Hipokrit !!!

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
HİPOKRİT !!!

Değerli okurlarım. Aslında, Türkçemizde tertemiz karşılığı oduğu halde, yabancı kelimeleri kullanmak hiç te doğru değil ve bu durum üstelik midemi de bulandırıyor ve kendi dilimizi hor görüyormuşuz gibi hissettirdiğinden maada; halkımızın % kaçı bu süslü püslü yabancı kelimelerin tam anlamını biliyor, mesela? Ancak ‘hipokrit’ kelimesine tam karşılık olan kısa bir kelime de bulamıyorum bir türlü. Hipokrit, kendisine yapılmasını sevmediği bir şeyi başkasına yapan birisine verilen sıfattır basitçe. Şimdi de benim istemeden ve mecburen de olsa yapmakta olduğum gibi örneğin. Ne ise... En azından Türkçede kısa ve öz karşılığı olan ‘de facto’, ‘de jure’ ve daha bir sürü Fransız veya Coni lisanından alınan martavalları, katakullileri modadır diye; veya ‘entel’ görünmek maksadıyla dillerine dolayanlar kadar da günahkar değilim burada... Yine de bağışlayınız lütfen...

Evet. Sn. Talat iktidara geldiği taktirde, üç ayda çözüm, hemmen Avrupa; efendim dünya ile bütünleşme ve üstelik yapMayacağını, yaPAmayacağını bile bile; halkı aldatmak için daha bir sürü vaatlerde bulunuyordu. Ve, Sn. Talat bütün bunları, o zamanki mevcut hükümeti ve illaki de Kurucu Cumhurbaşkanımız Sn. R.R. Denktaş’ı suçlayarak, çamur atarak ve kulluğunu yaptığı; kendisine yardım ederek iktidara getirmelerini istediği dış güçlere şikayet ede ede dile getirmekteydi... Sn. Talat’a göre, ‘uyumsuz’, ‘barış karşıtı’ Denktaş’ın bir türlü yapamadığı o anlaşmayı; kendisi 3 ayda yapacaktı!!! Ancak Kıbrıs Türkü’nün istediği barış, anlaşma Sn. Talat’ın anladığı, bahsettiği sözde barış ve anlaşma ve bizi bu gün getirmiş olduğu teslim olma noktası olsaydı; Sn. Denktaş bunu üç ayda değil, üç haftada da değil, üç günde; hatta üç saatte yapardı! Ancak Sn. Denktaş adam gibi ve onurlu bir politika yürütmekte, ne gavuroğullarına ne de emperyalist sömürücülere kulluk etmekteydi. Sn. Denktaş ulusal çizgisinden çıkmayarak; Anavatan Türkiye’nin de çıkarlarını; Kıbrıs Türkü’nün onurunu, eşitliğini, haklarını ve egemenliğini koruyarak bir anlaşma peşindeydi.

Ancak Sn. Talat iktidara geleliberi; anlaşma, barış v.s. bir yana; doğru dürüst teslim olmayı bile beceremedi! Yalan mı? Alttan girdi, üstten çıktı; görüşmedir, müzakeredir; yalanla dolanla; aldatıldıydı, kandırıldıydı diye diye bizi de devleti ve ülkeyi de getirdiği nokta meydanda! Ama ortada ne bir anlaşma, ne bir sözde barış ne AB; ne de ufukta bir umut belirtisi var.Kısacası ne ‘de fakto’sunda hayır kaldı, ne de ‘de jure’sinde!!! Ortada olan; Sn. Talat ve hala ruhani lideri olduğu CTP ve ham-humcularının ceplerini doldurmaları; devleti soyup soğana çevirmeleri, devletin ve halkın malını mülkünü gavuroğullarına bağışlamaları; kendi ham-humcularından maada bir çokgavuroğlunu dolar milyoneri, avro milyoneri yaparken de; ülke ve halkını onluksuz, çaresiz bırakamak suretiyle gavuroğullarına teslim olmaya zorlamaları; başka ne var ki; başka da ne yapıyorlar ki?

Sn. Talat iktidara geldiği tatktirde, ne UBP ne de Sn. Denktaş’la yürüyemeyeceğini; Sn. Denktaş’ı görüşmecilik görevinden alacak ve ‘üst düzey’ !!! bir temsilci gurubu oluşturacak; veya en büyük partinin lideri – ki Sn. Talat burada kendi şahsından bahsediyordu eminim – Kıbrıs Rum lideri Papadopulos’la hemmen görüşmelere oturacaktı! Oturdu! Oturdu ve gördük marifetini işte! Talat 3 ayda anlaşmaya varacaktı, AB’ne gireckti, dünya ile bütünleşecekti v.s., v.s. . Ama bütün bunları, Denktaş’sız yapacaktı! Ama bakıyoruz da Sn. Talat şimdi iktidara gelecek hükümetin kendisine uyması gerektiğinden bahsediyor; hatta dayatıyor ve üstelik; kendisine – Talat’a – uymazsa kaos olur diyor. El insaf şimdi. İktidara geleli bu üülkede kendilerinin yaratmış oldukları kaostan daha kaos olabilir mi Allah aşkına?

Gavuroğullarına teslim olmanın adını çözüm, anlaşma koymuşlar. Halkını da teslim aldığı devleti de her geçen gün; ve her masaya oturuşta biraz daha çözüyor, biraz daha teslimiyete doğru sürüklüyor. Bir de utanmadan bana uyulmzsa ayıp olur, saygısızlık olur diyor!!! Uuh, Talat kendisi Denktaş’la yürüyemeyiz diyorken; Denktaş’ı sarayına hapsedeceğiz diyorken ayıp, saygısızlık olmuyordu da; şimdi niye saygısızlık oluyormuş? İşte hipokritlik budur. Ve, Sn. Talat bence çok büyük bir hipokrittir! Çünkü kendine yapılmasını istemdiklerini kendisi sürekli başkalarına yapmakta...

Ancak Sn. Talat istese de istemese de; veya ayıplasa da; Talat’ın o: “En büyük partinin lideri Rum lideri ile görüşme masasına oturacaktır” demesi şimdi tam kılıfına oturmuş; tam yerini bulmuştur. Çünkü o en büyük parti dediği (bugün veya 19 Nisan’dan sonra – fark etmez anket neticeleri ortada) UBP; Sn. Talata yakıştırdıkları gibi; bir toplum, bir cemaat veya Kuzey’de yaşayan Türklerin lideri olarak değil; KKTC halkını temsil eden; eşitliğimizi, devletimizi dayatarak ve kabul ettirerek; ve 1960 Antlaşmalarındaki haklarımızı koruyarak; başımız dik ve ancak eşit, egemen devlet temsilcisi olarak kabul edildiğimiz taktirde o sözde anlaşma masasına adil ve kalıcı bir çözüm için oturacaktır... Teslim olmak için değil! O zaman saygısızlık bunun neresinde? Ne var bunda ayıplanacak, hayıflanacak veya utanacak? Utanması, gocunması gerekenler bunca zaman utanmamış da; şimdi başkalarının utanmasını mı istiyorlarmış bu hipokritler?
 
Üst