Hamidiye

Kamil Özkaloğlu

Onursal Üye
Katılım
6 Ara 2008
Mesajlar
359
Tepkime puanı
0
Puanları
0
HAMiDiYE


84lwq.jpg

Kıbrıs'ta,
Uzun, sıcak yaz günlerinin başladığı,
1938 yılının Haziran ayının ilk günleri...

1938, Kıbrıs Türklerinin kendi kaderleri ile baş başa kalışının,
60. yılı...

Kıbrıs Türkleri 60 yıldır, İngiliz sömürge yönetiminde,
İnim inim inlemektedir...

Yasaklar hüküm sürüyor Kıbrıs'ta Türkler için...

Türk Bayrağı yasak, toplanmak yasak...

Kıbrıs Türk Halkı senelerdir Bayrak yüzü görmemiş...

Ama o günlerde kavurucu sıcaklara karşın Kıbrıs Türkleri,
Cıvıl cıvıldır...

Adada bir heyecan, bir telaş, bir koşuşturma,
Göze çarpıyor...

Bu olağan üstü heyecan ve koşuşturmanın nedeni;
Kıbrıs Trükleri’nin, kısa bir süre sonra Hamidiye Zırhlısının,
Mağusa Limanını ziyaret edeceğini öğrenmesi...

Binlerce Türk Mağusa Limanına koşup,
Yıllardır hasret kaldıkları Türk Bayrağını görmek,
Hamidiye'yi selamlamak,
Anavatan kokusu almak,
Mehmetçikle kucaklaşmak için adeta çırpınıyordu Kıbrıs Türkleri...

Gönüller Bayrak hasreti ile o kadar dolu doluydu...

Kolay değil,
Kıbrıs Türkleri Hamidiye'ye bakıp, Türk Bayrağının nazlı nazlı salınışını,
Doya doya seyredecek olmanın heyecanını yaşıyordu...

O gün, 22 Haziran, 1938 günü...

Sabahın erken saatlerinden itibaren Mağusa Limanı,
Tarihi bir gün yaşamaya hazırlanıyordu...

Hamidiye'nin Limana gelişinden saatler önce Limanı doldurmuştu Kıbrıs Türkleri....

Sessizce ama heyecandan adeta ölürcesine, kalpleri gümbür gümbür çarparken beklediler Anavatan'ın Savaş Gemisinin Limana varışını...

Nihayet Hamidiye göründü...

Limana yanaşırken halkın heyecanı en üst düzeye erişmişti...

Sevinç gözyaşları, sevinç çığlıklarına, izdihama, gürültüye, coşkuya karıştı...

Herkes bir an evvel gemiye el sürmek için, Kaptanın ellerini öpmek için, tayfasına sarılıp hasret gidermek için, geminin toplarını kucaklayıp sarmaş dolaş olmak için adeta sabırsızlanıyordu...

Geminin rıhtıma dayanması ile birlikte halk gemiye hücum etti...

Gemiye girebilenler geminin her yanını inceleyip ellerken gemi tayfası ile Kaptan ve subayları ile hasret giderdiler...

Herkes Gemideki Atatürk Büstü önünde saygı duruşuna geçiyor...

Ama en sonunda herkes geminin kıç kısmında toplanıyor ve Kıbrıs semalarında dalgalanan Türk Bayrağının altından bir türlü ayrılamıyordu...
Bu nasıl bir Bayrak sevgisi?

O kadar ki; bir sandala binmiş birkaç Mağusalı genç geminin kıç kısmına yanaşarak Bayrağın denize düşen gölgesinde sandalı tutmaya çalışıyordu...

Gün batana, gölge silinene kadar bayrağın gölgesinde tutunabilme çabasını sürdürdüler…

60 yıl aradan sonra bile,
Neredeyse üç nesil değişmiş,
Anavatan sevgisi, vatan hasreti ve özellikle Bayrak hasreti, artmış ama eksilmemiş...

Evet, Bu nasıl bir Bayrak sevgisi?

Böylesine bir coşku ile yaşanmıştı o gün...

22 Haziran 1938 günü, Kıbrıs Türklerinin böylesine yüce bir coşkuyu yaşayabildiği birkaç günden biriydi,
60 yıllık acı dolu, hasret dolu yalnızlık içinde geçmiş bekleyiş günlerinde...

Hasretken bilmişiz Vatanın, Bayrağın değerini....

Bugün Bayraklarımız var, yasaklı değil,
Devletimiz var gururla yaşattığımız.

Canımız her istediğinde o Bayrakların gölgesinde istediğimiz kadar huzur bulabiliyoruz...

Ama Şimdi bize neler oldu ki; unuttuk Bayrak sevgisini…

Kapıldık mı bizi yeniden sömürge yapmak isteyenlerin yalan rüzgarına?

“Biz Türk değiliz, KIBRISLIYIZ” diyerek yola çıkanlar anlaşılır da…

Ya “Türk Olmaktan gurur duyan” bizler?

Gururumuz KKTC'nin yönetiminde bulunanlar dahil, KKTC'nin ve Türklüğün en kutsal, en yüce günlerinde bile kapılarımıza bir Bayrak asamıyoruz...

(Sözüm sadece Bayrağı unutanlar içindir)...


Kamil Özkaloğlu
17 Haziran 2012
 
Üst