve tartışılıyor.
Derleyen: Murat POYRAZ
 
Üst