Hristofyas Aklını Başına Almazsa..

Salih Mehmet Ersoy

Onursal Üye
Katılım
18 Ağu 2008
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
KKTC
GÜNEŞ DOĞARKEN
Salih Mehmet Ersoy

Hristofyas Aklını Başına Almazsa…

Değerli okurlarım,

Hristofyas’ı bir nimetten sayan, onu omuzlara alan ve aldırtanlar, Hristofyas’ın barıştan yana olduğunu sanan içimizdeki bazı siyasiler, kalemşörler, ve ne yazık ki bazı yalaka takımı kişiler, Hrsitofyas’ın bu gün sergilemeye başladığı kabadayılık, voyvodalık ve ben istediğimi yaparım kabilinden tavırları, ve Sn. Talat’ı ulu orta suçlamaya ve onu gözden düşürme gibi tavır alması karşısında ne diyeceklerini cidden merak ediyorum.
Hristofyas güya Federal Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti istiyormuş! Barıştan ve dostluktan yanay mış!
Yok yahu; bu söylem karşısında bu gün benim bahçeme kendigelen misali konan kargalar bile güler.
Kimse unutmamalıdır ki, yayılmacı Yunanistan varken, hiçbir Kıbrıslı Rum Enosis sevdasından asla taviz veremez.
Makarios Enosis ülküsünü yavaşlattı diye, 15 Temmuz 1974 darbesiyle az kaldı canından oluyordu. Nitekim darbe sonrası çok kısa bir zaman içinde güya eceliyle ölmesinin tek nedeni, onun daha önceden çok usta ve gizli bir el tarafından verilen ilaçın tesiriyle öldüğü de bir sır değildir.

Bu gün Hristofyas’ın sergilemekte olduğu palyaçoluk, Makarios’un akibetine düşmemek için göstermek zorunda kaldığı çırpınışlardır.
Hristofyas’ın Atina’da Cumhurbaşkanı Sn. Talat’a sataşması ve kendi boyuna posuna bakmadan Türkiye’yi tehdide kalkışması, kendi postunu kurtarmak için sergilemek zorunda kaldığı bir davranıştır.

Hristofyas 23 Mayıs 2008 tarihinde imza attığı anlaşmada, AYNİ SİYASİ HAKLARA SAHİP İKİ KURUCU DEVLETİN FEDERAL KIBRIS CUMHURİYETİ’NİN OLUŞMASINI ÖNGÖRMEKTEDİR.
Bu gün ortaya çıkıp da “Kıbrıs Cumhuriyeti”, İki Eyaletli Bir Federasyona Dönüşecektir tekerlemesini ağzına alması, sahtekarlığın ve üç kağıtçılığın en açık delilidir.
Sözde Kıbrıs Başpiskoposu Hrisostomos’a söz verdi diye 23 Mayıs 2008 tarihinde imzaladığı anlaşmayı yok sayması kolay değildir. Ya ayni doğrultuda görüşmeler devam edecek, ya da Hristofyas yoluna, Sn. Talat da kendi yoluna gitmek zorunda kalacaklardır.
Kıbrıs Türk halkını, Hristofyas veya Yunanistan öyle ister diye bizi sözde Kıbrıs Cumhuriyeti şemsiyesi altına alacak bir anlaşmaya Sn. Talat tarafından imza atılması, kendi inancıma görse asla mümkün değildir. Böyle bir imzayı ne Sn. Talat ve ne de bu gün iktidarda bulunan AKP hükümeti hiçbir Kıbrıslı Türk’e imzalatması mümkün değildir.
Esasen AKP iktidarında görev almış yetkililerin ağzından devamlı işittiğimiz, Kıbrıs’ta bulunacak çözümün, İki kurucu devlete dayalı olacağı, ayni siyasi haklara sahip iki eşit halkın anlaşmasıyla bir çözüme varılacağı hususunda açıkca beyan edildiğidir.
Temennimiz odur ki, Rum lideri Hristofyas, kendini bir nimetten sayarak anavatan Türkiye’ye karşı takındığı tavırdan vazgeçmesidir. Aksi takdirde;
Evet aksi takdirde 20 Temmuz 1974’ün tekerrürü mümkündür. Ve inanıyorum ki tıpkı 20 Temmuz 1974 ve sonrası Yunanistan Kıbrıs Rumlarına dönerek, “ben size yardıma gelemem, siz başınızın çaresine bakınız”, dediği gibi. Yine ayni senaryonun sergileneceğinden de asla kuşku duymuyorum.
20 Temmuz 1974 tarihinde Kıbrıslı Rumların imdadına ne Yunanistan ve ne de bel bağladıkları AB ülkeleri yetişmişti.
Şahsen ben Kızılhaçtan aldığım bir mektup üzere Doğanköy’de ( Temriya) mahsur kalmış bir Rum ailesine yardım elimi uzatmaya gittiğim zaman, ne İngiliz Elçisi, ne Fransız Elçisi, ne İtalyan ve ne de Alman elçisi bu ailenin yardımına koşmamıştı. Peki ya Hristofyas acaba hangi cehennemdeydi, sözde Girne Milletvekili Hristofyas, kendi insanının dramı karşısında ne yapabilmişti?
Eşim ve çocuklarımla birlikte Rum ailenin yardımına koştuğum zaman, Ailenin en yaşlı kadını olan bir Rum anası boynuma sarılarak bana “Oğlum sen insan değilsin, sen bir meleksin, bu ateşin içinde gelip bize yardım elini uzatman, bizimle ilgilenmen, her insanın yapabileceği bir fedakarlık değildir” demişti. Sonra da kollarını açan bu yaşlı Rum kadını aynen şunları söylemişti. “Enosis istiyorlardı, Allah hepsini kahretsin, onlar ailelerini salim yerlere götürdüler, bizi de terk edip gittiler, Allah belalarını versin” diyerek öfkesini dile getirmişti. Nitekim olaydan üç ay sonra İngiltere’den gelen bir İngiliz, görev yaptığım daireme kadar gelerek bana sarılmış ve beni tebrik etmişti. Nedeni ise, mahsur kalan orta yaşlı ve evli Rum kadının kızkardeşi beni ziyarete gelen İngiliz ile evli idi. Londra’dan mektubu onlar bana bir tanıdık vasıtasıyla ve Kızılhaç aracılığıyla iletmişlerdi.
Endişem şu ki, Hrsitofyas’ın takındığı sahtekarlık sonucu meydana gelecek vahim olayların faturasını yine Rum halkı ödemek zorunda kalacaktır.
Keşke bu yazdıklarım Hristofyas’ın kulağına küpe olsa.
 

Mürüde Sevicer

New member
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
176
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Lefkoşa
Hristofyas isteme gücünü bizden alır. Biz kendimizi pazara çıkarırız o da bedavaya satın almaz mı? Salih Bey yaşadıklarınızı bize unutturup ve bizim üzerimize planlar yapanlara onların yaşamamaları için Allah'tan dua ediyoruz. İNŞALLAH DOĞRU YOLU GÖRÜRLER VE VATANLARINA SAHİP ÇIKARLAR.
 

Bige-tuğ Tulken

Halkla İlişkiler
Katılım
10 Haz 2008
Mesajlar
890
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Her yer benim vatanım..
Allah`a şükür ki vatanımız ve yavruvatanımız bu kadar ucuz kişilerin korumasına ihtiyaç duymaksızın Türk`ün muazzam onurlu tarihi ve inancıyla korunuyor.
 

Salih Mehmet Ersoy

Onursal Üye
Katılım
18 Ağu 2008
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
KKTC
Saygıdeğer kardeşim Mürüde,

Yaşadıklarım keşke birilerine ders olsa diyorsunuz.
İşte biz de bu düşüncelerimizin ve yaşadıklarımızın birilerine ders olması için çırpınıyuoruz. Gerçekleri ve sadece gerçekleri yazmak ve halkımızı karınca kararınca aydınlatma görevimize, bıkmadan usanmadan anlatmak zorundayız.
Biliyorum bazı siyasiler, kendi ideolojik saplantıları nedeniyle yanlış işler yapmışlar, hatalı kararlar da almışlar, ancak bizim görevimiz, kırıcı olmadan onlara yukarıda da belirttiğim gibi bıkmadan usanmadan gerçekleri yazmak suretiyle doğru yola gelmelerini sağlamaktır.
Tüm ikazlarımıza rağmen, hatalı yolda yürümeye devam edenleri teşhir etmek de bizim vatandaşlık görevimizdir.
Lütfen şunu biliniz ki, şahsen benim Kıbrıs davasına olan bağlılığım, belki de bazılarını yazdıklarım nedeniyle mutsuz kılmaktayım, ben bunun bilincindeyim. Ancak can bedende olduğu sürece yavruvatan dediğimiz Kıbrıs'ın anavatan Türkiye ile birleşmesini sağlayana kadar mücadele etmek benim asli görevimdir.
bazı okurlarım, düşündüklerimi ve yazdıklarımı ters yönde değerlendirseler de, onların yorumları beni asla inandığım yoldan dönüş yapmamı sağlaması asla mümkün değildir.
Tüm Kıbrıs Türk halkının ayni çatı altında mücadele ettiğini görmek benim en büyük emelimdir. Bunu sağlamak için, ideolojisi ne olursa olsun onlara uzak durmamak ve halkımızın çıkarları doğrultusunda hızmet vermelerini sağlamak da benim için kutsal bir görevdir.
Düşüncelerime katılır veya katılmazsınız, size saygıda kusur etmemek de benim bir yazar olarak görevimdir. Mutluyum ki beni tanımak isteyenler, gün geçtikce çoğalmakta ve yazdıkalrımı olumlu yönde değerlendirmektedirler. Her gün dünyanın dört bucağından aldığım mesajlar, duygu ve düşündüklerimin paylaşıldığının en güzel ifadesidir.
En iyi dileklerimle saygılar sunarım.
Salih Mehmet Ersoy
Gazeteci-yazar
 

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Türk kendine öze gurur ve şuuruna sahip çıktığı sürece hiç bir başka etken onu menfi etkileyemez.
Tanrı Türk Ulusunu Korusun ve Yüceltsin. Amin.
 

DOĞUKAN

New member
Katılım
18 Eki 2008
Mesajlar
2,057
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
K.K.T.C.
Bukünkü gazetelerde açıklamalarına bakılırsa Hristofyas çok güzel diplomatik bir oyun segiliyor, Yunanistan'la büyük bir uyum içerisinde. artık Türkiye'nin AB üyeliği konusunda bile öğütler ve akıl vermeye başlamış..! çok yardımsever, fedakar ve büyük adam bu Hristofyas :) " Hristofyas, yıllardır durgunluk yaşanan Kıbrıs sorununda, kendi aldığı inisiyatifler neticesinde bir hareketlilik başladığını ve doğrudan müzakere noktasına ulaşıldığını öne sürerek, Kıbrıs sorununda kritik bir aşamaya girilmekte olduğu görüşünü ortaya koydu. Hristofyas, Kıbrıs Türk siyasi liderliğine; ileri sürdükleri "Rum tarafının istekliliğine" yanıt vermesi ve müzakere masasına mantıklı öneriler koyması çağrısında bulundu. " " Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin veto edilmesi konusunda, anlayacağınız üzere bunun için henüz çok erkendir. Bizim hedefimiz sadece Türkiye'nin AB'ye üyeliğini engellemek değildir. Hedefimiz; AB'ye gerçekten üye olmayı istiyorsa Türkiye'nin bu isteğini; çıkarlarının neler olduğunu anlaması, daha esnek olması ve hepsinden öte; Kıbrıs sorununa, Kıbrıslıların kendi vatanlarının efendisi olacakları bir çözüm bulunmasına rıza göstermesini sağlamak amacıyla baskı unsuru olarak kullanmaktır. " verdiği demeçten anladığım kadarıyla artık Türkiye'ye bile akıl verecek kadar yardımsever bu Hristofyas, hakkını yemeyin..! :)
 

Mürüde Sevicer

New member
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
176
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Lefkoşa
Salih Bey Ben şahsen sizin gibi geçmişimizi (özellikle yaşamadıklarımızı ve yaşımızdan dolayı hatırlamadığımız) yazılarınızla hatırlattığınız için sizin hakkınızı ASLA ödeyemem. Benim en büyük arzum geçmişini bir kalemde silip unutan bazı büyüklerime, genç arkadaşlarıma isyan ederim. Çünkü yazdıklarınızı hatırlamıyor olabiliriz fakat Emperyalist kesimin ve özellikle varlığımızı dahi istemeyen Rum' dan dostluk bekleyen (hayal eden) herkesin okumasını arzu ederim. (DİLEĞİM HERKESİN SİZİN YAZILARINIZDAN BİZİ NELER BEKLEDİĞİNİ ANLASINLAR VE İLERİYE GEÇMİŞİNİ HATIRLAYARAK YÜRÜSÜNLER VE BİLSİNLER Kİ AB ASLA BİZİ SEVEMEZ. SADECE KENDİ ÇIKARLARI İÇİN BİZİ İÇİNE ALMAK İSTER) .Size sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
 
Üst