Göktürk Gelenekleri

DELİKURT

Dost Üyeler
Katılım
12 Haz 2008
Mesajlar
1,103
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Turan
Gök Türkler'de ölülere yapılan törene Yuğ (veya Yoğ) adı verilirdi. Birisi ölünce cenazesi önce çadırına konur. Bütün yakınları ölünün adına kurban olarak bir koyun ve bir at kesip çadırın dışına bırakırlar. Sonra feryad ederek atları çadırın çevresinde yedi defa koştururlar, çadırın giriş kısmının önünden geçerken bıçakla yüzlerini çizerler. Böylece kan ile gözyaşı birbirine karışır. Sonra ölüyü gömmek için uygun bir gün seçilir. Bir kimse bahar ve yaz mevsiminde ölmüşse, cenazesi ağaçların yaprakları dökülünceye kadar, güz veya kış mevsiminde ölmüşse ağaçlar yaprak çıkarıncaya kadar bekletilirdi. Önce ölünün atı yakılarak külleri, kullandığı eşya ile birlikte ölü ile gömülür. Gömme günü ölünün bütün yakınları kurban için çeşitli şeyler getirir, mezarın çevresinde at koşturarak feryad eder ve yüzlerini yaralarlar. Ölü gömüldükten sonra mezarı üzerine dikilen taşlar (Balbal) yenilen düşmanın öbür dünyada galip gelene hizmet edeceğine işaret ederdi. Orkun yazıtlarında, Bilge Kağan'ın kardeşi Kül Tegin'in ölümü dolayısıyla yaptığı matem merasimine komşu boylardan gelen heyetler arasında yas tutan (Yoğçı) ve ölüye ağlayan (Sığıtçı) kişilerin bulunduğu belirtilmektedir. Yas töreninde bulunan kişilerin, yas alâmeti olarak kulak ve saçlarını kesmeleri bir gelenekti.

Gök Türk kağanları tahta çıkarılırken bir keçi üzerine konur ve yukarı kaldırılırlardı. Bu gelenek daha önce tobalarda görülür. Türkler'de tahta çıkma törenlerinin bir çeşit "göğe çıkma" gibi kutsal bir anlamı vardı. Altay ve Sibirya şamanlığında inanca göre şamanlar göğe çıkarlar ve göğün dokuz katını dolaştıktan sonra yere inerlerdi. Şamanın göğe çıkmasından önce bir tören yapılır ve şaman, dokuz şaman çırağının tuttuğu beyaz bir keçe üzerine konarak dokuz defa döndürülürdü. Yazıtlarda da Gök Türk kağanları, "Gökte olmuş, Gökte tahta oturmuş, kağanlığı ve buyruğu gökten almış" kimseler olarak nitelendirilmiştir. Anlaşıldığına göre bu geleneğin büyük bir dini anlamı bulunmaktadır.

Gök Türkler Oniki hayvanlı Türk takvimini kullanmışlardır. Eski Türk takvimi, her biri bir hayvan adı ile anılan "12 yıllık" devre esasına dayanıyordu. Yılların adları şöyle idi:

1. yıl = sıçkan (fare)

2. yıl = ud (sığır, öküz)

3. yıl = pars

4. yıl = tabışkan (tavşan)

5. yıl = lu (ejder)

6. yıl = yılan

7. yıl = yunt (at)

8. yıl = koy (koyun)

9. yıl = biçin (maymun)

10. yıl = takagu (tavuk)

11. yıl = it (köpek)

12. yıl = tonguz (domuz)

Bir yılda 12 ay vardı. Aylar, birinç (birinci) ay, ikinç, üçünc...... diye adlandırılmıştı. Bir gün 12 kısım sayılıyor ve her kısma "çağ" deniyordu. Yıl 365 gün, 5 küsûr saat itibar edilmekte idi. Günün başlangıcı gece yarısı idi. Yılbaşı Ocak - Şubat aylarına rastlardı. Aslında ay yılına dayanan bu "Oniki hayvanlı Türk Takvimi"nin Gök Türkler zamanında güneş yılına çevrildiği söylenmektedir.

Menşei çok eski olması gereken, ayrıca 12 yıllık devrenin 5 katı 60 yıllık devreler olarak da faydalanılan bu takvim, Gök Türkler'de, Uygurlar'da, Batı Türkleri'nde ve muhakkak ki Hunlar'da kullanılmış olup, hem zaman, hem coğrafî yönden çok yaygın bir sistem gibi görünmekteydi. Gök Türkçe kitabeler, Uygur kitap ve hukukî belgeleri, Bulgar kitabeleri ve "Bulgar hakanları listesi", hatta Kırgızların Manas destanındaki bazı olaylar bu takvimle tarihlenmiştir. Bu eski Türk takvimi, son zamanlara kadar Orta Asya'da kullanılmıştır.
 

KÜLTEGİN

Genel Koordinatör
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,731
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Tanrı Dağlarında
Cevap: Göktürk Gelenekleri

Tarihimizle ilgili çok kısıtlı ancak verdiği bilgilerle derin sosyal analizler yapılabilecek verilere sahibiz.Bu arada edindiğim bir bilgiye göre, Çin İmparatorluğunun yüzyıllar boyunca tuttuğu "devlet yıllıklarının" Türk'ler hakkındaki bölümlerinin sadece %30-40 civarının okunduğunu ve geri kalan yıllıkların okunmadığı yönündedir...Tümüyle okunup tahliler yapıldığını farzedersek tarimizde yeni bir başlangıç yaşayabiliriz...
 

Tenrikut

Dost Üyeler
Katılım
16 May 2009
Mesajlar
39
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Hollanda - Amsterdam
Cevap: Göktürk Gelenekleri

Delikurt beyin bahsettigi cenazenin avam tabakasi için geçerli oldugunu söylemek bana hiç mümkün görünmüyor. Cenaze çok çetrefilli ve masrafli görünüyor bu anlatim ile.
Her GökTürk nasil vefat eden yakinina at ve koyun kesecek. Birçok GökTürk'ün kendi binecek atindan baska hiçbirseyi olmuyordu.
Bir akin sonrasi ulca aldiktan sonra, bu ganimetlerle koyun sahibi olmus olabilecegini varsayalim ama yinede bana mümkün görünmüyor. Bu cenaze merasimi anca belirli mevkiden sonra uygulanmis olabilir dersek daha gerçekçi olur.
Bu cenaze sivil hayattaki cenazeleri kapsiyor dersek, peki muharebe meydaninda vefat edenleri nasil bir merasime tabi tutuyorlardi! Ola ki geri getirip bu islemleri tek tek yapiyorlardi dersek, buna kimse inanmaz.
At GökTürk'ün önce arkadaşıdır, sonra yoldaşıdır, gerektiginde de kesip yiyebilecegi aşıdır. Durduk yere at kesmek bence GökTürk'lerin yaptigi birsey degildir.

Ben eski Türk takviminde yabankazı burcuyum. Normal burcum oglak. Sizin liste farklı ve yabankazı geçmiyor. Ben biraz arastırayım.
 

KÜLTEGİN

Genel Koordinatör
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,731
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Tanrı Dağlarında
Cevap: Göktürk Gelenekleri

Cenaze çok çetrefilli ve masrafli görünüyor bu anlatim ile.
Her GökTürk nasil vefat eden yakinina at ve koyun kesecek. Birçok GökTürk'ün kendi binecek atindan baska hiçbirseyi olmuyordu.Bir akin sonrasi ulca aldiktan sonra, bu ganimetlerle koyun sahibi olmus olabilecegini varsayalim ama yinede bana mümkün görünmüyor. Bu cenaze merasimi anca belirli mevkiden sonra uygulanmis olabilir dersek daha gerçekçi olur.Bu cenaze sivil hayattaki cenazeleri kapsiyor dersek, peki muharebe meydaninda vefat edenleri nasil bir merasime tabi tutuyorlardi! Ola ki geri getirip bu islemleri tek tek yapiyorlardi dersek, buna kimse inanmaz. At GökTürk'ün önce arkadaşıdır, sonra yoldaşıdır, gerektiginde de kesip yiyebilecegi aşıdır. Durduk yere at kesmek bence GökTürk'lerin yaptigi birsey degildir.
Ben eski Türk takviminde yabankazı burcuyum. Normal burcum oglak. Sizin liste farklı ve yabankazı geçmiyor. Ben biraz arastırayım.

Deli Kurt' Beğin bahsettiği yuğ törenleri tarihi vesikalarla tespit edilmiş Türk tarihinin sosyal alt yapısını oluşturur.Birincisi, her ölen için kurban kesilirdi at yada koyun, kişinin şahsi konumuna göre bunların sayısı ve cinsi değişirdi.Bozkır ikliminin en büyük dayanağı hayvancılıktır ve her hanenin kendine yetebilecek kapasitede at ve küçük baş hayvanı bulunur.Kurban edilecek hayvanı elde etmek çok zor olmasa gerek.Ayrıca yapılan yağmalarda ulcalar genelde kılıç-kama,ziynet eşyası-altın-gümüş,deri-kürk elde edilirdi.Taşınabilecek ağırlık etmeyecek türden ganimetler tercih edilirdi.Çünkü Asyanın ortasından kalkıp binlerce kilometre gidip Çin devletine saldırıp geri gelmek kolay bir iş olmasa gerek. Büyük baş yada küçük baş yağma olarak elde edilen ulcalar arasında girmezdi.O dönemde yağma yapılan düşman tek ülke Çin idi.Ve Çinliler küçük baş hayvancılıkla çok fazla uğraşmayan(minumum) tarıma dayalı bir milletti.Yuğ törenleri, daha çok devlet adamlarına yöneticilere komutanlara yapılan daha büyük çaplı ve binlerce insanın katılabileceği dev kazanlarda yemeklerin pişebileceği devasa çadırların kurulduğu ölüm törenleridir.Bunlar her ölen sıradan Türk için bu kadar büyük ve geniş çaplı yapılmaz idi.Ayrıca savaş sonrası ölen askerlerin yuğ törenleri ayrı ayrı yapılmaz toplu bir şekilde tek bir yuğ töreninde (hepsi için) defin işlemi yapılırdı.Biraz mantık yürütürsek bunun bu şekilde olacağını rahatça anlayabiliriz.Ölen her Türk çerisinin bir tane atı bulunmazdı.Mutlaka yedek atları olurdu.Ölen savaşçının atı büyük ihtimalle savaş alanında ölür yada kaybolurdu bunun yerine yedek atı kurban edilirdi.Bu durumdada bir sıkıntı yok.Ayrıca Göktürk Devleti, Türk tarihinin en parlak dönemini yaşamış, bolluk içinde ve refah seviyesi yüksek merkezi otoritenin güçlü olduğu ve çok iyi bir ekonomik sisteme dayalı bir devlettir.


Birçok GökTürk'ün kendi binecek atindan baska hiçbirseyi olmuyordu

Bu kanıya kesin bir yargıyla varamazsınız.Yukarıda da dediğim gibi, Göktürk Devleti'nin refah seviyesi yüksek ve budunda fakir ya da yoksul değildir.Elde edilen ganimet eşit bir şekilde paylaştırılır.İpek yolu Ötüken'den geçer, bozkır iklimi hasebiyle hayvancılık en büyük geçim kaynağıdır.Buna ek olarak demircilik o dönemin en parlak sanatkarlığı ve yüksek gelir getiren bir meslektir.Çin İmparatorluğuyla demir ticareti yapabilecek ve karşılığında çin ipeği ihraç edebilecek kadar son derece iyi bir ekonomiye sahiptirler.

Ben eski Türk takviminde yabankazı burcuyum. Normal burcum oglak. Sizin liste farklı ve yabankazı geçmiyor. Ben biraz arastırayım

12 hayvanlı Türk takviminde "yaban kazı" ayı yada burcu bulunmamaktadır.Bunu Velidi Togan, Nihal Atsız ve Bahattin Ögel Beğ'lerin kaynakları ile teyit ettim.Bu konuda ve Göktürkler'in sosyal yaşantısını biraz daha araştırmanızı ve sağlam kaynaklardan bilgi edinmenizi tavsiye ederim.

Esen kalın

TTK
 

Tenrikut

Dost Üyeler
Katılım
16 May 2009
Mesajlar
39
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Hollanda - Amsterdam
Cevap: Göktürk Gelenekleri

Evet, ben burç konusunu karıştırmışım.
Kendime gülüyorum, kızılderililerin takvimini Türk takvimi sandıgım için.
Hesapta bu kadar erken bunamak yoktu, kusura kalmayasın. :)

Bilgiler için, düzeltmeler için ve zahmetiniz için, teşekkürler.
 
Üst