Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya Chrome kullanmalısınız.
HRİSTOFYAS BUYURMUŞ !
“100 BİN GÖÇMEN GERİ DÖNMELİ”
Emrin olur paşam! Sen buyurursun da biz yapmaz mıyız? Derhal 100 bin Rum göçmenin yerlerine dönmesi için Kuzeydeki vatandaşlarımızı, ya da sizin tabirinizle yerleşiklerimizi bu topraklardan sürüp, size yer açmaz mıyız?
Sen kendini ne sanıyorsun Hristofyas Efendi. Kuzeydeki Devletin halkı adına karar verme, konuşma yetkisini kim verdi sana.
Sen al-ver diyorsun ama sadece almaya çalışıyorsun. Tek taraflı Ankara’nın müdahale hakkını ortadan kaldırmaya kalkıyorsun ama, kendin sınırlarına asker yığınağı yapıyorsun! Tüm halkını silahlandırıyorsun! Bu mu senin Kıbrıs’ta istediğin barış?
Türkler versin ben alayım mı? Senin barıştan anladığın! Türklerin güvencesi kalmasın, ben istediğim gibi tepelerine bineyim mi senin al-ver den anladığın?
Olmuyor Hiristofyas efendi! Olmuyor! Bu ne devletlerarası hukuka sığar, ne de insanlığa sığar! Bu ancak tarihinde birçok katliama imza atmış, Türkleri yerlerinden sürmüş, yaşam haklarını elinden almış size ve demokrasi getiriyorum diyerek masum sivillerin canını alan AB ve ABD’ne yakışır.
Türk milleti ne hak yer, ne de hakkını yedirir. Hakkını yemeğe çalışanlar karşısında da hakkını savunmasını bilir. Hakkımıza gasp edenler kendilerini ne kadar güçlü de sansalar Türk’ün azmi ve iradesi karşısında diz çökmek zorunda kalacaklarını da bilmeliler.
Onun için diyorum ki ey Hristofyas! Gel sen bu inadından vazgeç! Eğer vazgeçmezsen, elindekinden de olabilirsin. En azından Kuzeyi ebediyen kaybedersin. Tarihimiz bir kez yazmıştır Türk’ün Cihan önünde ezildiğini! Fakat bu da uzun sürmemiştir. İşgal Kuvvetleri karşısında “Hasta adam” olarak nitelediğiniz Türkiye bağrından çıkardığı Mustafa Kemal’le, ve Anadolu’nun yiğit halkından oluşturduğu ordusuyla Kurtuluş savaşını başlatıp, tüm işgalcileri yurdumuzdan kovmuştur. Yani Hristofyas Efendi, kim ki Türk Milletine haksız yere kafa tutarsa, toprağına göz dikerse, canına kast ederse akıbetinin ne olacağını defalarca gördünüz. Hala bu saçma fikirlere saplanıp kalmaktan vazgeç.
Vazgeç tek devlet, tek millet safsatasından. Vazgeç Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerinde hayal görmekten. Kuzeyden bir karış toprağın dahi hayalini kurma. Sen yerinde biz yerimizde sağ kalalım, salim olalım. Kuzeye de işgal bölgesi demekten vazgeç. Kuzey de kim kimi işgal etmiştir Hristofyas Efendi? Söyler misin? Türk’ün Türk’ü işgali söz konusu olabilir mi? Kuzeyde sizin anladığınız anlamda KIBRISLI diye de bir millet olmadığına göre, Kuzeyde Türkler kimi, kimlerin vatanlarını işgal etmişlerdir. Şunu artık kabul etmeli Güneyde ki Rum Yönetimi. Kendilerini nasıl bu Ada’nın sahibi sayıyorsalar, Kuzeyde ki Türkler de kendilerini Ada’nın sahibi saymaktadırlar. Evet, Hristofyas Efendi! Bu ada Rum ve Türk halkının müşterek yaşadığı bir toprak parçasıdır. Kimsenin bir diğerine üstünlük taslamasına gerek yoktur. Hele hele 100 bin göçmenin yerine dönmesi gibi saçma sapan bir fikre saplanarak olası bir anlaşmayı da başlamadan bitirmeye hakkı yoktur.
Hristofyas Efendi! Çok taraflı konferansa gitmek için toprak istiyormuş! Cenevre’ye al-ver ve toprak talebiyle gidecekmiş.
Ve bizde bu zihniyetle anlaşma yapmaya çalışıyoruz. Güzel bir sözümüz vardır. Hani bir baltaya sap olamayanlara ya da kendi kendine hedef koyamayanlara, başkalarının onun geleceğini belirlemesine, beklentilerini dile getirmesine izin verenler için söylenmiş bir sözümüz vardır. “Senden ne köy olur, ne de kasaba”.
Evet, Rum Yönetiminin ve Hristofyas’ın tavırları bu söze tıp tıp uymaktadır. Onlar kendi iradeleriyle karar veremeyecek kadar, biçaredirler. Onların yerine kararları AB ve ABD vermektedir. Onlarda uygulamaktadırlar.
O halde kendi iradesine sahip olamayan, fakat kendisine verilen sahte yetkiyle Türklere ve Türkiye’ye posta koyan bu biçarelerle hangi zeminde bir araya geleceğiz ve Kıbrıs’ın geleceğini belirleyeceğiz.
Ayla Berkin
06.06.2011