Güneyi Yüreklendirenler Kadar Bizde Suçluyuz!

Ayla Berkin

Onursal Üye
Katılım
13 Haz 2008
Mesajlar
386
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
Konum
Gazimagosa
Web sitesi
www.aylaberkin.com
GÜNEYİ YÜREKLENDİRENLER KADAR BİZDE SUÇLUYUZ !

İki önemli haber: vatandaşlık konusunun liderler tarafından görüşülmesi. Sondaj çalışmalarını yürütecek platformun sondaj yapacağı yere planlanandan bir hafta önce hareket etmesi.

Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas arasında süren görüşmelerin bir yenisi dün gerçekleştirildi.


Cumhurbaşkanlığı’na dönüşünde dün gerçekleştirilen görüşmelerle ilgili bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, görüşmede vatandaşlık konusunun ele alındığını söyledi. Geçen günkü toplantıda da vatandaşlık konusunu görüştüklerini, tarafların kağıtlarını teatisinden sonra değerlendirme yaparak özel temsilcilere görev verdiklerini hatırlatan Eroğlu, dün sabah 09.30’da buluşan özel temsilcilerin vatandaşlık önerilerini yakınlaştırmaya çalıştığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Eroğlu, saat 15.30’daki görüşmeye gittiklerinde, özel temsilcilerin ve teknik heyetlerin toplantısının yeni bittiğini, görüşme, tartışma ve yakınlaşmaları ele alıp değerlendirdiklerini kaydetti.


Eroğlu, toplantının neden kısa sürdüğüne ilişkin soru üzerine, özel temsilcilerin vatandaşlık konusunu değerlendirip sonuçlandırmak amacıyla bu sabah bir araya geldiklerini belirterek, “Onların çalışmasını biz liderler değerlendirdik. Daha konuşulması, görüşülmesi, köprü kurulması gereken konular vardır ama neticede bu konuya ayrılan 2 gün tamamlandı. Herhalde AB başlığını da görüştükten sonra bazı konularda yakınlaşma olup olmayacağını 21 Ekim’e kadar değerlendirmeye çalışacağız” dedi.


Bu görüşme ve ardından yapılan açıklamaya bakınca hala bu konunun yakınlaşma safhasında bile olmadığını anlıyoruz. Net bir açıklama yapılamamaktadır bu konuda. Hangi konularda az da olsa bir yakınlaşma sağlandığını bile söyleyememektedir Sayın Eroğlu. Çünkü hiçbir konuda yakınlaşma sağlanamamıştır. Türk tarafının istekleri kesinlikle Rumlar tarafından kabul görmeyecektir. Onların olmazsa olmazları içinde bu vatandaşlık konusu da vardır ki geçen gün, Cumhurbaşkanımızın açıkladığı gibi ayrım gözetmeksizin tüm KKTC vatandaşlarının AB vatandaşı olmalarını istemesi de bunlardan biriydi. Rumlar kesinlikle tüm KKTC vatandaşlarının AB vatandaşı olmasına izin veren bir anlaşmaya imza atmayacaktır. İşte bu noktada o 50 bin kişilik utanç listesi devreye giriyor. Kaldı ki o listeye bile itiraz ediyordu Rumlar. Sayıyı çok buluyorlardı. Onlar ne istiyordu peki: onların AB vatandaşı olmalarına izin verdikleri 1960 Cumhuriyeti vatandaşları, onların çocukları ve onların çocuklarıyla evlilik yoluyla vatandaş olanlar Kıbrıs adasının asli vatandaşları sayılıyordu. Ve ancak onların AB vatandaşı olmasına izin veriyorlardı. Bizse nasıl bir listeyle çıkmıştık karşılarına 1975 den sonra gelip, 1983’e kadar vatandaşlık haklarını alanları kapsayan bir liste olduğu söyleniyordu. Gerçi buda söylentiden ibaretti ama asıl liste hakkında kimse en ufak bir açıklama yapmıyordu. Tıpkı bu gün vatandaşlık konusunun görüşüldüğü fakat açıklamada hiçbir anlaşılır ifade bulunmadığı gibi. Evet, gizlilik ilkesinden dem vuruluyor. Anladık görüşmeler gizli tutuluyor da en azından 21 Ekime hangi konular kaldığını söyleyebilirler. Böyle bir açıklayıcı bir açıklama yapılamadığına göre vatandaşlık konusunda hala aynı yerde durmaya devam ediyoruz demektir. Zaten bu konuda aksini de düşünmek biraz zor olur. Rumlar geri adım atmayacaktır.


Gelelim platform konusuna; evet, Allahın izniyle mi? Yoksa ABD’nin izniyle mi platform yola çıktı. Ve bu gün yarın yerine yerleşip, sondaj çalışmalarına başlayacak.


Fileleftheros haberi “Büyük Oyun Başladı” başlığıyla vermiş. Evet, onlarda biliyorlar bunun büyük bir oyun olduğunu. Bakalım bu oyunda kim şah mat diyecek.


Adamlar bu oyunu büyük bir cesaretle oynamaya başladı. Müzakereler devem etsin etmesin umurlarında değil. Yıllardır olduğu gibi bu günde attıkları adımdan geri dönmüyorlar. Atacakları adımı ABD ve AB belirliyor onlar da atıyorlar. Ya bizim adımlarımızı kim belirliyor. Türkiye. Peki, Türkiye’nin elini kolunu kim bağlıyor AB ve ABD peki biz Rumların attığı adımlar karşısında ileri mi gide biliriz bu durumda yoksa geri mi. Tıpkı vatandaşlık sorununda olduğu gibi ne ileri gidebiliriz. Ne de geri adım atabiliriz olduğumuz yerde sayar dururuz.


Rumlar bütün tehditlere rağmen sondaj çalışmalarına eylül ayı sonlanmadan başlayacağız dediler ve başladılar. Biz ne yapabiliriz diye toplantı yaparken, adamlar harekete geçti bile. Ticarette başarılı olmak istiyorsan riskleri göze alabilmelisin derler. İşte Kıbrıs konusunda da başarılı olabilmemiz için bazı adımları korkusuzca atmalıyız. Müzakerelerden kaçan biz olmamalıyız diye istemediğimiz bir yemeği bize yedirmelerine rıza göstermemeliyiz. Zaten kaçan biz olsak da olmasak da yine suçlanan biz değil miyiz? Her daim uyarılan, tehdit edilen biz değil miyiz? O halde biraz da biz attığımız adımların arkasında duralım. Bu sondaj çalışmalarına izin vermek istemiyorsak, eğer bu kararımızda haklı olduğumuza inanıyorsak ki haklıyız. O halde derhal müzakereleri sonlandırıp, KKTC sınırları içinde önümüze bakmalıyız. Bunca yıl yaşadık bu şartlarda da bundan sonra niye yaşamayalım. Biz taviz verdikçe karşımızdakiler daha fazlasını istiyor. Bunu hala anlayamadık mı? 36 yıldır müzakere ediliyor. Allah aşkına söyler misiniz ne kazandık. Ya da neyi değiştirebildik? Rumlar ise her gün yeni bir kazancı kar hanelerine yazdırıyorlar. AB üyeliği, Sondaj çalışmaları, KKTC de ki vatandaşların sınırlandırılması gibi. Bizse, Rumlarla müzakerelerde sorun çıkmasın diye normal yollarla vatandaşlık hakkı elde edenleri bile vatandaş yapamıyoruz. Örneğin. Evlilik yoluyla ya da düzenli çalışma izniyle ikamet eden vatandaşların bile bu haklarını veremiyoruz. Biz bu kadar tavizkar olursak, Rumlarda o kadar cesur ve atak olurlar. Şimdilik bize düşen yine beklemek. Bekleyip görelim bakalım. Bu sondaj çalışmalarının sonu ne olacak.



Ayla Berkin
15 09.2011
 
Üst