Görüşmelerde Gizlilik Çok Mu Önemli ?

Ahmet Gülay

Onursal Üye
Katılım
28 Eki 2010
Mesajlar
67
Tepkime puanı
0
Puanları
0
GÖRÜŞMELERDE GİZLİLİK ÇOK MU ÖNEMLİ ?

HALK KONSEYİ toplantısında Cumhurbaşkanı Sn. Eroğlu’nun görüşmelerin içeriği ile ilgili bilgilerin Rum basınına sızdırılmasına kendinin de tepkili olduğunu söylemesine rağmen yine de görüşmelerde ele alınan her konunun ertesi gün Rum medyasında yayınlanması ve hatta Türk tarafının birçok konuyu Rum basınından öğrenmesi dikkate alınırsa gizliliğin çok da önemli olmadığı ortaya çıkar. Görüşmelerde hangi konulara değinildiği, hangi önerilerin gündeme geldiği eğer Rum Basını’nda kelimesi kelimesine yayınlanabiliyor ise, demek ki tutanaklar ya aynen basına aktarılıyor ya da kopyalanıp Rum basınına ulaştırılıyor. Veya muhtemelen görüşmelere katılan kişilerden birinin basın casusu olduğu düşünülebilir. Hatta bu argümanlar daha da çoğaltılabilir ama bu ihtimallerin hiçbiri bence muteber değildir. Çünkü gizlilik şart olduğuna göre zaman zaman fire verilmesi kaçınılmazdır. Halbuki sanki telefonun diğer ucundaki komşu gibi konuşulanlar aynen dikte edilmektedir.

Öyle ise işin aslı ve doğrusu bence bilgilerin Hristofyas tarafından medyaya aktarılmış olabileceğidir. Çünkü görüşmelerde takınacağı tavrı belirleyebilmesi için halkının o konuya göstereceği tepkiyi bilmesi onun elini kuvvetlendireceği gibi, medyanın ve genelde halkın nabzını tutabilmesi de onun liderliğini pekiştirecektir. Öyle ise görüşme konularını kendi insanına aktarmaması için bir sebep yoktur. Aslına bakılırsa doğru olan da budur. Halkının bir konuda fikrinin ne olacağı bir yöneticiyi yakından ilgilendirmelidir. Halkının istekleri dışında hareket eden bir yönetici kesinlikle muteber değildir. Çünkü halk ile olan bağları zayıftır ve halkı ile kavgalıdır demektir. Halbuki kendi fikrinde oluşacak bir kamu oyu hem konuyu savunmak bakımından hem de halkını tatmin etme açısından önemlidir. Hatta halkının onaylamadığı bir düşünceye hayır deme şansına sahip olacağı cihetle istemediği bir konuyu rahatlıkla reddedebilecektir. Kısacası halkın bilinçlendirilmesi ve bir konuda kamu oyu oluşturmak kişiye üstünlük sağlayacaktır. İşte Hristofyas bunları bildiği için görüşmeleri adeta bir taktik savaşına döndürmüş ve yolundan asla şaşmamıştır.

“Bir adım önde” olmak bana göre halkı ile bütünleşen bir liderin milli konularda ortaya koyacağı ortak davranıştır. Doğru olan da budur. Daha tartışması sonuçlanmadan bir konuda oluşacak kamu oyu verilecek cevabın sebebi olacaktır. “ Ben halkımın istekleri dışında hareket edemem, çünkü beni onlar seçti “ diyecek bir lidere ya da “halkım böyle istiyor, ben onların isteği dışına çıkamam” diyen bir görüşmeciye sizin söyleyecek lafınız kalır mı? Elbette ki hayır. Bir de yalan yanlış saçmalıklarla çevresini ve özellikle diğer devletleri inandıran oralarda lobiler oluşturan bir hasmınız varsa , ağzınızla kuş tutsanız bile, bir daha haklılığınıza kimseyi inandıramazsınız, kimseye meramınızı anlatamazsınız. Bir adım önde olmak ne verilen tavizlerle ne de iyi niyet gösterisiyle sağlanamaz. Dişe diş mücadele vermekle haklar kazanılır veya kabul ettirilir. Hakkını arayan, gerçekleri sonuna kadar savunan ve çizdiği yoldan şaşmayan, ancak ötekinden bir adım önde, hatta fersah, fersah önde olabilir. Zikzaklar çizerek bir yere varacağına inanan önce kendi kendini kandırır sonra da yolunu şaşırır, varacağı yeri de bulamaz.

Bir de dönüp kendimize baktığımızda görüşmelerin seyrini bilmediğimiz gibi, önerilen nedir, hangi konularda mutabakat sağlanmıştır. Altı başlık altında müzakereler yapılır olduğunu öğrenmiş olsak da altları nelerle doldurulmuştur, nelere evet nelere hayır denmiştir? Liderlerimizin ve dünya basınının anlaşmaya ramak kaldı şeklindeki iyimser beyanları bizi bir anlaşma zeminine getirmiş midir? Bu zemin ne kadar sağlıklıdır? Bilen yok, kafa yoran yok. Nasıl olsa liderler görüşüyor bir sonuca varacaklardır mutlaka deyip, ilgisiz kalmak, Ankara ne derse bizim liderlerimiz de onu müzakere eder, hatta Amerika’nın dediği olacağına göre düşünmeye gerek yok diyerek Milli davaya sırt çevirmek, ilgisiz kalmak bizi ancak başkalarının götürmek istediği yere vardırır. Halbuki bu memlekette yaşayan sen, ben, biz. Sefasını da cefasını da çeken biziz. Ölen, öldüren, aç kalıp sürünen yine biz. Öyle ise bizim için başkalarının karar vermesine nasıl göz yumabiliriz? Amerika, AB öyle istedi diye hayatımızı onlara göre düzenlemek zorunda mıyız? Söz hakkımızı, tercihimizi neden kullanmaktan kaçınıyoruz? Kuşkusuz önce ne istediğimizi bileceğiz, davamıza, devletimize sahip çıkacağız. Lafta değil esasta yapılması gerekenleri bir program dahilinde adım adım uygulamanın yollarını arayacağız. Var gücümüzle çalışacağız. Ve işte o zaman halkım için, vatanım için bir şey yapabildim diye övünebilelim.

Öyle ise görüşmelerde konuşulanları, teati edilen belgeleri, varılan sonuçları günü gününe bilmek bu memleketin halkı olarak bizim de en tabii hakkımızdır. Gelişmeleri bileceğiz ki yanlışı, doğruyu söyleyebilelim, oluşacak ortak fikirleri görüşmeci liderimizle karşı tarafa aktarabilelim, kamu oyumuzun desteği ile icabında onların liderleri gibi kafa tutabilelim. Karşı taraf gizliliğe, yapılan sözleşmeye uymuyorsa, özen göstermiyorsa biz neden gizlilik arkasına gizlenip halkımızı konudan uzak tutalım? İnsanımızı neden kendi davasından dışlayıp ilgisiz, bilgisiz, isteksiz kılalım. Yani dünyada tek doğrucu, sözünden dönmeyen biz mi kaldık? Siyaset zaten bütünüyle yalan, çıkar üzerine kurulmuş bir sanat değil midir?


Saygılarımı sunarım
AHMET GÜLAY

 
Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
204
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Cevap: Görüşmelerde Gizlilik Çok Mu Önemli ?

Değerli Dava Arkadaşım,
Sayın Ahmet Gülay;

Gündemi çok iyi kavrayan bu yerinde tespitlerinize teşekkürler. Yüreğinize ve kaleminize sağlık...2008 Mayıs'ından beri taraflar arasında yürütülen Kıbrıs Müzakerelerinde, bu gün gelinen nokta artık iyice belli olmuştur! Birilerinin vermiş olduğu ve ' Rumlardan Daima Bir Adım Önde Olacağız'' direktifi artık güncelliğini tamamen yitirmiştir... Aslında 20 Temmuz 1974 yılında çözüme ulaşan Kıbrıs Konusuna, yeniden bir çözüm senaryosu yazacağını sananlar! Devam eden bu müzakerelerden de bir sonuç alınamayacağını çok yakında anlayacak ve göreceklerdir... Zira çözümü Rumların ve onların ardında ki güçlerin isteklerine göre şekillendirilmesini tercih ederek işin kolayına/teslimiyetine kaçanlar; kısa bir süre sonra Rum'un yeni bir dayatması ve talebi karşısında şaşkına dönecektir. Çünkü hiç bir neden uğruna onlar, ENOSİS'TEN vazgeçmeyecektir...
O nedenle, T.C'de ki mevcut hükümet önünde, sonunda Kıbrıs Konusunun AB ile yapılan müzakerelerin içerinde olmaması gerektiğini daha iyi anlayacak ve 'Rumlardan bir adım önde olma' tercihinden vazgeçmek zorunda kalacaktır...
Şundan asla şüphem yoktur ki, Kıbrıs Konusunda kim ne derse desin, kim neyi gizlerse gizlesin! Kıbrıs Türk Halkı; uğruna kan ve can verdiği o toprakların kıymetini bilecek, KKTC'yi gözü gibi koruyacak ve göndere çekilmiş olan Bayraklarımızı, o gönderlerden asla indirmeyecektir...

Selamlıyorum
Atilla ÇİLİNGİR
 
Son düzenleme:
Üst