Hristofyas'ın Tezatları Kendi İfadesinde Mevcuttur!

Salih Mehmet Ersoy

Onursal Üye
Katılım
18 Ağu 2008
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
KKTC
GÜNEŞ DOĞARKEN
Salih Mehmet Ersoy
Hristofyas’ın tezatları kendi ifadesinde mevcuttur!
Kendini akıllı, başkalarını aptal sanan Rum toplumu lideri Hristofyas, Newyork’a ayak basar basmaz kendi safsatalarını sıralamaya başladı.
Ne gariptir ki, Sn. Talat’ı eleştirirken güttüğü amaç, konuyu Türkiye’ye yüklemek ve Türkiye’yi dünya kamuoyu önünde yükümlülük altına koymaktır.
Dimitris Hristofyas, Papadopulos’tan aldığı talimat gereği, Türk askerini, TC kökenli vatandaşlarımızı tüfeğin ucuna koymayı birinci görev olarak kabul etmiş olacak ki, her ağzını açtığında Türk askerinden ve TC kökenli vatandaşlarımızdan söz etmeyi ihmal etmemektedir.
Ancak bunları yaparken, Yunan askerlerini, Yunanistan’dan, Eski SSCB’den ( Pontuslu Rumlar) ve dünyanın birçok ülkesinden Güney Kıbrıs’a gelip vatandaş yaptıklarından tek kelime söylememesi de, onun ne kadar üç kâğıtçı olduğunun bariz bir örneğidir.
Kıbrıs Türk insanı eski günlere dönülmeyecek bir anlaşma yapılmasından yana tavır koyarken, Rum tarafı ikide birde “canım geçmişi unutmamız lazım” dediklerini de unutmadık. Ancak iş onlara gelince, sınırlarda palyaçoluık yapmayı, taşkınlık yapmayı bir marifetten saydıklarını da görüyoruz. Yani bizim geçmişi unutmamızı isterlerken, onlar geçmişi temcit pilavı gibi gerek bizim ve gerekse dünya kamu oyu önüne koymaktan zerre kadar utanmamaları, onlarla yapacağımız anlaşmanın ta başından itibaren sakat olacağının bir habercisi değil de nedir?
Dimitris Hristofyas, ikide birde uluslar arası hukuktan bahsederken yüzünün kızarmaması, onun ne menem bir sahtekar olduğunun en açık delilidir. Uluslar arası anlaşmaları silah zoruyla ortadan kaldıracaksınız, vücudunuzun yarısı kopuk olduğu halde kendinizi sağlam bir insan yerine koyup ehlisalipler tarafından sağlam ve sağlıklı bir adam gibi muamele göreceksiniz, iki toplumun anlaşmasından söz edeceksiniz, ancak sıra size geldi mi, sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’ne atıf yaparak gittiğiniz yerde adam yerine konmaktan zevk alacaksınız. Yani Rum tarafı hem toplum ve hem de halk kimliği ile arzı endam edecek, ancak sıra Sn. Talat’a geldi mi sadece Toplum lideri olarak muamele görecek.Ve Hristofyas’da bunu ağzının suları akarcasına zevkle izleyecek. Sonra da Kıbrıs’ta bir analaşmanın yapılmasını bekeleyeceksiniz. Hem Hrsitofyas kendi ifadeleriyle tezata düşecek, ve hem de devlet başkanı muamelesi görecek. Böyle sahtekarlığı ancak Ehlisalipler yapar ki, bu gün de gördüğümüz manzara ne yazık ki budur.
Bir taraftan iki toplumun anlaşmasından bahsederken, diğer yandan Newyork’da sözde devlet başkanı gibi muamele görecek ve hatta BM Genel Kurulunda sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin başkanı gibi konuşma hakkına sahip olacaksınız.
Peki siz nesiniz, toplum mu, yoksa devlet mi? Eğer toplum iseniz, sizin gibi Sn. Talat da niye Newyork’da kendi toplumunu temsil etmek için davet almadı?
Yani Kıbrıs’ın bütününde bir sorun olduğu aşikar iken ve bu sorunu iki toplum lideri gidermeye ve bir anlaşmaya varmaya çalışırken, böylesi alicengiz oyunlarıyla bu iş nereye kadar sürer, acaba Dimitris Hristofyas bunu kendi kendine sordu mu? Yoksa Hristofya’ın iki kimliği varken, Sn. Talat’ı tek kimliğe mahkum eden bir karar mı verildi. Ve böyle bir kararı verenler varsa, acaba Kıbrıs uyuşmazlığında bu çevrelerin katkısı nedir? İşleri yokuşa sürmek ve çıkmazı ebedi kılmak mı, yoksa Hristofyas’a umut vererek politik mücadele ile Enosis’i elde etmesi için ona destek olmak mı?
Ne yazık ki Kıbrıs çıkmazında görülen manzara hiç de iç açıcı değildir. Adamlar, sağlıksız ve yarı gövdesini kaybeden Hristofyas’a sağlıklı ve tam gövdeli baktıkları sürece Kıbrıs çıkmazı ebediyete kadar sürerse, Kıbrıs Türk halkına ve Garantör Türkiye’e suç isnat etmek utanmazlığın daniskasından başka bir şey olamaz.
Dimitris Hristoyas’a naçizane tavsiyemiz, konuşurken daima aynaya bakmasında yarar var.
Yoksa pot kırmaya, çuval dolusu ceviz kırmaya devam edeceği aşikârdır.
 
Üst